|   İstanbul Acılar Kraliçesi ( Yusuf Hayaloğlu ) 
 İstanbul Acılar Kraliçesi 
 Bu akşam yemin ettim
 Seni bir daha öpmemek için
 Ben ki bütün duvarlarını
 Afişlerle donatıp
 Yumruğumla kanatmışım
 Rezil bir aşktı
 Bütün arkadaşları miting alanlarında
 Ve mezarlıklarda bırakmıştım
 
 İstanbul ey İstanbul ey
 Acılar kraliçesi
 Umudun ve direncin yorgun anası
 Ve ey çıldırmak üzere olmanın
 Çamurlu ikonası
 Tırnaklarım kopuyor
 Görmüyor musun
 
 Bir ben miyim kapıları şaşıran
 Her yokuşun başında
 Bir ben miyim ekmek arasına
 Canını doğrayıp-doğrayıp yutan
 Bir kedi bile sağarken yüreğini
 Telaş içinde yavrusuna
 Ey acımasız acuze
 Utan şu türbelerinden
 Minarelerinden utan
 
 İstanbul ey İstanbul ey
 Acılar kraliçesi
 Savaşın ve bozgunların gariban çiçeği
 Ve ey teslimiyete düşmenin
 O hazin gerçeği
 Bayraklarım kanıyor
 Sormuyor musun
 
 Kadınların ki omuzları hicran
 Saçları ihanet sarısı
 Çocukların ki yağmur emiyor
 Yıkılası kaldırımlardan
 En ücra genlerime alyuvarlarıma
 Kılcal damarlarıma ruhuma kadar
 Bıktım
 İliklerime gömlek ceplerime kadar sızan
 Bu Allahsız yağmurundan
 
 İstanbul ey İstanbul ey
 Acılar kraliçesi
 İhtişamın ve sefaletin çaresiz bacısı
 Ve ey çürümenin yok olmanın
 Amansız sancısı
 Ciğerlerim çatlıyor
 Duymuyor musun
 
 Hangi pencerene çıksam
 O salya sümük pezevenk suratları
 Hangi caddene dökülsem
 O şangur şungur düş kırıkları
 
 Bütün bu ezginler tükenenler
 Yerlere serilenler tutunamayanlar
 Sarsmıyor mu seni hiç
 Bunca infilak
 Bunca isyan çığlıkları
 
 İstanbul ey İstanbul ey
 Acılar kraliçesi
 Aldanışların ve hüznün
 Yalancı tanrıçası
 Ve ey ruhu kirlenmiş gecelerin
 Cilveli yosması
 İntihar anı geldi
 Beni öpmüyor musun?
 
 Ağlamak istemiyorum yenildim sana
 Hikayenin özeti bu
 Bir istimlak gibi ödedin
 Ve çiğneyip geçtin maceramı
 Şimdi ben
 Suçlarımı didikleyen bu martı sürüsüyle
 Şimdi ben hangi şehirde soğuturum
 Zonklayıp duran bu yaramı
 
 İstanbul ey İstanbul ey
 Acılar kraliçesi
 İhanetin ve ihbarların
 Arkadan dolaşan bıçağı
 Ve bütün ödeşmelerin yüzleşmelerin
 Erkekçe vuruşmaların kaçağı
 Beni harcadın ulan beni sattın
 Utanmıyor musun?
 
 Yusuf Hayaloğlu
 
 |