tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Şairlerin Hayatı ( Biyografileri ) (http://www.tualimforum.com/sairlerin-hayati-biyografileri/)
-   -   Seyrani Hayatı ( Biyografisi ) (http://www.tualimforum.com/sairlerin-hayati-biyografileri/12860-seyrani-hayati-biyografisi.html)

Başak 23.08.08 00:21

Seyrani Hayatı ( Biyografisi )
 
Seyrani

19. yüzyıl gizemci halk şiirinin büyük ustası, kuşkusuz, Seyrani'dir. Dahası, yergiciliği taşlamacılığı bir bakıma, gizemciliğini bastıran, haksızlığa, rüşvete, kıyıcılığa, toplumsal dengesizliklere, kaba sofuluğa, ahlaksızlığa karşı gözünü budaktan esirgemeden, korkmadan, çekinmeden savaşım veren, bu arada inancasının gereklerini de bir yana itmeden, şiirsel yapıdan, söyleyişten uzaklaşmadan, etkin, kalıcı şiirlerini sazıyla halk içinde söyleyen güçlü bir ozan Seyrani

Şiirlerinin çoğunun bugün de güncelliğini yitirmemiş olması, halk katında büyük saygınlık kazanması, Seyrani'nin gücünü belirlemesi bakımından ilginçtir

Seyrani, Kayseri'nin şimdiki adı Develi olan Everek ilçesinde doğmuş, gene doğduğu yerde ölmüştür. Yoksul bir mahalle imamı olan Cafer Hoca'nın oğludur. Asıl adı Mehmet'tir

Bir saptamaya göre, 1807 yılında doğmuş, 1866 yılında ölmüştür. Ancak, bu tarihlerin doğruluğu üzerinde kuşkular da vardır.

Medresede birkaç yıl okuduktan sonra ayrılmış, İstanbul'a gitmiştir. İstanbul'da yedi yıl kaldığı anlaşılıyor. İstanbul'da "bilimsel ve kültürel öğrenim" gördüğünü şiirlerinde söylüyor. Bir yandan da Alevi-Bektaşiliği seçmiş, tekkelere gitmiştir

Yergici taşlamacı yanını acımasızca kullanmaktan çekinmemiştir Anlaşılan odur ki Seyrani doğasal olarak her türlü yanlışlıklara karşı çıkmadan, olayları, kişileri yermeden edememektedir Bu yüzden olacak İstanbul'da seçkinleri yerdiği için hakkında kovuşturma açılmış, o da bir dostunun yardımıyla İstanbul'dan kaçıp Develi'ye gelmiş, bir daha da İstanbul'a gitmemiştir

Özellikle Orta Anadolu'da gezdiği anlaşılan Seyrani'nin "Aşık Toplantıları"na katıldığı, düzenlenen türlü sazlı sözlü yarışmalarda hep önde gittiği anlaşılıyor

Yaşamının sonuna doğru bir sinir hastalığına da tutulan Seyrani'ye son döneminde "Deli" dendiği saptanıyor. Seyrani'nin yaşamı acılarla, yoksulluklarla geçmiştir. Yaşamı böyledir de Seyrani, bütün bunlara karşın yaşama sevincini hiçbir zaman yitirmemiştir. Direncini yitirmemiştir. Yoksulluğunu, çektiği acıları, dik kafalı bir ozan oluşuna bağlamak da, pek yanlış olmaz. Seyrani'nin yaşadığı dönemde ülkede de birtakım değişiklikler, yenilikler başlamıştırÇağdaş okullar açılmaya, yeni mahkemeler kurulmaya başlamış, ülkeye telgraf gelmiş çeşitli yenileşme çabaları gözlenir olmuştur. Bütün bunları Seyrani'nin yakından izlediğini halkın üzerindeki etkileri gözlediğini, şiirlerinden çıkarma olanakları vardır. Bu bakımdan Seyrani, kendisinden önceki ozanlar gibi alışılmış konu sınırlarını aşan çağdaş olayların, oluşumların içine girmeye çalışan bunları eleştirel gözle değerlendirmeye yönelen bir ozan olarak özellikle dikkati çekmektedir

Seyrani'nin bu yergici, taşlamacı yanı sıra içtenlikli, duyarlılıklı bir yanı olduğu da görülüyor.

Herhalde Seyrani, çağının da tüm halk şiirimizin de üzerinde önemle durulması gereken en güçlü, en ilginç ozanlarından biridir Güncelliğini yitirmeme başarısını göstererek, diliyle, deyişiyle, konusuyla, deme ustalığıyla güçlü, saygın bir ozan Seyrani

İpek 05.07.09 17:30

Seyrani Biyografisi,Şair Seyrani Yaşamı,Seyrani Kimdir? Şair Seyrani Hayatı
 
Seyrani Biyografisi,Şair Seyrani Yaşamı,Seyrani Kimdir? Şair Seyrani Hayatı

Türk Halk Edebiyatı’nın zirve isimlerinden biri olan Develi’li (Everek’li) Seyrani’nin doğum tarihi kesin değildir. 1800 veya 1807 yılında doğduğuna dair kayıtlar vardır. Bugün Kayseri ilinin en büyük ilçesi olan, o yıllarda Everek adıyla bilinen Develi’de doğmuştur. Asıl adı Mehmet’tir.
Babası fakir bir mahalle camii imamı olan Hoca Cafer Efendi’dir. Çocukluğu ekonomik güçlüklerle geçmesine rağmen babasının sayesinde medrese eğitimi almaktan geri kalmamıştır.

Önce babasından ders aldı. İki yıl kadar medreseye devam etti. Develi o dönemde âşıkların uğrak yeriydi. Seyranî de genç yaşta saza ve şiire ilgi duydu. Kısa sürede olgun ve usta bir âşık oldu. İstanbul’a gitti. Âşıkların toplandığı semai kahvelerinde düzenlenen atışmalara katıldı. Bu atışmalarda devlet büyüklerini sert dille eleştirmeye başlayınca başı derde girdi. Develi’ye dönmek zorunda kaldı. Daha sonra Halep’e gidip geldi. Halep’ten dönüşünde kendisini içkiye verdiği ve sıkıntılı günler yaşadığı söylenir. Şiirlerinde haksızlığa, yolsuzluğa ve her türlü kötülüğe karşı çıkar. Rüşveti, adaletsizliği, cahilliği hiç çekinmeden eleştirir. Devlet böyüklerine yönelttiği taşlamalarda da cesurdur. Hece ölçülü şiirlerinin yanısıra aruzla yazılmış şiirleri de vardır. Heceli şiirlerinde yalın bir Türkçe kullanır. Çoğu koşma türündeki bu kusursuz şiirler, Develi ağzının özelliklerini yansıtır. Şiirlerinde yaşadığı çağı, gezip gördüğü yerleri bütün güzellik ve çirkinlikleriyle ortaya koyar. Fuzulî, Yunus Emre, Karacaoğlan, Aşık Ömer ve Gevherî’den etkilenmiştir. 1866’da öldüğü kabul edilen, Seyranî’nin şiirleri, kendisinden daha az ünlü olan çağdaşı Ispartalı Seyranî’nin şiirleriyle karışmıştır.

Eserleri:
Yaşadığı dönemin cönk ve dergilerinde yer alan şiirlerini ilk kez Everekli Müftüzade Ahmet Hazım (Ulusoy) toplamış ve Sahihât-ı Seyranî adıyla yayınlamıştır.

Aşkın Çilesi
Ben bu aşkın çilesini
Yanar çektim, tüter çektim
Yedim bunca sillesini
Bülbül gibi öter çektim

Dizgin etsem gönül atın
Geçer gögün yedi katın
Yalan dünya meşakkatın
Kah bitmez, kah biter çektim

Seyrani, bilmem mert midir
Yoksa cana cömert midir
Eyyub’un derdi dert midir
Ben ondan beş beter çektim

Destan
Asırda acaip işler çoğaldı
Bilmem bu işleri kimler ediyor
Dünyayı hep rezil köpekler aldı
Gelen ümerâya karşı gidiyor

Biraz bahsedeyim ehl-i zamandan
Yahşılar aşağı düştü yamandan
Aralık itleri olmuş kumandan
Uyuz it kurtlara kumand’ediyor

Buğday unu beğenmiyor enikler
İplikten aşağı düştü ipekler
Hep sedire geçti itler köpekler
Hânedan ayakta hizmet ediyor

Koltuk kılı fark olmuyor sakaldan
Tüccarlar aşağı indi bakkaldan
Aslanlara çoban düşmüş çakaldan
Şimdi aslanları çakal güdüyor

Mekteple medrese ortadan kalktı
Meyhane kerhane ortaya çıktı
Ar namus denen şey ortadan kalktı
Şimdi kişi bildiğine gidiyor

Sarhoşlar çoğaldı kalmadı ayık
Bu asır böylece hallere lâyık
Müzevirin adı muhbir-i sâdık
Şimdi kişi bildiğine gidiyor

Şahinler yurdunu tuttu yarasa
Baklava yerine geçti pırasa
Şimdi rağbet deyyus ile terese
Zamane bunlara rağbet ediyor

Boy kürkünü beğenmiyor köçekler
Babasına akl’öğretir çocuklar
Yumurtadan burnu çıkan cücükler
Horoz oldum diye cık cık ediyor

Küçükler büyüğe çorap geydirir
Tatlıyı insana acı yedirir
Seyrânî zamâne böyle dedirir
Şimdi kişi bildiğine gidiyor

Ağlar Gezerim
Aşkın Derdine Düşeli
Mecnunum Dağlar Gezerim
Katram Kaynayıp Coşalı
Sel Oldum, Çağlar Gezerim

Pîr Eşiğin Bildim
Kabe Hatası Var İse Tövbe
Derd İle Erdim Eyyüb’e
Yaremi Bağlar Gezerim

Kimi Beydir, Kimi Geda
Cümlesine Yaren Hüda
Yusuf’umdan Düştüm Cüda
Yakub’um Ağlar Gezerim

Seyrani, Aşkın Tur’unda
Tecelli Gördüm Nurunda
Gerçeklerin Huzurunda
Çürüğüm, Sağlar Gezerim

Âlemde Bir Devir Dönüyor Amma
Âlemde bir devir dönüyor amma
Devr-i İngiliz mi Frenk mi bilmem
Halli kolay değil, pek güç muamma
Zâlim zulmü göğe direk mi bilmem

Üzerimden güneş doğup aşıyor
Eriyip kar gibi bahtım üşüyor
Gönül tandırında bir aş pişiyor
Yanan ciğer midir, yürek mi bilmem

Aşkımın sönmüyor, eyvah közleri
Ne gecesi belli, ne gündüzleri
Dinleyene Seyranî’nin sözleri
Gerek değil midir, gerek mi bilmem

Allah’ın Emrine Mutiim Dersen
Allah’ın emrine mutiim dersen
Resûl’ün emrine itaat eyle
Helâl haram demez bulduğun yersen
Mü’minlik sözünden feragat eyle

Zahm-ı aşka gelip merhem sarmağa
Ferhâd olup bir gün bağrın yarmağa
Kudretin yoğise Beyt’e varmağa
Gönül Beytullah’tır ziyaret eyle

Kulun rızkın verir hazret-i Bâri
Açılan gülleri incitmez hârı
Kötülük değildir er kişi kârı
Kemlik edenlere inâyet eyle

Kalbini geniş tut sıkma Seyranî
Rıza-yi Bâri’den çıkma Seyranî
Gönül beytullahtır yıkma Seyranî
Elinden gelirse imâret eyle

Ara Bul
Ara, bul, şem’anı yak da
Su gibi engine ak da
Ne tırnak idim ayakta
Ne taç gibi serde idim

Ne martıyım bahre daldım
Ne dili ummana daldım
Ne er gibi avret aldım
Ne zen gibi erde idim

Mahremiyim hak razının
Makesiyim âvazının
Âlem-i ervâh sazının
Kolunda bir perde idim

Seyrânî kader göçünde
Ne bir iki ne üçünde
Âlem-i ervâh içinde
Himmetli bir pîrde idim...


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:42 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2