tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Nazım Hikmet Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/1154-nazim-hikmet-siirleri.html)

Eylül 19.03.08 05:32

Seviyorum Seni
 
Seviyorum Seni

Seviyorum seni
Ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
Neyin nesi belirsiz
Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
Denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
İçimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi...

Nazım Hikmet

Eylül 19.03.08 05:32

Sicaklarda
 
Sıcaklarda

Bu sıcaklarda seni düşünüyorum
Çıplaklığını
Boynunu bileklerini
Minderde ak bir kuş gibi yatan ayağını
Senin söylediklerini.

Bu sıcaklarda seni düşünüyorum
Bilmiyorum aklımda en çok kalan ne
Gözümün önüne gelen
Boynun mu bileklerin mi
Çıplak ayağın mı
Bana benim olurken söylediklerin mi?

Bu sarı sıcaklarda seni düşünüyorum
Bu sarı sıcaklarda bir otel odasında seni düşünüp
Yalnızlığımı soyunuyorum
Biraz da ölüme benzeyen yalnızlığımı.

Nazım Hikmet

Eylül 19.03.08 05:33

Sofra
 
Sofra

Şu Varna deli etti beni,
divâne etti.
Sofrada domates, yeşil biber, kalkan tavası,
Radyoda "Ha uşaklar!" Karadeniz havası,
Rakı kadehte aslan sütü, anason,
uy anason kokusu!
Ahbapça, kardeşçe konuşulan dilim...
A be islâh be, islâh be hâlim...
Şu Varna deli etti beni
divâne etti...

Nazım Hikmet

Eylül 19.03.08 05:34

Son Otobüs
 
Son Otobüs

Gece yarısı,son otobüs.
Biletçi kesti bileti.
Beni ne bir kara haber bekliyor evde,
Ne rakı ziyafeti.
Beni ayrılık bekliyor.
Yürüyorum ayrılığa korkusuz ve kedersiz.

İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık
Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
Elimi sıkarken sapladığı bıçak.
Nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
Geçtim putların ormanından baltalayarak
Nede kolay yıkılıyorlardı.
Yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri,
Çoğu katkısız çıktı çok şükür.
Ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı,
Ne böylesine hür.

İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık.
Bakınıyorum başımı kaldırıp işten,
Karşıma çıkıveriyor geçmişten
Bir söz
Bir konu
Bir el işareti.

Söz dostça
Koku güzel,
El eden sevgilim.
Kederlendirmiyor artık beni hatıraların daveti
Hatıralardan şikayetçi değilim.
Hiçbir şeyden şikayetim yok zaten,
Yüreğimin durup dinlenmeden
Kocaman bir diş gibi ağrımasından bile.

İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Artık ne kibri nazırın, ne katibin şakşağı.
Tas tas ışık döküyorum başımdan aşağı,
Güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.
Ve belki, ne yazık,
Hatta en güzel yalan
Beni kandıramıyor artık.
Artık söz sarhoş edemiyor beni,
Ne başkasının ki, nede kendiminki.

İşte böyle gülüm,
İyice yaklaştı bana ölüm.
Dünya, her zamankinden güzel, dünya.
Dünya, iç çamaşırlarım, elbisemdi,
Başladım soyunmağa.
Bir tren penceresiydim,
Bir istasyonum şimdi.
Evin içerisiydim,
Şimdi kapısıyım kilitsiz.
Bir kat daha seviyorum konukları.
Ve sıcak her zamankisinden sarı,
Kar her zamankinden temiz.

Nazım Hikmet

Eylül 19.03.08 05:35

Nazim'in Son şiiri
 
Son Şiiri

( Nazım'ın son şiiri )

Gelsene dedi bana
Kalsana dedi bana
Gülsene dedi bana
Ölsene dedi bana

Geldim
Kaldım
Güldüm
Öldüm...

Nazım Hikmet

Eylül 19.03.08 05:36

şaşip Kalmak
 
Şaşıp Kalmak

Sevebilirim,
Hem de nasıl,
Dile benden ne dilersen,
Canımı, gözlerimi

Kızabilirim,
Ağzım köpürmez,
Ama devenin öfkesi haltetmiş benimkinin yanında,
Devenin öfkesi, kinciliği değil.

Anlayabilirim
Çoğu kere burnumla,
Yani en karanlığın, en uzaktakinin bile kokusunu alarak
Ve döğüşebilirim,
Doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum herşey için, Herkes için,
Yaşım başım buna engel değil,
Ama gel gör ki çoktan unuttum şaşıp kalmayı.
Şaşkınlık, alabildiğine yuvarlak açık ve alabildiğine genç Gözleriyle bırakıp gitti beni.
Yazık.

Nazım Hikmet

Eylül 19.03.08 05:37

Vatan Haini
 
Vatan Haini


"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
Bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
Kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
Vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
Vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
Fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
Vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
Vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
Ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
Vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
Vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ...

Nazım Hikmet

Eylül 19.03.08 05:38

Vera Için
 
Vera İçin

Bir ağaç var içimde
Fidesini getirmişim güneşten.
Salınır yaprakları ateş balıkları gibi
Yemişleri kuşlar gibi ötüşür.

Yolcular füzelerden
Çoktan indi içimdeki yıldıza.
Düşümde işittiğim dille konuşuyorlar,
Komuta, böbürlenme, yalvarıp yakarma yok.

İçimde ak bir yol var.
Karıncalar buğday taneleriyle
Bayram çığlıklarıyla kamyonlar gelir geçer
Ama yasak, geçemez cenaze arabası

İçimde mis kokulu
Kızıl bir gül gibi duruyor zaman.
Ama bugün cumaymış, yarın cumartesiymiş,
Çoğum gitmiş de azım kalmış, umurumda değil

Nazım Hikmet

Eylül 19.03.08 05:39

Vera Uyandi
 
Vera Uyandı

İskemleler ayakta uyuyor
Masa da öyle
Serilmiş yatıyor sırtüstü kilim
Yummuş nakışlarını
Ayna uyuyor
Pencerelerin sımsıkı kapalı gözleri
Uyuyor sarkıtmış boşluğa bacaklarını balkon
Karşı damda bacalar uyuyor
Kaldırımda akasyalar da öyle
Bulut uyuyor
Göğsünde yıldızıyla
Evin içinde dışında uykuda aydınlık
Uyandın gülüm
İskemleler uyandı
Köşeden köşeye koşuştular
Masa da öyle
Doğrulup oturdu kilim
Nakışları açıldı katmer katmer
Ayna seher vakti gölü gibi uyandı
Açtı kocaman mavi gözlerini pencereler
Uyandı balkon
Toparladı bacaklarını boşluktan
Tüttü karşı damda bacalar
Kaldırımlar akasyalar ötüştü
Bulut uyandı
Attı göğsündeki yıldızı odamıza
Evin içinde dışında uyandı aydınlık
Doldu saçlarına senin
Dolandı çıplak beline ak ayaklarına senin...

Nazım Hikmet

Eylül 19.03.08 05:41

Yaşamaya Dair I - Ii - Iii
 
Yaşama Dair I - II - III
-I-

Yaşamak şakaya gelmez,
Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
Bir sincap gibi mesela,
Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
Yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,
Yani o derecede, öylesine ki,
Mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
Yahut kocaman gözlüklerin,
Beyaz gömleğinle bir laboratuarda
İnsanlar için ölebileceksin,
Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
Hem de en güzel en gerçek şeyin
Yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak yanı ağır bastığından.

1947

-II-

Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
Yani, beyaz masadan,
Bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
Biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
Hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
Yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
En son ajans haberlerini.

Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
Diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
Yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
Fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
Belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

Diyelim ki hapisteyiz,
Yaşımız da elliye yakın,
Daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
İnsanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
Yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
Hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

1948

-III-

Bu dünya soğuyacak,
Yıldızların arasında bir yıldız,
Hem de en ufacıklarından,
Mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
Yani bu koskocaman dünyamız.

Bu dünya soğuyacak günün birinde,
Hatta bir buz yığını
Yahut ölü bir bulut gibi de değil,
Boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
Zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

Şimdiden çekilecek acısı bunun,
Duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
'Yaşadım' diyebilmen için...

1948

Nazım Hikmet


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:36 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2