tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Hüseyin Alemdar Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/12496-huseyin-alemdar-siirleri.html)

Josephine 20.08.08 07:25

Hüseyin Alemdar Şiirleri
 
Âh’este!

O’na ve kendime!

Her sözünü yutan taşını çoğaltır ağrısıyla
Her insanoğlu bun ya da kün gamdır
Sınar kendini hayatla göğsündeki yalanda
Her içi yarılanın kalbi, aşkı kanayanın
Bahtı açıktır daima
Her içe atılmış söz bıçaktır anlayana

Bak, herkes kalbini anlayamaz, sızı herkesi anlar
Herkes kendinin kardeşidir göz göze konuştukça
Bak, ömrüm mor bir gök üstümde ağlamakta
Koluma girip beni yürüme öyle âh’este âh’este
Ne kadar aşk ederim ki bu hâlimle kırküçümde

Ömrün takvimini günler anlatır unutma
Bak, kaç gündür inkıta bir cuma gibiyim
Damarlarım gepgeniş de kanım nasıl da dar
Ah, Allah bazen şiir ve kadın gelince gidendir
Yaşlanıyorsak ve ölüyorsak anla ki zaman var

Kaderim için bir dramaturg lütfen!

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:26

Âh’raze!
 
Âh’raze!

"Dağlara bağırırsan sesin sana döner
kendine bağırırsan: Dönemezsin!"
Cenk Koyuncu

Aşk bakışlarını içine kaçırana bakar
Bakışlar insanın cemidir âh’raze
Sussan ba’sın konuşsan kış-şiiraze
Bak, içinin harf yumağında bile gizli düğümler var

Herkes kendine cevaptır şair tenhasında unutma
İki şey: mum ve makas insana ömrünü hatırlatır bak
Penası kendinde kırılan ellerini kalbine döker ağlayarak
P harfi ki çift düğümdür--hayat tümden içkanama

Tinini ört, cevşenini dök, sesini çöz hadi
Dedin duydum--Tanrı bile harflerden yapılmadır!
Sözleri içine dolanan harf harf yaradır
Yara gözle aşk kalple yakalanır sahi

Ah’raze! ahizeyi kaldırdığında konuş lütfen!

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:28

Ahalkol Ahmet Erhan İnceliği
 
Ahalkol Ahmet Erhan İnceliği

- Siz hiç tek başınıza öldünüz mü? (Ahmet)
- Şeytanım Sheraton’da konyak yudumluyor (Erhan)
- Belki ben de bir gün onsekizime basarım (aherhan)

Sen anla ve sus bu şiiri, belki yarın okunur
Yaşı gelince herkes bir yerde ağlar
Bir gecede sevgilin,
Sabahında anan olan hayat bile seni anlamaz
Ki çarkına alkol dökülmüş bir inceliktir hayat

Sen anla ve dök bu şiiri, anlaşılan her şey dökülür
İnkıtasında aşk dahil her şey beyaz okunur
Bir ömür kendine konuştuğun yalan,
Okulu kırmış bir çocuk hâli karşına dikilir
Ki yalnızlığın kırdığı kalp kâsesidir hayat

Sen anla ve unut bu şiiri, unutmak buğudur
Altılın son ayakta iddaa’n çifte şansta yatmış--doğrudur
Galatasaray Avrupa, sen Türkiye defterini kapattın--çok doğrudur
Nedendir, oğul bahisten kız dediğin futboldan anlamaz
Ki Silivri b’âhsi futbol bir ücra kasaba, kalbe bakanı kalpten anlamaz!

Şair kısmı ki, kadınına, kedere ve alkole abidir
Abilik ki en derin anlamdır, anla ve yırt şimdi bu şiiri!

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:29

Araklı Sıkıntısı
 
Araklı Sıkıntısı

Kalpte ve gözlerde bekleyen kelimeler gibi
bir Araklı sıkıntısı konuşsak seninle
siyaha bakma ustası iki kişi
birbirimizin uzağında buluşsak
buluşmanın hece taşları harf harf Konakönü
uzağın parmakuçları damla damla Karadere olsa
söz şiir bahane bi’güzel ağlasak!

Kalpte ve gözlerde inleyen imgeler gibi
bir aşk kuyusu konuşup sussak seninle
kaderleri birbirine arkadaş iki kişi
-bak, kar örtü günlerimiz nasıl da kalp kışı-
birbirine dokunamamanın ses alfabesi
hangi harfimize dokunsak
da
üs

la
büsbütün her hecemiz!

Kalpte ve gözlerde gizlenen epigramlar gibi
gram gram tartsak kendimizde mahşerimizi
-kendimiz dediğim aynı bedende bölünmüş iki kişi-
bizimki mahşerlerin en işleği işmar mahşeri
bağışla, öyle bir ellerimde sıkmışım ki seni
avuçlarımın ovaları erdişi bileklerimin dağları erkişi
sıkıntısı derinde olanın cehennemi diptedir

Kalpte ve gözlerde düğümlenen sözler ki
-uzun çekim yara anlatımı her biri-
âh, içe oyulmuş mermi sesi memleketim gibi!

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:30

Ayna
 
Ayna

Aşka çalışma yaşı kırktır doğuda
aynada çalkalanmış bir kalple
aşkın amentüsünü görmüştüm yüzümde
isot bir yanma şiire çalışıyordum
içime dökmüştü Balıklıgöl tüm balıklarını
Fırat ile Dicle’nin aşkıydım Urfa’da

Şairlere aşkı ve hayatı şehirler öğretir
her şair hüznün tekerrürü bir şehirdir aslında!

Aynalarda saklanma yaşı kırkbirdir doğuda
kırkbirimde Hakkâri’ye saklanmıştım annem yerine
Ferit Edgü upuzun bir "O" üflemişti içime sanki
kalbi sağda olanın içi Ağrı’dır demişti Onat abi
ben bütün Hakkâri’yi doğu anlamıştım

Şairlere ân’ı ve anneyi şehirler anlatır
her şair aslında kendine annedir!

Aynalarda durma yaşı kırkikidir doğuda
son hayal Bingöl’de okumuştu Metin abi
benim ve kızımın kulağına Büyük Saat’i
ben kızımsızdım o ara
kızım Göğe Bakma Durağı’nda kankara

Şairlere göğü ve gizi şehirler gösterir
her şair şehirden yontulma bir gizdir aslında!

Aynaları kırma yaşı kırküçtür doğuda-
tam böyle demiştim ki-
kızım seslendi içindeki doğudan:
hüznü tekerrür edenin adı yaman
içi büsbütün Adıyaman’dır baba!
Paranın cini bir Mardin’dir
hep abim kalacak Murathan!

Kırkdördümü küçük kızım getirdi demin
artık kırılacak ayna yok derim!

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:31

Belâ Vakti
 
Belâ Vakti

"gözlerin gözlerimi gece yarısı bırakıyor
karakol kırmızısı cehennem yeşili"*

ağzımı acıtan bir iklimle konuşuyorum artık
ömrüme gücenikliğim nasıl da kaynadı yarama bak
hep bir çekiç sesi zonklaması günlerimin harfleri
şimdi bakıyorum da kendimden çok bileklerime konuşmuşum
bileklerim ki iki kangren rulo ellerim ne kadar da az
uzatma dakikalarımın gençliğidir işte orda konuşan:
içine jiletle gideni kadın da şiir de anlamaz!--
anlamadım! Sahi geldin mi, saçlarım hiç de öyle demiyor
gelen âh’ın giden aşk’ın dediğidir (sen tek bir şey demedin)
haklısın, kaderi kalbine dökülen hiçbir şey söyleyemez
hayat ki sorular yumağıdır kendini gözlerde düğümler
farzet ki her şeyi ben dedim sen ömrüme sus yeter
heyhat, kalbime kendini sormayana yaşımı söyleyemem
otuz yaşımı damarlarımda öldürdüm masumum diyemem
aynalara paranoya sürüyorum kırkımı çoktan geçtim
kime ne desem ne yapsam kimse beni öldürmüyor nasılsa
kaderimin ticari taksisini ters şeride çevirmişim belâyım
ân gelmiş attilâ ilhan da ölmüş defterimde fenayım
saçlarında öldüğüm kadınlar da yok ayseller de sahi
siste yiten bir arka sokağım beyoğlu’nda her gece
bir elim kendime bir elim meçhule saplanmış gibi

bıçak sen kan ben--öldür hadi! daha önce bıçaktan hiç su içmedim*

* Attilâ İlhan

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:32

Burç İşaretleri
 
Burç İşaretleri

"Seks, insanın aşkı bulamadığında
elinde kalan tek tesellisidir çoğu zaman"
G. G. Márquez

1
Tenin dediği ki tek kişilik roman
iç içe dört ağız dörtyüz sayfa
gözün göze söylediği sevap--
kim çevirmiş yüzükoyun bu kadınları böyle!

2
Tanrı çok şeyse seks her şeydir!
cevşenine gizlenene bile burç işaretlerinden gidilir

Tanrı erimiş anlamdır
iki dudak dört kalp
sevişenlerin ağzında

3
Çok beyaz bir göğü gece gitmek sinema gibidir
pelikülde sinema, perdede sinema, pandorada kankırmızı--
âh, sevişmesi uzatmalara kalana
kendi gündüzü nar-ı şiir dağılmadır

Her sabah ağzımı üç kez yıkamam aşktandır!

4
Aşk ki sayfa çekip okuduğum iki kitaptı o ara
iki ukde iki kitap--
Seviştilerken
Güzel Irmak!
Sana bu okuduklarım kutsal kitaptan der
ne güzel kandırırdım seni hatırla!

İnsan nesnesi bir tek kendini kandırabilir ancak!

5
Heyhat, ten akılda kalan en eski sözse eğer
yalnızlığın yalanı sahicidir!

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:33

Cem’âh Süreya
 
Cem’âh Süreya

"Kan yok kelimelerin altında cemal süreya
Kanın altında kelimeler kazısan okunacak"
Hayriye Ünal

I
Yeni şeyler söylemenin eski tadı yok Cem’âh abi
adı Güzelleme de olsa içadı âh-ı güzel şiirlerin
güle günâh hohlasan, sapına şiir dolasan da alan yok
sahi, gül de artık şiirden sayılmıyor bak
Mardin mızıkası susmuş bir yas uzakta
Kars’ın üstüne karı kan bir kış çökmüş nicedir, okunmuyor
türkülerde ağlamanın öksüzü bir adressizlik Tunceli
haklısın ‘kan var bütün kelimelerin altında’ halâ
iki güvercinin arası ters dönmüş Üvercinka gibi
senden sonra kadın da, aşk da ölüm gibi bir şey Cem’âh abi!

II
Ama iyi ama kötü kimse artık şiirden ölmüyor
bir dize daha söylesem sanki her şey düzelecek
iki adım iki kalp söylüyorum bak,
düzelen bir şey yok Cem’âh abi
kimse kimsenin içini ellemediğinden mi ne
herkes herkese hiç kimse bilesin
iyilerin tanınmış kırmızılarda bordolaşması
ne kötü be Cem’
al
abi!

III
Şiir diye bir uğuldama,
ölüm diye bir ufalanma var galiba Cemal abi
sen sessiz korkunç upuzun ölmüş de ölmemiş gibisin ya
orda, Kulaksız’da-
bağışla, ağlamam geçmiyor ne yapsam
sesimi kar soğuğunda yıkasam da!

"Sesim tanınmaz bir çocuk sesi."

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:37

Güzel Yalan
 
Güzel Yalan

Bir fotoğrafta üç şâir
biri hayta, biri hâlim, biri heveskâr
Sina, Ahmet, Hüseyin
bakmayın objektife gülümsediklerine öyle
üçü de helecan üçü de hafakan
üçü âh yalan bir âna kan

Derler ki şiire helâl
göğü anlatır Sina daima
her dizesi kendine lâl-
Ahmet mi! Derler ki şiiri alkol
iyi de cancağ’zım sarhoş bir dizesini gördünüz mü
herkese kol kanat kendine karakol-
Ya Hüseyin! Derler ki şiirin cepsineması
16 mm sinemalarda baba-oğul makinist
yarası kendine, şiiri büsbütün açık kalpkanaması

Bir fotoğrafta üç şâir
biri mecnûn, biri mecrûh, biri meczûp
Sina, Ahmet, Hüseyin
üçü üç ayrı doğu ili kırılan yerlerinden
biri Bingöl, biri Hakkâri, bir Mardin
üçü nasıl da birbirine daayak-
kadın alkol hayat
olmasa üçünden biri mutlaka birinden biri düşecek
düşse yalan, düşmese güzel yalan

Öldüğünde şâir olacak üçü de
kendi bağlarına dikilmiş yabancı yani!

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:39

Kanguru Lehçesi
 
Kanguru Lehçesi

Sevgili şair Nihat Ziyalan’a

İçimin mendili kanamış da seslerden yok haberim
yok haberim içimdeki mendil çatlaklardan
ıslak veda bir şiire başlamış da bitirememişim nicedir
nicedir birer veda köpüğü sinema günlerim
kalbimin üzerinde--kalbim ki gidememeklerden kanguru lehçesi
kendim gibi sepya bir sinema Sydney dert kesemde
inişsiz birer gizli bahçe sensiz iç ellerim
kendimi eski sinemalara benzetmenin buğusu bende
figüran bir Hüseyin’den çalınmış salaş bir kahve gibiyim
sinemacıları kahveler ve oteller anlardı ya en iyi
o günlerden kalma siyah-beyaz bir dokunuşsun sen de
ellerinde Seyyit Han bir Yılmaz Güney selamı
bakışlarında Nebahat Çehre kıskancı bir aşk hali
nicedir ömrü gri cerahat bir adamım ne zaman seni düşünsem
sanki zaaflarından bende biriken ben olmuşsun
bordo ıslık sana atıyorum gençliğimi küçük yangınımla
babamın filmlerinin kötü adamı seni
görüşmeyeli kimleri öteki dünyaya uğurlamadık ki sensiz
sen ki anasının ölümüne bile yalnız ağlamanın jönü
sensiz sinemalar bitip bitip başlayan ince yara
şimdi bir mektubun gelse de ince ince kanasa

Sen, sinemasal şiirim.. kanguru lehçesi uzak kanamam!

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:40

Keder Vakti
 
Keder Vakti

Dolu silâhı şimdi
Daya bomboş yüreğine *

sağ elini kalbinin üstüne koy sol elini havaya kaldır sivas
pîr’ler ve âşık’lar aşkına söyle senin bu yaptığına sivas mı denir
söyle suya ateş çiye kül dediğin günden beri mutlu musun allasen!
sana seni şikâyetimin bin sayfalı defteri var âh’a şuramda
bir elimde kızımlar bir elimde yedi yeri yama(n gökyüzü
içim ki kızılay bir ankara kır kır geçmişi kırmak düello tadında
sırasıdır şimdi bin sitem gelip sana döküleceğim madımak’ta-
sırasıdır ya, keder vakti bir şiiri sustum da geldim bak behçet
aşk-ı güzergâh kendimi deplasmanlara salmam senden hatıradır
her elini tuttuğuma ekmeğim sevgilim deniz fenerim demem
her dem yanında taşıdığın üç şeyin kanamasıyım sivas’tan bu yana
biri çakıl taneleri: hece hece bordo bir ömre ithaf kurşun sözler
biri çatlamış çatlayacak güz narı: eylül’üm, yazmadan edemem
bir öpüşün bıraktığı harlı leke öbürü: hardan öte sine-i har hâlâ!
ince bir tığla örsem içimi bir daha keder bu ya hep sana çıkarım
sesler ve küller tanığıyım ses ve kül imgesinde sınarım kendimi
ne denli sınasam da bir yanım bozlaktır bir yanım yaralı koşma
ayrılığın hem konmuş hem göçebe hâline ne denir ki sahi
ak örtü üstüne mor mendil söyle orda ağlamak mıdır behçet!
âh, sen ki tüm türkülerini siyah süvari gecesinde söyledindi
kentten taşraya tentürdiyot sürülen her yara hep seni hatırlatır

çok gittin çok kaldın sanki, daha gitme! çünkü beyaz bir gemidir ölüm **

*) Attila József
**) Behçet Aysan

Maslak - 10.06.2008

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:40

Kedi Ağlaması
 
Kedi Ağlaması

Tek Vuruş şairine

Kendini yalnızlıkla açıklama yalnızlık bitti
yaşın kırkı devirmişse kalbin de bir kedidir unutma
ve birer patidir artık ellerinin her biri
kafayı iki el arasında tutmaya yenilgi denir
içine döktüğün her ağlama yüzündeki çizilmedir

Kendini aşkla mevsimleme aşk bitti
yarısından sonra her şey günahtır nasılsa
de ki vekâleten sevdim, vekâleten evlendim, vekâleten öldüm
ısısı parmakta sönen nikâha devr-i kış denir
insan tanrı cümlesidir en iyi kendinde gizlenir

Kendini mesafelerle anlamlandırma mesafeler bitti
kim "Hüseyin" dese dönüp bakma artık-mesafeler apse
zaten kalp pası diyorlar boşluk denen her şeye nedense
göğsünün çukurunda boğulana sürç-i lâl âdem denir
sonunu üç kez yazan için yaz bile gücenmedir

Kendini şu dört şeyle çağrıla hayata (ne de olsa abimsin)
1) adını unutana kalbini hatırlatma-hayat murdar, anla!
2) bir tek bahtına ağlayan kadınlarda kal ve gençliğini affet
3) canlı tut tef'ini daima, herkes biraz çocuktur her yaşta!
4) düştüğün her hatırada doğrul ve kendine çiçek ver

Kendini kederle ölçümleme keder de bitti
kendinin kedisi aynalara bakma aynalar renksiz unutma
bak, kızımların doğru söylediği yaştayız
kanın tene bağırmasına paranoya denir
kıskanma! ölüm de pekâlâ süslenir

Sahi, ağladın mı!.. Her canlı ağlamaz ki
-sensiz siyah bir ömrün kendine eğimiyim
içinde kalbi olan ağlar ancak başka ne deyim!

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:41

Külhevez Behçet Aysan İnceliği
 
Külhevez Behçet Aysan İnceliği

- her bahar ilk işimdin/sana yağmur getirirdim (B. Aysan)

ölümün ricası aşkın jestiyle merhaba behçet
merhaba mağdur ve mağruren göğsümü çizen pergel
öncesini beş yıl de yirmi yıl olmuş görüşmeyeli
âh, yirmi yılı yıkımlarla yangınlarla kanköz yaşadın ya sen!
kanköz külheves bir resmin ki durur çağdaş türk şiirinin gönderinde
kimileri düellonun resmi der bu imgeye kimileri deniz feneri
ben önce eylül derim sonra karşı kıyı derim temmuz diyemem
her 2 temmuz iki santim daha içime işler göğsüme iğnelediğin keder
salatayı çok sevdiğimden midir ne her gebze’ye gidişimde
- bu gebze dediğim de senin kocaman yalnızlık dediğin izmittir -
nerde yeşillik var toplarım içimdeki tüm madımaklar kanlaşır
anlarım ki kalbim sensin anlarım ki elime moramık dikeni batmıştır
heyhat! ağzı körelmiş bir sürmene bıçağı olmuşum anlarım ki sensizim
sensiz eren’ler büyüdü serap’lar büyüdü de âh sen hep kırk gibi kaldın-
benim için ilk ankara sendin unutma! mülkiyeliler’de naifrakı ân’kara!
âh(erhan! budak şükrü ali atabaş adnan salih senden sonra gelir
ey kırgın bir nar gibi kendine saçılmış kalp şehri ankara
içine vehim düşünce söyle şairlerin mi daha sitemkâr yoksa sen mi
sahi behçet, şimdi hayatta olsan rakını döker de en güzel sitemi
sen söylerdin: "kovulduk mu, sonunda yine biz, dönelim acılara"
bu masa ankara masası bu rakı içine gölbaşı katılmış tekirdağ rakısı da
kurtuluş’ta solcu kızlara yazlık ceketiyle trampet çalan akif nerde sahi-
12 eylül hareli birer yazdık ya biz bir avuç kanlı zambaktı hayat yakamızda
aşkın öğlenine trampet çalsak da âh akşamına travma geçirirdik!
âh behçet, arokanya’da neruda’ya dokunmuş ellerin nerde
nerde eflatun aşklara ve dağ güvercinlerine giydirdiğin lâl kalbin
kalbin ki sivas bir ateş deresinden taşmış yanık ağıt kül harmanı şimdi
her sesin kanimge güherçile ve keder atlasında susmuş küller kadar serin
heyhat, pir sultan’da yanmış da sanki sende sönmüş bu sisli sivas
o gün bugündür her 2 temmuz iki dal kırılmasıdır kalbimin her ağlaması
o gün bugündür asım muhlis nesimi metin hasret uğur sende derin
âh behçet, âh ki âh! sen gittin gideli
kalemlerin ilikleri kömür tüm defterler sayfa sayfa siyah!

Gebze - 04.06.2008

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:42

Mandolin Hüznü
 
Mandolin Hüznü

Şehre tenha sesimi üfledim bu sabah
yüzümde başlayan gün donuğu bir şiirle
ilkokul çocuğu duruluğunda

duran bir gül imgesiyim şimdi
akşamın kırılan aynasında

sahi, ağzı kuş dolu bir çocuk
mandolin mi istemişti benden
yüzümün bükülmüş göğüne çekildiğim
içimin üşümüş denizlerine döküldüğüm o ân

heyy çocuk, çocuk kalbim
anne şefkati tadında bekle biraz daha
her çocuğa bir mandolin düşer belki çok yakında

içim ki mandolin hüznü bir şiirdir artık
tırnaklarını yiyen bir çocuk dalgınlığında
düşmüş balerin beyazlığında içinden ağlayan...

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:43

Niş(ah)ane
 
Niş(ah)ane

Banu S’ye, hep...

1
ister üzül ister üzülme, ben her ikisiyim nasılsa
kalbimdeki yalnızlıkla geldim bu bedzâh dünyaya
ağzımdaki yalnızlıkla gideceğim
kadın var, tanrı var, aşk yok diyerekten
kadın var diye tanrıya inanaraktan
böyle nebi’l böyle derin böyle ağlaya ağlaya

2
kalp solda aşk sağda olduğundan
kınım ve bıçağım sende durduğundan
içimi ellerinle yunduğundan-
eğil bak içime, zamanıdır, içim senindir!
seni sana bir bir göstereceğim!
anladıklarımın kitabı var orda: aşk kadın mahşeridir!

3
senle ve harflerle uğraştığımdandır harap ve hurufi bir adamım
tesadüfe bak ki, "h" harfiyle başlayan hüzünlü bir ad adım
gidip gidip ellerinin cennetinde ölsem de yedi harf
inanıyorum ki, benden başka hiçkimse dolduramaz kader hurufatımı
b: boynum ve öpülme yerlerim boğum boğum kangren
s: parmakuçlarım zehir uçlarım, kalbime dolanan yılan
ömrüme baka baka anladım ki aşk denen mabet yalan!

4
bak, sen yine yoksun, sahi hiç olmadın ki
memleket işi çakımı sevgili edasıyla etimde gezdiriyorum
tek kelime Kürtçe bilmesem de senden vahiy kızım-Bejan Sidre
Hakkâri uzağı bir Kürtçeyle ne de içli ağlıyor-
oysa ben seni ağzındaki ve saçlarındaki İzmir’den sevmiştim
bağışla, hastalıktan mı, yaşlılıktan mı, ölüm duygusundan mı ne
insan kendini yas aşireti içinin doğusunda buluyor
âh, hazır bulmuşken, sende kendimi bi’güzel öldürebilsem
işte o zaman, ben de sana fena halde fotojenik gelirim!

5
kanser şair hastalığı değilse eğer, beni bir kadın öldürsün
vefâ’
en
ve lütfen!

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:44

Öldüğünü Kimse Bilmiyor
 
Öldüğünü Kimse Bilmiyor

Yeşilçam Hitchcock’una, gençliğime!

Sinemalar nasıl da nefisti o zamanlar
ben bu izzet-i nefisle geldimdi oralardan
kadınlar leke leke geldimdi sinemalar lime lime kaldımdı
laf aramızda Garbo nefisti Gardner nefisti
Deneuve nefisti Janet Leigh nefisti
filmlerden kaçma gençlik arkadaşımdı Errol Flynn
Hollywood’a niyet Hitchcock’u Londra’da yakaladığımda
gençliğime çok cennet bi’güzel purosunu ateşledimdi
:Alpay hariç!
bütün mustafalar biraz deliydi o zamanlar

Sinemalar nasıl da arzuydu o zamanlar
ben bu sine-i arzu geldimdi oralardan
memelerinden sevdiğim kadınlar
memeuçlarımdan içime girerdi
Arzu Feri Mine dudaklarından kasıklarına
birer geniş göktüler-bileklerimde birer kesik şimdi her biri!
Doğuştan günaha meyilliydim ya
kinim de kirim de beyazperdeydi
gidip kendimi kadınlarda temize çekerdim
ben de bilirdim ki neyim var neyim yok hepsi kabahat
kin ve kirden pirüpak bir yalandı cennetim: adı Nebahat
:Alpay dahil!
bütün mustafalar çokça deliydi o zamanlar

Ben mi demiştim biri mi demişti
"bir ölüden alır herkes bir ölümü"
o eski hastalık hangi galaya gitsem şimdi
kendim dahil herkesin yüzü kem kıyamet
sen öldün, sinemaların öldü, sen de bir ölüsün diyorlar
sinema veremlisi iki gizli ikizdik biz doğuştan
:Alpay-Tolgay
ikimiz de hep iki şeyden düşerdik: kadından ve veremden
ikimizden biri düşse annemizin sesini duyardık
"oğlum, kardeşin düştü kaldır içi kanayacak!"
Beyoğlu’nda bir otel odasında bir ölüden
kalıbıma göre giyindiğim bir ölüm şimdi bu
ben değil sinemalar söylüyor: üç ay olmuş ben öleli
yalnızca afişleri değiştiren bir çocuk sesi tek duyduğum
sinemalar göz parkıdır, sinemacılar ölmez diyor
Metin Erksan dahil öldüğümü kimse bilmiyor

Beyoğlu - 22.02.2006

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:45

SineRequiem
 
SineRequiem

"bireyin yalnızlığına inanırım ben, çok veya az
yalnız insanın kendiyle hesaplaşması kaçınılmaz!"
Ömer Kavur (1944-12 Mayıs 2005)
sevgili anısına

Paramparça bir sinema burcu şimdi O
göğü çırpılmış Gece Yolculuğu çarpıntısı Gizli Yüz
kafamdaki tabancanın soğuması ölmem değil ki, diyor
yüzü Anayurt Oteli bir yalnızlığın rakik ânları halâ
sahiden ölmüşsem kara bırakılmış bir Göl’üm, diyor

Yalnızlıktan bütün bunlar, ne günahım var hepsi yolculuktan
mağdurum belki ama hiç de mağlup değilim burda
ölüm bile akrep ve yelkovanı sorulduğunda yolculuk sonuçta

âh, sinema kendini kendine şikâyet edenlerin icadıdır!

Hüseyin Alemdar

Josephine 20.08.08 07:46

Şehla Yaz
 
Şehla Yaz

Boynunun aşk harfleriyle başla bana
Gözlerinin biri mavi demişse
Öbürü şehla baksa ne umurumda
Bak, çakıltaşı gözlerin nasıl da haziran
Saçlarının döktüğü her kum tanesi ki
Geçen yazdan bu yaza kanırma içimde
Her biri topluiğne ucu misket-aklımda!
Bu yaz söz, eylüle dek sana bakıp da
Bir bir dilimin söylediklerini yapacağım
Dil ki hem duyar hem anlatır insanı
İnsan ki üç ağız tat ve huy fazlası dünyanın
Bu aşkı şehla haz herkese anlatacağım!

Hüseyin Alemdar

Tolga 24.06.20 17:26

Hüseyin Alemdar Şiirleri
 
Hüseyin Alemdar Şiirleri

Teşekkürler


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:17 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2