![]() |
Hüseyin Alemdar Şiirleri Âh’este! O’na ve kendime! Her sözünü yutan taşını çoğaltır ağrısıyla Her insanoğlu bun ya da kün gamdır Sınar kendini hayatla göğsündeki yalanda Her içi yarılanın kalbi, aşkı kanayanın Bahtı açıktır daima Her içe atılmış söz bıçaktır anlayana Bak, herkes kalbini anlayamaz, sızı herkesi anlar Herkes kendinin kardeşidir göz göze konuştukça Bak, ömrüm mor bir gök üstümde ağlamakta Koluma girip beni yürüme öyle âh’este âh’este Ne kadar aşk ederim ki bu hâlimle kırküçümde Ömrün takvimini günler anlatır unutma Bak, kaç gündür inkıta bir cuma gibiyim Damarlarım gepgeniş de kanım nasıl da dar Ah, Allah bazen şiir ve kadın gelince gidendir Yaşlanıyorsak ve ölüyorsak anla ki zaman var Kaderim için bir dramaturg lütfen! Hüseyin Alemdar |
Âh’raze! Âh’raze! "Dağlara bağırırsan sesin sana döner kendine bağırırsan: Dönemezsin!" Cenk Koyuncu Aşk bakışlarını içine kaçırana bakar Bakışlar insanın cemidir âh’raze Sussan ba’sın konuşsan kış-şiiraze Bak, içinin harf yumağında bile gizli düğümler var Herkes kendine cevaptır şair tenhasında unutma İki şey: mum ve makas insana ömrünü hatırlatır bak Penası kendinde kırılan ellerini kalbine döker ağlayarak P harfi ki çift düğümdür--hayat tümden içkanama Tinini ört, cevşenini dök, sesini çöz hadi Dedin duydum--Tanrı bile harflerden yapılmadır! Sözleri içine dolanan harf harf yaradır Yara gözle aşk kalple yakalanır sahi Ah’raze! ahizeyi kaldırdığında konuş lütfen! Hüseyin Alemdar |
Ahalkol Ahmet Erhan İnceliği Ahalkol Ahmet Erhan İnceliği - Siz hiç tek başınıza öldünüz mü? (Ahmet) - Şeytanım Sheraton’da konyak yudumluyor (Erhan) - Belki ben de bir gün onsekizime basarım (aherhan) Sen anla ve sus bu şiiri, belki yarın okunur Yaşı gelince herkes bir yerde ağlar Bir gecede sevgilin, Sabahında anan olan hayat bile seni anlamaz Ki çarkına alkol dökülmüş bir inceliktir hayat Sen anla ve dök bu şiiri, anlaşılan her şey dökülür İnkıtasında aşk dahil her şey beyaz okunur Bir ömür kendine konuştuğun yalan, Okulu kırmış bir çocuk hâli karşına dikilir Ki yalnızlığın kırdığı kalp kâsesidir hayat Sen anla ve unut bu şiiri, unutmak buğudur Altılın son ayakta iddaa’n çifte şansta yatmış--doğrudur Galatasaray Avrupa, sen Türkiye defterini kapattın--çok doğrudur Nedendir, oğul bahisten kız dediğin futboldan anlamaz Ki Silivri b’âhsi futbol bir ücra kasaba, kalbe bakanı kalpten anlamaz! Şair kısmı ki, kadınına, kedere ve alkole abidir Abilik ki en derin anlamdır, anla ve yırt şimdi bu şiiri! Hüseyin Alemdar |
Araklı Sıkıntısı Araklı Sıkıntısı Kalpte ve gözlerde bekleyen kelimeler gibi bir Araklı sıkıntısı konuşsak seninle siyaha bakma ustası iki kişi birbirimizin uzağında buluşsak buluşmanın hece taşları harf harf Konakönü uzağın parmakuçları damla damla Karadere olsa söz şiir bahane bi’güzel ağlasak! Kalpte ve gözlerde inleyen imgeler gibi bir aşk kuyusu konuşup sussak seninle kaderleri birbirine arkadaş iki kişi -bak, kar örtü günlerimiz nasıl da kalp kışı- birbirine dokunamamanın ses alfabesi hangi harfimize dokunsak da üs sı la büsbütün her hecemiz! Kalpte ve gözlerde gizlenen epigramlar gibi gram gram tartsak kendimizde mahşerimizi -kendimiz dediğim aynı bedende bölünmüş iki kişi- bizimki mahşerlerin en işleği işmar mahşeri bağışla, öyle bir ellerimde sıkmışım ki seni avuçlarımın ovaları erdişi bileklerimin dağları erkişi sıkıntısı derinde olanın cehennemi diptedir Kalpte ve gözlerde düğümlenen sözler ki -uzun çekim yara anlatımı her biri- âh, içe oyulmuş mermi sesi memleketim gibi! Hüseyin Alemdar |
Ayna Ayna Aşka çalışma yaşı kırktır doğuda aynada çalkalanmış bir kalple aşkın amentüsünü görmüştüm yüzümde isot bir yanma şiire çalışıyordum içime dökmüştü Balıklıgöl tüm balıklarını Fırat ile Dicle’nin aşkıydım Urfa’da Şairlere aşkı ve hayatı şehirler öğretir her şair hüznün tekerrürü bir şehirdir aslında! Aynalarda saklanma yaşı kırkbirdir doğuda kırkbirimde Hakkâri’ye saklanmıştım annem yerine Ferit Edgü upuzun bir "O" üflemişti içime sanki kalbi sağda olanın içi Ağrı’dır demişti Onat abi ben bütün Hakkâri’yi doğu anlamıştım Şairlere ân’ı ve anneyi şehirler anlatır her şair aslında kendine annedir! Aynalarda durma yaşı kırkikidir doğuda son hayal Bingöl’de okumuştu Metin abi benim ve kızımın kulağına Büyük Saat’i ben kızımsızdım o ara kızım Göğe Bakma Durağı’nda kankara Şairlere göğü ve gizi şehirler gösterir her şair şehirden yontulma bir gizdir aslında! Aynaları kırma yaşı kırküçtür doğuda- tam böyle demiştim ki- kızım seslendi içindeki doğudan: hüznü tekerrür edenin adı yaman içi büsbütün Adıyaman’dır baba! Paranın cini bir Mardin’dir hep abim kalacak Murathan! Kırkdördümü küçük kızım getirdi demin artık kırılacak ayna yok derim! Hüseyin Alemdar |
Belâ Vakti Belâ Vakti "gözlerin gözlerimi gece yarısı bırakıyor karakol kırmızısı cehennem yeşili"* ağzımı acıtan bir iklimle konuşuyorum artık ömrüme gücenikliğim nasıl da kaynadı yarama bak hep bir çekiç sesi zonklaması günlerimin harfleri şimdi bakıyorum da kendimden çok bileklerime konuşmuşum bileklerim ki iki kangren rulo ellerim ne kadar da az uzatma dakikalarımın gençliğidir işte orda konuşan: içine jiletle gideni kadın da şiir de anlamaz!-- anlamadım! Sahi geldin mi, saçlarım hiç de öyle demiyor gelen âh’ın giden aşk’ın dediğidir (sen tek bir şey demedin) haklısın, kaderi kalbine dökülen hiçbir şey söyleyemez hayat ki sorular yumağıdır kendini gözlerde düğümler farzet ki her şeyi ben dedim sen ömrüme sus yeter heyhat, kalbime kendini sormayana yaşımı söyleyemem otuz yaşımı damarlarımda öldürdüm masumum diyemem aynalara paranoya sürüyorum kırkımı çoktan geçtim kime ne desem ne yapsam kimse beni öldürmüyor nasılsa kaderimin ticari taksisini ters şeride çevirmişim belâyım ân gelmiş attilâ ilhan da ölmüş defterimde fenayım saçlarında öldüğüm kadınlar da yok ayseller de sahi siste yiten bir arka sokağım beyoğlu’nda her gece bir elim kendime bir elim meçhule saplanmış gibi bıçak sen kan ben--öldür hadi! daha önce bıçaktan hiç su içmedim* * Attilâ İlhan Hüseyin Alemdar |
Burç İşaretleri Burç İşaretleri "Seks, insanın aşkı bulamadığında elinde kalan tek tesellisidir çoğu zaman" G. G. Márquez 1 Tenin dediği ki tek kişilik roman iç içe dört ağız dörtyüz sayfa gözün göze söylediği sevap-- kim çevirmiş yüzükoyun bu kadınları böyle! 2 Tanrı çok şeyse seks her şeydir! cevşenine gizlenene bile burç işaretlerinden gidilir Tanrı erimiş anlamdır iki dudak dört kalp sevişenlerin ağzında 3 Çok beyaz bir göğü gece gitmek sinema gibidir pelikülde sinema, perdede sinema, pandorada kankırmızı-- âh, sevişmesi uzatmalara kalana kendi gündüzü nar-ı şiir dağılmadır Her sabah ağzımı üç kez yıkamam aşktandır! 4 Aşk ki sayfa çekip okuduğum iki kitaptı o ara iki ukde iki kitap-- Seviştilerken Güzel Irmak! Sana bu okuduklarım kutsal kitaptan der ne güzel kandırırdım seni hatırla! İnsan nesnesi bir tek kendini kandırabilir ancak! 5 Heyhat, ten akılda kalan en eski sözse eğer yalnızlığın yalanı sahicidir! Hüseyin Alemdar |
Cem’âh Süreya Cem’âh Süreya "Kan yok kelimelerin altında cemal süreya Kanın altında kelimeler kazısan okunacak" Hayriye Ünal I Yeni şeyler söylemenin eski tadı yok Cem’âh abi adı Güzelleme de olsa içadı âh-ı güzel şiirlerin güle günâh hohlasan, sapına şiir dolasan da alan yok sahi, gül de artık şiirden sayılmıyor bak Mardin mızıkası susmuş bir yas uzakta Kars’ın üstüne karı kan bir kış çökmüş nicedir, okunmuyor türkülerde ağlamanın öksüzü bir adressizlik Tunceli haklısın ‘kan var bütün kelimelerin altında’ halâ iki güvercinin arası ters dönmüş Üvercinka gibi senden sonra kadın da, aşk da ölüm gibi bir şey Cem’âh abi! II Ama iyi ama kötü kimse artık şiirden ölmüyor bir dize daha söylesem sanki her şey düzelecek iki adım iki kalp söylüyorum bak, düzelen bir şey yok Cem’âh abi kimse kimsenin içini ellemediğinden mi ne herkes herkese hiç kimse bilesin iyilerin tanınmış kırmızılarda bordolaşması ne kötü be Cem’ al abi! III Şiir diye bir uğuldama, ölüm diye bir ufalanma var galiba Cemal abi sen sessiz korkunç upuzun ölmüş de ölmemiş gibisin ya orda, Kulaksız’da- bağışla, ağlamam geçmiyor ne yapsam sesimi kar soğuğunda yıkasam da! "Sesim tanınmaz bir çocuk sesi." Hüseyin Alemdar |
Güzel Yalan Güzel Yalan Bir fotoğrafta üç şâir biri hayta, biri hâlim, biri heveskâr Sina, Ahmet, Hüseyin bakmayın objektife gülümsediklerine öyle üçü de helecan üçü de hafakan üçü âh yalan bir âna kan Derler ki şiire helâl göğü anlatır Sina daima her dizesi kendine lâl- Ahmet mi! Derler ki şiiri alkol iyi de cancağ’zım sarhoş bir dizesini gördünüz mü herkese kol kanat kendine karakol- Ya Hüseyin! Derler ki şiirin cepsineması 16 mm sinemalarda baba-oğul makinist yarası kendine, şiiri büsbütün açık kalpkanaması Bir fotoğrafta üç şâir biri mecnûn, biri mecrûh, biri meczûp Sina, Ahmet, Hüseyin üçü üç ayrı doğu ili kırılan yerlerinden biri Bingöl, biri Hakkâri, bir Mardin üçü nasıl da birbirine daayak- kadın alkol hayat olmasa üçünden biri mutlaka birinden biri düşecek düşse yalan, düşmese güzel yalan Öldüğünde şâir olacak üçü de kendi bağlarına dikilmiş yabancı yani! Hüseyin Alemdar |
Kanguru Lehçesi Kanguru Lehçesi Sevgili şair Nihat Ziyalan’a İçimin mendili kanamış da seslerden yok haberim yok haberim içimdeki mendil çatlaklardan ıslak veda bir şiire başlamış da bitirememişim nicedir nicedir birer veda köpüğü sinema günlerim kalbimin üzerinde--kalbim ki gidememeklerden kanguru lehçesi kendim gibi sepya bir sinema Sydney dert kesemde inişsiz birer gizli bahçe sensiz iç ellerim kendimi eski sinemalara benzetmenin buğusu bende figüran bir Hüseyin’den çalınmış salaş bir kahve gibiyim sinemacıları kahveler ve oteller anlardı ya en iyi o günlerden kalma siyah-beyaz bir dokunuşsun sen de ellerinde Seyyit Han bir Yılmaz Güney selamı bakışlarında Nebahat Çehre kıskancı bir aşk hali nicedir ömrü gri cerahat bir adamım ne zaman seni düşünsem sanki zaaflarından bende biriken ben olmuşsun bordo ıslık sana atıyorum gençliğimi küçük yangınımla babamın filmlerinin kötü adamı seni görüşmeyeli kimleri öteki dünyaya uğurlamadık ki sensiz sen ki anasının ölümüne bile yalnız ağlamanın jönü sensiz sinemalar bitip bitip başlayan ince yara şimdi bir mektubun gelse de ince ince kanasa Sen, sinemasal şiirim.. kanguru lehçesi uzak kanamam! Hüseyin Alemdar |
Keder Vakti Keder Vakti Dolu silâhı şimdi Daya bomboş yüreğine * sağ elini kalbinin üstüne koy sol elini havaya kaldır sivas pîr’ler ve âşık’lar aşkına söyle senin bu yaptığına sivas mı denir söyle suya ateş çiye kül dediğin günden beri mutlu musun allasen! sana seni şikâyetimin bin sayfalı defteri var âh’a şuramda bir elimde kızımlar bir elimde yedi yeri yama(n gökyüzü içim ki kızılay bir ankara kır kır geçmişi kırmak düello tadında sırasıdır şimdi bin sitem gelip sana döküleceğim madımak’ta- sırasıdır ya, keder vakti bir şiiri sustum da geldim bak behçet aşk-ı güzergâh kendimi deplasmanlara salmam senden hatıradır her elini tuttuğuma ekmeğim sevgilim deniz fenerim demem her dem yanında taşıdığın üç şeyin kanamasıyım sivas’tan bu yana biri çakıl taneleri: hece hece bordo bir ömre ithaf kurşun sözler biri çatlamış çatlayacak güz narı: eylül’üm, yazmadan edemem bir öpüşün bıraktığı harlı leke öbürü: hardan öte sine-i har hâlâ! ince bir tığla örsem içimi bir daha keder bu ya hep sana çıkarım sesler ve küller tanığıyım ses ve kül imgesinde sınarım kendimi ne denli sınasam da bir yanım bozlaktır bir yanım yaralı koşma ayrılığın hem konmuş hem göçebe hâline ne denir ki sahi ak örtü üstüne mor mendil söyle orda ağlamak mıdır behçet! âh, sen ki tüm türkülerini siyah süvari gecesinde söyledindi kentten taşraya tentürdiyot sürülen her yara hep seni hatırlatır çok gittin çok kaldın sanki, daha gitme! çünkü beyaz bir gemidir ölüm ** *) Attila József **) Behçet Aysan Maslak - 10.06.2008 Hüseyin Alemdar |
Kedi Ağlaması Kedi Ağlaması Tek Vuruş şairine Kendini yalnızlıkla açıklama yalnızlık bitti yaşın kırkı devirmişse kalbin de bir kedidir unutma ve birer patidir artık ellerinin her biri kafayı iki el arasında tutmaya yenilgi denir içine döktüğün her ağlama yüzündeki çizilmedir Kendini aşkla mevsimleme aşk bitti yarısından sonra her şey günahtır nasılsa de ki vekâleten sevdim, vekâleten evlendim, vekâleten öldüm ısısı parmakta sönen nikâha devr-i kış denir insan tanrı cümlesidir en iyi kendinde gizlenir Kendini mesafelerle anlamlandırma mesafeler bitti kim "Hüseyin" dese dönüp bakma artık-mesafeler apse zaten kalp pası diyorlar boşluk denen her şeye nedense göğsünün çukurunda boğulana sürç-i lâl âdem denir sonunu üç kez yazan için yaz bile gücenmedir Kendini şu dört şeyle çağrıla hayata (ne de olsa abimsin) 1) adını unutana kalbini hatırlatma-hayat murdar, anla! 2) bir tek bahtına ağlayan kadınlarda kal ve gençliğini affet 3) canlı tut tef'ini daima, herkes biraz çocuktur her yaşta! 4) düştüğün her hatırada doğrul ve kendine çiçek ver Kendini kederle ölçümleme keder de bitti kendinin kedisi aynalara bakma aynalar renksiz unutma bak, kızımların doğru söylediği yaştayız kanın tene bağırmasına paranoya denir kıskanma! ölüm de pekâlâ süslenir Sahi, ağladın mı!.. Her canlı ağlamaz ki -sensiz siyah bir ömrün kendine eğimiyim içinde kalbi olan ağlar ancak başka ne deyim! Hüseyin Alemdar |
Külhevez Behçet Aysan İnceliği Külhevez Behçet Aysan İnceliği - her bahar ilk işimdin/sana yağmur getirirdim (B. Aysan) ölümün ricası aşkın jestiyle merhaba behçet merhaba mağdur ve mağruren göğsümü çizen pergel öncesini beş yıl de yirmi yıl olmuş görüşmeyeli âh, yirmi yılı yıkımlarla yangınlarla kanköz yaşadın ya sen! kanköz külheves bir resmin ki durur çağdaş türk şiirinin gönderinde kimileri düellonun resmi der bu imgeye kimileri deniz feneri ben önce eylül derim sonra karşı kıyı derim temmuz diyemem her 2 temmuz iki santim daha içime işler göğsüme iğnelediğin keder salatayı çok sevdiğimden midir ne her gebze’ye gidişimde - bu gebze dediğim de senin kocaman yalnızlık dediğin izmittir - nerde yeşillik var toplarım içimdeki tüm madımaklar kanlaşır anlarım ki kalbim sensin anlarım ki elime moramık dikeni batmıştır heyhat! ağzı körelmiş bir sürmene bıçağı olmuşum anlarım ki sensizim sensiz eren’ler büyüdü serap’lar büyüdü de âh sen hep kırk gibi kaldın- benim için ilk ankara sendin unutma! mülkiyeliler’de naifrakı ân’kara! âh(erhan! budak şükrü ali atabaş adnan salih senden sonra gelir ey kırgın bir nar gibi kendine saçılmış kalp şehri ankara içine vehim düşünce söyle şairlerin mi daha sitemkâr yoksa sen mi sahi behçet, şimdi hayatta olsan rakını döker de en güzel sitemi sen söylerdin: "kovulduk mu, sonunda yine biz, dönelim acılara" bu masa ankara masası bu rakı içine gölbaşı katılmış tekirdağ rakısı da kurtuluş’ta solcu kızlara yazlık ceketiyle trampet çalan akif nerde sahi- 12 eylül hareli birer yazdık ya biz bir avuç kanlı zambaktı hayat yakamızda aşkın öğlenine trampet çalsak da âh akşamına travma geçirirdik! âh behçet, arokanya’da neruda’ya dokunmuş ellerin nerde nerde eflatun aşklara ve dağ güvercinlerine giydirdiğin lâl kalbin kalbin ki sivas bir ateş deresinden taşmış yanık ağıt kül harmanı şimdi her sesin kanimge güherçile ve keder atlasında susmuş küller kadar serin heyhat, pir sultan’da yanmış da sanki sende sönmüş bu sisli sivas o gün bugündür her 2 temmuz iki dal kırılmasıdır kalbimin her ağlaması o gün bugündür asım muhlis nesimi metin hasret uğur sende derin âh behçet, âh ki âh! sen gittin gideli kalemlerin ilikleri kömür tüm defterler sayfa sayfa siyah! Gebze - 04.06.2008 Hüseyin Alemdar |
Mandolin Hüznü Mandolin Hüznü Şehre tenha sesimi üfledim bu sabah yüzümde başlayan gün donuğu bir şiirle ilkokul çocuğu duruluğunda duran bir gül imgesiyim şimdi akşamın kırılan aynasında sahi, ağzı kuş dolu bir çocuk mandolin mi istemişti benden yüzümün bükülmüş göğüne çekildiğim içimin üşümüş denizlerine döküldüğüm o ân heyy çocuk, çocuk kalbim anne şefkati tadında bekle biraz daha her çocuğa bir mandolin düşer belki çok yakında içim ki mandolin hüznü bir şiirdir artık tırnaklarını yiyen bir çocuk dalgınlığında düşmüş balerin beyazlığında içinden ağlayan... Hüseyin Alemdar |
Niş(ah)ane Niş(ah)ane Banu S’ye, hep... 1 ister üzül ister üzülme, ben her ikisiyim nasılsa kalbimdeki yalnızlıkla geldim bu bedzâh dünyaya ağzımdaki yalnızlıkla gideceğim kadın var, tanrı var, aşk yok diyerekten kadın var diye tanrıya inanaraktan böyle nebi’l böyle derin böyle ağlaya ağlaya 2 kalp solda aşk sağda olduğundan kınım ve bıçağım sende durduğundan içimi ellerinle yunduğundan- eğil bak içime, zamanıdır, içim senindir! seni sana bir bir göstereceğim! anladıklarımın kitabı var orda: aşk kadın mahşeridir! 3 senle ve harflerle uğraştığımdandır harap ve hurufi bir adamım tesadüfe bak ki, "h" harfiyle başlayan hüzünlü bir ad adım gidip gidip ellerinin cennetinde ölsem de yedi harf inanıyorum ki, benden başka hiçkimse dolduramaz kader hurufatımı b: boynum ve öpülme yerlerim boğum boğum kangren s: parmakuçlarım zehir uçlarım, kalbime dolanan yılan ömrüme baka baka anladım ki aşk denen mabet yalan! 4 bak, sen yine yoksun, sahi hiç olmadın ki memleket işi çakımı sevgili edasıyla etimde gezdiriyorum tek kelime Kürtçe bilmesem de senden vahiy kızım-Bejan Sidre Hakkâri uzağı bir Kürtçeyle ne de içli ağlıyor- oysa ben seni ağzındaki ve saçlarındaki İzmir’den sevmiştim bağışla, hastalıktan mı, yaşlılıktan mı, ölüm duygusundan mı ne insan kendini yas aşireti içinin doğusunda buluyor âh, hazır bulmuşken, sende kendimi bi’güzel öldürebilsem işte o zaman, ben de sana fena halde fotojenik gelirim! 5 kanser şair hastalığı değilse eğer, beni bir kadın öldürsün vefâ’ en ve lütfen! Hüseyin Alemdar |
Öldüğünü Kimse Bilmiyor Öldüğünü Kimse Bilmiyor Yeşilçam Hitchcock’una, gençliğime! Sinemalar nasıl da nefisti o zamanlar ben bu izzet-i nefisle geldimdi oralardan kadınlar leke leke geldimdi sinemalar lime lime kaldımdı laf aramızda Garbo nefisti Gardner nefisti Deneuve nefisti Janet Leigh nefisti filmlerden kaçma gençlik arkadaşımdı Errol Flynn Hollywood’a niyet Hitchcock’u Londra’da yakaladığımda gençliğime çok cennet bi’güzel purosunu ateşledimdi :Alpay hariç! bütün mustafalar biraz deliydi o zamanlar Sinemalar nasıl da arzuydu o zamanlar ben bu sine-i arzu geldimdi oralardan memelerinden sevdiğim kadınlar memeuçlarımdan içime girerdi Arzu Feri Mine dudaklarından kasıklarına birer geniş göktüler-bileklerimde birer kesik şimdi her biri! Doğuştan günaha meyilliydim ya kinim de kirim de beyazperdeydi gidip kendimi kadınlarda temize çekerdim ben de bilirdim ki neyim var neyim yok hepsi kabahat kin ve kirden pirüpak bir yalandı cennetim: adı Nebahat :Alpay dahil! bütün mustafalar çokça deliydi o zamanlar Ben mi demiştim biri mi demişti "bir ölüden alır herkes bir ölümü" o eski hastalık hangi galaya gitsem şimdi kendim dahil herkesin yüzü kem kıyamet sen öldün, sinemaların öldü, sen de bir ölüsün diyorlar sinema veremlisi iki gizli ikizdik biz doğuştan :Alpay-Tolgay ikimiz de hep iki şeyden düşerdik: kadından ve veremden ikimizden biri düşse annemizin sesini duyardık "oğlum, kardeşin düştü kaldır içi kanayacak!" Beyoğlu’nda bir otel odasında bir ölüden kalıbıma göre giyindiğim bir ölüm şimdi bu ben değil sinemalar söylüyor: üç ay olmuş ben öleli yalnızca afişleri değiştiren bir çocuk sesi tek duyduğum sinemalar göz parkıdır, sinemacılar ölmez diyor Metin Erksan dahil öldüğümü kimse bilmiyor Beyoğlu - 22.02.2006 Hüseyin Alemdar |
SineRequiem SineRequiem "bireyin yalnızlığına inanırım ben, çok veya az yalnız insanın kendiyle hesaplaşması kaçınılmaz!" Ömer Kavur (1944-12 Mayıs 2005) sevgili anısına Paramparça bir sinema burcu şimdi O göğü çırpılmış Gece Yolculuğu çarpıntısı Gizli Yüz kafamdaki tabancanın soğuması ölmem değil ki, diyor yüzü Anayurt Oteli bir yalnızlığın rakik ânları halâ sahiden ölmüşsem kara bırakılmış bir Göl’üm, diyor Yalnızlıktan bütün bunlar, ne günahım var hepsi yolculuktan mağdurum belki ama hiç de mağlup değilim burda ölüm bile akrep ve yelkovanı sorulduğunda yolculuk sonuçta âh, sinema kendini kendine şikâyet edenlerin icadıdır! Hüseyin Alemdar |
Şehla Yaz Şehla Yaz Boynunun aşk harfleriyle başla bana Gözlerinin biri mavi demişse Öbürü şehla baksa ne umurumda Bak, çakıltaşı gözlerin nasıl da haziran Saçlarının döktüğü her kum tanesi ki Geçen yazdan bu yaza kanırma içimde Her biri topluiğne ucu misket-aklımda! Bu yaz söz, eylüle dek sana bakıp da Bir bir dilimin söylediklerini yapacağım Dil ki hem duyar hem anlatır insanı İnsan ki üç ağız tat ve huy fazlası dünyanın Bu aşkı şehla haz herkese anlatacağım! Hüseyin Alemdar |
Hüseyin Alemdar Şiirleri Hüseyin Alemdar Şiirleri Teşekkürler |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:17 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2