tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/1081-yahya-kemal-beyatli-siirleri.html)

Deniz 13.02.08 23:16

Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri
 
Sessiz Gemi

Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Yahya Kemal Beyatlı

Deniz 13.02.08 23:18

Sonbahar
 
Sonbahar

Fani ömür biter,Bir uzun sonbahar olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarumar olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir.
Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere.
Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere.

Dünyanın ufku gözlere gittikçe tar olur.
Her gün sürüklenip yaşamak ruha bar olur.
İnsan duyar yerin dile gelmiş sükutunu;
Bir başka musikiye geçiş farz eder bunu.

Teslim olunca vadesi gelmiş zevaline,
Benzer cihana gelmeden evvelki haline.

Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya:
Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;
Fark etmez anne - toprak ölüm maceramızı

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:14

Başka Bir Tepeden
 
Başka Bir Tepeden

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:16

26 Ağustos
 
26 Ağustos


Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi,
Ta ki, yükselen ezanlarla müeyyed namın
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslamın


Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:18

Akıncılar
 
Akıncılar

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
Bir yaz gunu geçtik tunadan kafilelerle

Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtigi yoldan


Bir gün doludizgin boşanan atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlanık o hızla


Cennette bu gün gülleri açmiş görürüzde
Hala o kızıl hatıra titrer gözümüzde


Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik



Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:21

Duyuş Ve Düşünüş
 
Duyuş Ve Düşünüş

Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer
Ay geçmiyor ki almayayım gamli bir haber.

Kalbim zaman zaman bu haberlerle burkulu;
Zihnim düşünceden dagınık, gözlerim dolu

Kaybetti asrımızda ölüm eski hüznünü,
Lakayd olan muhimsemiyor gamli bir günü



Çok şey bilen diyor:`Gidecek her gelen nesil
Ey sade-dil bu bahsi hayatinda böyle bil

Hiç durmadan, hayat öğtür devreden bu çark,
Ölmek sırayladır, sıralanmakta varsa fark

İlmin derin görüşleri, aklın hükümleri
Doldurmuyor boşalmış olan hisli bir yeri

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:23

Eylül Sonu
 
Eylül Sonu


Günler kısaldı. Kanlica`nin ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharlari


Yalniz bu semti sevmek için ömrümüz kısa...
Yazlar yavaşca bitmese, günler kısalmasa...

İçtik bu nadir içki`yi yıllarca kanmadık...
Bor böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!

Ölmek kaderde var, bize urkuntu vermiyor;
Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor


Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden biter bile

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:24

Geçmiş Yaz
 
Geçmiş Yaz

Rü`ya gibi bir yazdı Yarattın hevesinle
Her anını, her rengini, her si`rini hazdan
Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle!
Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan

Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinden;
Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin..
Velhasıl o rü`ya duruyor yerli yerinde!

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:25

Özleyen

Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
Dağlar agarırken konuşmuştuk tepelerde,
Sen nerde o fecrin agaran daglari nerde!

Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
Hulya gibi yalniz gezinenler köye indi
Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,
Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde


Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:31

Rindlerin Akşamı
 
Rindlerin Akşamı

Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle

Geniş kanatları boşlukta simsiyah acılan
Ve arkasından güneş doğmayan büyük kapıdan

Geçince başlayacak bitmeyen sukunlu gece
Gruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül.
Ya lale açmalıdır gögsümüzde yahut gül

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:31

Siste Söyleniş
 
Siste Söyleniş

Birden kapandı birbiri ardınca perdeler...
Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler?

Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden
Firuze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden?

Benzetmek olmasın sana dünyada bir yeri;
Eylül sonunda boyledir İsviçre gölleri.

Bir devri lanetiyle bogan şairin Sis`i.
Vicdan ve ruh elemlerinin en zehirlisi

Hülyama bir eza gibi aksetti bir daha;
-Örtun! Muebbeden uyu! Ey şehr! -O beddua...

Hayır bu hal uzun süremez, sen yakındasın;
Hala dagılmayan bu sisin arkasındasın.

Sıyrıl, beyaz karanlık içinden, parıl parıl
Berraklıgında bilme nedir hafta, ay ve yıl.

Hüznün, ferahlıgın bizim olsun kışın, yazın,
Hiç bir zaman kader bizi senden ayırmasın

Yahya Kemal Beyatlı



Burçak 23.08.08 03:33

Vuslat
 
Vuslat

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamani,
Görmezler ufuklarda, şafak söktügü anı...
Gördükleri ru`ya ezeli bahçedir aska;
Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgarı başka.
Bülbülden o eglencede feryad işitilmez;
Gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez...
Gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi...
Zenginler o cennette fakirlerle musavi;
Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi, bir fıskiye ahengini dinler.

Bir ruh, o derin bahçede bir defa yasarsa
Boynunda O`nun kollari, koynunda O varsa,
Dalmışsa O`nun saçlarının rayihasiyle,
Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle
Yıldızları, boydan boya dogmuş gibi, varlık
Bir mucize halinde o gözlerdendir artık

Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur
Zira, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur.
İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan...
Bir sır gibidir azçok ilah oldugumuzdan.
Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.
Bir gün nereden hangi tesadufle gelirler?
Aşk, onları sevkettigi günlerde, kaderden
Rüzgar gibi bir şevk alır, oldukları yerden.
Geldikleri yol, ömrün ışıktan yoludur o!
Alemde bir akşam ne semavi koşudur o!
Dört atlı o gerdüne, gelirken dolu dizgin,
Sevmiş iki ruh ufku görürler daha engin,
Simalari her lahza parıldar bu zeferle;
Gök, her tarafından, donanır meş`alerle!

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Varlikta butun zevki o cennette duyanlar
Dunyayi unutmus bulunurken o sularda,
-Zalim saat ihmal edilen vakti calar da-
Bir an uyanirlarsa leziz uykulardan,
Bastanbasa, heryer kesilir kapkara, zindan...
Bir faciadir boyle bir alemde uyanmak..
Gunden gune, hicranla bunalmis gibi, yanmak...
Ey tali! Olumden ne beterdir bu karanlik!
Ey ask! O gonuller sana maloldular artik!
Ey vuslat! O asiklari efsuna ramet!
Ey tatli ve ulvi gece! Yillarca devam et!


Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:46

Süleymaniye`de Bayram Sabahı
 
Süleymaniye`de Bayram Sabahı

Artarak gönlümün aydınlıgı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye`de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmege yüz tuttugu andan beridir,
Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübarek, ne garib alem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu...
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sükunette karıştıkça karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya.
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor.

Ordu-milletlerin en çok dögüşen, en sarpı
Adamış sevdigi Allah`ına bir böyle yapı.
En güzel mabedi olsun diye en son dinin
Budur öz şekli hayal ettigi mimarinin.
Görebilsin diye sonsuzlugu her yerden iyi,
Seçmişs İstanbul`un ufkunda bu kudsi tepeyi;
Taşımış harcını gaazileri, serdariyle,
Taşı yenmiş nice bin işçisi, mimariyle.
Hür ve engin vatanin hem gece, hem gündüzüne,
Uhrevi bir kapı açmış buradan gökyüzüne,
Taa ki geçsin ezeli rahmete ruh orduları...

Bir neferdir bu zafer mabedinin mimarı.
Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir varisin olmakla bugün magrurum;
Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi,
Senelerden beri ru`yada görüp özledigim
Cedlerin magfiret iklimine girmiş gibiyim.
Dili bir, gönlu bir, imanı bir insan yigini
Görüyor varlıgının bir yere toplandıgını;
Büyük Allah`ı anarken bir agızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses;
Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,
Nice tuglarla karışmış nice bin at yelesi!

Gördüm on safta oturmuş nefer esvapli biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbir`i
Ne kadar saf idi simasi bu mu`min neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimarı mı ulvi eserin?
Taa Malazgirt ovasından yürüyen Turkoglu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yuzu dunyada yigit yuzlerinin en guzeli,
Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlıgımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşıyan varisi hem sahibi o,
Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde,
Hem de çoktan beri kaybettigimiz yerlerde.

Karşı daglarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri,
Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri.
Gökte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine.
Cok yakindan mi bu sesler, cok uzaklardan mi?
Üsküdar`dan mı? Hisar`dan mı? Kavaklar`dan mı?
Bursa`dan, Konya`dan, İzmir`den, uzaktan uzaga,
Çarpıyor birbiri ardınca o dagdan bu daga;
Şimdi her merhaleden, taa Beyazıd`dan, Van`dan,
Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan
Ne kadar duygulu, engin ve mubarek bu seher!
Kadın erkek ve çocuk, gönlu dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi büyük hatıralar rüzgarını,
Çaldıran topları ardınca Mohaç topların

Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:
Kosva`dan, Nigbolu`dan, Varna`dan, İstanbul`dan..
Anıyor her biri bir vak`ayı heybetle bu an;
Belgrad`dan mı? Budin, Egri ve Uyvar`dan mı?
Son hudutlarda yücelmiş sıra-daglardan mı?

Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalar`dan mı? Tunus`dan mı, Cezayir`den mı?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni dogmuş aya baktıklari yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?

Ulu mabedde karıştım vatanın birligine.
Çok sükür Tanrıya, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşıyanlarla beraber bulunan ervahi.

Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı


Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:48

Mohaç Türküsü
 
Mohaç Türküsü

Bizdik o hücumun bütün aşkıyle kanatlı;
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı

Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle,
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle!

Feşin daha bir ülkeyi parlattığı gündü;
Biz uğruna can verdiğimiz yerde göründü.

Gül yüzlü bir afetti ki her pusesi lale;
Girdik zaferin koynuna, kandık o visale!

Dünyaya veda ettik, atıldık dolu dizgin;
En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!

Bir bir açılırken göğe, son def`a yarıştık;
Allaha giden yolda meleklerle karıştık

Geçtik hepimiz dört nala cennet kapısından;
Gördük ebedi cedleri bir anda yakından!


Bir bahçedeyiz şimdi şehitlerle beraber;
Bizler gibi ölmüş o yiğitlerle beraber

Lakin kalacak doğduğumuz toprağa bizden
Şimşek gibi bir hatıra nal seslerimizden!

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:54

Rubai
 
Rubai

Eslaf kapıldıkça güzelden güzele
Fer vermiş o neşveyle gazelden gazele
Sönmez seher-i haşre kadar şiir-i kadim
Bir meşaledir devredilir elden ele

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:55

Açık Deniz
 
Açık Deniz

Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum
Her lahzâ bir alev gibi hasretti duyduğum
Kalbim de vardı Byron`u bedbaht eden melâl
Gezdim o yaşta dağları hülyâm içinde lâl
Aldım Rakofça kırlarının hür havasını
Duydum akıncı cedlerinin ihtirasını
Her yaz şimâle doğru asırlarca bir koşu
Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu
Malüpken ordu, yaslı dururken bütün vatan
Rüyama girdi her gece bir fatihâne zan
Hicretlerin bakıyyesi, hicrânlı duygular;
Mahzun hudutların ötesinde akan sular
Gönlünde hep o zanla beraber çağlıdadı
Bildim nedir ufuktaki sonsuzluğun tadı
Bir gün dedim ki: İstemem artık ne yer ne yâr
Çıktım sürekli gürbete gezdim diyâr diyâr
Gİttim o son diyâra ki serhaddidir yerin
Hâla dilimdedir tuzu engin denizlerin
Garbın ucunda, sen kıyıdan en gürültülü
Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü
Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi
Gördüm güzel vûcudunu zümredleyen deri
Keskin bir ürperişle kımıldandı an-be-an
Baktım ve anladım ki o ejderdi canlanan
Sonsuz ufuktan ah o ne çoşkun gelişti o
Birden nasıl toparlanarak kükremişti o
Yelken, vapur ne varsa kaçışmış limanlara
Yalnız onundu koskoca meydan ve manzara
Yalnız o kalmış ortada âsi ve bağrı hün
Bin mağara ağzı açmış ulurken uzun uzun
Sendin bir âşina gibi heybetli hüznünü
Ruhunla karşı karşıya kaldım o med günü
Şekuânı dinledim ezeli muztârib deniz
Duydum ki ruhumuzla bu gurbette sendeniz
Dindirmez anladım bunu hiç bir güzel kıyı
Bir bitmeyen susuzluğa benzer bu ağrıyı
Yahya Kemal`in Yüce Anısına
Karabük/12.08.2000

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:56

Rindlerin Ölümü
 
Rindlerin Ölümü

Hafız`ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden hergün açarmış kanayan rengiyle,
Gece,bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz`ı hayal ettiren ahengiyle

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter,
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 03:59

Rindlerin Hayatı
 
Rindlerin Hayatı

-Halide Edib`e, sanatta ve fikirde ulvi varlığına derin hürmetle

Bazen kader, gelen bora halinde zorludur ;
Dağlar nasıl bakarsa siyah ufka öyle bak
Bazan da cevreden nice bir adem oğludur,
Görmek değil düşünmeğe bigane kal! Bırak!

Dindar adam tevekkülü, rikkatle, herkese
İsa`yı çarmıhında, uzaktan, hatırlatır
Bir arslan esniyor gibi engin vakar ise
Rind`in belaya karşı kayıtsızlığındandır

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:00

Aheste Çek Kürekleri
 
Aheste Çek Kürekleri

Âheste çek kürekleri, mehtâb uyanmasın,
Bir âlemi hayâle dalan âb uyanmasın

Âğuş`u nev-bahâr`da, hâbîdedir cihân;
Sürsün sabâh-ı haşr`e kadar, hâb uyanmasın

Dursun bu mûsikî-i semâvî içinde sâz,
Leyl-i tarâb`da bir dahî mızrâb uyanmasın.

Ey gül, sükûtâ varmayı emr-eyle bülbüle,
Gülşen`de mest-ü zevk olan ahbâb uyanmasın.

Değmez Kemâl, uyanmaya ikmâl-i ömr içün,
Varsın bu uykudan dil-i bîtâb uyanmasın


Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:11

Endülüs`te Raks
 
Endülüs`te Raks

Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
Şevk akşamında Endülüs üç def` kırmızı...

Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir
İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir

Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...

Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır

Alnında halka halkadır âşüfte kâkülü,
Göğsünde yosma Gırnata`nın en güzel gülü...

Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir;
İspanya varlığıyle bu akşam bu güldedir

Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...

Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli..

Gözler kamaştıran şala, meftûm eden güle,
Her kalbi dolduran zile, her sîneden: `Ole!`

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:12

Başka Bir Tepeden
 
Başka Bir Tepeden

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer

Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:14

Akşam Musikisi
 
Akşam Musikisi

Kandilli`de eski bahçelerde,
Akşam kapanınca perde perde,
Bir hatıra zevki var kederde

Artık ne gelen, ne beklenen var;
Tenha yolun ortasında rüzgar
Teşrin yapraklarıyla oyna

Gittikçe derinleşir saatler,
Rikkatle, yavaş yavaş ve yer yer
Sessizlik daima ilerler

Ürperme verir hayale sık sık,
Her bir kapıdan giren karanlık,
Çok belli ayak sesinden artık

Gözlerden uzaklaşınca dünya
Bin bir geceden birinde guya
Başlar rü`ya içinde rü`ya

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:16

Kar Musikileri
 
Kar Musikileri

Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu;
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu

Bir kuytu manastırda dualar gibi gamlı,
Yüzlerce ağızdan koro halinde devamlı,

Bir erganun ahengi yayılmakta derinden...
Duydumsa da zevk almadım İslav kederinden

Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta,
Tanburi Cemil Bey çalıyor eski plakta

Birdenbire mes`udum işitmek hevesiyle,
Gönlüm dolu İstanbul`un en özlü sesiyle

Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık,
Uykumda bütün bir gece Körfezdeyim artık!

- Varşova 1927 -

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:17

Şarkı
 
Şarkı

Dalgın geceler! El ele geldik yarınızda,
Sallandık o şen kızla salıncaklarınızda
Hummalı denizlerden esen rüzgarınızda
Sallandık o şen kızla salıncaklarınızda

Ben gün gibi yorgun, o sebular gibi ince,
Birdenbire düşdük gibi bir gizli sevince;
Gezdik yürüdük yan yana rüzgarlar esince,
Sallandık o şen kızla salıncaklarınızda

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:18

Mehlika Sultan
 
Mehlika Sultan

Mehlika Sultan`a aşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı:
Mehlika Sultan`a aşık yedi genç
Kara sevdalı birer aşıktı

Bir hayalet gibi dünya güzeli
Girdiğinden beri rü`yalarına;
Hepsi meşhur, o muamma güzeli
Gittiler görmeye Kaf dağlarına

Hepsi, sırtında aba, günlerce
Gittiler içleri hicranla dolu;
Her günün ufkunu sardıkça gece
Dediler: ``Belki bu son akşamdır``

Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daima yollar uzar, kalp üzülür:
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde ölür

Mehlika`nın kara sevdalıları
Vardılar cikrigi yok bir kuyuya,
Mehlika`nın kara sevdalıları
Baktılar korkulu gözlerle suya

Gördüler: ``Aynada bir gizli cihan..
Ufku çepçevre ölüm servileri.....``
Sandılar doğdu içinden bir an
O, uzun gözlu, uzun saçlı peri

Bu hazin yolcuların en küçüğü
Bir zaman baktı o viran kuyuya.
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya.

Su çekilmiş gibi rü`ya oldu!..
Erdiler yolculuğun son demine;
Bir hayal alemi peyda oldu
Göçtüler hep o hayal alemine

Mehlika Sultan`a aşık yedi genç
Seneler geçti, henüz gelmediler;
Mehlika Sultan`a aşık yedi genç
Oradan gelmeyecekmiş dediler!..

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:19

Ses
 
Ses

Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum,
`Yarab! hele kalp ağrılarım durdu!` diyordum
His var mı bu alemde nekahat gibi tatlı
Gönlüm bu sevincin heyecanıyla kanatlı
Bir taze bahar alemi seyretti felekte,
Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek`te,
Akşam!.. Lekesiz,,saf, iyi bir yüz gibi akşam!..
Ta karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam;
Sakin koyu,şen cepheli kasrıyle Küçüksu,
Ardında vatan semtinin ormanları kuytu;
Bir neşeli hengamede çepçevre yamaçlar
Hep aynı tehassüsle meyillenmiş ağaçlar
Dalgın duyuyor rüzgarın ahengini dal dal
Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal.
Bir lahzada bir pancur açılmış gibi yazdan
Bir bestenin engin sesi yükseldi boğazdan
Coşmuş yine bir aşkın uzak hatırasıyla,
Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla,
Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi:
Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi
Ani bir üzüntüyle bu rüyadan uyandım.
Tekrar o alev gömleği giymiş gibi yandım,
Her yerden o,hem aynı bakış ,aynı emelde,
Bir kanlı gül ağzında ve mey kasesi elde;
Her yerden o, hem aynı güzellikte göründü,
Sandım bu biten gün beni ram ettiği gündü

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:20

Sonbahar
 
Sonbahar

Fani ömür biter,Bir uzun sonbahar olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir
Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere
Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere

Dünyanın ufku gözlere gittikçe tar olur.
Her gün sürüklenip yaşamak ruha bar olur.
İnsan duyar yerin dile gelmiş sükutunu;
Bir başka musikiiye geçiş farz eder bunu

Teslim olunca vadesi gelmiş zevaline,
Benzer cihana gelmeden evvelki haline.

Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya:
Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;
Fark etmez anne - toprak ölüm maceramızı

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:22

Uçuş
 
Uçuş

Uçmakta, konmadan, kıyısız bir denizde ruh;
Benzer mi böyle bir kuşa Tufan içinde Nuh?
Üstünde gök, sürekli bulutlarla, yüklüdür;
Altında gür deniz ki ezelden köpüklüdür
Çalkaltısında dalgası bilmez nedir sayı;
Milyonca dalga sürmede milyonca dalgayı;
Hiç durmayan gürültüsü bir türküdür, geniş,
Milyonca haykırıs dolu, milyonca sesleniş
Yıldızlar ülkesinde açıldıkça yükseğe,
Başlar hayal edindiği alem görünmeğe
Bir ruhu besliyen hava yalnız yukardadır.
Hulyayı daima uçuran duygulardadır.
Yalnız bu katta mümkün olur daimi uçuş
Her hamlesiyle, ruh, o çelikten kanatlı kuş,
Ufkunda bir dakika görunmeksizin kara,
Hür gökte, hür denizde uçar, hür ufuklara

Yahya Kemal Beyatlı


Burçak 23.08.08 04:23

Ufuklar
 
Ufuklar

Ruh ufuksuz yaşamaz.
Dağlar ufkunda mehabet,
Ova ufkunda huzur,
Deniz ufkunda teselli duyulur.
Yalnız onlarda bulur ruh ezeli lezzetini
Bu ufuklar avutur ruhu saatlerce, fakat
Bir zaman sonra derinden duyulur yalnızlık
Ruh arar kendine bir ruh ufku.
Manevi ufku pek engin ulu peygamberler
- Bahsin üstündedir onlar-lakin
Hayli me`ud idiler dünyada;
Yaşıyorlardı havarileri, ashabiyle;
Ne ufuklar! Ne güzel ruh imiş onlar! Yarab!

Annemin na`şını gördümdü;
Bakıyorken bana sabit ve donuk gözlerle,
Acıdan çıldıracaktım.
Aradan elli dokuz yıl geçti
Ah o sabit bakış el`an yaradır kalbimde,
O yaşarken o semavi, o gülümser gözler
Ne kadar engin ufuklardı bana;
Teneşir tahtası üstünde o gün,
Bakmaz olmuşlardı artık bu bizim dünyaya.

Yaşıyan her fani
Yaşıyan ruh özler,
Her sıkıldıkça arar,
Dar hayatında ya dost ufku, ya canan ufku


Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:24

Fani Ömür Biter Bir Uzun Sonbahar Olur
 
Fani Ömür Biter Bir Uzun Sonbahar Olur

Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirirveda;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.

Teşrinlerinbu hüznü geçer ta iliklere.
Anlar ki yolcu, yol görünür serviliklere

Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya.
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya,
Duymaz bu anda taşgibi kalbinde bir sızı;
Farketmez anne toprak ölüm maceramızı

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:25

Şarkı 2
 
Şarkı 2


Ah eden kimdir bu saat kuytuda
Sustu bülbüller,hıyaban uykuda
Şimdi ay bir serv-i simindir suda
Esme ey bad,esme canan uykuda

Başka aşıklardan almışsan nefes
Başka yerden, başka vadilerden es
Doğmasın ruhunda ani bir heves
Esme gülşenden ki canan uykuda

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:25

Hazan Bahçeleri
 
Hazan Bahçeleri

Kalbim yine üzgün, seni andımda derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Yorgun ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan behçelerinden

Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş
Gördümki yazın bastığımız otları solmuş
Son demde bu mevsim gibi benzimde kül olmuş
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

Yahya Kemal Beyatlı

Burçak 23.08.08 04:26

Utansın
 
Utansın

tohum saç bitmezse toprak utansın
hedefe varmayan mızrak utansın

hey gidi küheylan koşmana bak sen
çatlarsan doguran kısrak utansın

eski çınar şimdi noel agacı
dallarda iğreti yaprak utansın

ustada kalırsa bu öksüz yapı
onu sürdürmeyen çırak utansın

ölümden ileride varış dedigin
geride ne varsa bırak utansın

ey binbir tanede solmayan tek renk
bayraklaşamıyorsan bayrak utansın

Yahya Kemal Beyatlı


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:52 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2