![]() |
Muhsin İlyas Subaşı Şiirleri Aşkın Daveti Deniz, yosunlu suçlarını uzattı bana Köpükler balık tadında Sahilin öbür ucundan bir ses yükseldi, ‘Ben aşkı arayanların gözyaşıyım!’ Açtım yüreğimi ‘dol!..’ dedim. Çöl her gün aşıkların nefesiyle yıkanır Kum taneleri ayak izidir yıldızların Söyler rüzgârlar gurbet türkülerini, ‘Ben aşıkların duaya açılmış elleriyim’ Uzattım yüreğimi ‘al!..’ dedim. Güller alev alev tutuşur bu yaylalarda Yanan onlarin rengi yakılan umutlarımdır Aynalar saklamadı sırlarımı, ifşa ettiler, ‘Saklayacak yer aramaktayım bu emanete?’ Gösterdim yüreğimi ‘kal!..’ dedim. Gözlerime kilit vurdular her akşam Dilim anahtardı bilemediler. Yusuf’un gömleği sırtımda türkü söyler ‘Bir kapı ararım, bıçağı Züleyha’ya saklayacak’ Sundum yüreğimi, ‘çal’ dedim... Muhsin İlyas Subaşı |
Aşkın Rengi Aşkın Rengi Bu gece kapılar umuda açık, Güller türküsünü bana söylüyor. İster gönlümde kal, ister çöle çık, Zaman, ‘Aldananı affetmem’ diyor. Nice türküleri göze söyledim, Nice sözden aldım, söze söyledim, Toprağa, yağmura, köze söyledim, Vefâyı satmadım, Allah biliyor. Dallar renklenince, su uyanınca, Yürek hasret denen odla yanınca, Düşteki düğünü vuslat sanınca, Umutlar kapına saf saf geliyor... Muhsin İlyas Subaşı |
Atınız Konuşsun Atınız Konuşsun Binin atlarınıza gidin buradan, Gidin gecesi olmayan aydınlıklara. Eğer bir eşkiya keserse yolunuzu, Atınız konuşsuz, siz susun. Binin atlarınıza giden buradan, Gidin çiçeklerin ninnisiyle uyuyan yaylalara. Eğer sınır bekçileri keserse yolunuzu, Atınız konuşsun, siz susun, Binin atlarınıza gidin buradan, Gidin yalanın ulaşmadığı vadilere. Eğer korkular keserse yolunuzu, Atınız konuşsun, siz susun!.. Ah, yelesinde rüzgârın türkü söylediği atlar, Ah, geleceğe adanmış genç süvariler, Zamanı kirletenler şimdi peşinizdedir, Söyleyin sizleri kimler korusun? Muhsin İlyas Subaşı |
Aynanın Anlattıkları Aynanın Anlattıkları Anlarsın hayatın korkunç yükünü, Hüznün aynalara yansıdığı gün. Yarınsız olmanın som gerçeğiyle, Başlar saçlarında bir beyaz sürgün. Bastona yüklenen bir ömrün kahrı, Uzanacak eli umutla bekler. Gözlerin takılır gençlik resmine, Her bakış, vehmine bir şeyler ekler. Geçmişin en bâkir hatırasında, Zamanın cümbüşü başlamış raksa. Olgun mesafeler döner çöküşe, Tedavi diriltse, ecel bıraksa. Doğmak bir imtiyaz, ölmek imtiyaz, Harp ve kazaların talan devrinde. İhtiyarlık dert mi yaşayan için, Bin kere ölen var, şimdi bir günde! Muhsin İlyas Subaşı |
Benim Şiirim Benim Şiirim Oturup düşünsün benim şiirim, Ne ağlasın, ne de bağırıversin. Gurbet, Hasret, Hikmet pınarlarından Geçip son visâle sevgiyle ersin. İnsanın çok yönlü duygularında, Buluversin o da bir küçük liman. Geleceği, dünün göğüslerinden, Şiirimle emip büyüsün zaman! Soylu bir geçmişin mirasçısıyım, Divanlar keşfimde anahtar benim. Fikirle hissimi kucaklar dünyam, Hilkâtin sırrına açık yüreğim... ‘İçgüdü, dış tesir ve çılgın hayâl’, Kalemime şükür belâ olmadi, Ilâhi idrâkin saltanatina, Bunlarla şiirim yol da bulmadi. Mayamda deryâdil bir heyecan var, Öncelikle beni bana koşturur. Kendimi buluşun yorgun zevkine, Sonsuz bir koşunun kahrini vurur... Aşkinda kendimi bulma gayreti, Bir sentezin mermerine renk olur. Gönlümdeki sirri keşfeden Tevhid, Telkin çizgisinde kendini bulur!.. Muhsin İlyas Subaşı |
Bir İnce Yola Düştüm Bir İnce Yola Düştüm Hilkâtten haşre kadar, bir ince yola düştüm, Emdim ruhunu aşkin, bir başka hâle düştüm. Mizrabi yüregimin vurdukça tellerine, Gözlerime kelepçe takti da gitti biri, Baglandim sükûtuna, yığıldım ellerine, Ressamını bekleyen bir boş tuvale düştüm. İçimde süvârisi kaybedilmiş bir at var, Tutmam yelelerinden, yollarımda sırat var. Kendi dizginlerimi verdim başkalarına, Bir küheylan gibiyim, umut gibi, dipdiri, Sevdâmın denizinde kulaç açtım yarına, Dalgalarla boğuşan bir yalnız sala düştüm. Kuş çağırdı inandım, dal çağırdı bağlandım, Hamdım yola çıkarken, şükür piştim ve yandım Işıkların dansıyla sabaha uyanırken, Avuçladı gönlümü sevdâlımın gözleri Aşka doğru bir sonsuz koşudayım şimdi ben Meyvesi vuslat olan bir ince yola düştüm... Muhsin İlyas Subaşı |
Bir Ölümsüz Aşk İçin Bir Ölümsüz Aşk İçin Beni yenileyecek bir sevdaya tutsağım, İçimdeki gurbeti buhurdan gibi tüter. Ben, infilâk etmeye hazırlanmış bir dağım, Sevdalımın bir defa nazar etmesi yeter!. Fecir kadar ılımlı, denizler kadar berrak, Zamanı bir kadehin dudaklarında bırak, Gel de bendeki aşkın deli rüzgârına bak, Bir soylu savaş için beni ön safa iter. Büyülenmiş hıçkırık kuşatmış dört yanımı, Bana bırakmaz hasret, bir eşref zamanımı, Kaç başaktan sağmışlar bilmiyorum kanımı, Bir ölümsüz aşk için damarlarımda titrer... Muhsin İlyas Subaşı |
Biter Biter Umut yorulur, koşmazsa, Bir köhne kafeste biter. Gerçek hayali aşmazsa, Ömür bir nefeste biter. Bir hevese neler verdik, Nice hayaller gönderdik, Kim bilir kaç saf güzellik, Çirkinleşen süste biter... Üstüyle altı bir yerin, Beklemek acılı, derin, Yaşanmayan sevgilerin, Heyecanı seste biter. Umut, zaman, imkân derken, Yalnızlık gelmişse erken, Sen koroda yer ararken, O çalınan beste biter!.. Muhsin İlyas Subaşı |
Çanakkale Gazeli Çanakkale Gazeli Bu savaş, geceleri halden hâle bürünür, Ay şehitlere güler, gün melâle bürünür. Yumruğum Conkbayırı, Tınaztepe'dir alnım, Ufkum zafer tadında bir hâyale bürünür... Vurur kösünü mehter, kurulur can pazarı, Sınırlarım nur rengi bir hilâle bürünür... Gün boyu siperlerde sığınağım duamdır, Gözlerim ve yüreğim o cemâle bürünür. Boğaz şahdamarımdır, sahiller pençelerim, Kılıcımdan korkanlar, kıyl u kâle bürünür... Yüz binlerce yiğidim kanıyla yıkar yurdu, Melekler iner yere, son visâle bürünür... Çanakkale geçilmez!, şehidler nöbettedir, Çanakkale, içimde kaç misâle bürünür... Muhsin İlyas Subaşı |
Çocuk ve Melek Çocuk ve Melek Bir ev yaptı da çamurdan, İçine gönlünü koydu. Çöp topladı şurdan-burdan, Beşik yaptı da uyudu: Rüyasında dedi Melek: - İyi ama, ya büyürsen, N'olur beşik bilmek gerek? Çocuk güldü: -Varsın ya sen, Ben büyürüm ve ölürüm, Ama çocuklar tükenmez. Bunun içindir ki, hürüm, Bayrağım hiç burçtan inmez.! Melek güldü: -Tatlım, canım, İkimiz aynı soydanız. Sen benim görünen yanım, Üstelik aynı huydanız.! Melek döndü dünyasına, Bırakarak bu yüzünü. Çocuk daldı hülyasına, Rüyadan açıp gözünü... Muhsin İlyas Subaşı |
Daha Yolun Başındasın Daha Yolun Başındasın Sevdâ bu, acı verecek, Daha yolun başındasın. Kaç kapıya gönderecek, Daha yolun başındasın. Kanattıysa gönlü aşkın, Umut ayrılıktan yakın, Korkuya kapılma sakın, Daha yolun başındasın. Sevgi bedeliyle güzel, Hem ebeddir, hem de ezel, Yüreğini hazırla gel, Daha yolun başındasın. Yel olup her dalda esme, Gönle giden yolu kesme, Karşılıksız aşka küsme, Daha yolun başındasın!.. Muhsin İlyas Subaşı |
Duyabildin mi? Duyabildin mi? Yuvasına Bülbül, kaynağına su, Dönerken hû çeker, duyabildin mi? Ateşin bitince kızgın kâbusu, Sönerken hû çeker, duyabildin mi? Ufukta bir ışık, yolda çile var, Ülküsü bir ömrü kavurur, yakar, Doru kısraklara delikanlılar, Binerken hû çeker, duyabildin mi? Umut ve yıldızlar dağları bekler, İnsan bu, hayâli çıkarır, ekler, Aşkın mahşerine doğru melekler, İnerken hû çeker, duyabildin mi? Sevdâ adresini vermiştir nâra, Acımaz koşturur binbir diyâra, Vuslata erince sızlayan yara, Dinerken hû çeker, duyabildin mi? Muhsin İlyas Subaşı |
Düştüm Düştüm Kudüm'de düşünen ney'de ağlayan, Derviş feryadının diline düştüm. Mızrabın hışmını çığlıkla yayan, Tambur'un yorulmuş teline düştüm. Hüznüm ferahfezâ, sabrım hicazkâr, Meşrebim meşkimle oldu bîkarar, Bırakma beni yâr, kurtar beni yâr, Kaçarken zalimin eline düştüm!.. Muhsin İlyas Subaşı |
Gençlik Türküsü Gençlik Türküsü Yaşa, kaybettiğimiz o yurtların yasını, Ulubatlı'yla taşı bayrağımı koşarak. Kays'a bırak en sıcak Leylâ mâcerâsını, Bu delişmen çağında destanlar yazmana bak! Târık gibi arkanda gemi külleri kalsın, Sen yüksel ki yiğidim, düşmanların alçalsın! .. Sinan ol, kubbe kubbe süsle gökdünyamızı, Bize Mevlâna gibi gönül aşkını anlat. Yeniden üç kıtada büyüt coğrafyamızı, Gurbetteki hasreti getir sevdamıza kat.: Kalmasın ne Asya'da ne de Balkan'da acım, Bugün sana dünkünden daha çok muhtacım! .. Alpaslan ol, Fatih ol, Süleyman ol, Selim ol, Yurdumu seccade yap, Yunuslar konaklasın. İstemeden dağıtan hamiyetli elim ol, Yüreğin neşemi de, acımı da saklasın.. Sevinsin öksüzlerim altında kanadının, Kızlar kelebek olsun etrafında adının... Sen de yönel uzaya, çelik uydulara bin, Sulhun güvercini ol, diren nötrona karşı. İster yerden göğe çık, ister gökten yere in, Seninle söyleyelim, dinlenecek son marşı! Tüm soylu duyguların yıkanırken kanında, Arınmalı hırsların, aklınla imanında! .. Hamâset aksiyondur, geriye dönüş değil! Beşbin yıllık tarihin anlatır bunu sana. Bayrağa saygıya dur, mihrabda Rabb'a eğil, Teslim olmasın dünyan, bekledikleri son'a! Öncüsü ol çağının, fetihlerinde çoğal, Ülkülerin süslesin ufuklarını dal dal! Muhsin İlyas Subaşı |
Gördüm Gördüm Gece avuçlarımda uyandı, Güneşi yüreğime gömdüm. Aktı kanım damla damla, Kanımdan utanan gülleri gördüm... Zaman ve toprak el eleydi, Bir hüzzam beste dillerinde, Uzattım avuçlarımı yüreklerine, Can veren elleri gördüm... Ateş yorgun, su durgundu, Rüzgâr rüyasına çekilmişti. Kapattım gözlerimi açtım gönlümü, İçimde kördüğüm yolları gördüm... Muhsin İlyas Subaşı |
Gülün Olayım Gülün Olayım Dostluğa uzanan elin olayım, Sevgiyi anlatan dilin olayım, Bahçende yetiştir besle, büyüt de, Yakana takılan gülün olayım... Muhsin İlyas Subaşı |
Kerem Kerem Bu yıldızlar iyi tanır Kerem'i, Kaç geceyi birlikte bölüştüler. Bu sokaklar iyi tanır Kerem'i, Nice sabahlara yorgun düştüler. Kerem, bu toprağın aşkta nefesi, Kerem, külündeki hasretin sesi, Kerem, Aslıhan'ın en saf bestesi, Kaç türküyle gönlümüzde piştiler... Muhsin İlyas Subaşı |
Korkma Sıcaklığında Ölmem Korkma Sıcaklığında Ölmem Aşkın gözlerine hapsolduğun günden beri, Ben seni yürek yangını bir vahada ararım. Ararım serabın aldattığı ufuklar içinde, Bulmam mümkün mü, bilmem? Geceleri nasıl sağarsa dişi kurdun yüreği, Nasıl sağarsa süt anne sabaha yorgunluğunu, Bendeki bekleyiş de öyle çıplak, öyle yalın. Uyanır kendi gurbetinde yalnızlığına, Bilesin ki, başka sevdalara gelmem.. Gel, zamanın savrulan yelesine terk etme beni, Gel, yoklamasın ruhumu derebeyi atlıları. Gel, beni umutlarına kuşandır en bakir vaktinde, İçimde kanasın gülleri zerâfetin. Yıkandıkça dirilir yüreğinde duygularım, Korkma, sıcaklığında ölmem... Muhsin İlyas Subaşı |
Leylâ Leylâ Gönlümdeki bulutlar, Dökerken göz yaşını, İçimde ırmak olup Sana taşıyor Leylâ. Aynaların kalbine Hapsolan güzelliğin, Beni, benden koparıp Sende coşuyor Leylâ. Gurbet türküleriyle Bana zulmeden hasret, Düşlerimde uyanıp Sana koşuyor Leylâ. Rabbim hilkat gününde Vadettiği cemali, Niçin bende değil de, Sende yaşıyor Leylâ? Muhsin İlyas Subaşı |
Sen Züleyhâ mısın? Sen Züleyhâ mısın? Sen Züleyhâ mısın bu gece; Yapıştın gözuçlarıma Yusuf diye? Halbuki gönül kuyuma gömülüyüm, Yakubum olsan da çıkmam oradan, Ben, nice Züleyhâ'nın gülüyüm... Sen Züleyhâ mısın bu gece? Rüyâlarıma ses ve ışık kattın. Halbuki zindandaydı hülyâlarım, Kervanlardan kiralamıştım onu, Hasretinle gözlerimi kanattın... Sen Züleyhâ mısın bu gece? Kuyudan, kervandan, zindandan geçtim, Kaç göz bıçak kesildi, Kaç yürek ateş oldu? Yırtılan gömleğimi getirdin ortaya, Kanım Yakubuma gömleğim sana kaldı.. Sen Züleyhâ olarak kal her gece, Ben Yusuf'tan da ötedeyim şimdi. Bir başka sevdâya türkü söylerim, Kaç Yusuf güzelliğinden geçtim bilsen, Kendi Züleyhâma giderim. Muhsin İlyas Subaşı |
Söyleme Renklerini Gecenin Söyleme Renklerini Gecenin Söyleme renklerini gecenin, Gündüzün kokusunu anlatma bana. Sen yağmurun yıkadığı sevdâdan bahset, Beni aradığın günden bu yana. Bak, renkler nasıl boyuyor insanı, Yaşadığı çilenin tonlarına. Rüzgâr nasıl dağıtıyor umutlarını, Beni aradığın günden bu yana. Bakışlarından sarkan umutlarını tanırım, Işık verir gizlenmiş o sevdâna. Bir rüya ülkesine koştum acılarımı, Beni aradığın günden bu yana. Ne seni arasın ne beni bulsun, Al beni de götür umutlarına. Musa’nın asasına sardım geleceğimi, Beni aradığın günden bu yana... Muhsin İlyas Subaşı |
Tutma Yüreğimi Tutma Yüreğimi Bu yolculuk, bin basamak, Derinlerden çıkar gelir. Bu yolculuk, bin basamak, Ufka sevgiyle yükselir. Bu yolculuk, ırmakta su, Gökte yıldız, dağda rüzgâr, Bu yolculuk, aşk kokusu, Yolları içime doğar. Bu yolculuk, ne han ister, Ne de Arap soylu kısrak. Bu yolculuk aşka gider, Tutma yüreğimi, bırak! Muhsin İlyas Subaşı |
Yüreginle Tut Beni Yüreginle Tut Beni Bu türkünün güftesinde senin hüznün raks eder, Nice gönül cemresine bin umutla serpildin. İçimdeki tunç yeleli atlar gönlüne gider, Beni çarmıha germedin, kırk canlı güle dildin. Sevmek bir umutsa eger, kurtar beni, at beni, Düşüyorum, düşüyorum, yüreginle tut beni. Kendi içine kapanmış bir umudun feryadı, Heyecanlarını saklar en mahrem kuytularda. Melâline kahır yükler kumruların kanadı, Arzuların çiçeklere sevdalı bu bahar da. Onların engin hazzında kokla beni, tat beni, Düşüyorum, düşüyorum, yüreginle tut beni... Gözlerin ifşa ederken dudakların sır saklar, Sular ırmakta yıkanır, yanagında boyanır. Kucagında köpüklerin dili yok, feryâdı var. Acıların etrafında bir uyur, bir uyanır, Artık kendine taşı da mâcerâna kat beni, Düşüyorum, düşüyorum, yüreginle tut beni!.. Muhsin İlyas Subaşı |
Yüreğim Sığınaktır Benim Yüreğim Sığınaktır Benim Deniz yosunlu saçlarını uzattı bana, Köpükleri balık tadında. Sahilin öbür ucundan bir ses yükseldi: -Ben, aşkı arayanların gözyaşıyım. Açtım yüreğimi, -Dal, dedim. Çöl her gün Mecnun'un nefesiyle yıkanır, Kum taneleri ayak izleridir Leyla'nın. Söyler rüzgâr gurbet türkülerini; -Ben aşıkların duaya açılmış elleriyim. Uzattım yüreğimi, Al, dedim. Güller alev alev tutuşur bu yaylalarda, Yanan onların rengi, yakılan yüreğidir. Aynalar saklamadı sırlarını, ifşâ ettiler; -Sığınacak yer aramaktayım bu aleve, Gösterdim yüreğimi; -kal, dedim... Muhsin İlyas Subaşı |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:29 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2