![]() |
Halide Nusret Zorlutuna Şiirleri Arz-ı Hâl Gecenin bir saatinde Eşiğine varan bendim Kuşlar yuvada, kurt inde Karanlığı yaran bendim Sabahları erken erken Yürek hasretle yanarken Firkatin bahçelerinden Vuslat gülü deren bendim Bendim semada dolanan Bendim oraya ney çalan Parmakların uçlarından Nuru alıp veren bendim Hayır! Hiçbiri değildim Hepsi benim hayallerim... Dolaşarak iklim iklim Doğru yolu soran bendim Seni buldum şahım seni Tut elinden üftâdeni Koma karanlıkta beni Mevlana! Aman efendim... Halide Nusret Zorlutuna |
Bayrak Merasiminde Bayrak Merasiminde "Hazırol!" emri... Selam... Sonra yürekler çarpar; Genç göğüsler kabarır, ruhları kaplar da bahar. Şafak üstünde gülerken güzelim "nazlı hilal" Yükselir bir heyecan dalgası... yüzler al al "Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak, O benimdir, o benim milletimdir ancak!" Her çocuk bir koca arslan "o benimdir!" derken, Ona can vermeğe hazır bir işaret etsen' Her yürek aşkına tutkundur ezelden ebede: Şu küçük yavru, bu genç kız, o beyaz saçlı dede. Onun aşkıyla erir kalbleri örten kara yas; Bu kızıl gül dedemizden, atamızdan miras. Ona gül rengini vermiş dökülen kanlarımız: Sönmesin, ey yüce Tanrım, budur ancak varımız! Halide Nusret Zorlutuna |
Bir Çocuk Vardı Bir Çocuk Vardı Yıllar yıllar öncesi.. Bir tatlı çocuk vardı: Bülbül sesiydi sesi, Gülüşleri bahardı! Ümitti, emeldi o Her şeyden güzeldi o Dünyaya bedeldi o Ve dünya ona dardı! Derken bir koca dünya parçalandı birden Dağılıverdi ortalığa Yalandan dünyacıklar Ortaklık darmaduman Ortalık perperişan Ortalık kırık dökük, yamru yumru, düğüm düğüm.. Nerde benim tatlı küçüğüm? Hangi yalandan dünyada kaldı, Hangi yalancı rüyaya daldı?.. Ağustos 1979 Halide Nusret Zorlutuna |
Duyuşlar Duyuşlar I Yolda yuvarlanan bir taş Karşıki yapıya doğru. Ne taşıdır?... Anlamak zor .! Hiç Anadolu kokmuyor. Bu taş benim taşım değil Önümde tabak tabak aş, Bardakta renkli renkli su, Kim pişirmiş, Kim kotarmış? İçinde acep ne varmış?... Bu aş benim aşım değil ! Bazı gözlerden akar yaş, Benimsiyemem doğrusu! Belli yürekten akmıyor, Benim içimi yakmıyor... Bu yaş benim yaşım değil II Tövbe ! Yanılmışım meğer Üstünde izim, serteser. Çocuğum, sen postunu ser Bu yer Türk'ün öz vatanı. Atalarım, kapısını Açmış, yapmış yapısını, Mühürlemiş tapusunu . Bu yer Türk'ün öz vatanı Kanla çizilmiştir sınır Uzanan eli hemen kır! Hak, hakikin yardımcısıdır. Bu yer Türk'ün öz vatanı... Halide Nusret Zorlutuna |
Erzurum Erzurum Senden ayrı, gurbet elde yıllardır, Hasretini çekip durdum Erzurum. Bir damla suyunda bin şifa vardır, Ana yurdum, baba yurdum Erzurum. Zorlu dedelerim kükrer sesinde, Ninemin gülüşü, güler sesinde, Tarihimin karanlık devresinde, Hançerdin düşmana, vurdun Erzurum. Gönülde sevgisin, damarda kansın, Çileli, fedakâr, aziz vatansın, Cümle güzel şehirlere sultansın, Tahtını kalbime kurdun Erzurum... Halide Nusret Zorlutuna |
Gel Bahar Gel Bahar Gel bahar, erit bu yolun karını, Geçen seneleri anmayalım hiç Dinle bülbüllerin şarkılarını Güllerin kıpkızıl şarabını iç. Bu dünya bir büyük meyhanedir, gel! Gel bahar, gel bahar, yakınlarda gül! Denize renginden armağan bırak Ufuklarda gezin, semaya süzül Sonra yavaş yavaş in, içime ak! Gönlüm hasretinle divanedir, gel! Halide Nusret Zorlutuna |
Git Bahar Git Bahar Çekil bu gölgeli yolda gezinme, Bahar bakışların yine pek sarhoş. Yanilip gönlüme misafir inme. Kapısı kilitli, mihrabı bomboş Mabettir orası, meyhane degil... Işıklar, kokular, sesler, çiçekler... Ömrünün her günü bir başka dügün, Bülbüller koynunda açtı çiçekler Güller dökülürler gögsüne bütün!.. Gerçekten güzelsin, efsane degil: Altınlı başında papatya niçin? Sarı saçlarına pembe gül takın Git bahar...Gönlümde ibadet için, Diz çöken kızları ürkütme sakın, Kalbime girme, o kaşane degil!.. Git bahar, git bahar ! Uzaklarda gül, Denize renginden bırak hediye, Ufuklarda gezin, semaya süzül... Kalbime sokulma "Peymane!" diye, Gördüklerin kandil, peymane degil! Halide Nusret Zorlutuna |
İnsanlar İnsanlar Seviyorum insanları zaman zaman Bakıyorum yüreği güneş dolu alnı ak Biri var; Ne dilinde iğne ne avucunda taşlar Ne gözlerinde yalan Gerçekten insan! Gülüşleri gözyaşları sıcak Canımdan yakın, yıldızdan uzak Biri var... böyle biri var Ne güzel bu inanış, bu kutlu an! Seviyorum insanları ben her zaman... Halide Nusret Zorlutuna |
Kum Saati Kum Saati Bir kum saatinde erimiş gibi, Zaman parça, an parça parça. Hangi zalim oktur delen bu kalbi? Göğsümden dökülen kan parça parça. Benim değil artık, yaşamıyor dün. Doğar mı doğmaz mı beklediğim gün? Bu yalan dünyada ne var ki bütün, Huzur parça parça, can parça parça. Yaşanmamış ömre yan parça parça!.. Halide Nusret Zorlutuna |
Mucize Mucize Büyük kudretine pek çok inandım, Seni ta içimden sevdim ben, Tanrım! Gönlüme tecelli eyledin sandım; Yavrumu bağrıma basarken, Tanrım! Yüzü gülden pembe, güneşten parlak, Gözlerinin nuru sendedir mutlak, Onun çehresinde sana tapınmak Eğer bir günahsa affet sen, Tanrım! Gönlüme taktım da neşeden kanat, Gözlerime doldu göklerin kat kat... Her eserin güzel ve yüksek, fakat Bu çocuk en büyük mucizen Tanrım! Halide Nusret Zorlutuna |
Sevmek Sevmek Sevmek...Delicesine, deliler gibi sevmek! Kuş uçar gibi sevmek, gök gürler gibi sevmek. Bir çocuk inancıyla inanarak, kanarak Ve bir günahkar fani azabıyla yanarak, Hep onu arayarak baharda, yazda, kışta; Nihayet "Büyük Sır"ra ulaşmak bir bakışta. O bakışta okumak aşkın büyük adını, Hep o büyük bakışta bulmak var olmanın tadını. Sevmek: Hasta anneyi, altın başlı yavruyu, Baharı, yıldızları, gögü, güneşi, suyu... Yürekten kopan ince bir ahi, sever gibi, Sevmek...Topragı sever, Allah'ı sever gibi! Halide Nusret Zorlutuna |
Yakarış Yakarış Şüpheyle tereddütle yürek yandığı anlar Mahkûm ederim suçlu görüp kendimi kendim Âlemlere şâmil keremin, mağrifetin var, Sen affını çok görme benim Rabb'im Efendim. Ruhum süzülür nur olarak göklere bazen, Bazen yedi kat yerlere batmış gibidir can. Bir korkulu humma gibi kavrar beni isyan Sen affını çok görme benim Rabb'im Efendim Kurtar bizi zulmetten İlâhi bol ışık ver, Kahrolsun, uzaklaşsın o şeytan denen ejder. Rabb'im sana ermek dileriz yolları göster, Sen lûtfunu çok eyle benim Rabb'im Efendim... Halide Nusret Zorlutuna |
Yalnız Yalnız İncecikten bir kar yağar Tozar Elif Elif diye Karacaoğlan Esen boz rüzgâr mıdır? İncecikten bir kar mıdır?... Elifimi hatırlattı bana birden Elif akla gelir de öbürleri dururlar mı? Sevgililer Geldiler Birer birer: Bânu'm, Çağrı'm, Yağmur'um, Emrah'ım Kuşattılar çevremi, Kiminin kolları boynumda, Kimi tırmanır dizlerime. Birbirinden güzel, birbirinden tatlı. Kim demiş ki yalnızım?... Camların ardındaki rüzgâr mı, kar mı ?.. Kim bakar artık! Güneşler doldu bomboş evime, Gönlüm güneşe doğru kanatlı. Sana sonsuz şükürler Allah'ım!... 25.02.1973 Halide Nusret Zorlutuna |
Yayla Türküsü Yayla Türküsü Bingöl yaylasında bin renktir bahar, O güzel adına kurban yaylalar! Bir yudum suyunda bin bir şifa var, Sarmaşır güneşle, öpüşür ayla, "Yaylalar içinde Erzurum yayla" Gülüne başka gül uyar mı ola? Türküsünü Tanrım duyar mı ola? Düşümde gördüğüm bu yar mı ola? Sarmaşır güneşle, öpüşür ayla, "Yaylalar içinde Erzurum yayla" Damarında akan Türkün kanıdır. Göğsünü kabartan Türkün şanıdır; Yayla Türkün canı, öz vatanıdır, Sarmaşır güneşle, öpüşür ayla, "Yaylalar içinde Erzurum yayla" Kaynak: Ellerim Bomboş, s. 79 Halide Nusret Zorlutuna |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:28 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2