Sunay Akın Şiirleri Alacak Yol kenarlarındaki Yağmur mazgallarını Kumbara sanıp Harçlığımı atardım Bu yüzden en çok Denizden alacaklıyım Sunay Akın |
Ama Ölüm Ama Ölüm Özgürlük kitabının Sayfaları arasına Cellatların kurduğu Darağacındaki ip Yarım kalan Sayfayı gösteriyor Okumaya devam edecek Nice insana Evlilik fotoğraflarının yırtılarak Kırılan çerçevelerin Sokağa atılan Tahtalarıyla çakılıyor Çocuk tabutları Hiçbir genç kız Taşımıyor kolyesinde Sevgilisinin fotoğrafını Ama ölüm Sayfaları oyulmuş Bir aşk romanının İçine gizliyor Tabancasını... Sunay Akın |
Antik Acılar Antik Acılar Geçim parası için Nice yaşlının Eski İstanbul evlerinden Getirdiği eşyalar Üstüne kâr koyulup Satılıyor antik Acılar çarşısında Sunay Akın |
At Kokusu At Kokusu Son evi gösterin bana İstanbul' da Vapur sesinin duyulduğu Ki kapısını çalıp Söyleyeyim içindekilere Daha çok kedi yavrusu ezilsin diye Eski iskeleleri Sahil yoluyla ayırdıklarını Denizden Karşılığında ben de size Kanaryası ölüp Kuaför salonuna dönüşmeyen Kaç mahalle berberinin Kaldığını söylerim Ya da kaç fötr şapkanın Tutsak olduğunu Köhne bir konağın Askısında Kaç faytoncunun Artık taksicilik yaptığını da bilirim Ama söylemem Onu da siz bulun Dikiz aynasına takılı boncuklardaki At kokusundan Sunay Akın |
Ayna Oyunu Ayna Oyunu Mahalledeki en güzel kızın Duvara aynasından Yansıttığı ışığı Nedendir bilmem Hep ben yakalardım Onca çocuğun Elleri arasından. Sunay Akın |
Ayrılık Ayrılık İki rayı gibiyiz Bir tren yolunun Yakın olması Neyi değiştirir Son istasyonun Sunay Akın |
Ayrılık Şiiri Ayrılık Şiiri Her satırı Mendireğe dizili karabataklara benzeyen Bir mektup bırakarak Balıkçı koynundan Sisler içinde uzaklaşan kayık gibi Bir sabah usulca ayrıldın Koynumdan Bütün yolcularını Boğaz köprüsünün çaldığı Araba vapurunun Boş seferleri Gibi yanlızca rüzgâr Gezinir sensiz Yüreğimde Durgun bir sudur aslında deniz Ki çocukların acemi oltalarını denedikleri Kuytu bir iskelenin Tahtaları altına kazıdığım Ayrılık şiirini okudukça Dalgalanır... Sunay Akın |
Beceriksiz Beceriksiz Kabuğunu koparmadan Ne bir elmayı soyabildim Ne de iyileştirebildim bir yaramı Ama karşıma çıkınca Kızmadım hiç elma kurduna Bendim çünkü bıçağı saplayan Onun yurduna Şair diyorlar benim için Bilmiyorum oysa Her şiire konmalı mı uyak Her yere nedense Konamıyor teyyare Hay dilimi Arı türkçe soksun; uçak Kaptan olmak isterdim Aynanın karşısında Eski bir sinema yıldızı Gibi ağlayan İstanbul'un hatlarında Bir fırça hafifliğiyle gidip Gelen vapurlara Eskimo bir şair dokunuyor omuzuma Ve Kız Kulesi'ni göstererek Bırak artık diyor üzülmeyi Yedi tepeli bu şehirde Şiir okunacak tek yer Elbette denizin ortasındaki Şu küçük buz dağı Terzi olsa da babam Sökük dikmesini beceremem Beni yalnızca sen anlarsın İğnenin deliğinden geçsin Diye ipliklerin Bir anlık ıslatıldığı dudaklara Takılıp kalan annem Sunay Akın |
Beyaz Şiir Beyaz Şiir O siyahtı Kurşuna dizenler beyaz Ürkerek gökyüzüne Uçuşan kuşlar Bembeyaz Sunay Akın |
Böcek Böcek Usulca verir misiniz Son nefesinizi Yolunu şaşırmasın Diye yastığınızda Gezinen Böcek ... Sunay Akın |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:53 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2