![]() |
Metin Eloğlu Şiirleri Aşklama Şaraptı rakıydı şuydu buydu Kişi esrimeyi bir aşkta tatmalı ilkten Dedim ya ondan gayrı korkuluğa güvenmem İçtiğim hep aşktı benim gerisi tortu Sevişik bir keçi yumukgöz oğlağına Özüne aşk sızmış o sütü emziriyor Yumurtasını bir kovuğa koyarken Aşkı da koyuyor anaç zargana Aşk mavisi tükendiyse o boşuna denizde Bil ki diken diken bir çamurla örtülüdür sığlığı Niye enez bu zambak diye sordular mıydı Aşksız geçen günlerinde örselenmiş, de Aşk bürünmeseydi de bak hiç şakır mıydı Şu bi damlacık isketeyi tâ gagadan kuyruğa Kişi gönlünü yitirdi mi ne yüzle çıkar sokağa Yaşamda nesi varsa aşk işte onun adı Ansıyın aşkla yağdı da sular Ondan kokulandı ıtır çiçeklendi elma Doğayla el ele bizi üreten bir sevgi var Evrende en soylusu sezdim ki bu çoğalma... Metin Eloğlu |
Boynumun Borcu Boynumun Borcu Leman Hanım Size bir şiir borcum vardı ya İşte onu ödüyorum... Metin Eloğlu |
Çıt Çıt Zil kuş kanatlarını usulca kötürümledi Çıtı çıkmıyor uyuntu göğermelerin Pıtrak gibi güzelliğin Deli evcilliğimi neyle körüklemeli Çıt yok Hep kar'a, karanlığa çatlamış o kuş pencereleri Bu ödünç barınak mı bizcil denize bakan Sıcacık rafta bir ılık kavanozda üreyen Süs balıklarına yem tatlısu pireleri Çıt yok Bunlar hep yazda hırka örgüleri su donar avucunda bir yalnızın Bir çürük sicim bir kördüğüm o aşk kangalında Çıt yok Kar ışır, ısıtır da... Metin Eloğlu |
Çilingir Sofrası Çilingir Sofrası Bu zıkkımın yanında Arnavut cigeri ister, bir. Çiroz salatası ister, iki. Cacık ister, üç. Adalet, müsavat, hürriyet demeye Sadece yürek ister... Metin Eloğlu |
Eloglu Eloglu Eloglu binlik bozdurur Ben bozduramam Eloglu başını yastıga kor komaz uyur Ben uyuyamam Eloglunun sofrasında dokuz türlü Benim aç yattıgım olur bazen Benim evim gecekondu Eloglunda apartman Eloglunda ince müzik Benimkisi aman aman Benim kuru başım bana yeter Eloglunda karı kızan Ben keçileri kaybettim Eloglu usta çoban Bu soyadı bana haram... Metin Eloğlu |
Eşcil Eşcil Aşksa bu, ben buna varım, günlerim sığı; Gündüze dek kalasın diye sevdim seni geceden Eşcilim ben, ben buyum, ne güzel huy bu; Bir hız gelsen, hemen olsan, sonra yazlar; Bunca yıldan tatmadığım bir tınarça balığı; Belki gözlerimin kıymığı şu denizler! Metin Eloğlu |
Firavun Firavun Daha da gevşedi düğüme dönüşen ilmek Göz uzanığım baldırıçıplak dağlar Aşnaların derebeyliği niçin mi sağır Sabahın köründe insanı kireçlemek Sapsarı hıdırellez de olur mu olur Etekleri çalpara efendim yavaş Uğultulu siste didiklenen leş Ramses’i andıran sofu ıhlamur... Metin Eloğlu |
Gökyüzü Gökyüzü Bu ne bu Bu noksan gökyüzü ne Bu mavi nemenem mavi Neyin nesi bu bulut Erkeklik oldu mu be... Metin Eloğlu |
İnce Elek İnce Elek İçtikçe içesim geliyor gayrı ne bilgi ara ne hüner Beni bu rakıyla baş başa bırakma Adam olayım çalışıp para kazanayım Beni böyle işsiz güçsüz bırakma Beni uslandır beni yüreklendir Beni deli edip bırakma Bilsen nereleri var kalk gidelim Beni hep buralarda bırakma Beni aç bırak evsiz urbasız bırak Beni sensiz bırakma Beni ne yap biliyor musun Beni yont beni arıt beni ayıkla... Metin Eloğlu |
Kızılcıklar Oldu mu? Kızılcıklar Oldu mu? Kül yağmuru gibi inen yaz Hiç yoktan bizim değil Oysa haziran bura işlerimiz buralı Dışarı uğrayan kuşlar Bir gurbetten ötekine konuyor Gün diken diken akşam tetikte Ve tahtaboştaki karaltılar Belki hamut belki kırba Didik didik bohçadan sarkan Mimlenmiş bir kadındı Söylenecek ne var bunda... Metin Eloğlu |
Odun Odun İstanbul'un ortasında bir bahçe Silme güvercin tavanı Yeşeren ekinlerin muştusunca Eylül bitiminin aydınlık günü Sıcacıktın aşklıydın bence Sensizlikte bir yoksuldum yavandın Şuramda saklı o sıcacık ekmeği Senin doyumluk aşına bandım Bakmakla doyulmaz çeşniden Özlemlerle ışımış bir yüzün vardı Gayrı çil çil düzen yokluğunda kül kesilir Bunca ömrüm varlığınla uzardı Salt sana vergi umudu aşılamak Dipdiri aklın fikrin yüreğince uluydu İçin dışın boz ela gümrah gözlerin Güzeli yeniydi İstanbul'luydu Hayatı bölüşürken güleçtik dobradobraydık Sana ekli yaşamak elbet içime sindi Hani yüzümüzü ağartacak günlere teşne Yoksun çağlar dost çağanlar içiydi Sen vardın son yaz vardı bitişiğimde Bambaşka gördüm ülkeyi halkı acunu Gerçekliğin bacasında kopkoyu tüttün Gürül gürül yanası ocağımın odunu Kıvancım sensin ergem sensin bilgim sen Kuşandıkça beni ben eden kılık Barışta hürlükle sevdayla gelen O cayılması ayıp mutluluk... Metin Eloğlu |
Ömür Törpüsü Ömür Törpüsü Yaşamak istiyorum Yaşamak istiyorsun Yaşamak istiyor Böyle şiir olmaz, diyeceksin; biliyorum. Ama böyle dünya olur mu? Böyle barış olur mu? Böyle hürriyet olur mu? Böyle kardeşlik olur mu? Biliyorum ki, katlanıver, diyeceksin; Ama böyle yaşamak olur mu! Metin Eloğlu |
Şişedeki Şişedeki Şişede durdugu gibi durmaz ki kafir Tutar insana yaşamayi sevdirir... Metin Eloğlu |
Uyan Uyan Hadi uyan Günışığı çilemeye başladı başucunda Denizler bir mavilik edindi günden Seher yeline uyup kuşlar tüneğinden uçtu Bu türküyü dinlemeyecek misin Hadi uyan Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine Yoksul olsan da uyan Garip olsan da uyan Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için Hadi uyan Denizi dinle yaşamak desin Toprağı dinle barışmak desin Göğü dinle sevişmek desin Bir plak konmuş gibi gramofona İşte aşk işte özlem işte savaşmak gücü Uyan diyor usansana Hadi uyan Sevdiğim uyan N’olur uyan... Metin Eloğlu |
Xavier Cugat Xavier Cugat Amma da yaptın şıllık kız, Dağlıysak, insan değil miyiz yani? Koyunları sattık, vurduk üçbini; Öküzleri sattık, vurduk beşbini; Bu parayı mezara mı götüreceğiz? Hele gel, seni vizon pöstekilere saram; Koluma takıp Kervansaray'a gidem; Sana Chat-Noir'lar alam mı; Kokluyanın burnu düşsün. Joze İturbi'den, Xavier Cugat'tan Sana pilâk alam mı? O çalsın, sen tepinedur... Seni eşek sütünden banyolara yatırıp, Camel'ini binliklerle yakam mı? Naylon'una ne verem? Metin Eloğlu |
Yitikçi Yitikçi Hadi git azıcık İstanbul işte Kosunlar o denizi bir çanaga Bir çikina elesinler o günlerimi O yazdan Üsküdar'dan ne kaldıysa Elif'ten Doldur ceplerine Onlarda yoksa komşularında vardır Tanırlar sevinirler Beni bay Metin gönderdi, de... Metin Eloğlu |
Zurnanın Zırt Dediği Yer Zurnanın Zırt Dediği Yer Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış; Ama size kalacak. Olur a, Sultan Süleyman bilememiş işini; Ama siz bileceksiniz. Şöyle sizinle beraber üç beş kişi; Öte yanı kördöğüşü. Bir gün yaşamışsınız, ömrünüzde bereket; Akşam olmuş kendiliğinden; Bir konağınız var dayalı döşeli; Kapıda arabanız, oda oda mutluluğunuz; Kadehte kuşsütü var, tabakta minaregölgesi... Biraz da aşk masalı ekleyin bu düzene; Eklediniz mi? Oh, yaşamak ne güzel şeymiş be! Güzeldir tabii... Şimdi de bir oda düşünün bakalım; Halı, kilim hakgetire. Ekmeğin, katığın lafı hiç edilmesin, Otu ocağı bir kalem geçin; Beş kişi uzanmış bir sedire, Basıyorlar küfürü; Kime? Ne bileyim ben, kime... Bu oda niçin mi yoksul? O beş kişi yoksul da onun için. Bu bayların, bayanların derdi ne mi? Ne olacak: Memleketin derdi. Peki ama, çaresi yok mu bu işin? Ha şöyle, Düşünmeye alışın. Metin Eloğlu |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:46 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2