tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Biçimlendirme Teknikleri (http://www.tualimforum.com/bicimlendirme-teknikleri/)
-   -   Temel Sanat Eğitimi (http://www.tualimforum.com/bicimlendirme-teknikleri/6423-temel-sanat-egitimi.html)

Admin 02.07.08 22:57

Temel Sanat Eğitimi
 
Temel Sanat Eğitimi
  1. Genel Amaçlar
  2. İlkeler
  3. Uygulamada Dikkat Edilecek Noktalar
  4. Konu : Işık
  5. Konu : Nokta
  6. Konu : Çizgi
  7. Konu : Leke
  8. Konu : Doku
  9. Konu : Perspektif
  10. Konu : Desen
  11. Konu : Siyah-beyaz Resim
  12. Konu : LAVİ RESİM
  13. Konu : SULUBOYA RESİM
  14. Konu : GUVAŞ BOYA İLE RESİM
  15. Konu : KOLAJ
  16. Konu : DADA AKIMI
1- Genel Amaçlar
  • Sanat eğitiminin temel ilke, kavram ve yöntemlerini kazandırmak.
  • Öğrencilerin yaratıcı güçlerini ortaya koyarak, gözlemlerini, izlenimlerini, duygularını, tasarım ve imgelerini sanat eğitimi yoluyla ifade edebilme, geliştirme yetisi kazandırmak ve onları bir bütünlüğe getirmek.
  • Duygu ve sezgilerini sanat eğitimi yoluyla görsel anlatım etkinliğine çevirmek.
  • Görsel boyuttaki çalışmaları farklı disiplinlerin kendi diline aktararak devinimsel ve sessel bağlamda tasarılar gerçekleştirmek.
  • Çalışmalarda kopya, taklit ve bayağılıktan uzak, özgün olmalarını sağlamak.
  • Öğrencilerin çeşitli malzeme ve teknik olanaklardan yararlanarak kendi kendilerini rahat ve özgür ifade etmelerini sağlamak.
  • Sanat çalışmaları yoluyla yaptığı işten zevk duyma alışkanlığı, iş bitirme sorumluluğu kazandırmak.
  • Estetik eğitimi vermek.
  • Ulusal ve dünya sanatını tanımasını sağlamak.
  • Temel sanat eğitiminde geçen temel terimleri kavratmak,
  • Temel sanat eğitiminde faydalanılan kaynakları vermek.
  • Sanat eserlerini sergileme ve korunmasında dikkat edilecek noktaları kavratmak.
  • Görsel tasarım ilkelerini kavratmak. - Zıtlık, egemenlik ( odak noktası ) görsel denge, görsel ritm, şekil - zemin anlatımlarını vermek.
  • Görsel tasarım ögelerini kavratmak. - Nokta, çizgi, renk, biçim, yüzey vs. ögelerini vermek.
  • Açık - koyu, leke, ışık - gölgenin resimdeki yeri ve önemini kavratmak.
  • Temel formların özelliklerini kavratmak.
  • Çevresini inceleyen, araştıran, ayıklayan gözle bakmasını bilen, irdeleyen bir kişilik yaratmak.
  • Perspektif temel terimlerini, resimdeki önemini, perspektif ilkelerini kavratmak.
  • Dokusal çalışmaların görsel anlatımdaki yeri ve önemini kavratmak.
  • Resimsel anlatımda insan unsurunun biçimsel yapısını, önemini vurgulamak
  • Bir, iki, üç ve çok boyutlu görsel şekillendirme ve görsel anlatım ögelerinin şekillendirme ve anlatım olanaklarını deneyerek, araştırarak tanımasını sağlamak.
  • Doğal ve yapay dünyanın nesnel varlıklarını gözlemesine, gözlediklerini görsel anlatım ögeleri ve teknikleriyle yeniden şekillendirmesine ve anlatmasına olanak sağlamak.
  • Şekillendirici çalışmaların deneme, araştırma ilkelerini kavratmak.
  • Atatürk ve sanat. Atatürk' ün sanata verdiği önemi vurgulamak.
  • Görsel tasarım elemanlarının ve ilkelerinin farklı alanlarla-disiplinlerle ilişkilendirilmesi ve tasarıma yönelik çalışmaların gerçekleştirilmesi.
2- İlkeler
  • Çalışmalar bir ödevi tamamlar gibi değil bir deneme ve araştırma olarak sürdürülmeli
  • Doğru çözümler aramak yerine, eşdeğerde değişik gerçekleşmeler sağlamalı.
  • Denemeler rahat ve yoğun bir yönelme ile sürdürülmeli ve her buluşa gelişme olanağı sağlanmalı
  • Çalışmalar deneysel ve araştırmacı olmalı.
  • Denemeler oyun gibi olmalı, ancak iş tesadüf ve gelişigüzelliğe bırakılmamalı.
  • Her öğrencinin çalışması değerlendirmeye tabi tutulmalı.
  • Her deneme çalışmasından sonra çevreye bakılmalı, doğal nesnelerle insan yapısı nesneler karşılaştırılmalı.
  • Ögelerin olanakları denendikçe yeni görsel biçimler ve anlatımlar keşfedilmeli
3- Uygulamada Dikkat Edilecek Noktalar
  • Kurallı ve kuralsız
  • Statik ve dinamik
  • Görsel denge ve görsel ritm
  • Boşluk - doluluk oranları
  • Şekil - zemin ilişkileri
  • Bütünlük
  • Devamlılık, süreklilik
  • Zıtlık
  • Egemenlik
4- IŞIK
Görme olayı ışıkla başlar. Işık görsel nesnelerin bize yansımasını, dolayısıyla görmemizi sağlar . Çizimi istenen biçimin bir yüzeyde gerçekleşmesi, yansıtmış olduğu ışık değerlerinin doğru görülmesi ve doğru yerleştirilmesiyle olasıdır. Resmetme olayında ışık beyazla, ışığın yok olması da beyazın giderek siyaha dönüştürülmesiyle anlatılır. Işık etüdü için doğa güzel bir öğretmendir. Doğal nesnelerin ışık değerleriyle etüt edilmesinde amaç; objeyi kağıtta yinelemek değil biçimini, şeklini, dokusal yapısını, parlaklığını, matlığını ve planlarını yansıtan ışık değerlerinin nasıl bir düzenle yerlerini aldıklarını görmek ve kişisel yorumlarla bütünleştirmektir. Böyle bir çalışmadan hareketle izlenimlerimize dayalı bir yorum, bir düzenleme de yapılabilir.

5- NOKTA
Nokta, görsel anlatımın temel ögelerinden biridir. Objektif tanımı ile yer belirleyici bir işarettir. Görsel olarak nokta; bulunduğu yere göre küçük, merkezsel benektir. Bir nokta mekan içindeki ( uzaydaki ) bir pozisyonu ( durumu ) gösterir. İki çizginin birleştiği ya da kesiştiği yeri gösterebilir, bir düzlemin köşesini, bir işareti, bir yeri belirler. Nokta düzensizliğin içinde ilk düzen elemanıdır. Nokta, geometrik olarak görselliğin anlatımında çeşitli büyüklüklerde, boş ya da dolu yuvarlaklar olarak değerlendirilir. Biçimi oluşturan elemanlardan biri olan nokta, düzen içersinde sözü bulunan bir elemandır. Noktanın yüzey üzerinde sayıları arttıkça etkileri de değişik olur. Tek başına durgunluğu ifade eden nokta çoğaltıldıkça giderek dinamizme, ritme ya da kargaşaya dönüşebilir. Noktalar yanyana geldiklerinde birbirleriyle ilişkiye girer, bu bağıntı bazen çizgiselliğe bazen de lekeselliğe dönüşebilir. Noktanın yanına ikinci bir nokta geldiğinde kompozisyon ilkeleri başlar. Nokta bulunduğu yer ve çevreye göre noktadır. Evren içinde dünya noktadır. Çok uzakta bir uçak ta nokta izlenimi verir. Renk olarak ta gri imajı verir.
Ayrıca bir çok alanda görselliğin dışında da kullanılır. Örneğin; suyun kaynama noktası, erime noktası, patlama noktası, birleştirme, kesişme noktası... Canlı ya da cansız doğaya baktığımızda çok sayıda ve sınırsız olanaklar gösteren noktasal oluşum ve etkilerle karşılaşırız. Çeşitli böceklerin dış görünüşlerinde, büyüyen-küçülen, düzenli-düzensiz, renkli-renksiz benek ya da birimlerin oluşturduğu doku örnekleri... Bazı bitki ve hayvanların yapılarında noktasal düzenlere rastlanır. Resimsel anlatımda nokta; denge, hareketi durdurma ( nokta koyma ) vs. olarak kullanılır. Belli büyüklük ve küçüklükte noktalar, renk unsuru ile birlikte matematiksel sistemlerde düzenlenerek kullanıldığında optik bir takım anlatımlara olanak sağlar. Nokta diğer görsel anlatım ögeleri ile ilişkili olarak yeni anlatım olanakları verebilir. Nokta tek başına durağandır. Noktaların, büyüklük-küçüklük farkları, ışık ve renk değişiklikleri, yanyana gelişlerinde aralık ve sıralanış farklılıkları zengin görsel etkiler elde edilmesine olanak sağlar.

Görsel anlatımda nokta
* Farklı büyüklükte noktalar
* Eş büyüklükte tek düze
* Farklı ışık değerlerinde noktalar
* Eş ışık değerinde noktalar
* Farklı renklerde olan noktalar
* Aynı renkte olan noktalar
* Eş aralıklı, eş büyüklükte noktasal düzenleme
* Giderek sıklaşan-seyrekleşen eş büyüklükte noktaların oluşturduğu düzen
* Eş büyüklükte noktaların toplanıp dağılarak ( sıklaşan-seyrekleşen) oluşturduğu serbest düzen
* Eş büyüklükte, ışık değerleri belli aralıklarla değişen sistemli noktasal düzen
* Büyüyen, küçülen noktaların oluşturduğu sistemli düzen
* Büyük-küçük noktaların oluşturduğu serbest düzen
* Büyüyen küçülen noktaların, sıklaşması, seyrekleşmesi ile oluşan serbest ve ritmsel düzen * Eş büyüklükte noktalarla farklı renkler kullanılarak oluşturulan serbest ve ritmik düzen
* Değişik renklerde ve büyüklüklerde noktaların oluşturduğu ritmik ve serbest noktaların oluşturduğu düzen
* Farklı büyüklükte sıklaşan ? seyrekleşen
* Belli bir sistemle büyüyen ? küçülen
* Serbest bir düzen içinde toplanan ? dağılan
* Değişik büyüklüklerde ve değerlerdeki noktaların oluşturdukları serbest ya da geometrik düzen
* Üçten fazla noktanın düzeni
* İki boyutlu noktalar düzenlemeleri
* İki boyutlu farklı değerdeki noktalarla çeşitlemeler
* Eşit değerdeki noktaların düzenlemeleri
* Aynı ve farklı renklerdeki renkli noktalarla düzenlemeler
UYGULAMA
* ?Nokta? konulu modern dans gösterisi
* ?Nokta? konulu film gösterimi
* ?Nokta? konulu saydam gösterisi
* 35x50 Boyutundaki resim kağıdı 15x15 boyutlarında karelere ayrılır. Nokta elemanı ile öncelikle siyah beyaz tekniğiyle düzenleme yapılır.
* Daha sonra yapılacak araştırmada, yorumda farklı programların kendi dilleri ile uygulama yapılmasına olanak tanınır. Böylece ortak alınan Temel Tasarım dersinde öğrenilenler farklı alanlarla ilişkilendirilerek yaratıcılığın ön plana çıkarılması sağlanır
BİLGİSAYARDA NOKTA TASARIMI
Nokta, eni boyu ve yüksekliği olmayan boyutsuz bir elemandır. Gerçekte böyle ideal bir varlık bulunmadığından, noktayı bütün boyutları biribirine eşit olan küre (yüzey üzerinde daire) ile belirtmeyi seçtim. Yaptığım işte bir gurup beyaz daire siyah zemin üzerinde perspektife göre giderek uzayan ya da kısalan sıralar halinde dizilerek, iki boyutlu bir yüzeyde derinlik etkisi yaratmaktadır. Dairelerin üzerindeki siyah boşluklar karanlık alanları belirtmekte, beyaz ve gri kısımlar ise sahnedeki bir ışık merkezinden yayılmaktadır. Aydınlık ve karanlığın bu biçimde dağılımı derinlik etkisini arttırmaktadır. Bu tasarımı yaşama geçirirken Kinetix firmasının 3DMAX adlı yazılımını kullandım. Bu bir üç boyutlu tasarım ve canlandırma yazılımıdır. Tasarladığım şey, iki boyutlu çizim yazılımlarıyla da yine daireler aracılığıyla göz kararı bir perspektif kullanılarak ekrana aktarılabilirdi ama daha az gerçekçi ve uygulaması daha uzun olurdu. İşe yazılımın sanal uzayında bir küre yaratarak başladım. Sonra eş boyutta bir küre yaratabilmek için ilkini aynı düzlem üzerinde kopyaladım. Ardından bu ikili gurubu, aynı yöntemle dörde yükselttim. Bu şekilde sekiz, onaltı derken gözümü tatmin edecek kadar küre oluşuncaya dek devam ettim. En sonunda düz bir yüzey üzerinde sıralanmış biçimdeki küreleri, bu kez de yz, zx gibi birbirine dik koordinat düzlemleri üzerine yansıtarak kopyaladım. Böylece aynı köşe noktasında birleşen, bir küpün duvarları gibi birbirine dik yüzeyler üzerinde sıralanmış kürelerden oluşan ve yüzey üzerinde derinlik etkisi veren bir görüntü elde ettim.
FOTOGRAM
Objektifsiz fotoğraf yöntemi olan fotogram, yarı saydam ya da saydam olmayan objelerin siyah-beyaz veya renkli fotoğraf kağıdı, fotoğraf filmi ya da ışığa karşı duyarlaştırılmış herhangi bir obje üzerine yerleştirilerek pozlanması ve normal kağıt banyosu işlemlerinin yapılmasıyla elde edilir. Pozlama sırasında verilen f-değerlerine, objelerin saydam, yarı saydam ya da saydam olamamalarına; hareketli ya da hareketsiz olmalarına göre gri tonlar artar ya da azalır. Objenin dışında şablon da kullanılabilir. Baskı sırasında agrandizör objektifinde orta f-değeri seçmek ( 5.6f, 8f gibi ) gri tonları daha rahat elde etmeyi sağlar. Objektif önüne dokulu camlar konarak çok değişik sonuçlar da alınabilir. Fotogramda kompozisyon çok önemlidir. Bundan dolayı baskı öncesi tasarım gereklidir. Fotogramın tarihçesine bakacak olursak; Fütürist akımın içerisinde şekillenmiş olan vortisizm?in temsilcilerinden fotoğrafçı Alvin Langdon Coburn?un ?vortograph?ları bu akımın şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Çünkü onun çalışmaları soyut anlamda ilk fotoğraflardı. Kübizmin ardından sanatçılar artık ?görsel deneyler? yaparak soyut fotoğraflar elde etmenin yollarını aramaya başlamışlardı. Paul Klee, Wassily Kandisky, Laszlo Moholy-Nagy, Man Ray soyut çalışmalara mühürünü vurmuş; dadaist ve konstrüktivist sanatçılardı. Soyut görüntüler elde etmek için fotogram, sertleştirme, S/B ve renkli tonlara ayırma, solarizasyon, optik bozulma yöntemleri kullanılmıştı. Fotoğrafın teknik gelişimi içerisinde en önemli bulgu; gümüş nitratın, güneş ışığından etkilenerek kararmasıdır. 1725 yılında Alman kimyacı Johann Heinrich Schulze tarafından bulunan olay, gümüşün ışık etkisiyle indirgenmesidir. Bu bulgudan yola çıkarak Thomas Wedgwood, Humphry Davy ile birlikte ışığa karşı duyarlaştırılmış ( gümüş ile ) kağıt üzerine yaprak, böcek kanadı koyarak güneş ışığı altında saatlere pozlandırmışlardı. Ancak o tarihlerde sabitleştirici ( hypo ) henüz tespit edilmediği için elde edilen görüntüler kalıcı olmamıştı. 1835 yılında Fox Talbot ?photogenic drawing? ( fotoğrafik desenler ) adıyla dantel ve botanik örneklerini ışığa karşı duyarlaştırdığı kağıdın üzerine koyarak görüntü almıştı. Talbot?ta ilk çalışmalarında sabitleştirici kullanmamış fakat daha sonra Sir John Herschel?in önerisiyle hyposülfit ( sodyumtyosülfit ) kullanarak görüntüyü kağıda kalıcı olarak aktarmıştı. Bu anlatılanlar, hem fotoğrafın ilk teknik gelişimleri hem de ilk fotogram çalışmalarıdır. Fotogram, gümüş nitratın ışığa karşı duyarlılığını bulan ?Schulze?i anmak amacıyla ?Schulzegrafi? olarak da adlandırılır. Gelişim sürecinde kullanılan bu yöntem daha sonraları sanatsal ifade aracı olarak da kullanılmıştır. 1918 yılında Zurich?de Chistian Schad ?schadographs? yapmak için kitap ve gazete parçalarını kullanmıştı. Bu çalışması fotogram?a uygulanan ilk soyut yaklaşımdı. 1920 yıllarına gelindiğinde Man Ray ?rayograph? ile soyut çalışmalarda bulunmuştu. Macar sanatçı Moholy-Nagy gene aynı yıllarda ( 1920 de ) Berlin?e gelerek konstrüktivist resimlerini üretmek için deneyler yapmış sonunda telefon resimlerinin fotogramını gerçekleştirmişti. 1923 yılında Welmar?daki Bauhaus?da görev aldığında ışık deneyleri ve kayıtlari için fotogram kullanmıştı. Fotoğraf kağıdını tual, değişken elektrik ışığını ressamın boyası gibi kullanarak fotogram?da ışıkla resim yapma olanağı yaratmıştı. Reklam tasarımında kullanılmaya başlayan fotogram zamanla sanat çalışmalarının içine girmiş, ikinci dünya savaşı sonrasında soyut sanata koşut olarak yeni bir anlayışla fotogram geliştirilmiştir. Günümüzde fotogram tek başına uygulandığı gibi eski fotografik baskı yöntemleriyle karma şekilde uygulanmaktadır. Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü ( Duysal Tasarım Programı, Müzik Toplulukları Programı ) ; nokta elemanı ile müziğe - sese dayalı düzenleme Müzikte Puantilizm ( Nokta ) : Tek ögeden başlayıp ona yapılan eklemelerden oluşan bir süreç sonucunda yapılar oluşturulur.Kompozisyonda puantilizm, her biçim noktadan, yani tek bir notadan üretilmelidir anlayışına dayalıdır. Tek tek aralıklar ve ilişkileri söz konusudur. Modern Dans Programı; nokta elemanı ile dansa ? devinime dayalı düzenleme Bileşik Sanatlar Programı ; nokta elemanı ile boya , kolaj vb. malzemeyle gerçekleştirilen görsel düzenleme Sanat Yönetimi programı ; nokta elemanı ile söze, yazıya dayalı düzenleme Malzemeler: Resim kağıdı, siyah çini mürekkebi, tarama ucu, rapido, pilot kalem, fırça, kolaj malzemeleri , fotoğrafi malzemeleri, cetvel vs. Noktanın sanat tarihindeki yerine bakacak olursak; noktayı diğer elemanlarla birlikte yani çizgiyle, lekeyle kullanan sanatçıların yanında tamamen noktayla çalışan sanatçılar da vardır. Noktayı da kullanan sanatçılar; Matisse, M. Ernst, E. Degas, F. Pıcabıa, Pollock, P. Klee, M. Marika, S. Munakota, T. Cragg ( heykel ), K.Gilbert, Vasarelly C. Ağacıkoğlu ( fotoğraf-gren ) I.Maeda ( fotoğraf) A. Kertész ( fotoğraf) F. Marsal ( fotoğraf ) Michael Neusüss ( fotogram ) PUANTİLİZM (İng. Pointillism) Puantilizm Türkçe?ye ?Noktacılık? biçiminde çevrilebilecek, Fransızca (Pointillisme)dan kaynaklanan sözcük, Yeni-İzlenimci akımın bünyesindeki bir eğilim ve teknik için kullanılır. Bu eğilimdeki ressamlar amaçladıkları resimsel etkiyi renkleri küçük noktacıklar biçiminde gruplayarak elde etmişlerdir. En ünlü pointilist sanatçı G. Seurat?tır. (1859-91). Pointilizme bugün artık kullanılmayan ?Divisionnisme? adı da verilmiştir. Resimde belirli bilimsel ilkeler üzerine kurulmuş yeni bir yöntem geliştirdiler.(G.Seurat ve dostu P. Sicnac, H.E. Cross, C.Angrano,H.Edmond) TEKNİK: Işığın yarattığı bir izlenimin, gözün retina tabakasına bir an yansımasıyla sentez olayı meydana gelir. Bunu resimde ifade etmek ise (herhangi bir ışık kaynağının kullanıldığı yerde) renk tonlarının optik olarak, gözde birbirine karışmasını resim aracılığıyla gerçekleştirmek gerekir. Bu karışım olayı ışığın yayılma derecelenmelerine ait kontrast kurallarına göre oluşmalıdır.
Tamamlayıcı Renkler
Sarı + Kırmızı = Turuncu
Mavi + Sarı = Yeşil
Mavi + Kırmızı = Mor



6- ÇİZGİ
Sanatın çizgi ile başladığı bir gerçektir. Bu nedenle sanat eğitiminde çizgi çok önemli ve temeldir. Göz nesneyi görürken el çizgiyi gerçekleştirir. Önceleri yani çocuklukta hayal dünyası, çizgi yoluyla dışarı vurulurken büyürken dış dünya gerçekliği de eğitim bağlamında, çizgi ile ortaya konur. Nesneyi görme biçimi, zaman içinde görme alışkanlığı geliştikçe temel elemanlara indirgenmeye başlar. Örneğin iki figürün gözleri arasındaki bakışın çizgi oluşturması gibi. Çünkü çizgi, gözü kalınlık üzerinde değil, izlemiş olduğu yol üzerinde gezdirir. Çizgiyi tanımlayacak olursak; bir noktanın verilen doğrultudaki uzantısı çizgidir. Genişlik ve uzunluğu ne olursa olsun, eğer biçimi bir çizgi etkisi yaratıyorsa, ona çizgi diyebiliriz. Çizgi, noktanın aralıksız hareketinden doğan kavramdır. Mesafenin derinlik ve genişliğine gitmeden, uzunluk yönünde giden noktalar bütünlüğüdür. Bir sınır belirleyici olarak ta değerlendirilir. Doğaya bakıldığında çeşitli çizgisel yapıyla karşılaşırız. Ahşap dokuları, ağaç dalları, pırasa, zebralar vs. İnsan elinden çıkan malzemeler; demir çubuklar, kumaşlar, çuval vs. gibi... Temel sanat eğitiminde, çizginin farklı yapısı, birbirleriyle ilintisi, farklı gereçlerle farklı yorumları söz konusudur. Çizginin şekilleri ve birbiriyle olan ilintisinden doğan farklılık bizde farklı etkiler bırakır. Hareket, durgunluk, derinlik vs. gibi. Çizginin karakterini iki yönde inceleyebiliriz:
* Çizginin biçimi yönünden,
* Çizginin konumu yönünden.
Çizginin biçimi yönünden karakteri; bir doğru, bir dalgalı eğri ve bir kırık çizgi ele alalım. Bunların bir an yazı gibi okunduğunu varsayıp okumaya çalışırsak, doğru sürekli ve kesintisiz okunur. Dalgalı eğride hareket olduğu halde tamamen birinciden farklıdır. Demek ki burada okuma kesintisizdir, fakat biteviye değildir. Kırık çizgi de okuma göz için daha yorucu ve uzundur. Çizginin konumu yönünden karakteri; aynı çizgileri, izleyiciye yatay olarak değil de, eğik ya da düşey olarak sunarsak farklı etkiler elde ederiz. Yatay bir doğrunun karakteri hareketsizlik ve statikliktir. Düşey konumda doğru ise özellikle dinamiktir. Eğik doğru eğim derecesine göre hareketsizlik ve dinamizm arasında tam bir seri karakteri içerir. Doğrunun karakteri süreklilik ve düzgünlük ve buna ek olarak durumuna göre dinamizm ya da devingenliktir. Dalgalı eğriye gelince, düzgün ve yatay ise statik karakterlidir. Düzensiz ve yatay ise dinamiktir. Düzgün ve düzensiz, düşey olarak düzenlenmişse dinamiktir. Eğik olarak düzenlendiği zaman, daima dinamiktir. Fakat yatay duruma yaklaştıkça statikliğe de yaklaşır. Kırık çizginin dinamizm ve hareketsizlik karakteri dalgalı eğri ile benzerdir. Yön, doğrultuda tasarımda önemli ögedir. Kırık çizgi sertliği, dalgalı, eğri çizgiler yumuşaklığı çağrıştırır. Birbiriyle ilişkili, belli sistemlerle giderek kalınlaşan-incelen, sıklaşan-seyrekleşen, büyüyen-küçülen, çizgiler yüzeye optik bir hareket kazandırır.

Çizgisel anlatımda çıkış getirebilecek bazı prensipler :
1- Çizgi öncesi: Bir sis perdesi arkasındaki ışığın belirsiz görünümü,
2- Çizgisel aralıktan sızan ışığın belirgin bir doğrular demeti halinde yayılması,
3 - Işık demeti: Bir kaynaktan çıkan güneş ışınlarının belirsiz yayılışı,
4- Başlama ve bitim noktaları belli doğrular, ( doğru parçaları )
5- Çıkış noktasında kesinlik taşıyan ışınların karanlıkta uzaklaştıkça belirsizleşmesi ve yayılması,
6- İki ya da daha çok bağımsız çizgilerin kesişmeleri,
7- En az bir noktaya bağımlı çizgi,
8- Bağımlı çizgiler ( formları kuşatan çizgiler ),
9- Bağımlı çizgiler ( formların iç yapılarını belirleyen çizgiler ),
10- Dolaylı çizgiler,
11- Bir doğrunun taşıdığı sapmalarla sağlanan yön tesirleriyle kesişme, değme, kopma noktaları ile oluşan çizgisel yapı,
12- Çizgisel uzunluk değerleri; eşit aralıklı farklı paralel çizgilerin oluşturduğu yapı,
13- Çizgisel uzunluk çeşitlemeleri: Bir ana doğru üzerinde farklı boylu eşit aralıklı paralel çizgilerin oluşturduğu yapı,
14- Eğri yönlü paralel doğrular üzerindeki serbest uzunluk çeşitlemeleri ( aralıklar farklı )
15- Paralel çizgilerin büyüyen aralıklarla oluşturdukları düzen,
16- Formun yapısını izleyen belirleyici kısa çizgi parçalarının oluşturduğu düzen
17- Kısa, düz ve eş değerdeki çizgilerin serbest yönle oluşturdukları düzen,
18- Bir objenin yüzeysel görünümünü ifadelendiren küçük çizgiler,
19- Çizgisel kalınlık dizileri,
20- Çeşitli uzunluk, kalınlık ve aralıklı çizgi çeşitlemeleri,
21-Bir yönlü çizginin diğer yönlü çizgi ile kesilerek durdurulması,
22- Çizgisel form: Eğriler, yaylar, kırılmalar ve bunların oluşturduğu gerilim,
23- Dikey ve yatay çizgiler, spiral çizgiler vs.
24- Serbest,
25- Belli bir çizgiyle doldurma ve tarama,
26- Çizgiyle boşluk ve derinlik,
27- Çizgi - doku,
28- Çizgiyle ton,
29- Değişik nitelikteki çizgilerle aynı fon üzerinde serbest çalışma,
30- Eş aralıklı, aynı kalınlıkta paralel çizgiler,
31- Değişik aralıklı ve farklı kalınlıkta düz çizgiler,
32- Yuvarlak çizgiler,
33- Kesişen çizgiler, ( doğru, eğri )
34- Kesişen dairesel çizgiler,
35- Birbirini kesen kalın-ince, sık-seyrek çizgiler,
36- Birbirini kesen kısa çizgi demetleri,
37- Formları kuşatan çizgiler
38- Formların iç yapılarını belirleyen çizgiler
39- Farklı boy ve kalınlıktaki çizgilerin oluşturduğu düzen,
40- Çeşitli uzunluk, kalınlık ve aralıkta çizgi çeşitlemeleri
41- Çizgisel form; eğriler, yaylar, kırılmalar ve bunların oluşturduğu düzen,
42- Devamlı bir çizgi üzerinde doğru, eğri zıtlıkları ile oluşan düzen,
43- Paralel ve düz çizgilerin kırılarak yön değiştirmesi ile oluşan düzen,
44- Merkezkaç ve merkezcil çizgiler,
45- Bir ana çizgiyi destekleyen çizgiler,
46- Spiral çizgiler.


7- LEKE
Açık-koyu
Artı-eksi alanlar.
Işık
Dolu-boş alanlar
Pozitif-negatif alanlar.

LEKE : Resim yüzeyi üzerinde boya ile yapılmış iz. Leke izlenime dayanan bir fırça tuşu halinde resimde yer alır.
LEKE : Resim sanatında yüzeyin homojen biçimde tek renk kullanılarak örtülmüş parçası. LEKE : Bir sıvının bulaşmasından dolayı bir yüzey üzerinde oluşan renk değişikliği, çay lekesi, boya lekesi, vücudun herhangi bir yerinde görülen renk değişikliği yada benek. LEKE : Bir sıvının damlamasından yada dökülmesinden yüzey üzerinde kalan, sınırları belli renk değişikliği. Belli renkteki bir yüzey üzerinde başka renkteki kısım. Lekesel çalışmalardan örnekler; W. Baumeister, K.Malevich, L.Popoua, V.Doesburg, R. Motherwell, Sema Dilmen ( Fotoğraf )
LEKECİLİK= TAŞİZM- TACHİSME (Fr.) Fransızca ?Tache? sözcüğünden alınmış bir sözcük, sanatçının düşünmeden ve rahat bir şekilde attığı boyaların tual yüzünde meydana getirdiği lekelerin etkisine dayanan anlayıştır. Taşizm: Lekecilik. Leke sözcüğü ilk kez 1950?de Fr. Sanat yazarı Michel Seughor tarafından kullanılmıştır. Seughor leke olarak sürrealist otamotizmden doğan ve expresyonizmin soyuta yönelmiş olan anlayışına demektedir. Esas temsilcileri Wals, Jackson, Pollock, Mathiev ve Tobey?dir. Leke bugün tekstil endüstrisini ve mobilya dekorasyonunu etkilemiştir.

8- DOKU
TEKSTÜR ( DIŞ YAPI ) ; yüzeyde objelerin iç yapıları ( strüktür ) da bir dereceye kadar kendini belli eder, böyle bir yüz plastik bakımından daha ilginç bir görünüme sahiptir. STRÜKTÜR ( İÇ YAPI ) ; eş ya da birbirleriyle sık bağlantılı, benzer formların iki ya da üç boyut üzerinde yinelenmesinden strüktür doğar. Bir strüktürün başlıca karakteristiği bir mekan yaratmasıdır. Bu mekana form yönünden birlik vermesidir.
DOKU Tüm görsel nesnelerin karakteristik birer dış yapıları vardır. Nesne ve varlıkların dış yapı özellikleri ve bunların objektif etkileri dokuyu ( tekstür ) oluşturur. Diğer bir değişle, doğadaki tüm nesnelerin iç yapılarının işlevsel özelliklerini dışa vuran yüzeysel etkilere ?DOKU? denir. Bu, doğanın yapısal bir özelliğidir. Objelerin dış görünüşlerindeki ayrıcalıkları sağlayan üzerlerindeki dokusal yapı farklılıklarıdır. Yani doku, yüzeyleri oluşturur. Bir yüzey değerlendirmesidir . Gözün gördüğü her şey özel bir dış yüzey yapısına sahiptir. Tasarımcı, yaşayan doğadaki dokusal oluşumlardan yararlanarak yeni yaratım olanakları elde edebilir. Yüzey ne tipten olursa olsun parça ile bütün arasında bir takım temel bağlantılar bulunabilir. * Doku, birbirine eş yada birbirini tamamlayan birim biçimlerin belli sistemlerle yanyana gelmesinden oluşur * Doğal dokularda dokuyu oluşturan birim biçimleri matematik bir eşlik göstermemesine karşın bütün içinde birbirlerini tamamlayarak yapısal sistemi oluştururlar. * Dokusal yapılar daima yüzeyseldir. * Dokulardaki yapısal karakterler, işlevleriyle ilişkilidir. Dokusal yüzeylerin oluşumunu sağlayan birim biçimleri ve bunların yan yana geliş sistemleri daima farklılıklar gösterirler. Bazen değişik objelerde birim biçimleri benzer olsalar da işlevselleri ayrı ayrı olduğundan yan yana geliş sistemleri farklı olabilir. Yine birim biçimleri farklı olan objelerde birimlerin yan yana geliş sistemleri benzer olabilirler. * Biteviye yineleme yolu ile ölçü, hep ayrı yönde, hiçbir değişikliğe uğramadan artar * Yönü değişmeyen bir açık-koyu değişkenliği ile doku oluşur * Ritm artarak gelişir * Ritm, ileri geri yer değiştirme ile, zıt yönlerde ve aynı ölçü içersinde ya da değişik ölçüde gelişir. * Belirli bir merkezden çıkarak dışardan içeriye ve içerden dışarıya hareket eder. * Bir dokunun oluşması için pürüzlü bir yüzey ve uygun ışık gereklidir. Uygun bir ışık girinti ve çıkıntıları yani, dokunun derinliğini verir. Renk değişimi ise dokuya görsel karakter kazandırır. Bir cismin yüzeyi dokunulduğunda sert ya da yumuşak pürüzler içerir. Bu pürüzler, o cismin dokusudur.
Gözle görülen doku ------- Görsel doku ; yüzeylere dokunmakla elde edilmeyip, görme yoluyla elde edilen doku etkilerine denir. Düz yüzey üzerinde görüntü olarak doku etkisi verir. Örn. Herhangi bir cismin (üç boyutlu) iki boyutta görüntüsünü kağıt üzerinde yaparken onun yüzeylerinin pürüzlülük derecesi bir takım taramalar ve noktalar yardımıyla belirtilir ki, kağıt üzerine resmedilen bu doku sadece görsel olarak algılanan bir yapay dokudur. Çünkü resme el ile dokunulursa, elde hiçbir zaman o cismin yüzeyinde gerçekte hissedilen doku etkisi gelmez. Buna karşın gözle bu resme bakıldığında o cismin yüzeyindeki pürüzlülük derecesi oldukça iyi anlaşılabilir. ) Dokunma ile hissedilen doku ------- Dokunsal doku ; yüzeylere dokunularak elde edilen doku etkilerine denir. Sert ve yumuşak doku diye ayrılır. Ayrıca dokular yapılarına göre ayrılırlar. Doğal doku, işlevsellikle ilgilidir ve dış yapıyla iç yapı arasında uyum vardır. Doğadan kaya, ağaç kabuğu, yaprak, tahta, balık, portakal, kozalak,deri gibi örnekler verebiliriz. Yapay Doku oluşturmada birim eleman sistemleri ile matematiksel düzenler oluşturma söz konusudur. Tuğla, beton, demir, kağıt, kumaş, cam gibi örnekleri çoğaltabiliriz. * Derin doku * Yüzeysel doku * İnce doku * Kaba doku * Düzenli doku * Düzensiz doku * Sert doku ( yakın-İnsanda dinamik duygular uyandırır, heyecan verirler.) * Yumuşak doku ( uzak-insanda sessizlik ve rahatlık duyguları oluşturur.)
Doğadaki tüm dokular doğal dokulardır. Doğal dokularda kendi içlerinde yapısal ve görsel etkinlikler açısından büyük zıtlıklar taşırlar. A ? Organik dokular ( hücreye dayalı dokular; kelebek kanadı ya da yaprak dokusu gibi doğa elemanının öz yapısını yansıtır. ) B ? Kimyasal dokular ( atoma dayalı dokular ) C ? Dinamik dokular ( enerjiye, harekete dayalı dokular ) nitelik ve etki olarak birbirlerine zıttırlar * Geometrik yapılı doku; bir geometrik elemandan hareket edilerek değişik işlemler yolu ile yaratılır. ( doğada arı peteği, örümcek ağı gibi ) * Kristal yapılı dokular; doğadaki kristalize yapılı elemanlarda bulunur.( kar, tuz,buz vs. minarelleri ) Ayrıca, zaman ve hareket etkisinin sonucunda oluşan optik ve güncel dokular vardır. Optik doku; göz aldanmasıyla oluşur. Temelinde hareket ve biçim değiştirme vardır. Dokusal yapıyı oluşturan birim biçimlerin matematik sistemlerle, büyümesi-küçülmesi, giderek değişime uğraması, belli merkezlerde toplanması, dağılması ve giderek döndürülmesi ile yüzeye optik hareket kazandırabilir.( Victor Vasarely ) Güncel doku; bir anlık, değişken, rölyefik dokulardır.Zamanla, dış etkenlerle yüzeysel görünümünde değişiklikler olur.(deniz dalgası, suyun rüzgarla titreşimi, kumlar, orman dokusunun mevsime göre değişimi, bitkilerin yaşı ve doğa koşullarına göre değişimi vs.) Dokunun yapı etkisi; sert dokulu yüzeyler yakınlık etkisi, yumuşak dokulu yüzeyler uzaklık etkisi verir. Doku ve renk etkisi; sıcak renkli dokular yakınlık etkisi, mat yüzeyli dokular uzaklık etkisi verir. Dokunun ışıklılık etkisi; parlak yüzeyli dokular yakınlık etkisi, mat yüzeyli dokular uzaklık etkisi verir. Dokunun işleniş etkisi; ince ve ayrıntılı işleniş dokulu yüzeyler yakınlık ve keskinlik duygusu verir. Dağınık,ayrıntısız ve belirsiz işlenmiş dokulu yüzeyler uzaklık etkisi verir. Ayrıca doku, yumuşaklık-sertlik, ağırlık-hafiflik, sessizlik-gürültü, huzur-tedirginlik, durgunluk-hareketlilik, sakinlik-heyecanlılık, rehavet-kasvet gibi psikolojik etkiler de yaratır. Yumuşak dokulu yüzeyler; sükunet, rahatlık, monotonluk, soğuk,güçsüz ( hastane, lokanta vb. tercih edilir) Sert dokulu yüzeyler, dinamik, uyarıcı, ilgi çekici, güçlü ve daha sıcak, heyecan verici ( heykel vs. ) Malzemeler: Resim kağıdı, kurşun kalem, boyalar, kolaj malzemeleri, cetvel
DOKUSAL UYGULAMA ÇALIŞMALARI * Doğal objeler bulunarak dokusal yapılarındaki özelliklerine uygun olarak resmedilir. Bu çalışmalarda esas olan, etüt edilen objenin doku yapısını oluşturan birim biçimlerinin yan yana geliş sistemleri ve sistem içinde birimlerin aldığı şekillerin algılanmasıdır. Sert, yumuşak, canlı, ölü, hafif, ağır, durgun, hareketli, batıcı, kör, parlak, mat, kristal vs. gibi kavramlar her ne kadar maddenin özü ile anlaşılabilirse de bu özellikleri içeren nesneler dış görünüşleriyle de anlaşılabilir. Bu anlaşırlığı sağlayan görsel değerleriyle o objenin karakteristik dokusal yapısıdır. Karakterlerine göre resmedilen objelerin dokusal yapılarındaki birim biçimleri ve bunların oluşturdukları sistemlerden kaynaklanan kişisel yorumlama çalışmaları yapılır. Amaç obje resmi yapmak değil objeye karakterini kazandıran biçimsel değerleri etüt ederek anlatım isteklerine yorumlamaktır. * Yorum da, objelerin dokusal yapısını oluşturan birim biçimlerinden hareket edilir * Değişik malzemelerle doku çalışmaları kağıt hamuru, çamur, kağıt vs * Doku araştırmalarında agrandisör olanakları da kullanılır. Hazır objelerin konulduğu fotoğraf kağıdı çevrilerek dokusal çalışmalar oluşturulabilir. Malzemeler: Resim kağıdı, kurşun kalem, boyalar , kolaj mal.,Fotoğrafi mal.,cetvel vs.
DOKU * ?Doku? konulu modern dans gösterisi ? 5 dak. * ?Doku? konulu film gösterimi ? 8 dak. Müzik: Oskar Peterson, Görüntü: Norman Mc. Laren, Adı: Begone Dull Care ( 1949 ) * ?Doku? konulu saydam gösterisi * UYGULAMA * Doku etüdü - Teknik : Siyah ? beyaz - Malzeme : Resim kağıdı, kurşun kalem, rapido, pilot kalem, cini mürekkebi vs. - Boyut : 25x35 Resim kağıdı * Yorum - Farklı programlar kendi tekniklerine öncelik vermeliler ( bilgisayar, fotoğraf, boya, kolaj gibi..) - Teknik : Serbest - Boyut : 35x50 Resim kağıdı Not : Fotoğrafta boyut değişebilir. Çalışmalarında dokusal yapıyı kullanan ve ön plana çıkartan sanatçılardan örnekler, A. Altdorfer, Rembrandt, Goya, Cezanne, Degas, V. Gogh, C. Monet, Kandisky, Vilamink, P.Bonart, M. Ernst, G. Klimt, Picasso, F. Stella, Pollock, A.Gormley, A. Gaudi, A. Giacometti, Devrim Erbil, A. Kapoor ( yontu ), T. Cragg ( yontu ) Ara Güler ( fotoğraf ), J. Sieff ( foto ) E. Steichen ( foto ) F. Frith ( foto ) A. Kertész (foto), E. Weston (foto) , A. Adams ( fotoğraf ), L. Calligaz ( fotoğraf ), J. Uelsman ( fotoğraf)

9- PERSPEKTİF
Resim, grafik, rölyef, heykel, sahne dekoru ve mimarlık gibi plastik sanat dallarında ve fotoğrafta; derinliğin, bütünlüğün, devamlılığın, renk, biçim ve çizgilerle yada fotoğraf makinası aracılıyla bilimsel olarak elde edilmesinde izlenilen yöntemlere PERSPEKTİF denir. Kısaca perspektif, üç boyutlu cisimleri, iki boyutlu bir düzlem üzerinde göstermek için kullanılan bir araçtır. Çizgi perspektifi, renk perspektifi diye ayrılır. Çizilecek bir konunun üç boyutluluğu düşünülerek, bu konu ile ilgili boşluk ve kitle sorunlarını görsel olarak çözmek için perspektif yöntemlerinden yararlanmak gerekir. Cisimlerin gözden olan uzaklıklarına göre şekil ve renklerin belirtilmesi perspektifsel çalışmaları oluşturur. Doğanın ve nesnelerin göz ile görüldüğü gibi bir düzlem üzerinde belirtilmesi; Grek uygarlığı, Çin imparatorluğu, Roma sanatı, Rönesans dönemleriyle yakın çağda ayrıcalıklar göstermektedir. Bu nedenle perspektife ilişkin yöntemler, kuramsal ve uygulama alanındaki bütünlük 20. yy ın ikinci yarısına kadar gelişme göstermiştir. Günümüzde, bir yapının perspektif görünümleri bilgisayar ve diğer elektronik araçlarla yanlışsız olarak çizilebilir. Ancak sanatsal (artistik) yeteneklerle boyanmış veya çizilmiş bir perspektif resim; sanat tarihinin bütün dönemlerinde olduğu gibi bütün çağdaş sanat akımlarında da derinliği, bütünlüğü ve devamlılığı daha canlı ve inandırıcı olarak göstermektedir.
15. yy da perspektif; bir konunun, görme merkezine göre, merkezi izdüşümünün resim düzleminde görüntülerle belirtilmesinde izlenen yöntemdir. Bu yönteme ?merkezi projeksiyon yöntemi? de denilmektedir. Geometri ve optik bilimleri ile yakından ilgili olan perspektif, Leonardo?ya göre; bir yeri pencere camından görüp görüntüyü bu cam üzerinde çizmek yada boyamaktır. Derinlikle ilgili çalışmalarda üç boyuta ilişkin olan ipuçlarının beş tanesi özellikle Rönesans ressamları tarafından kullanılmış olup günümüzde de geçerlidir. 1 ? Bir nesneye ait olan herhangi bir çizginin veya konturun diğer bir nesneyi kapatması 2 ? Hava perspektifi: Renklerin bizden olan uzaklıklarına göre değişmesi. 3 ? Çizgi perspektifi: Paralel çizgilerin sonsuzda birleşmesi 4 ? Işık gölgenin dağıtılması ( ışık yönünün bilinmesi gerekir. ) 5 ? Boyutları hakkında geniş bilgilere sahip olduğumuz figür yada nesnelerin arka plana yerleştirilmesi. Filippo Diser Brunelleshi (1377 ? 1446 ) Floransa Kadetralinin kubbe mimarı, Donatello?nun arkadaşı ve bilimsel perspektifi mimariye uygulayan ilk sanatçıdır. Ucello, Piero Della Francesca gibi sanatçılar da aynı perspektif yöntemini kullanmışlardır. Rönesans sanatçıları da bundan yararlanmışlardır. Brunelleshi?den biraz sonra onun meslek arkadaşı Alberti?nin perspektif konstruksiyonları ressamlar tarafından kullanılabilecek bir biçime dönüştürülmüştür. Buna ilişkin perspektif bilgileri 1436 da yapılan sanat kongeresinde sunulmuştur. Ayrıca bu bilgiler yayınlanmıştır.
Perspektif esasına uygun bir çizim yapmak için: 1 ? Resim çizimine başlarken kağıt üzerine ufuk çizgisi belirtilir. 2 ? Ufuk çizgisinin üzerinde bulunan esas nokta tespit edilir. 3 ? Çizimlerin ufuk düzleminin altında, üstünde veya hizasında olup olmadıkları tespit edilir. 4 ? Resimde önce büyük yüzeylerin, sonra küçük yüzeylerin çizimi yapılır. 5 ? ilk çalışmalarda kaçış noktaları daima resmin içinde yer almalıdır. Eğer kaçış noktalarından kağıt üzerinde bulunmayan varsa yanına tamamlayıcı küçük bir kağıt eklenir. Yer Çizgisi ( zemin çizgisi ) : Düşey olarak konan resim düzleminin yatay yer düzlemiyle yaptığı ara kesite ?yer çizgisi? denilmektedir. Ufuk Düzlemi : Ayakta duran bir insanın göz hizası olan zeminden 160 cm yukarıda, zemin düzlemine paralel bir düzlemdir. Bu düzlemin resim düzlemini keserek oluşturduğu ara kesite ?ufuk çizgisi? denir. Ufuk düzleminin yeri değişirildiğinde farklı perspektif görünüşler elde edilir. Göz Noktası - İstasyon Nokta - Gözlem Noktası : Gözlenen ve gözleyen arasındaki mesafeyi belirler. Göz noktası objeye yakınsa, kaçma noktaları birbirine daha yakındır; göz noktası objeye uzaksa kaçma noktaları birbirinden daha uzaklaşır. Gözlenen yüzeyler eşit açı yapıyorlarsa ( 45º ) kaçma oranları eşit olur. Aksi halde obje resim düzlemine eşit olmayan açılarla döndürülmüş ise yüzeyler farklı oranlarda gözden kaybolacaktır. Resim Düzlemi : Resim düzlemi düşeydir ve cisimle bakış noktası arasındadır. Resim Düzleminin Saptanması : Göz noktası yerleştirilince, bir sonraki işlem, görülmek istenen resmin dış köşelerini belirlemek için görüş eğrisini ifade eden iki çizgi çizilir. Bu çizgi görüş merkezini saptar. Görüş açısı içinde kalan perspektif imge odaklanmak için görüş merkezine dik düzlem üzerinde oluşur. Resim düzlemi denilen bu düzlem bir çizgi ile görselleşir.
Tek Nokta Perspektif : Bir tek kaçma noktası vardır. Daha çok iç mekanların perspektif anlatımlarında kullanılır. Tek nokta perspektifte planlar resim düzlemine paraleldir; Planın köşeleri resim düzlemine dik, ufuk çizgisi üzerinde tek bir kaçma noktasında birleşir. Bir ölçek seçilir. Resim düzlemi çizilir. Köşelerden eşit aralıklarla dört kenar eşit parçalara ayrılır. Sonra göz hizasında ufuk çizgisi çizilir. Ufuk çizgisi üzerinde, resim çerçevesi dışında bir diyagonal ( çapraz ) nokta yerleştirilir. Bu noktanın kaçma noktasına olan mesafesi, gözlemcinin resim düzlemine olan uzaklığı temsil eder. Bu noktayı karşı köşeye birleştiren doğrunun ışınsal çizgileri kestiği nokta derinliği belirler. Perspektif konusunda ilk etapta temel geometrik şekillerle çalışılabilir. Doğadaki görsel nesneler, makine ve parçaları ( bu çizimlerde, biçimlerin birbirine göre durumları uzaklaşma, yakınlaşma vs. ile perspektifsel çalışmalar yapılır) , doğa ve doğal objeler ( mekan içinde objenin biçimi, perspektif kuralları çerçevesinde çizgi ve ışık değerleri gözetilerek resmedilir ) daha sonra da kişisel yorumlar yapılabilir. ( Kişisel hacim çalışmaları söz konusudur. )

10- DESEN
Desen, formu görme yöntemidir. Desen doğrudan renkle değil çizgiyle ilişkilidir.
1- Çizgi ( Matisse, Klee )
2- Ton ( Rembrandt )
3- Çizgi + Ton ( A. Lifij ) ( Ton : Işık ve gölgenin leke ile ifadesidir. )
Desen resim sanatının temelidir. Renkler, ışık ve gölgeler, tablonun genel yapısı, kompozisyonu bu temel üstüne kuruludur. İyi desen çizebilmek, desenin işlevinde yer alan çizgi, hareket, denge, hacim, oran, form (şekil) ritm, kompozisyon, perspektif, ışık ve renk kavramlarının öğrenilmesiyle sağlanabilir. Desen çizerken, önce incelemeli, görmeli öyle çizim yapılmalı. Daha sonra da ayrıntıya geçilmelidir. Ayrıntıya geçerken bütün ile parça ilişkisi kurulmalıdır. Yüzeyin hareketinden hacim kavramı doğar. Eni, boyu, yüksekliği olan her canlı varlığın hacim kavramı vardır.
RESMİNDE ORAN : Bir cismin eni ile boyu arasındaki farka oran denir. İnsan resmi yaparken vücut parçalarının birbirine olan oranına dikkat edilmelidir. İnsan resminde baş birim olarak alınır. Diğer vücut parçaları bu birime göre değerlendirilir. Resim çalışmalarında baş birim olarak kabul edilir ve yetişkin insanda baş vücudun yedide biri ( ya da sekizde biri ) kadardır. Erkekte omuz genişliği, baş genişliğinin iki buçuk katı, kadında iki katıdır. Elin uzunluğu yüzün uzunluğu kadardır. İki elin büyüklüğü de yüzün büyüklüğünü verir. Ayak büyüklüğü ise baş uzunluğu kadardır. Her iki kolun yanlara uzanmış hali o kişinin boyu ile aynı ölçüdedir. Omuzdan dirseğe, dirsekten bileğe kadar olan uzunluk birbirine eşittir. Aynı şekilde kalçadn dize, dizden ayak bileğine kadar olan mesafeler de birbirine eşittir. Eller aşağıya doğru uzatıldığında parmak uçları diz ile kalça arasında tam ortaya gelir. BAŞ ÖLÇÜLERİNDE ORAN : Gözler başın tam ortasında yer alır. İki göz arası bir göz uzunluğu kadardır. Karşıdan bakıldığında göz ile kulak arası bir göz genişliğine eşittir. Alın, burun, burunla çene arası aynı uzunluktadır. Kulak, burun hizasında ve burun büyüklüğündedir. Ağzın genişliği iki göz bebeği arası kadardır. Ağız, burunla çene arasındaki uzunluk üç parçaya bölündüğünde burundan itibaren ilk parçanın bittiği yerdedir. Bazı değişik yönlerden görünüşü bu ölçüleri değiştirir.


11- Siyah-beyaz Resim
SİYAH - BEYAZ RESİM Siyah lekelerin beyaz kağıt üzerinde dengeli dağılması, siyah - beyaz çalışmayı oluşturur. Siyah çini mürekkebi ya da siyah guvaş boya ile çalışılır. Mürekkep sulandırılmadan çalışılır ve kağıt ıslatılmaz. Açık yerlerde doğrudan kağıdın beyazlığından yararlanılır. Koyu yerler mürekkeple boyanırken gri yerlerde çizgi kullanılır. Açık - koyu dengesine dikkat edilmelidir. Siyah kağıda beyaz guvaş ile de çalışılabilir.. Kolay ve zevkli bir tekniktir. Bu teknikle çalışma yapan sanatçılardan birkaç örnek, Kandisky, A. Beardsley, K.Schmidt-Rottluff, E.L.Kirchner, A. Derain, F. Marc, E. Barclach, J.H. Arp, P. Picasso, R.Motherwell, F. Kline, L. Nevelson A.L. Coburn ( Fotoğraf ) A. Sander


12- LAVİ RESİM
LAVİ RESİM Çini mürekkebinin sulandırılmasıyla yapılan bir çalışmadır. Tek renk suluboya da kullanılabilir. Konu kağıda hafifçe çizilir ya da çizilmeden çalışılabilir. Sonra kağıt hafifçe nemlendirilir. Kenarları selobantla tutturulabilir. Kağıttaki fazla su süngerle alınır. Açık ve geniş alanlar önce boyanmalıdır. Açık ton beğenilmezse sonra değiştirilebilir. Koyu yerleri açmak zordur. Kurumadan ya da sulandırılarak açılmaya çalışılabilir. Kağıt kuruyacağı içinde önce geniş alanlar boyanmalıdır. Kağıt kuruduğunda sünger ya da pamukla tekrar nemlendirilebilir. Suyun yardımıyla siyahla beyaz arasında bir hayli ton elde edilir. Yalnız çalışmanın titizliği açısından en az iki su kabı bulundurulmalıdır. Lavi çalışmalardan örnekler; H. Tohaku, Rembrandt, Goya, Turner


13- SULUBOYA RESİM
SULUBOYA RESİM Konu kağıda ya hiç çizilmeden ya da çizilerek suluboya çalışılabilir. Ancak suluboya şeffaf bir boya olduğu için çok hafif çizilmelidir. Daha sonra kağıt hafifçe nemlendirilmeli, mümkünse kenarlarından yapıştırılmalıdır. Fırçalardaki renk üst üste değil yanyana sürülür. Kağıt nemli olduğu için renkler kaynaşır ve çok güzel pasajlar ( geçiş ) oluştururlar. Açık tonlar su ile inceltilerek elde edilir. Kağıdın beyazlığından dolaylı olarak yararlanılır. Önce açık ve geniş yerler boyanır. Çünkü açık yerleri koyulaştırmak kolaydır. Beğenilmezse değiştirilebilir. Koyuyu açmak zordur. O da bir dereceye kadar nemli süngerle başarılabilir. Geniş alanlarında öncelikli boyanması, çalışma esnasında kağıdın kuruyacağı içindir. Kuruyan yerler tekrar sünger, pamuk ya da fırça ile nemlendirilir. Kağıt çok sulanırsa sonuçlar olumsuz olur. Kullanılan boya tüplerdeyse palete sıkılır ve sulandırılarak kullanılır. Eğer kuru cinsten ise çalışmaya başlamadan önce yumuşasın diye üzerine bir kaç damla su damlatılır. Yanımızda bir deneme kağıdının olmasında yarar vardır. Ayrıca en az iki su kabı olmalıdır. İnce ve kalın suluboya fırçaları da çizgisel ve lekesel çalışmalar için gereklidir. Not : Suluboya pastel ya da ispirtolu kalemle birlikte vb. malzemelerle de çalışılabilir. Örnekler; Goya. E. Delacroix, Turner, Klee, M. Plevneli


14- GUVAŞ BOYA İLE RESİM
GUVAŞ BOYA İLE RESİM Kapatıcı bir tekniktir. Guvaş boya su ile çok az inceltilir. Üst üste sürülerek çalışılır. Kolay bir tekniktir. Su ile inceltilmesi bakımından suluboyaya, üst üste sürülmesi bakımından ise yağlı boya tekniğine benzer. Açık tonlar beyazla elde edilir. Koyu tonlarda renge siyah katılarak elde edilebilir.( Açık - koyu) Ayrıca ışıklı yerlerde sarı , turuncu, gölge yerlerde de mavi, mor renkler kullanılabilir.( Işık - gölge ) Guvaş boya tekniği ile yapılan çalışmalardan örnekler; Kandisky, Klee, A. Archıpenko


15- KOLAJ
KOLAJ Elişi kağıtları, gazete kağıtları, dergi vb. kağıtlar kısaca her tür malzeme istenirse yırtılıp ya da makasla kesilip bir yüzey üzerine yapıştırılarak düzenleme yapılır. Resimler ya parçalanarak ya da bütün olarak değerlendirilebilir. Kağıdın dışında başka malzemelerde kullanılabilir.( İplik, kumaş, makarna vs.)Sonuç olarak sanatsal nitelik taşımayan malzemeler bir araya getirilerek kompozisyon oluşturulur. Böylece sanatsal bir anlam yüklenir. Dada cılarca yaratılmış bir tekniktir. Kolaj çalışmalarından örnekler; J. Uelsman ( foto ), Man Ray, Picasso, Max Ernst ( asamblaj )


16- DADA AKIMI
DADA AKIMI Yazın, gösteri ve görsel sanatlar alanlarında etkili olan bir uluslar arası akımdır. 1916 da Zürihte kuruldu. New York ( 1915-1920 ) Almanya ( 1918-1923 ) ve Paris ( 1919-1922 ) de kolları oluştu. En önemli üyeleri M. Duchamp, J. Arp, F. Ficabia, K. Schwitters ve M. Ernst olan Dada, gününün geçerli tüm eğilimlerine güçlü bir karşı çıkış olarak belirir. Bir anlamda, Dadacılar yeni bir sanat yaratmaktan çok, onaylanmış tüm sanat anlayışlarını yıkmayı amaçlamışlardır. Geleneksel resim ve heykelin yerine kolaj ve ?ready-made?i getirmişler, betinleme sorununu Sanat yaratmasının gündeminden tümüyle çıkarmayı denemişlerdir. Hem kolaj, hem de ?ready made? sanatsal nitelikte olmayan nesneleri yeni dizge içine yerleştirmeyi öngörür. Böylelikle, sanat eylemi yalnızca bir dizge değiştirme uğraşısına indirgenmiş olmaktadır. Dolayısıyla, Dadacı sanat yapıtı hiçbir şey ?anlatmayan? buna karşılık, tarih boyunca bugüne dek tartışılmadan süregelen anlayışları tartışma zorunluluğunu anımsatan bir ürün olarak belirmiştir. (Alıntıdır)


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:37 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2