![]() |
The Incredible Hulk 2 http://www.imagewaiter.com/images/nu...vcf2h47sis.jpg Vizyon Tarihi:15 Ağustos 2008 Yönetmen:Louis Leterrier Tür:Bilim Kurgu / Aksiyon / Fantastik / Macera Senaryo:Edward Norton, Stan Lee (Kitap), Jack Kirby (Kitap) Görüntü Yön.:Peter Menzies Jr. Müzik:Craig Armstrong Yapım:2008, ABD Oyuncular:Edward Norton, Tim Blake Nelson, Liv Tyler, William Hurt, Tim Roth http://www.imagewaiter.com/images/ty...np6234h16u.jpg Gama ışınlarına maruz kalan Bruce Banner sinirlendiğinde yeşil bir deve dönüşür. Bu gerçeği kabul eden Brucu Banner yani "Hulk" yaşadığı hayattan , sevdiği her şeyden, sevgilisinden bile kopar. Günün birinde bir bilim adamı ona şöyle bir öneri sunar hayatını ya Bruce Banner olarak devam ettirecek ya da süper kahraman Hulk olarak.alıntıdır. http://www.imagewaiter.com/images/ce...c6cy6i0fte.jpg http://www.imagewaiter.com/images/v7...ylqhbn380b.jpg http://www.imagewaiter.com/images/n5...kh7u1iunvu.jpg 125 milyon dolarlık bütçesiyle dikkat çeken "The Incredible Hulk", "Hulk"ın (2003) gişede kaybettiği parayı kurtarmak için projelendirilmiş bir yapıt. Ama o filmin çizgi roman estetiğine kattıklarını umursamayarak, "Korkusuz" ("Daredevil", 2003) ve "Hayalet Sürücü" ("Ghost Rider", 2007) gibi başarısız çizgi roman uyarlamalarının yanına yerleşiyor maalesef. Edward Norton ve Liv Tyler'ın uyumsuzluğu ile ilk İngilizce filmini çeken bir yönetmenin seçilmesi, bunun en önemli iki sebebiBeş yıl önce Ang Lee'nin "Hulk" ile çizgi roman estetiğinde çığır açtığını herkes biliyor artık. Sinemaya teknik olarak en iyi uyarlanan çizgi roman olduğunu kabul etmeyen yok. Zira o filmdeki 'ekran bölme' tekniğini 'gerçek çizgi roman' mantığına uydurma cesaretini, kimse gösteremedi bugüne kadar. Oysa ki bütün çizgi roman kaynaklı filmlerin önünde böyle bir yol açılıyor daha en baştan… Piyasada Ang Lee'nin cüretkarlığıyla çığır açarak bizce 2000'li yıllardan bir modern klasik çıkartması gibi bir durum varken, ister istemez "The Incredible Hulk" burada ne yapıyor diye soruyoruz kendi kendimize… Ang Lee'nin "Hulk"ının anti-tezini yapıyor Ulaştığımız sonuç ise: 'Bu projeden Ang Lee para kazandırmamıştı. Demek ki ürün, bu yönetmenle hasat vermemiş. Biz de onun gibi belli bir ideolojisi olan bir yönetmen yerine, 'işçi'lik yapacak memur bir yönetmenle çalışırız. Böylece hem paramız ziyan olmaz, hem de belli bir gelir elde etmiş oluruz.' düşüncesi… İşte projenin arkasında yatan bu aslında. Yani filmin pazarın içinde bir konumu var. Bunun için de aşağı yukarı Ang Lee'nin uyarlamasındaki kadar büyük bir bütçeyle yola çıkılıyor ve başrollerdeki oyuncular değiştiriliyor. Bu tercihin ana sebebi, ilk "Hulk"ın dramatik ve görsel yapısını değiştirmek elbette. Çıkılan bu yolda, daha önce "Taşıyıcı" ("The Transporter", 2002) serisinin iki filminde ve "Kır Zircirlerini"nde ("Danny The Dog", 2005) çalışan Louis Leterrier isimli bir Fransız yönetmen getirilmiş göreve. Tabii senaryoyu, efektleri ve oyuncuları dayatması kolay olan bu şaşkın adam, yönetmenliğin projeye etkisini neredeyse sıfıra indiriyor. Kendini yapımcının, kurgucunun ve oyuncuların üzerine bırakıyor adeta. Zira film, çizgi roman dayanağı olduğunu dahi anlayamayacağımız kadar 'klasik' bir görsel yapıyla çıkıyor karşımıza... Tabii böyle yapımlar için gerekli olan tempoyu, kurguyu ve aksiyonu iyi ayarladığını da söylemek boynumuz borcu. Ancak fazlasıyla standart duran bu görsel yapı, bırakın çizgi roman estetiğini uygulamasını günümüz aksiyon sinemasında dahi iyi bir yere oturmuyor. Aksine video klip estetiğini 'basit'çe kullanan bir yönetmenlik gibi duruyor Leterrier'ninki, aynen ilk üç filminde olduğu gibi... Jennifer Connelly'nin yerine Liv Tyler'ın geçmesi, filmin amacını belli ediyor… Tabii bu görsel estetiğe oyuncular da çaresiz bir şekilde eşlik ediyor. Zira senaryonun durumu vahim ve karşılarında onların dilini konuşan bir yönetmen yok. İlk filmde Jennifer Connelly'nin Betty Ross karakterinin duygusal işlevini dolduran sahne kimliği, yerini Liv Tyler'ın abartılarla gülünç duruma düşen dışa dönük oyunculuğuna bırakıyor. Neyse ki filmde fazla 'duygusal' sahne yok da, bu gülünç durumların sayısı fazlalaşmıyor. Ancak özellikle Bruce Banner ile karşılaştıkları bar sahnesi ve Hulk'la doğada beraber oturdukları sekans, bu kotenjanı kullanıyorlar. Bunda da suç iyi bir oyuncu olmayan Liv Tyler'da. Böylece onu daha çok 'popüler' ve 'güzel' kız rolleri gibi altından kalkabileceği karakterlerde görmemizin bir tesadüf olmadığı bir kez daha ispatlanmış oluyor. Edward Norton tercihi ise biraz da izleyici çekmek için yapılmış. Tabii Hulk karakterinde komik durduğunu da söylemek gerek. Özellikle de güçlü gözükmeye çalıştığı bilim adamı duruşu, onun sahne kimliğini yeterince aktif hale getiremiyor. Zaten Eric Bana'nın yakışıklı olmasına karşın fiziksel gücüyle ayakta duran ve ağlak bir suratla inandırıcılık depolayan yüz ifadesi yok Norton'da. Bu sebeple de onun, dengeli oyunculuk stiliyle, Hulk karakterinin gereklerini yerine getiremediğini söyleyebiliriz rahatlıkla. Filmin giriş ve gelişme bölümü, kovalamaca sahnelerinden oluşuyor… Aslında sadece oyuncularda 'popüler' tercih yapılmış diye kendimizi avutabiliriz dışarıdan baktığımızda. Ancak durum hiç de öyle değil. Zira Norton'ın da katkıda bulunduğu senaryo, belli bir iskelete sahip değil. Aksine bir blockbuster olmanın gereklerini yerine getirerek 'aksiyon sahneleri için bulunan alan'larda çekilen sekansları üst üste bindiriyor. Bunların içinde boş vadiler, sokaklar ve daha nicesi var. Bu doğrultudaki çalışmalarıyla filmin set tasarımcısını ve görsel efekt yönetmenini tebrik etmek gerekir. Ancak yapımın giriş ve gelişme bölümü, "Hulk"ın kendiyle mücadelesiyle değil de askerlerden kaçmasıyla geçiyor. Zira bir tehdit olarak görülüyor ve öldürülmek isteniyor. Tabii Leterrier (ya da Universal Stüdyoları mı desek?) bu durumun aksiyon tarafının üzerine gitmeyi tercih edince, karşımıza kovalamaca sahnelerinden oluşan bir iskelet çıkıyor. Bizim de 'Koş Bruce koş' diye bağırasımız geliyor sürekli. Zira aralıksız bir şekilde kaçan karakterimizin temposuna film de ayak uyduruyor bilinçli bir şekilde. Tabii Norton'ı sadece koşarken veya Hulk kılığında görünce, onun oyunculuk stiliyle uzaktan yakından bir bağ kuramıyoruz. Böylece yanlış casting bir kez daha vurgulanmış oluyor. Kabus sahneleri bile yüksek volümlü Filmin son 45 dakikasında ise kovalamaca sahneleri, yerini Hulk ile askerler veya 'Abomination' karakteri (Tim Roth) arasındaki çatışma ve düello sahnelerine bırakıyor. Yani aksiyon dozu bir an olsun düşmüyor. Ancak bu aksiyon sahneleri, yüksek volümlü müzik kullanımı ve patlama sahneleri gibi filmi dışarıdan zengin gösteren öğeler üzerine kuruluyor. Böylece filmin, dramatik yapısı mantıklı bir düzleme oturtulamadığı gibi görsel yapısı 'bilgisayar oyunu uyarlamaları'nın düzeyinde kalıyor. Yani tek boyutlu bir Paul W.S. Anderson aksiyonunun içinde hissediyoruz kendimizi. Bu söylediklerimiz doğrultusunda, Bruce Banner'ın kabuslarının dahi ruh halini anlatmak yerine, yüksek volümlü patlama sahnelerini göstermesini garip karşılamıyoruz. Maddi sebepler dışında niye projelendirdiğini ve neden çekildiğini bir türlü anlayamadığımız yapım, yükselen çizgi roman uyarlamaları eğiliminin en zayıf halkası olarak dikkat çekiyor. Zira popüler olduğunu düşündüğümüz piyasadaki bütün çizgi roman uyarlamaları ("Korkusuz" ve "Hayalet Sürücü" hariç) kendine uygun bir estetik bulurken, bu film anlam veremediğimiz bir şekilde '2. sınıf bir aksiyon filmi' gibi akıyor. Bir süre sonra ise gereksiz görüntü ve ses kirliliğiyle, kulakları şişirip gözleri yormaktan öteye gidemiyor…alıntıdır. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:37 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2