![]() |
İlhan Geçer Şiirleri Anadolum Ey!.. Rüzgarları burcu burcu hürriyet kokan, Anamdan yakın, Yarimden sıcak Anadolum... Sırtında kırbaçlar şaklamayan Hür insanlarla dolu. İliklerine kadar hür Anadolu. Orda. Besmeleyle açar şafaklar, Tevekkülle iner akşamlar. Dualar sinmiş bulutlar dolaşır Bereket yağdıran göklerinde, Teselli çiçek açar dal uçlannda, Nurdan ırmaklarda yıkanır huzur Sevda tüten türküler okunur Uzayıp giden yollar boyunca... Mevsimleri iç açan, Ümit gibi yeşil, Hayal kadar renkli Anadolum Hür doğdun, hür yaşadın Hür kalacaksın hür... Kaynak: Türkiye Şiirleri İlhan Geçer |
Bir Sen Güzelsin Bir Sen Güzelsin Sen gözlerimin ufkunda tüterken Hüzün yağmurları yağmazdı günlerime Ilıman ikliminle dolardı içim Nasıl da sokulurdu ellerin ellerime İnce bir yapraktı saçların Yaşlanmış ağacımın dallarında En gür şafaklar sökerdi Aşkımızın yollarında Sen sıcak gülüşlerde yaşardın Avuçlarında hep bahar yağmuru Yirmi yaşın elleriyle okşardım seni Uzandığımız gök maviydi ve deniz duru Kaçıp sana sığınırdım Geceler üstüme üstüme gelince Sonsuz mutluluklar ormanında Bir nazlı geyik gibiydin ince Bir sen güzeldin benim için Bir de yüzünde açan karanfil Öyle çok esiyordun ki içimde Bahar rüzgarı gibi efil efil... İlhan Geçer |
Bir Şehrin Hikâyesi Bir Şehrin Hikâyesi Şimdi Altındağ'da akşam olmaktadır Koyu gölgeler düşmüş sokaklardan. İşçiler, odacılar ellerinde ekmek soğan Gecekondularına yollanmaktadır. Bu şehir dile gelir kaldırımlarda Garip pinekler kahvelerde hanlarda Uykusuz, düşünceli yolcular garda Ya gurbet ya sıla hülyasındadır Cebeci sırtlarında hastane Kah ümide kah ecele dönük biçare. Askeri, memuru, köylüsü, kızı Çilesiz sabahların rüyasındadır. İnsanları karanlık, insanları perişan Gecelerine çil çil yıldızlar yağan Asude mütevekkil Yenidoğan, Yoksul şafaklara uyanmaktadır... İlhan Geçer |
Dönsen Şafaklarla Dönsen Şafaklarla Çocuk türkülerimin içinden çıkıp gelsen Bana kederlerin en güzelini getirsen Sonra İstanbul'u bırakıp gitsem Kızkulesi sırılsıklam ağlasa Karidesler pırıl pırıl balıklar ağlasa Bulanık güneşlerde düşsem yollara Saçların uçsa bulutlar arasında Kaşların, kirpiklerin uzasa yıldızsı İncecik şamdanlarda yansa hatıran Deniz fenerleri çaksa bir yeşil, bir kırmızı Her ağacın arkasından ve her köşeden Sen çıksan karşıma Sıcak bir yağmur akmasa ellerinden Yüzüme hep acır gibi bakmasan Geceler kararıp kararıp gelmese İstanbul'u bırakıp gitmesem Ufalsa ufalsa yalnızlığım Sen essen mutluluğun denizlerinden Gelsen umutsuzluk çiçek açmasa Lodos kuşları konmasa rıhtımlara Gene beyazlığın aksa çeşmelerden Yokluğun yüzmese bulutlarda Tutup pişmanlığın eteklerinden Şafaklarla dönsen kıyılarıma... İlhan Geçer |
Gözümde Tüten Şehir Gözümde Tüten Şehir Gözlerimde Ankara tütüyor Masmavi gökleri vurmuş ufkuma Gündüz hayalime gece rüyama Ankara'nın eflatun taşı Babamın kırlaşmış başı Ve dost yüzlü sokaklar giriyor Gözlerimde Ankara tütüyor Serin bir poyraz esiyordur tepelerden Akasya dallarını ürperten Geç kalmış öğrenciler koşuyordur trene Avareler uzanmış yeşil çimene Aşina sesler gelir sokaklarından Seni görüp seni sevip de ayrılmak zor Gözlerimde Ankara tütüyor. Bir ay doğuyordur Elmadağı'ndan Rengiyle ışığıyla bizim olan ay Yavaş yavaş kapatır dükkanı Günay Son yolcular görünür Ozanlar sokağından Gece garip yüreğime düşen kızıl kor Gözlerimde Ankara tütüyor Altındağ'ın artan kalabalığı Mamak yollarında dizim dizim işçiler Vişne bahçelerinden gelen serinlik Badem çiçeklerine yağmur çiseler Sen bu düşü neye yorarsan yor Gözlerimde Ankara tütüyor... Kaynak: Yeşil Çağ, s. 12 İlhan Geçer |
Güz Vurgunu Güz Vurgunu Hüzün sokaklarında gülkurusu bir imbat Kuşların kanadında çığlık çığlık sonbahar Muhteşem demindeki renklere inat Kırık telli sazlarda bir Bestenigâr Eskimiş saçaklarda yüreği dertli kumru Güz sevdalarına matem tutuyor Karalar bürüdü nazlı bulutu Sonbahar en sıcak umutları yutuyor Semalarda yazla hazin vedalaşmalar Daha hızlı dövüyor dalgalar kıyıları Yine yapraksız kaldı zamanı yutan çınar Kehribar tesbihlere dizdik zamanı... İlhan Geçer |
Hatıralar Şehri Hatıralar Şehri Yeşil rüyalarında hatıralar Mevsimler boyunca çiçeklenirdi. Sonsuzluğu hayal edilen bahar Dişi gençliğini bu şehre verdi. Huzur dal dal açar bahçelerinde Sevda masalları dinler çiçekler. Hulyalara dalan gecelerinde Yeşil gözlerini öper melekler. "Gümüşlü", fecirle tutuşan kümbet Fani zaman akar "Nilüfer". Türbelerde hâlâ mukaddes nöbet Ova, fethin nal seslerini dinler. Geçmiş zamanlardan kalan aydınlık İpek gecelerine iner sel gibi. Yıldızların koynunda erir aydınlık Yeşil rengi bir darbımesel gibi. Hülyalara boş kadehler uzatır Garip akşamlardan taşan su sesi. Anlatır sevdaları satır satır Sır kutusu çınarların gövdesi. Mavi çinilerden okunur Kur'an Ses vermedikçe tarih, kubbelerinden. Hep aynı şarkıyı söyler şadırvan, "Çıkmaz muhabbetin derun-u dilden..." Mahzun selvilerde uhrevi sada Mesut yalnızlığında Emirsultan. Hatıralar şehri zümrüt Bursa'da Rüzgarların kanadındadır zaman... İlhan Geçer |
Işıklı Yaşantı Işıklı Yaşantı Gözlerin iki yıldız damlası Çalar akşamla kapımı Bir yağmur başlar içimde yeşil Döker üzüntü yapraklarını Her gece bir başka mevsimle gelirsin Dudaklarında alev alev yaz Bir bahar kadar arzulu bazan Bazan da kış gibi serin ve beyaz Rahat okşayışlar gibidir Sabahımda ışık ellerin Sonra tutup alınyazımı yazar Bırakır ortasında güzelliklerin Durur yeşilin ortasında umut Mutluluk gülümser gecelerden Ölümü yalanlayan şarkılar geçer Birlikte dolaştığımız bahçelerden... İlhan Geçer |
Kayıp Kayıp Bu her şeyini yitirmiş dünyamda Ne doğan günden ümit kaldı Ne parampaça gönlümde tahammül Dost yüzünde kayboldu bu simsiyah akşamda O hep ötsün dediğimiz kuşlar da sustular En acı lezzetinde zaman Sen olmadıkça anladım Yalan gündüzlerin ışığı yalan Ufuklar merhametsiz rüzgarlar hoyrat Ve ömrün bahçelerinde keder Yalnızlığın acılarında Can verdi aydınlık mevsimler... İlhan Geçer |
Küçük İstasyonlar Küçük İstasyonlar Nedense küçük istasyonların hali insana hep hüzün verir Tek başına unutulmuş gibi Ağaç toprak ve demir Cam arkasında solgun yüzlü bir kadın Mahzun gözlerle bakar çekilir Küçük istasyonlar bana hep Buruk yalnızlıkları tattırır Gurbeti acı acı çalar kampana Kavruk ağaç kara vagon gökte yıldız yalnızdır Hüznüyle kaderiyle başbaşa yorgun Yanında yöresinde renkler sapsarı Terkedilmiş hâtıralar gibidir Ara istasyonların kül rengi binaları Ara istasyonları kederli küskün Çevrenin kaderini yansıtır Gecelerin ayazında gelip geçen trenler İnsanın yüreğini biraz olsun ısıtır Çok zaman ölümü düşündürür İnsana küçük istasyonların hali Garip yolcuları titrer öksürür Telgraf tellerinde kuşlar misali... İlhan Geçer |
Mavi İkindiler Mavi İkindiler Bir bir uzaklaştı yıldızlar Hüzzam besteler çalınan göklerimden Sevimsiz bir telâş aldı zamanı Aynalar gülüşünü yitirdi birden Bir çıkmaz sokağa girdi ümitler Üşüdü sevgilerin nazlı ağacı Fenerleri karardı sensiz kıyılarımın Pembe sevinçlerimde bir kara sancı Parladı unutuşun keskin bıçağı Bir tren çığlığıyle silindi hâtıralar KöPage Rankingüleri yıkıldı sana giden yolların Mutluluğu kurumuş bahçeme yağmur Durmadan ayrılığı ve hüznü yağar Üzüntü mangalında yalnızlığın külleri Aşkımızın ikilik cezvesi bomboş Uzaklaştı limanımdan güneş yelkenlileri Şimdi en mavi ikindiler bile loş... İlhan Geçer |
Melankoli Melankoli O şehirde gene şarkılar söyleniyordur Karşılık görmemiş sevgiler üstüne Işıkları sönmüş odamda Yarım kalmış şarkımı duyuyor musun? Beni sorarsan gene yapayalnızım Sen sıcak yatağında rahat uyuyor musun? Boş kalan yastığımı başkası mı doldurmuş? Ellerini okşayan o yabancı kim Öyle uzak bakma yüzüme Seni artık yolundan döndürecek değilim Ne o gözlerin dolmuş yoksa ağlıyor musun? Kırk yılda bir olsun beni anıyor musun? Özlediğin hayatı buldun mu bilmem Gözlerinde hala hüzün var gibi Gene yüzün gülmüyor anlat nedendir Gene aşksız gene bomboş mu için Niye ellerin soğuk yoksa üşüyor musun? Mutluluğun peşinden hala koşuyor musun? Kar mı yağdı güvendiğin dağlara? Seni de bir türlü umdurmadı mı kader? Üzme kendini her şeye rağmen Dünya yaşanmaya değer Bu yerler bu alem her şeyden yoksun Sana sesleniyorum duyuyor musun? İlhan Geçer |
Sonbahar Hüzünleri Sonbahar Hüzünleri Kalmadı göklerin mavi gülümsemesi Yağmur halinde indi toprağa teşrin... Sarı avuçlarıyla alkış tutuyor Hüznün zaferine mevsim. Cümle düşünceler perişan Mahzun hayaller darmadağın. Ölümü andırıyor çipil geceler Acı, güneye dönüşü kuşların. Rüzgarda çürük yaprak kokusu Benzi uçuk hastada içlenme, telaş... Teselli ufkunda kara perdeler Ve kaybolan renklerde bir damla yaş... Gümüş dumanlar örttü güzellikleri Yok ömrümüzde o eski lezzet. Melül akşamlar ağlatır bizi Ürkek bakışlarda korku ve hasret. Bir endişe var sararan dalda Düşen yapraklarda kaldı neşemiz. Yeşilin kaderinde can verdi ümit Yaklaştı toprağa gölgemiz. İlhan Geçer |
Türkiyem Uyanıyor Türkiyem Uyanıyor Silkindi karanlığından Pırıl pınl sabahlara. Tarla motor sesiyle uyandı Bereket yüklü bahara. Keyfince akmıyacak gayrı Seyhan, Sakarya, Tunca. Alabildiğine yeşermiş tohum Rahat topraklar boyunca. Kemirmiyor yeşil kurt, pembe kurt, Gönlümce büyümede pamuk; Mesut günlere doğru Türkiyem Aydınlık ufuk. Yollar büyüdükçe ferah, Bozkır yollara aşık; Dost bir el gibi uzanmada Her yana ışık. Cümle dertler tükenir bir gün, Türkiyem gök maviliğince rahat; Rüzgar gibi savruluyor harmanlar Çalmak üzere özlenen saat. Kaynak: Türkiye Şiirleri İlhan Geçer |
Unutuş Unutuş İnsan bu kopar birşeylerden hep Aşktan, anılardan ya da bir kentten Yalnız geçen gemilerin izleri kalır Durgun sularında titreşen Sonra acı bir rüzgar öper Aşka susayan dudaklar Ezer hoyratça kışlar Sessiz dökülen yaprakları Açar aşkın büyüklüğünce Gönül bahçelerinde keder Mutluluğun örtük penceresinde Boynu bükük mevsimler Kopar tespih taneleri gibi İçimizden hatıralar Sönmüş mangalında geçmişin Kalır hüzünlü avuntular Yağar ayrılığın yağmuru çisil çisil Şimdi uzak bir kenttedir ışıklı yaşantılar Bulutlu göklerinde ümitlerimizin Ebedi unutuş ve hatıralar... İlhan Geçer |
Usul Usul Usul Usul Özlem rıhtımında gün akşam oldu Sarıl küreklere gel usul usul Güzelim leylâklar saçını yoldu Dağıt hüzünleri gül usul usul Odalar şenlensin ayak sesinle Aynı saksılarda büyü benimle Mutluluğa dönük şarkını söyle Kopsun sevincinden tel usul usul Yağmur ol göklerden yağ ellerime Ayışığı gibi vur yollarıma Nazlı kuşlar gibi kon dallarıma Sevda sepetime dol usul usul Katmer katmer açıl gönül bahçemde Bir ipek çevre ol fakir bohçamda Mecnun'um Leylâ'sın dertli bahçemde Kapımı yeniden çal usul usul... İlhan Geçer |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:38 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2