tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Cumali Ünaldı Hasannebioğlu Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/12223-cumali-unaldi-hasannebioglu-siirleri.html)

Josephine 17.08.08 04:51

Cumali Ünaldı Hasannebioğlu Şiirleri
 
Ay Burcu Yorumu

Ey siyah! Katran sür cılk yarama, yak çıranı
Suya değdir dolunayın yüzünden çekip kanatlarını
Denize, o sonsuz gaybubete, büyük yetime
Dağların şekline ah! Tepelere, doruklara, eteğe
Öp ayın kenarını, sür geceyi lâciverte

Cebimde taşıdım yıllar yılı fermanımı
Bu benim ölümüm dedim, ben ki seyyahım
Zail oldu cürümüm, aşk geldi, gurbet bitti
Rengârenk flâmalar, sancaklar, ordularla
Girer yârin hanesine omuzunda şahini

Külrengi bulutlar küfleniyor, aşk mı yalan?
Kelimeler yorulup çekiliyor meydanlardan
Bir dönen ok sesin, kurşun bakışın can alan
Ömrümü verirdim tek nefesine, ay bölünse ortasından
Kar yağıyor topuğundan, tenin kan kokuyor

Kutsal İncil, Kutsal Tevrat, Kutsal Kur'ân ve Zebur
Bütün iyi insanların hayatı kollayan sözleri
Söylenmemiş saklı şiirlerin utangaç kelimeleri
Sen geliyorsun aklıma, elini kalbimde unutuşlarınla
Ay dökülüyor dünyaya, ay! Bütün çocukluğuyla

Gizlendiği yerden çıkıyor gece, yani bir denizden
Bir karanlık ormandan, o İpek kozasından, vadiden
Benim yetim kızlarım korku ve üzüntüden:
Ey siyah! Devir ağaçları, sallansın sokaklarım
Kendini yorumlasın kalbinden mecruh bir aşk...

Cumali Ünaldı Hasannebioğlu

Josephine 17.08.08 04:52

İstanbul Baştankara Bir Bakışınla
 
İstanbul Baştankara Bir Bakışınla

Ocak sonu İstanbul yıl doksandokuz
Çıldırtan bir güneş sızlatıyor yaramı
Hangi toprak parçasına değse gözüm sayrılık
Hangi yola vursam kendimi çıkmaz sokak
Ordum yenik, baham kara, umarsızım
Kütürtüyle geçiyor damarlarımdan muzdarip kan dereleri
Yerlerde sürünüyor sancağım
Edirne'den Van'a kadar hüzünlü bir yurdu yazacağım

Ocak sonu İstanbul yıl doksandokuz
Kapıönü hicranından hüzne yatılı akşamlan
Sabahla uyandırmak'çün ötüyor gri göğün kuşları
İstesem de toplayamam dağıttığım firakı
Herbİrl döllemede oğullar vererek ham bir askı
Övül, Övül ki Iğvasız tenlere düştü hatıralar
Sanki İstanbul'u sırtlamış çocuklar çıkıyor tüm yokuştan
Ezik kalpte dağılıp, dağlanıp durmada bakıştan
Gülse dudağının o can alan hüzünlü kıvrımları
Bir küçümsese önünde gidiveren kaderi
Balçık kıyılara savrulan ah kiril Bizans dalgası

Hiçbir şeyi sığdıramıyorum yüreğime
Yüce dağların basında nasıl durursa ağaçlar bir basına
Nasıl bakarsa ormana şaşkınlıkla
Rüzgâr vurup kırarsa dalını, yaprağını
Nasıl savurursa boşluğa
İşte öylece sığınıyorum bakışlarının av'cuna
Kokuna
Sarhoşluğuna

Bu İstanbul bana göre mi? Kurşundan
bir kapak örtünce gözlerini. Kayıp denizi
düğünce, tarihin duvarlarını. Sonsuz uykusundan
alıp imparatorları, bırakıyor tepeli sokakların ağzına
Bir bakışının deryasına dalınca Sâ'dâ'bad civarında
Nasıl da yapay geliyor birdenbire Nedim'in sayhaları
"aşk budur" diyorum, gerçekten, kokuna ram olmaları
Bütün bunları, sen de biliyorsun bütün bunları
bir yana bırakıp, hırsla toprağı avuçlayıp
Kalbin rayihasıyla harlandırıp sunmak sevdayı

Ne'tsem acep bu kalbimi? Nerde eğlesem? Nerde?
Artık kim durdurabilir o ılık esintiyi? Kim? Nerde?
Yağmur yağıp duruyor çiseleye çiseleye, içimin buğusu
Ah, anlamıyor musun? Bu bakışlarımdaki yanardağ
Bu püsküren lâvlar, susunca, ah, anlamıyor musun? Bu
bir tutam hüzün ele veriyor tüm maceramı

Ocak sonu İstanbul, yıl doksandokuz, geceyarısı
Sözsüz yolculuyorum seninle bir utangaçlığı
Bir söyleyip aşkı soylulukla bir küllemek arası
Bakışlarına bakışımla yazıp en uzun sevda lâyihasını
Bir bekleyebilsem kendi halinde sürüp gelen baharı
Güllerle, çiçeklerle karşılayıp açsam kapılan. Oysa, ah!
Ocak sonu İstanbul, yıl doksandokuz, geceyarısı

Her gün biraz daha derinleşe derinleşe, yeniden
Açılan bir yara bu. Bir bakışınla kalkar kabuğu
Yeni bir bin yıla giriyorum adımla mağdur
yenik, yıkık ve yalnız. Eyvah ki vah silahlı:
Açacaksan aç İstanbul kalbinin kapılarını!

Cumali Ünaldı Hasannebioğlu

Josephine 17.08.08 04:53

Yok Gibi
 
Yok Gibi

Seni sevmek
yemyeşil meşe ormanlarının hayâliyle
akşam alacasında
bir serin, bir diri, bir vurgun rüzgâr olup
dallardan, yapraklardan
leylî hışırtılarla geçmek demek
ve demek gerek ki belki
bu gözlerindir

Seni sevmek
bir yaz sıcağında serçe kuşunun
gagasıyla oynayıp durduğu
daneyim demek
ve demek gerek ki belki
senin ellerinde
bu yüreğimdir

Seni sevmek
dağın eteğine bırakıp sıcak soluğu
bir alev harmanını salmak yeryüzüne
kül etmek demek bu cabbar sensizliği
bir buse kondurup sevda parmaklarına

ve demek gerek ki belki
böyle sevilir

Seni sevmek
ten deryalarında çırpınıp asi dalgalarla
tuz göllerinde kavrulmak
rüzgârınla senin savrulmak demek

Seni sevmek
sesini
altınlar, gümüşlerle süsleyip her kelimeni
hamaylı gibi takıp boynuma gezmek demek
ve demek gerek ki belki
düşlerimin ortasında akan ırmağa dönüp yüzümü
bu yüzündür

Seni sevmek
böyle
gizli
tutkun
ve görmeden
İşte hepsi bu!

Cumali Ünaldı Hasannebioğlu


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 01:25 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2