tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Çocuk Masalları/Çocuk Hikayeleri (http://www.tualimforum.com/cocuk-masallari-cocuk-hikayeleri/)
-   -   La Fontaine Masalları (http://www.tualimforum.com/cocuk-masallari-cocuk-hikayeleri/18695-la-fontaine-masallari.html)

Okyanus 14.11.08 00:37

La Fontaine Masalları
 
Hırsızlar Ve Eşek


İki hırsız, çaldıkları bir eşek yüzünden kavga etmeye başlamışlar. Hırsızlardan biri satalım, diyormuş; öteki ise satmamakta direniyormuş. Sonunda kavgaya tutuşmuşlar, Başlamışlar yumruk yumruğa kavga etmeye...

Onlar sille tokat kavga ededursun, bir üçüncü hırsız gelmiş eşeği çekip götürmüş.

Eşek, bazen bir ülkedir. Hırsızlar ise krallar.O kadar savaşırlar, uğraş verirler; fakat aldıkları . hiçbir ülke kendilerine kalmaz.Onlar savaşadursun, hatta üçü de savaşsın; bir dördüncü hırsız çıkar, üçünün de canına okur.

Yapılacak en güzel şey uzlaşmaktır. İnsanlığa faydalı olan en güzel şey ne ise onu yapmaktır.

Ne diyelim,anlayana...

Lafonten Hikayeleri La Fonten

Okyanus 14.11.08 00:38

Öküz Olmak İsteyen Kurbağa
 
Öküz Olmak İsteyen Kurbağa

Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde öküz olmak isteyen bir kurbağa çıkmıs karşımıza:

Kurbaga bir öküz görmüs çayirda, o kadar hoslanmis ki, bayilmis boyuna posuna. Kendisine baksaniz, boyu yumurta kadar ama kurbaga bu anlamaz ki , ille de öküze benzeyecek. Öküze bakmis kabarmis, kabardikça sismis., ikinmis, sikinmis , gerilmis. Bir görseniz gerginlikten nefes alamayacak hale gelmis. Eşine sormus:

- Nasil hanim öküz kadar oldum mu ?

Hanimi şöyle bir sağdan bakmis, birde soldan:

- Nerdeee ? demis .

Kurbaga daha bir hırslanmış.

- Al öyleyse demis. Simdi nasilim. Bunu söylemis ya, iyice sismis.Hanim gülmüş :

- Vazgeç bu sevdadan demis.

Bizimki iyice hiddetlenmis.

-Sen dur hele bakalim demis.Sismis, birdaha, biraz daha. Biraz daha sismis. Derken çat diye çatlamis.

Iste böyle çocuklar, dünya böyle sersemlerle dolu: Her bakkal illa han hamam yaptiracak, her küçük çobanin usaklari olacak, herkes kendinde olmayana böyle hayran hayran bakacak. Ondan sonrada çat diye çatlayacak.

Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine

Okyanus 14.11.08 00:39

Karga İle Tilki
 
Karga İle Tilki

Bir dala konmuştu karga cenapları;
Ağzında bir parça peynir vardı.
Sayın tilki kokuyu almış olmalı,
Ona nağme yapmaya başladı:
“-Ooo! Karga cenapları,merhaba!
Ne kadar güzelsiniz,ne kadar şirinsiniz!
Gözüm kör olsun yalanım varsa.
Tüyleriniz gibiyse sesiniz,
Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın.”
Keyfinden aklı başından gitti bay karganın.
Göstermek için güzel sesini
Açınca ağzını,düşürdü nevalesini.
Tilki kapıp onu dedi ki: “Efendiciğim,
Size güzel bir ders vereceğim:
Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir,
Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir.”
Karga şaşkın,mahcup,biraz da geç ama,
Yemin etti gayrı faka basmayacağına.

Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine

Okyanus 14.11.08 00:40

Tilki İle Leylek
 
Tilki İle Leylek

Tilki hocanın iyiliği tutmuş bir gün
Hacı leyleği yemeğe buyur etmiş
- Ama, demiş tilki, bizde misafir
Umduğunu değil bulduğunu yer.
Meğer tilkinin cimrisi hepsinden betermiş
Bir çorba çıkarmış topu topu
O da sulu mu sulu
Hem nerden getirse beğenirsiniz? Tabakta.
Leylek gagasıyla uğraşadursun
Tilki bitirmiş hepsini bir solukta.
Leylek kızmış, ama çekmiş sineye.
Bir zaman sonra
O da tilkiyi buyur etmiş yemeğe.
- Hay hay, demiş tilki, nasıl gelmem?
Ben dostlara naz etmesini sevmem.
Tam saatinde gelmiş.
Leyleğe türlü diller dökmüş.
Şu güzel bu güzel,
Hele yemeğin kokusu
Gel iştahım gel!
Gerçi tilkilerin iştahı
Pek nazlı değilmiş ama
Et kokusu başka şeymiş.
- Kuşbaşı galiba, demiş
Bayılırmış etin böylesine
Hele kıvamında pişmişine.
Derken yemek sofraya gelmiş,
Gelmiş ama nasıl?
Kokusunu al, eti arada bul!
Dar boğazlı upuzun bir çömlek içinde
Tam leyleğin gagasına göre
Tilki burnunu burgu etse nafile.
Kısmış kuyruğunu evine dönmüş.
Aç kaldığına mı yansın
Bir kuşa rezil olduğuna mı?
El alemi aldatanlar
Bu masal size:
Bir gün sizi de sokarlar
Kurduğunuz kafese ...
LA FONTAINE
Çeviri: Sabahattin Eyüboğlu

Okyanus 14.11.08 00:41

İki Katır
 
İki Katır

İki katır yürüyormuş yan yana,
Biri yulaf yüklüymüş, biri para:
Köylülerden tuz vergisi toplamışlar,
Koca bir heybe dolusu mangır.
Para yüklü katırda bir çalım, bir çalım,
Başı havalarda,
Boynunda çıngırak şıngır mıngır:

Zenginim zengin der . gibi, sağa sola.
Derken eşkıyalar sökün etmiş;
Doğru vergi katırının üstüne tabii...
Yakalamış geminden, durdurmuşlar.
Katır diretmiş, savunmaya kalkmış parayı.
Eşkıyalar da veryansın etmiş sopayı.
İşte o zaman ağlamış katır,
Ve dert yanmış tanrılara:
— Ben böyle mi olacaktım, demiş, Yulaf yüklü katıra
Fiske bile vurulmasın da, Ben dayak yiyeyim ölesiye!
— Ya, kardeş, demiş öteki;
Yüksek işler iyilik getirmez her zaman; Yulaf taşımakla kalsaydın benim gibi, Başına bir belâ gelmezdi.

Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine

Okyanus 14.11.08 00:41

Aslanla Fare
 
Aslanla Fare

Ormanlar kralı aslan ormanda bir gün avlanmaktan gelmiş, yatmış uyuyormuş. Minik bir fare aslanın üzerinde dolaşmaya başlamış.Aslan sinirlenerek uyanıp fareyi yakalayış. Tam öldüreceği sırada fare yalvarmış:
-Ne olur beni bırak! Gün olur benimda sana bir iyiliğim dokunur, demiş.
Aslan farenin bu sözlerine gülerek:
-Sen küçük bir faresin, bana ne iyiliğin dokunur ki deyip,fareye acımış ve fareyi bırakmış.
Fare sevinerek oradan uzaklasmış
Aradan zaman geçmiş, Aslan birgün avcıların kurduğu tuzağa yakalanmış.
Aslan çırpınmış, bağırmış ama tuzaktan bir türlü kurtulamamış. Oradan geçmekte olan minik fare aslanın bu durumunu görmüş. Hemen dişleri ile tuzağın iplerini kemirerek kesmiş. Aslanı tuzaktan kurtarmış.
Fare aslana:

- Beni küçük diye beğenmiyordun. Bak. senin canını kurtardım, demiş.
Aslan, böylece yapılan bir iyiliğin karşılıksız kalmayacağını anlamış.



Okyanus 14.11.08 00:47

Güvercinle Karınca
 
Güvercinle Karınca

Cok susayan bir güvercin, su icmek icin bir dere kıyısına inmiş. Tam egilip icerken bir karıncanın
suya düştügünü görmuş. Zavallı karınca, sudan cıkmak icin cırpınıp duruyormus. Güvercin, karıncaya cok acımış. Kıyıdan aldıgı bir çöpu suya bırakmış. Karınca da çöpe tutunarak kıyıya cıkmış. Bu sırada oradan gecen bir avcı, güvercini görünce sevinmiş. Ne güzel bir av." diye düşünmüş. Her şeyden habersiz güvercine silahını cevirip nişan almış.
Karınca bunu görunce, avcının cıplak topuğundan ısırmış. Avcı da acı ile haykırmış. Avcının sesini duyan güvercinde havalanıp ucmuş. Böylelikle karınca da güvercinin yaptığı iyiligin altında kalmamış.

Okyanus 14.11.08 00:48

Kurt İle Köpek
 
Kurt İle Köpek

Bir köpek ormanda gezerken kurtla karşılaşmış. Hasta ve çok zayıflamış olan kurt, ayakta zor durabiliyormuş. Köpek kurdun bu haline çok üzülmüş. "Ne kadar kötü görünüyorsun böyle kurt kardeş?" demiş. "Herkes bizi düşman bilse de, biz uzaktan akrabayız. Doğrusu sana yardım etmek isterim."
"Hiç sorma." demiş kurt. "Ağır bir hastalığa yakalandığım için uzun süre avlanamadım. Şimdi iyileştim ama bir av yakalayacak kadar gücüm kalmadı artık. Ben de böyle aç susuz dolaşıyorum artık."
"Sen hiç üzülme." demiş köpek. "Ben sana yardım edeceğim. Bu akşam sahibimin düğünü var. Akşam olunca köyün dışındaki çalılıklara gel. Ben sana düğün yemeklerinin artıklarını taşırım."
Birkaç gün boyunca köpek tarafından beslenen kurt, sonunda kendini toparlayıp eski kuvvetine kavuşmuş. Teşekkür edip vedalaştıktan sonra da ormana gitmiş.
Aradan yıllar geçmiş. Köpek iyice yaşlanınca sahibi onu dışarı atmış. Ormanda aylak aylak gezen köpek, eski dostu kurtla karşılaşmış. "Hayrola?" demiş kurt. "Çok perişan görünüyorsun."
Köpek içini çekip; "Yaşlandım artık!" demiş. "Sahibimin işine yaramadığım için beni kovdu."
Kurt; "biz eski dost değil miyiz?" demiş. "Şimdi yardım etme sırası bende. Hatırlasana, benim hayatımı nasıl kurtarmıştın? Hemen bir plan yapmalıyız. Tamam buldum! Senin sahibinin küçük bir çocuğu vardı değil mi? Şimdi ben gidip onu kaçıracağım, sen de geri götüreceksin. . Böylece sahibin seni el üstünde tutacak."
Bu sözleri söyleyen kurt, kaşla göz arasında gidip, çocuğu ormana getirmiş. Köydeki herkes silahlanıp ormana koşmuş ancak daha ormana girmeden, yaşlı ve işe yaramaz diye evden kovdukları köpeğin çocuğu geri getirdiğini görmüşler.
Bu olaydan sonra yaşlı köpeğin itibarı öyle artmış ki, insanlar . onun kahramanlığını yüzlerce yıl çocuklarına anlatmışlar.
Kurtla köpek arasındaki bu danışıklı dövüşü hiç kimse anlayamamış.


Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine



Okyanus 14.11.08 00:49

Aslan Payı
 
Aslan Payı

Evvel zaman içinde bir gün,
Kısrak, keçi ve kız kardeşleri koyun
Bir aslanla birlik olmuşlar.

Yaman bir aslanmış bu, çevrenin derebeyi.
Kazançta da, kayıpta da ortağız demişler.

Ertesi gün bir geyik düşmüş nasılsa
Keçinin kurduğu ağlara.
Hemen ortaklarına haber salmış keçi.
Toplanmışlar hemen ve aslan
Pençeleriyle sayıp ortakları tek tek
-Dört kişiyiz, . demiş bu avı paylaşacak.
Der demez de dörde bölüvermiş geyiği.

Birinci parçayı kendine ayırmış, tabii
Aslan payı olarak:
-Bu parça benim, demiş, biliyorsunuz neden;
Benim adım aslan da ondan.

Buna karşı bir diyeceğiniz olamaz sanırım.
Yasaya göre ikinci parça da benim hakkım.
Dileyen kitapta yerini bulur:

En güçlü kimse en haklı odur.
Üçüncü parça en değerli ortağın olacak
Ben değilim de kim o en değerli ortak


Dördüncü parçaya gelince, ha, bak!
O parçaya el uzatanın
Kafasını koparırım, inanın!

Jean de La Fontaine
Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri...


Okyanus 14.11.08 00:50

Kurt İle Köpek
 
Kurt İle Köpek Bir köpek ormanda gezerken kurtla karşılaşmış. Hasta ve çok zayıflamış olan kurt, ayakta zor durabiliyormuş. Köpek kurdun bu haline çok üzülmüş. "Ne kadar kötü görünüyorsun böyle kurt kardeş?" demiş. "Herkes bizi düşman bilse de, biz uzaktan akrabayız. Doğrusu sana yardım etmek isterim."
"Hiç sorma." demiş kurt. "Ağır bir hastalığa yakalandığım için uzun süre avlanamadım. Şimdi iyileştim ama bir av yakalayacak kadar gücüm kalmadı artık. Ben de böyle aç susuz dolaşıyorum artık."
"Sen hiç üzülme." demiş köpek. "Ben sana yardım edeceğim. Bu akşam sahibimin düğünü var. Akşam olunca köyün dışındaki çalılıklara gel. Ben sana düğün yemeklerinin artıklarını taşırım."
Birkaç gün boyunca köpek tarafından beslenen kurt, sonunda kendini toparlayıp eski kuvvetine kavuşmuş. Teşekkür edip vedalaştıktan sonra da ormana gitmiş.
Aradan yıllar geçmiş. Köpek iyice yaşlanınca sahibi onu dışarı atmış. Ormanda aylak aylak gezen köpek, eski dostu kurtla karşılaşmış. "Hayrola?" demiş kurt. "Çok perişan görünüyorsun."
Köpek içini çekip; "Yaşlandım artık!" demiş. "Sahibimin işine yaramadığım için beni kovdu."
Kurt; "biz eski dost değil miyiz?" demiş. "Şimdi yardım etme sırası bende. Hatırlasana, benim hayatımı nasıl kurtarmıştın? Hemen bir plan yapmalıyız. Tamam buldum! Senin sahibinin küçük bir çocuğu vardı değil mi? Şimdi ben gidip onu kaçıracağım, sen de geri götüreceksin. Böylece sahibin seni el üstünde tutacak."
Bu sözleri söyleyen kurt, kaşla göz arasında gidip, çocuğu ormana getirmiş. Köydeki herkes silahlanıp ormana koşmuş ancak daha ormana girmeden, yaşlı ve işe yaramaz diye evden kovdukları köpeğin çocuğu geri getirdiğini görmüşler.
Bu olaydan sonra yaşlı köpeğin itibarı öyle artmış ki, insanlar onun kahramanlığını yüzlerce yıl çocuklarına anlatmışlar.
Kurtla köpek arasındaki bu danışıklı dövüşü hiç kimse anlayamamış.


Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine



Okyanus 14.11.08 00:50

Tarla Kuşu İle Yavruları
 
Tarla Kuşu İle Yavruları

.... Bir tarla kuşu varmış.Buğdaylar yeşerirken kendisine bir yuva yapmış.Her gün birer yumurta yapıp üzerine yatmış.Bir süre sonra yavruları yumurtadan çıkmış.Ama bir türlü uçmayı öğrenememişler.Tarla kuşu bundan dolayı çok üzgünmüş.Yiyecek aramaya giderken yavrularını sık sık uyarırmış. :
" Aman yavrularım gözünüzü dört açın.Yarın tarla sahibi gelince kulak verip dinleyin.Ne konuştuklarını . öğrenin.Biz de ona göre davranalım.."
Tarla kuşu gidince, tıpki söylediği gibi tarla sahibi ve oğlu gelmiş.Oğluna dönüp : " Tamam , buğdaylar olgunlaşmış.Bugün git komşulara haber ver.Babam ekinleri biçmek için sizleri imeceye çağırıyor, de .Yarın erkenden orakları alsın gelsinler." demiş.
Tarlakuşu yuvasına dönünce yavrularının telaş içinde olduğunu görmüş. " Ne oldu? Çiftçi neler söyledi " diye sormuş. " Komşularına haber verdi.Yarın sabah yardıma gelmelerini söyledi."
Tarlakuşu : " Öyleyse hiç korkmayın " demiş." Yer değiştirmemiz için daha vakit var .Yarın gene dinleyin bakalım ne konuşacaklar?"
Ertesi gün tarla kuşu gene yiyecek toplamaya gitmiş.Tarla sahibi gene oğluyla birlikte gelmiş. " Ekinler çok olmuş.Artık bu halde bekletemeyiz.Gördün mü komşuların bize ettiğini? Git bari akrabalara haber ver , yarın sabah erkenden burada olsunlar."
Yavrular bu defa daha çok korkmuşlar.Anneleri gelince herşeyi anlatmışlar.Tarlakuşu gene aldırmamış." Siz rahatınıza bakın" demiş.Yemlerini yiyip uyumuşlar..
Ertesi gün tarlakuşu gene gün doğmadan yiyecek toplamak için yola çıkmış.Bir süre sonra çiftçi oğlu ile gelmiş.Gelip gidenin olmadığını görünce oğluna dönmüş:
" Biz hata ettik oğlum, " demiş. " Komşuya, akrabaya güvenmeyecektik.Dostun akrabanın da en iyisi insanın kendisidir oğlum, bunu hiç unutma.Yarın çoluk çocuk orakları alıp işe kendimiz girişelim.Ne zaman biterse bitsin.İşin en iyisi bu." demiş.
Akşam yuvasına dönen tarlakuşu bu haberi alınca : " Şimdi iş ciddi.Hemen açalım kanatları," demiş.Yavrularını peşine takıp terketmiş yuvasını.
Hani ne derler insanın dostu da kendisidir, düşmanı da. İnsan önce kendine güvenmeli



Okyanus 14.11.08 00:53

Horozla İnci
 
Horozla İnci

Horoz çelebi bir gün
Bir inci çıkarmış çöplükten.
Hemen kuyumcuya gitmiş:
- İyi bir şeye benziyor, demiş;
Gel al şunu da,
Bir mısır tanesi ver bana.

Cahilin birine babası,
Bir kitap bırakmış ölürken,
Eski bir el yazması.
Hemen gitmiş kitapçıya:
- Bak, demiş,Kapağı meşinden.
Gel al şunu da,
Bir liracık olsun ver bana.



La Fontaine
Türkçe : Sabahattin Eyuboğlu /



Okyanus 14.11.08 00:54

Tavşan İle Kaplımbağa
 
Tavşan İle Kaplımbağa

Tavşan ikide bir böbürleniyor:
-Kimse benden hızlı koşamaz, diyormuş. Sonunda kaplumbağa dayanamamış:
-İstersen yarışalım, demiş.
Koşuya başlamışlar. Tavşan epeyce yol aldıktan sonra, "Hıh, o sırtı kabuklu hayvancık sürüne sürüne kim bilir ne zaman sonra bana yetişir?" diye düşünmüş.
-Şu ağacın altına biraz uzanıp dinleneyim, demiş. Uyuyakalmış.
Kaplumbağa ağır yürüyüşü ile yürümüş yürümüş, hiç dinlenmeden yol almış.
Tavşan bir ara gözünü açmış. Bir de ne görse beğenirsiniz, kaplumbağa neredeyse yarışı bitirmek üzereymiş. Hemen fırlamış, rüzgar gibi koşmaya başlamış. Ama ne çare, kaplumbağaya yetişememiş.
Böylece tavşan yarışı kaybetmiş. Aldırış etmemenin cezasını çekmiş. Kaplumbağa ise düzgün adımlarla, durmadan yürüdüğü için yarışı kazanmış.

Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine



Okyanus 14.11.08 00:56

Agustosböceği İle Karınca
 
Agustosböceği İle Karınca

Ağustosböceği bütün yaz
Saz çalmış, türkü söylemiş.
Karakış birden bastırınca
Şafak atmış zavallıda;
Bir şey bulamaz olmuş yiyecek:
Koca ormanda ne bir kurtçuk, ne bir sinek.
Gitmiş komşusu karıncaya:
— Aman kardeş, demiş, hâlim fena; Bir şeycikler ver de kışı geçireyim. Yaz gelince öderim,
Hem de faizi maiziyle; Ağustosu geçirmem bile. Ödemezsem böcek demeyin bana. Karınca iyidir hoştur ama Eli sıkıdır: Can verir, mal vermez.
— Sormak ayıp olmasın ama, demiş; Bütün yaz ne yaptınız?
— Ne mi yaptım? demiş ağustosböceği; Gece gündüz türkü söyledim;
Fena mı ettim sizce?
— Yoo, demiş karınca, ne . mutlu size; Ama hep türkü söylemek olmaz; Kışın da oynayın biraz.
29
KARGA İLE TİLKİ
Bay karga konmuş bir dala Koca bir peynir ağzında. Tilki kokuyu almış gelmiş:
— Günaydın, Sayın Karga, demiş; Bu ne güzellik böyle: Bakmaya doyamıyorum size.
Şu tüylere bakın, pırıl pırıl;
Sesiniz bilmiyorum nasıl;
O da renginiz kadar güzelse
Ne yalan söyleyeyim
Bu ormanda güzel yoktur üstünüze.
Karga bu sözlere bitmiş:
— Şuna bir gak diyeyim de ses görsün, demiş; Gak der demez peynir düşmüş, tilki yutmuş.
— Kara bayım, demiş kargaya; Şu sözümü hiç unutma, Kaptırdığın peynire değer: Her dalkavuk çıkarı için över, Yüzüne güler, peynirini yer. . Karganın aklı gelmiş başına
İş işten geçtikten sonra.

Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine



Okyanus 14.11.08 00:59

Şehir Faresi İle Tarla Faresi
 
Şehir Faresi İle Tarla Faresi Çok eskiden tarla faresi ile şehir faresi arkadaş olmuş. İkisi birbirlerini çok severmiş. Aralarında güzel bir dostluk kurulmuş.
Şehir faresi sık sık tarla faresini ziyaret edermiş.
Birlikte kırlarda güle oynaya vakit geçirirlermiş. Diledikleri kadar koşar, zıplar, yuvarlanırlarmış...
Bir gün şehir faresi arkadaşını yemeğe davet etmiş.
-Bu . akşam bize gel. Sana güzel bir sofra hazırlayayım. Azıcık miden bayram etsin, demiş.
Bu davete tarla faresi çok sevinmiş. Yiyeceği yemeklerin hayalini kurmaya başlamış. Bütün gece rüyasında peynirler, tatlılar, pastalar görmüş.
Bu arada şehir faresinin evinde bir telaş bir telaş... Çeşit çeşit yiyecekler, pastalar hazırlanmış. Bütün gün koşturup durmuş.
Akşam tarla faresi kalkıp gelmiş. Bakmış, masanın üzeri çeşit çeşit yiyeceklerle dolu. Masada hiçbir şey eksik değilmiş.
Hemen sofraya oturmuşlar. Ziyafet neşeli başlamış.
Tarla faresi önce pastadan bir lokma alacakmış. Tam çatalını uzatmış, dışarıdan sesler gelmiş.
Şehir faresi hemen deliğine kaçmış. Ardından da tarla faresi . kendini zor atmış deliğe.
Korkudan kalpleri küt küt atıyormuş.
Tarla faresi sormuş:
-Evin kedisi olabilir mi?
Şehir faresi cevap vermiş: Yeniden sofraya oturmuşlar. Ama artık neşeleri kaçmış, tedirgin olmuşlar.
Tarla faresi bu kez çatalını böreğe uzatmış. Tam lokmayı ağzına atacakmış, yine sesler işitmişler.
Apar topar ikisi de kendilerini deliğe atmış. Yüzleri korkudan sapsarı olmuş.
Korkudan tir tir titriyorlarmış.
Tarla faresi sormuş:
-Evin hanımı olabilir mi?
Şehir faresi cevaplamış:
-Belki odur bilemem.
Sesler kesilince delikten çıkmışlar.
Şehir faresi:
-Kusura bakma. Bazen böyle şeyler oluyor. Haydi yemeğimize devam edelim, demiş.
Tarla faresi:
-Bu kadar yeter! Korku içinde yemek istemem, demiş. Yarın sen bana gel. Kuru ekmek yeriz belki ama kimse de bizi korkutamaz.

Okyanus 14.11.08 01:00

İki Boğa İle Kurbaga
 
İki Boğa İle Kurbaga

Bir düve ile otlağını kim ele geçirecek diye
Dövüşüyordu iki boğa
Ah ediyordu bir kurbağa
Ahbaplarından biri sordu ona
Derdiniz ne?
Görmüyor musun dedi o
Bu kavganın sonunda
Kovalanıp sürülecek boğalardan biri
Elden çıkacak bu çiçekli yerleri
Bu çayırlıkta hüküm süremeyecek artık
Ona mesken olacak bizim bataklık
Suyun dibinde bile çiğneyecek bizi
Kah birimizi, kah ötekimizi
Sen bu düve hanımın yaptığına bak
Kabak bizim başımıza patlayacak
Haklıydı bu kaygısında kurbağa
Boğalardan biri kaçıp sığınınca gezer oldu
Saatte yirmi kurbağa ezer oldu
Ne yazık! Bu her zaman böyledir
Büyükler tepişir
Küçükler ezilir.



Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:13 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2