tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Genel Fıkralar (http://www.tualimforum.com/genel-fikralar/)
-   -   Genel Fıkralar (http://www.tualimforum.com/genel-fikralar/11365-genel-fikralar.html)

Eylül 05.02.08 04:33

Genel Fıkralar
 
Zenciler Beyazlaştırılır

Bir gün Smith ve John adında iki zenci New York sokaklarında dolaşırken bir tabela görürler: "Zenciler beyazlaştırılır. Fiyat 100 dolar." Smith'in 101 doları, John'un ise 99 doları vardır. John, Smith'e: "Sende fazla olan 1 doları bana ver birlikte girelim" der. Smith'se: "Önce ben gireyim. Eğer beyazlaşırsam sen de girersin" der ve içeri girer. Az sonra içerden beyaz bir şekilde çıkar Smith. John: "Smith ne kadar beyazlaşmışsın. Şu 1 doları ver de ben de girip beyazlaşayım." Smith cevap verir: "Defol burdan pis zenci!"

Maç

Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış: - "Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim, ne dersin?" - "Boşuna oynamayalım, biz kazanırız", demiş Şeytan. - "Olur mu en iyi futbolcular bizde. Ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde." Şeytan şeytanca gülümsemiş: - "Ama bütün hakemler de bizde."

Adolf


20. yüzyılın ilk yarısında yoksul bir adam falcıya gider. Falcı kadın fanusta korkunç geleceği görür: - Eyvah! Gelecekte milyonlarca insanın ölümüne sebep olacaksın! Adam kahrolur.. "Milyonların katili olmaktansa kendimi öldürürüm, daha iyi!" deyip tren yoluna koşar. Raya kafasını dayayacak, istikbaldeki korkunç felaketin önüne geçecektir! Ama o da ne? Raya kafasını dayamış bir küçük çocuk... Tren de 100 metre ötede ve hızla geliyor.. Hemen fırlayıp çocuğu rayın üstünden çeker.. Ufaklığı yatıştırmak için başını okşarken sorar: - Adın ne senin, söyle bakalım? - Adolf efendim...

Ödül

Biri içinde 1 milyar bulunan cüzdanını kaybetmiş. Kaybettiği yerdekilere cüzdanını getirene 100 milyon vereceğini söylemiş. Daha sonra kalabalıktan bir ses daha duyulmuş: - O cüzdanı bulup bana getirene 250 milyon vereceğim!

Özür dilerim

Adamın biri yolda yürürken bir şişeye tekme atmış; şişeden cin çıkmış. Cin "dile benden ne dilersen" demiş, adam da "özür dilerim; bir daha olmaz abi", demiş.

Sadık mıdır?

Bir adam diğerine sorar: - "Köpeğinizi satın almak istiyorum ama sadık mıdır?" - "Hem de fazlasıyla sadık. Size bu konuda yüzde 100 garanti verebilirim." - "Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz?" - "Şimdiye kadar 5 kere sattım. Her seferinde de geri geldi."

Torununuz ödesin

Cebinde meteliği yoktu. Bir lokantanın önünde durdu, gözü vitrinde bir levhaya takıldı: "Girin ve istediğinizi yiyin. Hesabınızı torununuz ödesin." Adam, "tam bana göre", diye mırıldanarak içeri daldı. Havyar, ıstakoz, karides, kuzu pirzolası... Doyduğu halde ne varsa söyledi. Yemeği bitirince, çıkmak üzere hazırlandı. Fakat garson yetişip, hesap pusulasını burnuna dayamasın mı? Hem de tuzlu bir hesap... "Ama", diye derhal itiraz etti bizimki tabii. "Kapıda hesabınızı torununuz ödesin diye yazmıyor mu?" Garson gayet nazik cevap verdi: "Yazıyor tabi efendim. Ama bu size takdim ettiğim hesap, sizin büyükbabanızın."

Babamı hazırla


Ankara'da bir fakültede okuyan Ahmet, işi dalgacılığa vurur. Dersin dışında her konuyla ilgilidir. Yıl sonu yaklaşırken kötüye giden dersleri düzeltemeyeceğini görür. Atılacağı kesin gibidir. Annesine telgraf çeker: - "Anneciğim atılacak gibiyim, babamı hazırlayasın." Ertesi gün cevap gelir: - "Baban zaten hazırda... Sen kendini hazırla."

İsa - Musa

Hırsız, gecenin yarısında bir eve girer. Karanlık koridorda, yaktığı küçük el fenerinin ışığında ilerlerken bir ses duyar: - "İsa seni izliyor!" Şaşkınlık ve korkuyla etrafına bakınan hırsız, bir yandan da evdeki değerli şeyleri aramaya devam eder. Tekrar aynı sesi duyar: - "İsa seni izliyor!" Bu kez hırsız elindeki feneri çevrede gezdirmeye başlar ve bir papağan görür: - "Bunu sen mi söyledin?" diye papağana sorar. Papağan: - "Evet, yalnızca seni uyarmak için", der. Hırsız: - "Ne! Beni uyarmak mı! Kimsin sen? Adın ne senin?" Papağan: - "Musa", diye cevap verir. - "Musa?" der hırsız, "hangi salak bir papağana Musa adını koyar ki!?" Kuş cevap verir: - "Bilmiyorum. Tahminimce arkanda duran dobermana 'İsa' adını veren salak olabilir..."


Kaykay

Üç adam ölür ve cennete giderler. Sorgu meleği birincisine sorar: - "Seni cennete yollamadan önce sana bir sorum var: Karına karşı sadık oldun mu?" Adam yanıtlar: - "Evet, asla bir başka kadına bakmadım." Sorgu meleği: - "Şuradaki Rolls-Royce'u görüyor musun ? O senindir. Cennetteyken kullanabilirsin." Sorgu meleği ikinci adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır: - "Bir kez karımı aldattım ama bunu ona itiraf ettim. Beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık." Bunun üzerine sorgu meleği: - "Şuradaki Mercedes'i görüyor musun? Cennetteyken onu kullanacaksın." der ve üçüncü adama da sorar: - "Karını hiç aldattın mı ?" Adam yutkunur ve şöyle der: - "İtiraf edeyim ki; bulduğum her kıza asıldım ve her fırsatta onlarla yattım, birçoğu ile beraber oldum. Üzgünüm." Sorgu meleği, "Ehh" der, "Ama temelde iyi bir adamsın. Şuradaki eski vosvos'u görüyor musun? Cennette onu kullanacaksın." Bunun üzerine üç adam vedalaşır arabalarına atlar ve kendi yollarına giderler. Birkaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte gezerlerken barın önünde birinci adamın Rolls-Royce'unu görürler. Bara girdiklerinde adamın perişan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya sümük oturduğunu görürler ve şaşırırlar: - "Heyy! ne oldu sana?" der ikinci adam, "Cennettesin, altında bir Rolls-Royce var, her şey mükemmel ama sen niye bu haldesin?" - "Bugün karımı gördüm!" der birinci adam. Diğerleri, "Aaaa! ne kadar güzel! peki derdin nedir?" diye sorarlar.. Adam içini çekerek konuşur, "Kaykay'la dolaşıyordu!"


Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı.
Yatağı güzelce toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu
görünüyordu.Sonra adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını
farketti.Üzerinde -Babama- yazıyordu.Aklından geçen bin bir kötü
düşünceyle mektup zarfını açtı ve titreyen elleriyle mektubu okudu:

Sevgili baba;

Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum.
Kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak
rezaletten uzak tutmak istedim.Gerçek tutku ve aşkı ben jale ile buldum
ve o öyle tatlı ki anlatamam...

Şunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleri,derisine
işlettiği dövmeleri,kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla
onaylamayacaktınız ve tabi benden çok büyük olmasıda bir sorundu.
Fakat benim için bunlar değildi gerçek tutku ve gerçek aşk... Baba jale hamile!
jalenin dediğine göre çok mutlu olacağız.Ormanda kendine ait bir karavanı
ve tüm kış yetecek kadarda yakacağı var.Bir sürü çocuğa sahip olma düşüncesi
rüyalarımızı süslüyor.
Jale benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorum ki esrar kimseye zarar
vermez.Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve yine bu sayede ihtiyacımız
olan kokoin ve ekstaziye ulaşacağız.
Artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu AIDSin çaresi
bulunsun ve Jale sağlığına kavuşsun diye.....O kesinlikle iyileşmeyi hakediyor.
Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve kendi başımın çaresine
bakabilirim.Eminim birgün geri döneceğiz ve sen kendi torunlarını tanıyacak,seveceksin
Oğlun cihan


NOT: Baba yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil. Ben Mehmet'lerdeyim.
Sadece sana; masamın üzerinde seni bekleyen karneden daha kötü şeylerin
olduğunu hatırlatmak istedim.











Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:59 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2