![]() |
Ece Ayhan Şiirleri Bakışsız Bir Kedi Kara Gelir dalgın bir cambaz. Geç saatlerin denizinden. Üfler lambayı. Uzanır ağladığım yanıma. Danyal yalvaç için. Aşağıda bir kör kadın. Hısım. Sayıklar bir dilde bilmediğim. Göğsünde ağır bir kelebek. İçinde kırık çekmeceler. İçer içki Üzünç Teyze tavanarasında. İşler gergef. İnsancıl okullardan kovgun. Geçer sokaktan bakışsız bir Kedi Kara. Çuvalında yeni ölmüş bir çocuk. Kanatları sığmamış. Bağırır Eskici Dede. Bir korsan gemisi! girmiş körfeze... Ece Ayhan |
Bir Elişi Tanrısı İçin Ağıt Bir Elişi Tanrısı İçin Ağıt Peki nasıl oldu da hatırladı denizde boğulduğunu Nasıl oldu da peki anlatamıyorum biliyorsun Öyle ölüme düşkündü ki biyoloji sıfır Bir şarkı yiyor şimdi şapkalarını orospular eksiliyor Ama yok ne olur ağlama böyle ama yok Şunun şurasında tramvaysız, çocuk olmak turunç olmak Kantocu peruz sahiden yaşadı mı patron? Ece Ayhan |
Bir Ölü Macar Cambaz Bir Ölü Macar Cambaz Sana korkunç gülümsemeler bitti Sonra hiç kimseyi göremedim Herkes beni arıyordu Bir ölü macar cambaz buldu beni buldu beni Samyeli esiyordu denizden... Ece Ayhan |
Dökülecekler Dökülecekler 1. Uç Doğu. Anadolu'yu anlatacaktır öğretmen. Haritayı asar. 2. Bütün sınıf korkmuştur; göller,ırmaklar dökülecekler! Ece Ayhan |
Fayton Fayton O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey İncecik melankolisiymiş yalnızlığının İntihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam Caddelerinden ölümler aşkı pera'nın Esrikmiş herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam Çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş Tüllere sarılı mor bir Karadağ tabancasıyla Zakkum fotoğrafları varmış cezayir menekşeleri camekanda Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç bilemem İntihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte Cezayir menekşelerini seçip satan alışından olabilir mi ablamın... Ece Ayhan |
Kınar Hanım'ın Denizleri Kınar Hanım'ın Denizleri Bir çakıl taşları gülümseyişi ağlarmış karafaki rakısıyla şimdi dipsiz kuyulara su olan kınar hanım'dan düz saçlarıyla ne yapsın şehzadebaşı tiyatrolarında şapkalarını tüketemezmiş hiç İşte kel hasan bu kel hasan karanlığı süpürürmüş ters yakılmış güldürmemek için serkldoryan sigaralarıyla işte masallara da girermiş bir polis o zamanlardan beri sürme kirpiklerini aralayarak insanları çocukların Ve içinde birikmiş ut çalan kadın elleri olurmuş hep gibi bir üzünç sökün edermiş akşamları ağlarken kuyulara kınar hanım'ın denizlerinden... Ece Ayhan |
Kılıç Kılıç Ey serseriligin denizleri! Ey ahtapotları atılmışlar kıyıya mutsuzlugun! Bir kraliçedir oglum kanatlarını açmış. Örtünür canfes. Unutur gitgide yakılmış babası büyücü. Selanik'te geçirir kişi. Gelmiş bir kadınla konuşur Mısrâyım'den. Yorgunlugu kusursuz bir at mor. Uyuyakalmış kayalıklarda. Yükselir niçin bilinmez deniz. Ey batık gemiler! Ey sürgün karaltıları! Aglayan bir melez ben. Anlatılmaz bir kılıçtır kuşanmış taşırım belimde kara duygululuk... Ece Ayhan |
Meçhul Öğrenci Anıtı Meçhul Öğrenci Anıtı Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında Bir teneffüs daha yaşasaydı Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür Devlet dersinde öldürülmüştür. Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu: -Maveraünnehir nereye dökülür? En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı: -Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır: Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır: Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri: Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek... Ece Ayhan |
Mektup Nadajlıdır Dom! Mektup Nadajlıdır Dom! 1. Diyorlar, korkutarak karaşın kıldığımız sarı "Dağlar gibi gençler âlemde perişan oldular" 2. Giyinmiştir bir mitrak, baba, bir göl ve kıyamet 3. Bir sultan daha yere oturur, biz oturtuyoruz Kadife istemezmiş, taht istemez saf bir ipek 4. Anladık ki yüreklilik belirli bir sillenin rengi Külbastısız sayfaları karıştırırken serüven 5. Nadaj'ın alınmayışını dört yüzyıl sonra İskele'de duyduk; "Sen insanoğlunu öperek mi ele verirsin?"i de 6. Biz bir şairi şiir yazsın için ölümle korkuturuz dom! Ece Ayhan |
Mısrâyim Mısrâyim Kaçtığı bilinmeyen bir ülkesinde cinler padişahının, bir yeniyetme. Değiştirmiştir adını, saçlarını kazıtmıştır. Soğuk bir tabanca yastığının altında, uyuyabilir ancak. Bir yelek giymiştir dimi; kuşbilime çalışır, omuzunda simrug kuşu, eskiden ötermiş. Bir tehlikeye yaslanmıştır; uçurtma uçurur, yüzlüğü düşmüş. Yakalanır ming izleyicilere, bileği incecik. Bir kılıçla keserler kirpiklerini uzun. Kırarlar eklemlerini, pantolonunu sıyırıp gümüş bir şamdana oturturlar, ziftle boğarlar teknede, damgalarlar. Uçsuz bucaksız kucağındadır barbar anasının, bir yeniyetme. Büyük bir alınla karşılar ölümü de, alkışlayarak karşılar; Unut beni mavisinden bir yelkenliye binmiştir. Hamsin yelleri eser Mısrâyim'den, kırk gün. Saçlarını uzatmıştır, yalnızlığı sever... Ece Ayhan |
Mor Külhani Mor Külhani 1. Şiirimiz karadır abiler Kendi kendine çalan bir davul zurna Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan Taşınır mal helalarında kara kamunun Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler 2. Şiirimiz her işi yapar abiler Valde Atik'te Eski Şair Çıkmazı'nda oturur Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler 3. Şiirimiz gül kurutur abiler Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga'ya kaçan Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler 4. Şiirimiz erkek emzirir abiler İlerde kim bilir göz okullarına gitmek ister Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla Tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir Böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler 5. Şiirimiz mor külhanıdır abiler Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler 6. Şiirimiz kentten içeridir abiler Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir Bir kent ölümün denizine kayar dragomanlarıyla Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler? Ece Ayhan |
Orta Okuldan Ayrılmış Çocuklar İçin Şiir Orta Okuldan Ayrılmış Çocuklar İçin Şiir Sivil ölümden konuşuyoruz dağılan neftilikler arkadaşlar Makedonyalı kalın usta marangozlar Kapaklanır bir adam daha kaçıncı, aktığımızı görünce ters çevrilmiş kente karşı işte onun denizlerine delikanlı kostaklarımızı çıkarmış ve ırmaktır Erkek ölümden konuşuyoruz yeni ormanlardan dahi "dikeni seven gülüne katlanır bir kadın"dan Haramiler ki kırkın üstünde artık sayıları bir küçük tabut tabakada gezdirirler ölüleri fakfon burunları çekmek üzre, ince çağrışımlıdır Ey orta ikiden ölerek ayrılan çocuklar! aslında başlayan askerler tabiatta hâlâ tramvaydan Sirkeci'de mi inerler süsüne kaçılmamış bir cenaze törenine gitmek için... Ece Ayhan |
Ortodoksluklar Ortodoksluklar 1. Tek konuşulur yüzüdür bacaklarının arası. Sakal ve bıyık da bıraktığı. Dönmez bir sapkının. Üzerine bir dedikodu. Yaklaşmaz kadınlara buyurulduğu gibi. Kışkırtır kuşkuları. Başlarındaki sorguç ve berbername. Gömdürülmüştür diri diri toprağa başaşağı. Ürker ve parlar birkaç katana ötede. Neden anlayamıyordum. Tutunur bir utanç ince. Bir kız limon yanığı. Saçak altlarında dolaşır erkeğini. Açılmıştır kapılarının kilitleri kendiliğinden. Kıpırdanır bir kefen. Gebelenmiştir yatarak üzerine ölünün. Bir kilisede işlemeyen. Bataklıklarda büyütmüştür çocuğu. Neft dökerek yakıyordum bir mektubu da kuş zarflı balmumu. Artık bir çocuğun yüreğindeki eğriliktir. Bileğinde doldurulmuş ve bütün bir atmaca taşıması. Çalışır toplamıya tüylerini. Yazdırır göğsüne safranla. Yinelediği bir sözcük kezlerce: Erselik! Sevişir ısırarak kendi ağzını. Çalar lavtasını yılgının elden düşme. Malta Yahudisi'ni okuyordum. Barındığım sandukanın içinde... Ece Ayhan |
Yalınayak Şiirdir Yalınayak Şiirdir 1. Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim Emrazı Zühreviye Hastanesi'ne kapatıldı anamız Adıyla çalışan ermiş Sirkeci kadınlarındandır Şeker atar hâlâ mazgallardan Cankurtaran'da Acı Bacı'nın acı bilmez uçurtma çocuklarına Yıl sonu müsamerelerine kimler çıkarılmaz? 2. Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim Babamız dövüldü güllabici odunlarla tımarhanede Acaba halk nedir diye düşünür arada ışıttığı Dudullu'dan tâ Salacak'a koşarak alkışlayalım Fazla babalarıyla dondurma yiyen çocukları Hangi çocukların neye imrenmesi yalınayak şiirdir? Ece Ayhan |
Yort Savul Yort Savul 1. atlasları getirin! tarih atlaslarını! en geniş zamanlı bir şiir yazacağız 2. harbi karşılık verecek ama herkes göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya: 3. bir, yeryüzüne nasıl dağılmıştır tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar? 4. iki, daha yavuz bir belge var mıdır ha gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden? 5. üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır nice akar huruç alessultanlarda bayraksız, davulsuz? 6. nerede kalmıştık? tarihe ağarken üç ağr yıldız sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk 7. çocuklar! ile bile muhbirler! ve bütün ahali! hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınız 8. kurşunkalemle de olabilir yort savul! Ece Ayhan |
Zambaklı Padişah Zambaklı Padişah Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam Sana uzun heceli bir kent vereceğim Girilince kapıları yitecek ve boş! Azizim, güzel atlar da güzel şiirler gibidirler Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam! Ece Ayhan |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:09 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2