tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Çocuk Masalları/Çocuk Hikayeleri (http://www.tualimforum.com/cocuk-masallari-cocuk-hikayeleri/)
-   -   İnsanlık mı, Eşeklik mi? (http://www.tualimforum.com/cocuk-masallari-cocuk-hikayeleri/14769-insanlik-mi-eseklik-mi.html)

Okyanus 09.09.08 17:19

İnsanlık mı, Eşeklik mi?
 
İnsanlık mı, Eşeklik mi?

Hani o malum yokuşta insanları tanımaya başlamanın yüküyle acılar içinde kıvranan cahil eşeğimiz vardı ya. Sırtındaki yüklere zarar gelmesin diye bedeni acılarının artmasına aldırmadan yüz üstü uzanarak ve yine de tüm eşekliğiyle yükleri korumaya devam ediyormuş. Bu kadar ağır yükün altında ezilen kemikleri de çatlayıp bir eşeğin dayanma gücünün sınırlarını zorlamanın birazdan kendisini yok edeceği hususunda bizim cahilimizi uyarmış. Oysaki cahil/hala emaneti korumanın faziletini eşek inadıyla savunuyor, insanca davranışını sürdürmekte ısrar ediyormuş.
Doğa kanunlarına karşı koyamamak ne insan işidir ne de eşek işi. Yaratılmışlığın kendisidir. Bizim cahilimiz de kemiklerinin çatırdama sesini kulak denen organıyla duyana kadar karşı koymayı sürdürmüş. Öyle bir an gelmiş ki 'Ne insanlık, ne de eşeklik, belli ki bu dünyada yaşamanın tek yolu postu kurtarmak' demiş. Hemen yan tarafına dönerek tüm yükünü atmış sırtından. Kemiklerini kırılmaktan kurtarmış ama acılarını kurtaramamış. Acılar daha da devam etmiş yükselmeye, yükseldikçe de eşekçe duygulan beraberinde sürüklemiş.
Bu güne kadar eşekliğin felsefesini hiç bilmediğini, eşekliğini yaşaması gerekirken insanlara özenerek insanca yaşadığını fark etmiş. Yükün ağırlığını hissettiğinde, daha yolun başındayken yana yatması ve yükün kendisini ezmesinden kurtulması gerektiğini öğrenmiş. Başkalarının emanetini hayatı pahasına korumak gibi insanca bir duygunun neredeyse kendini eşekliğinden edeceğini anlamış.
Günün kalan saatlerini düşünerek doldurmaya başlamış. Bilge Eşeğin de tesadüfen bu yoldan geçmesini beklemiyormuş, belki de istemiyormuş artık. Nereden çıkmış bu Bilge eşek, hem bilgenin kendisine ne faydası olmuş ki gerçekleri öğretmekten başka. İnsanları tanımadan ne güzel yaşayıp gidiyormuş eşekliğini, eşekçe. Daha doğrusu eşekliğini bile yasayamadan insanca. Belki insanlar dönmediğimi görünce bana ne olduğunu merak edip de beni ararlar diye düşünmüş ve de akabinde gülmeye başlamış. Bilge Eşeğin kendisine “Dostum, insanlar seni merak ettikleri için değişkendi yüklerini merak ettikleri için arayacaklardır" dediğini duyar gibi olmuş.
"Şu insanları tanımadan dünyadan gitmek isteyip istemediğimden de emin değilim artık, tanısam insanlara, tanımasam eşeklere yazık oluyor" diye düşünmüş."Acaba bu yokuştaki günüm ömrümün son günü mü, hiç sanmıyorum, insanlar kendi yüklerinin selameti uğrunda beni de kurtaracaklardır" düşünceleri peş peşe sıralanmış o eşek beyninde.
Bu arada köylüler de pazara gitmek üzere yola çıkan ancak hala dönmeyen eşeklerini pek merak etmişler, içlerinden birilerini seçerek" Gidin, bakın şu eşeğe ne oldu, o kadar yükümüz vardı taşınacak, yük taşımak kadar basit bir işi beceremedi mi hayvan. Biz senelerce taşıdık yükünü nasıl taşır biliriz elbet, insan işini becermek kolay değil, hele de bir eşek tarafından, inadı tuttu mu vay halimize".
Yüklerini merak edip yola koyulmuşlar eşeği aramaya. Bir de ne görsünler? Yükü sırtından atmış, hem de yanına yatmış. Eşek arayıcı köylüler, şaşkınlıklarını, kızgınlıklarını ve de acıma duygularını dile getirmeye başlamışlar. "Yüklerimiz ne hale gelmiş böyle, bir yokuşu tırmanamadın, bari yan yatacağına yüz üstü yatsaydın da yüklerimize zarar gelmeseydi, şimdi bu yükler kaç para eder, kime satılır, kim alır, haydi arkadaşlar tutun eşeğin ucundan, havaya kaldıralım da yüklerimiz kurtulsun" demişler ve yana yatan yüklerini kurtarmışlar. Daha işe yaramayacağına karar verdikleri eşeklerini de yokuşta kendi kaderiyle baş başa bırakmışlar.
Eskiden olsaydı" Eşeğimiz elden gidiyor, ne eşeklik ettik de kaldıramayacağı yükü vurduk sırtına, vah, vah, haydi tedavisini yaptıralım/dinlendirelim de kendine gelsin" demelerini beklerdim insanların. Bunun gibi daha neler neler. Doktorlarını hastalanmaz, hukukçularını aldanmaz sanırdım, ne eşekçe düşünceler taşırdım. Bir gün insanları bu yokuşta tanıyacağımı düşünemezdim bile, önceden tanıdığımı sanırdım onları. Hep eşeklerin düşünemediklerini, düşünmekten yoksun olduklarını, düşünmeden yaşadıklarını ve de insanların bizlerden çok üstün olduklarını... Eşekçe düşünceler bunlar ama yine de düşünmüyorum işte
Düşünmek insanlara mahsus bir özelliktir değil mi?0nlara özeniyor, düşüncelerimi geliştirmeye çalışıyorum, tabii ki eşekliğimin el verdiği ölçüde. İster istemez geliyor arkası düşüncelerimin. Bunca icat varken yük taşıtmak için neden aralarında yaşatıyorlar ki bizi, isteseler bir çırpıda tüketirler neslimizi, bunu yapmaya yeterli güçleri var, sevmediklerini de aralarında yaşatmıyorlar zaten, seviyorlar desem, neden kaldıramayacağımız onca yükü sırtımıza vuruyorlar?
Birbirlerini suçladıklarında gösterecekleri örnek bir mahluk bulunsun diye mi yoksa" Şu insanlarla bir anlaşma yapsak, kendimizi anlatsak onlara. İşte dahiyane bir fikir. Fakat aramızda dil meselesi var, nasıl anlaşacağız anlarla. İnsanlar çok yetenekli dil hususunda, bizim dilimizi öğrenmeleri öyle yıllarını almıyor, çabucak öğreniveriyorlar, büyümeyi bile beklemeden ama bizim insanca öğrenebilmemiz, insanlık tarihi kadar uzun sürer. Derdimizi anlatmanın bir yolu olmalı onlara” diye düşünürken bizim Bilge Eşek inmiş tepeden.
—Oooo Eşek kardeş, hala buralarda mısın, beni gördüğüne sevinmedin mi?
—Dertleşeceksek belki ama yeni bir şey öğreteceksen hayır. Seni tanımadan önce insanları da tanımıyordum, ne mutlu bir şekilde yaşayıp gidiyorum işte, ya şimdi?
—Şimdi düşünebiliyorsun değil mi?
—Evet, ama sana teşekkür edeceğimi sanma, keşke hiç karşılaşmasaydık diyorum
— Nede, birilerine bir şey öğretmek kötülük mü, bak yan yatarak sırtındaki yükün ağırlığından kurtulmuşsun, benimle tanışmasaydın hala yükleri korumaya devam edip eşekliğini bitirecektin. Hoş, bir eşeğin ölmesiyle eşek cinsinin kökü kazınmaz ya, olanlar sana olur, diğerleri yaşamaya devam ederler dostum.
—İnsanların bilgileri arttıkça paylaşacakları konuları çoğalıyor ama paylaşacak insan sayısı azalıyor. Öğrendikçe, öğrenim arttıkça insan kalmaz etrafında, ne vahim bir durum. Şimdi insanların" Öğrenmemek" konusunda neden bu kadar ısrarlı olduklarını daha iyi anlayabiliyorum.
—İnsanların bizi anlamaları için bizim gibi eşek olmaları gerekiyor ama bizim onları anlamamız için insan olmamız gerekmiyor.
—Mutlu olmak için insan mı yoksa eşek mi olmak gerek, bir türlü karar veremedim. Sence insanla eşek arasındaki en önemli fark nedir?
—Bu dünya için soruyorsan yaratılış farkı diyebilirim ama öbür dünya içinse, insanlar bir eşeğin ve de tüm eşekliğin hesabını verecekler, fakat bir eşek bir insanın hesabını asla. —Öbür dünyayı anladım ama şu yaratılış farkından bir şey anladım desem yalan olur, gerçi senden bir şey daha öğrenmemeye karar vermiştim ama yine de öğrenme merakı, eşekçe bir merak işte.
—Öyle deme sevgili dostum, senin cahil kalmana da benim yüreğim dayanmıyor. Anlayacağım bir biçim bulmam gerek.
—Anlamaya çalışacağım.
—İnsanlar düşünüp kendi aralarında mahkeme kuruyorlar, sonra da düşünenleri yargılayıp hapse atıyorlar.
—Allah Allah, peki bu düşünce şeklinin suç olup olmadığına kimler karar veriyor. Benim bu yokuşta düşündüklerimi bir öğrenseler, çok şükür ki bizim böyle bir eşek mahkememiz yok, aksi halde eşekçe muhakemem yüzünden müebbet hapse mahkum olurdum.
—İnsanlar, birbirlerini yönetir, işlerine karışır, birbirlerinin kiminle, nerede, ne yaptıklarını öğrenemeyince rahat uyku uyuyamazlar dostum.
—İnanmıyorum, bilge olmasan, hani sana da saygım olmasa, insanları çok ama pek çok kıskandığını söyleyebilirdim.
—Kıskanmak mı, eşekler bu duyguyu bilmezler dostum, kıskanmak da insanlara mahsustur.
—Şu düşünce suçuna takılı kaldı aklım. Mademki insanlar düşüncenin iyisini/kötüsünü ayırt edebiliyorlar, düşünce sahibini hapse atmak yerine, kötü düşünenin arkasından gitmeyip meseleyi çözemezler mi, yani bir eşeğin bu kadar kolayca çözüm bulduğu konuda insanlar aciz mi kalırlar.
—Sevgili dostum, insanlar çok akıllıdırlar, eğitmek zor hapsetmek kolaydır. Daima kolayı seçerler. Yoksa kendi yüklerini sana taşıtırlar mıydı?
—Bir de insanlara kendimizi nasıl anlatsak diye düşünüyordum. Oysaki eşekliğin felsefesini anlatmamıza gerek yokmuş, Onlar bizi zaten iyi tanıyorlarmış, asıl bizim onları tanımamız gerekliymiş.
—Yaratılış Felsefesini kavramak zordur dostum. Yaratılmışların en yücesi, insanlar bile hala yeteri kadar kavrayabilmiş değiller, bir eşeğin idrak etmesi ve de bir cahile anlatmaya çalışması, çok tehlikelidir.
—Hiç değilse öbür tarafta bir üstünlüğümüz olsun insanlardan, burada hep hor görüldük de. İster misin öbür yaşamda biz onların tahtına kurulalım.
—Başkalarının tahtına kurulmak gibi insanca bir düşünceye kaptırma kendini/kendileri için istediklerini başkaları için de isteselerdi, ya da kendileri için istemediklerini başka lan için de istemeselerdi, mutsuz olmazdı insanlar
—Neden insanların yükünü taşıyoruz ki hala?
—Yük taşımak eşek işidir elbet, hem de insan yükünü taşımak, yüklerin en ağırı.
—Neden insanların bir arada yaşamadıklarını, birbirlerine yardım etmekten kaçındıklarını şimdi daha iyi anlayabiliyorum. Oysa biz insanların yüklerini dünya kurulduğu günden beri taşıyoruz. Anlamadığım şey, yıllarca yük altında ezilip cahil kalan ben, sefa sürüp bilge olan sen.
—Sevgili dostum, bu kadar rahat bir hayat bilge oldumsa mirasyedi sahibimin eşekliği sayesinde oldum. Fakir insanlar arasında ne öğrenebilirsin ki faziletten başka. Aklı geliştiren paradır. Eşekliği geliştiren cehalet/erdemliği geliştiren sefalettir.
—Tüm yaşamım boyunca öğrenmem gerekenleri şu birkaç saat içinde öğrendim bu yokuşta, bana öğreteceğin bir şey kaldığını sanmıyorum.
—Bak dostum, şimdi insanlar gibi bilgelik taslamaya başladın, bu dünyada öğrenilmesi gerekli bilgilerin kendi bildiğin kadar olduğunu zannettiğinden böyle konuşuyorsun.
—Hayır, hayır dostum, bu yokuş beni birkaç saatte senin kadar bilge yaptı, hatta seni de geçtiğimi övünerek söyleyebilirim. Bir tahmin et bakalım hangi konuda?
—Bunu bilmeyecek ne var ki dostum, elbette ki EŞEKLİK konusunda.
Meğerse mesele; çok şey bilmekte olduğunu zannetmekteymiş, az şey bildiğin bilincine varınca mutsuzluk olmazmış...


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:35 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2