![]() |
Bir Düş Uçuracağım Bir Düş Uçuracağım Uzağım yanan dağlardan Ölümler ortasındayım Sevda uçmuş ellerimden Hasretler deryasındayım Bir düş uçaracağım bu yasaklı diyardan Yüreğimi verek kanatların üstüne Şiir uçuracağım bu tutuklu diyardan Gözlerimi vererek dizelerin üstüne Ayrıyım büyük açlardan Hüzünler ortasındayım Acın düşmüş gözlerimden Umutlar deryasındayım Bir düş uçaracağım bu yasaklı diyardan Yüreğimi verek kanatların üstüne Şiir uçuracağım bu tutuklu diyardan Gözlerimi vererek dizelerin üstüne Edip Akbayram |
Bir Sohbetin Özeti Bir Sohbetin Özeti Yok olunca babacığım kavga dövüş yeryüzünden Barışı dünyaya sığdıramazsan Dünyayı barışın içinde sakla Bir de sevgi babacığım aşarsa insan boyunu Sevgiyi insana sığdıramazsan İnsanı sevginin içinde sakla Umudumuz babacığım dağlarımızdan da yüce Umudumuz daim aydınlık olsun Uyanan seheri içinde sakla Edip Akbayram |
Bir Şafaktan Bir Şafağa Bir Şafaktan Bir Şafağa Bir şafaktan bir şafağa Bir akşamdan bir akşama Merhaba demeden daha Bu gitmeler gitme değil Eğil salkım söğüt eğil Bu benimki sevda değil Eğil yağmur rüzgar eğil Bu benimki sevda değil Eğil dalga bükül demir Güzelliğim gerçek değil Pencerem kör kapım kilit Bu bendeki sevda değil Edip Akbayram |
Bir Şarkın Olsun Dudaklarında Bir Şarkın Olsun Dudaklarında Bir şarkın olsun dudaklarında Yitirme sakın yürekliliğini Güneşin olsun gönlünde Ve herşey iyi olacak Kar bile yağsa ya da fırtına olsa Gök bulutlarla ve dünya kavgalarla dolsa Güneşin olsun gönlünde senin Bir şarkın olsun dudaklarında Yitirme sakın yürekliliğini Güneşin olsun gönlünde Ve herşey iyi olacak Edip Akbayram |
Bize Yazıktır Bize Yazıktır Size söylecek bir kaç sözüm var Duyup tutmazsanız size yazıktır Bu yola girmesin hey hey fesat fitnekar Lekelenir adımız bize yazıktır Hakikat şehrine girmemiş isen Ledüni ilmini çözmemiş isen Canını canana sunmamış isen Ona söylemeyin hey hey söze yazıktır Her ağızdan çıkan söze kanarsan Kerkez gibi her bir leşe konarsan Ecel gelir murdar murdar kelbe dönersen Ona kefen sarmayın beze yazıktır Meluliyim yardan yaylaya bakma Ahdu peymanını elden bırakma Körlerin önünde hey hey çıranı yakma Görmezler ışığı canım gaza yazıktır Edip Akbayram |
Bize Yazıktır Bize Yazıktır Size söylecek bir kaç sözüm var Duyup tutmazsanız size yazıktır Bu yola girmesin hey hey fesat fitnekar Lekelenir adımız bize yazıktır Hakikat şehrine girmemiş isen Ledüni ilmini çözmemiş isen Canını canana sunmamış isen Ona söylemeyin hey hey söze yazıktır Her ağızdan çıkan söze kanarsan Kerkez gibi her bir leşe konarsan Ecel gelir murdar murdar kelbe dönersen Ona kefen sarmayın beze yazıktır Meluliyim yardan yaylaya bakma Ahdu peymanını elden bırakma Körlerin önünde hey hey çıranı yakma Görmezler ışığı canım gaza yazıktır Edip Akbayram |
Boşu Boşuna Boşu Boşuna Tanrım bana ömür vermiş Ömür vermiş boşu boşuna Boşu boşuna,boşu boşuna Vücuduma bir can girmiş Bir can girmiş boşu boşuna Boşu boşuna,boşu boşuna Su akar deryaya varır Deryadan mahi çıkarır Gökyüzünde yağmur olur Gökyüzünde yağmur olur Damlaları boşu boşuna Boşu boşuna,boşu boşuna Süleyman bir sultan olmuş Süleyman bir sultan olmuş Saltanatı boşu boşuna Boşu boşuna boşu boşuna Edip Akbayram |
Bu Gecede Bir Hal Var Bu Gecede Bir Hal Var Yıldızlardan mı desem Karanlıktan mı desem Yoksa yalnızlıktan mı İçimde bir yer kanar Bu gecede bir hal var Yıkıp akan sel gibi Boşa esen yel gibi Yoksa aldanmaktan mı İçim bir şeye ağlar Bu gecede bir hal var Bu sancı acep ölüm mü Sinemde solan gülüm mü Yoksa kaybolmaktan mı Gönlüm kendini arar Bu gecede bir hal var Edip Akbayram |
Bu Memleket Bizim Bu Memleket Bizim Dört nala gelip uzak asyadan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak Bu cehennem, bu cennete bizim Kapansın el kapıları bir daha açılmasın Yok edin insanın insana kulluğunu Bu davet bizim Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Rokso inci dişli zenci kardeşim Kartal kanatlı kanaryam Türkülerimizi bize söyletmiyorlar Korkuyorlar, korkuyorlar şafaktan Korkuyorlar, korkuyorlar sevmekten Tohumdan ve topraktan korkuyorlar Akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar Sımsıkı bir elmayı dişer gibi gülmekten korkuyorlar Yağmurda çırılçıplak aramaktan korkuyorlar Umuttan korkuyorlar Roksom umuttan Korkuyorlar, korkuyorlar şafaktan Korkuyorlar, korkuyorlar sevmekten Edip Akbayram |
Bu Vatana Nasıl Kıydılar Bu Vatana Nasıl Kıydılar İnsan olan vatanını satar mı? Suyun içip ekmeğini yediniz. Dünyada vatandan aziz şey var mı? Beyler bu vatana nasıl kıydınız? Onu didik didik didiklediler, Saçlarından tutup sürüklediler. Götürüp kâfire : «Buyur...» dediler. Beyler bu vatana nasıl kıydınız? Eli kolu zincirlere vurulmuş, Vatan çırılçıplak yere serilmiş. Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş. Beyler bu vatana nasıl kıydınız? Günü gelir çarh düzüne çevrilir, Günü gelir hesabınız görülür. Günü gelir sualiniz sorulur : Beyler bu vatana nasıl kıydınız? Edip Akbayram |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:48 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2