![]() |
Necdet Evliyagil Şiirleri Aşk'ın Mutluluğu "Mutlu aşk yoktur" - Louis Aragon Aşka evet Ama sürekli olanına hayır mı? "Mutlu aşk yoktur" Diyen de kim? Dünya'nın En büyük aşığı Elsa'nın gözlerine vurulan En güzel aşk şiirlerini yazan Ünlü Fransız şairi Louis Aragon değil mi? O bile böyle düşündükten; Bir yerde aşka ezildikten Ve aşkla silindikten Sonra, kim savunacak Aşkın mutluluğunu, Sonsuzluğunu ve de susuzluğunu? "Bırakıp gittin beni" diyerekten Yaşantıyı çöle döndüren Sevgiliye gözyaşı döktüren Kendini bir dalga kırandan Daha yalnız gören Bu nedenlerden midir, nedir Aşkın mutsuzluğunda direnir? Elsa'nın gözlerinin derinliklerinde Bütün güneşleri eriten "Göklerin en mavisi"nde Tüm güzellikleri seven Louis Aragon'da mutlu aşkı Mutsuzluğa dönüştüren Giz nedir ki? Her aşkın öyküsü Mutsuzluğun kapılarında mı Sona erer ya da yolunu yitirir? Eğer aşklar Başladıkları gibi Aynı heyecanla sürüp gitseydi; Hangi aşk mutsuzlukla anılırdı ki? Ve de aşksız yaşanırdı ki? Long-Island - Nisan 1991 Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Boğaziçi'nde Sabah ve Akşam Boğaziçi'nde Sabah ve Akşam Işıl-ışıl Aydınlıktır Boğaziçi, Sevinince sabahları Pırıl-pırıl olur Güzelliğince; Doyumsuz esintiler Şekillenir eteklerinde, Yosun gölgeleri Bakışlarında dinlenir, Bir puslu bulutçuk uçuşur Öpücüklerin doruğundan; Çiçekler bile dağılır Ve de kuşları kaçırır Filizi dallarından... Alaca-alaca Karanlıktır Boğaziçi Kederlenince akşamları, Bulutlar kavrulur Tepelerinde; Değişik mevsimler Renklenir gökyüzü'nde, Yeşilin en sessizleri Gözlerinde düğümlenir, Bir beyaz dalgacık olur Gülücüklerin sahillerde; Savrulan yaprakların hışırtılarıyla Rüzgârlar doyasıya kucaklaşır Ve de martıları kıskandırır, Yaşantı artık tümüyle Bu mavi çalkantıdadır. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Boğaziçi'nde Sonbahar Düştü Boğaziçi'nde Sonbahar Düştü Sonbaharların Sarı, ılık bulutlu güneşi Ve nemli gülümseyişi, Bahçelerde, sahillerde, Puslu, sisli tepelerde, Yakıcı olmayan ışınlarıyla İçimizi ürpertirken; Boğaziçi'nde dökülen Savrulan yapraklar, Yollar-kaldırımlar boyunca, Hışırtılı kuruluğunca, Birbirine kenetlenirken Ve sessizce öpüşürken; Yılların ötesinden Seni anımsadım; Vapurlar gözlerden uzaklaşırken, Akşamları iskeleler tenhalaşırken Geçmiş anıları kucakladım... Sonbaharlarda Bulduğum-yitirdiğim; Çılgınca sevdiğim-sevildiğim, Gözlerinin derinliklerindeki Filiziliklerinde eridiğim, En güzel renkli düşleri Yakaladığım-paylaştığım Sihirli Boğaziçi'ni, Nasıl unutabilirim ki? Ağaçlardan-dallardan Etrafa saçılan, Adımlarımızı kuşatan Ezilmiş yaprakların eşliğinde, Sabahların uykulu sessizliğinde Yeniden dünya'ya gelmişçesine Bu cennet kıyıları dolaştım; Tüm üzüntülerden arındım. Maviliklerin-griliklerin Derinliğinde-esintisinde, Beylerbeyi'nin rıhtımında yakaladım Çatanaların-motorların, Çığlık çığlığa balıkçıların Ruhumda yankılanan Özlem duyduğum gürültüsünü; Güneş batarken kıskandım Rengârenk bulutların Karşı kıyıları uyandıran, Ve yüreğimi dağlayan öpüşünü. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Boğaziçi'nde Suların Kahkahası Boğaziçi'nde Suların Kahkahası Cennet Boğaziçi'nde Mavi'den gri'ye çalan, Rüzgârların ürperten esintisinde Filizi'den nefti'ye kaçan, Ve bu sihirli sessizliklerde Bozbulanık akan dalgaları, Cıvıl-cıvıl akıntıları hışırtıları, Güneş doğarken ve batarken Gözlerinle kucaklayabildin mi? Ohh be, dünya varmış diyebildin mi? Sular ışıl-ışıl yanarken Eflatun'la kırmızı'yla, Ve de binbir çeşit Mavi'nin - lâciverdin Arasına serpilirken, Pembeliklerle tutuşurken, Alev-alev sularla konuşurken, Avuç-avuç renklerin Sedef beyazıyla yoğrulduğunu, Boğaziçi'nde tüm güzelliklerin Bulutların gölgeleriyle Sarmaş-dolaş olduğunu; Sevimli minik köpüklerin, Elele vererek, devrilerek, Üstüste dürülerek-süzülerek, Sağanak-sağanak ışınlarla da öpüşerek Doyumsuz kahkahalar attığını, Çılgınca çalkandığını; Kulaklarını çınlattığını, Kıyılarda düğümlenip güldüğünü, Uzaklaştıkça dağılıp çözüldüğünü, Yaşantın boyu görebildin mi hiç? Bu renkli tablo'da doğayı doyasıya iç Ki, hatırlama karanlıkları ve ölümü. Yüreğindeki paslı kördüğümü, Boğaziçi'ndeki görkemli Gülen, ağlayan, yakaran Ve konuşan dalgalardaki İç çekişmeleri inlemeleri, Balıkların oltalara takılan Gözyaşlarında tutabildin mi? Yaşantının o koskocaman Bilmecesini çözebildin mi? Sularla oynaşan ışıkların Savurdukları renkli kahkahalarla Beraber olabilsen de Bu cennet yörede; Bir akşamüzeri, Yitirilmiş Boğaziçi'ni Gözlerinle değil Sevgilerinle okşayabilsen de, Bir martının kanatlarında Eski anıların da uzantılarında "Altınkum Vapuru"na ulaşabildin mi? Kaptan Köşkü'ne konabildin mi? Anadolu Hisarı'ndaki Gıcırdayan ahşap iskeledeki Tuzlu, yıpranmış eski halatları Çocukluk günlerindeki gibi Küçük avuçlurınla tutabildin mi? Ve de maviliklerin sevimli Gülücükler dağıttığı ürpertileri, Yürekten doyasıya sarabildin mi? Çözülen gül bahçelerinin Genzini-yakan kavuran O iç açan, yaprak yaprak savrulan Kokularını duyabildin mi? Yıllar öncesinde olduğu gibi Ohh be, cânım Boğaziçi'm diyebildin mi? O halde niçin kederlenirsin ki? Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Duyabildiğine Duyabildiğine Kuşun Kanadında arzu Alabildiğine.. Tohumun Toprağında sızı Derinliğine.. Denizin Mavisinde dâvet Görebildiğine.. Gözyaşının İçinde sevinç-keder Duyabildiğine.. İnsanın Alnında yazı Çözebildiğine. Necdet Evliyagil |
Eski Yalı Eski Yalı Boğaziçi'nin Emektar Balıkçısı Sadık Reis'e Kayıkhane'nin Üstündeki cumbada, Her şey değişmiş zamanla.. Sedir, Uzaklaşmış yerinden; Renkler, Çözülmüş kilimden; Zaman, Duvarları dolduran Resim çerçevelerinde kalmış. Boğaziçi'nin Pul pul aydınlığını, Odalara aksettiren, Üç katlı billûr âvize'nin Asıldığı aynalı tavan, Yerini, Yağlı boya çizgilere bırakmış.. Nerde şimdi O cânım divan? Hasır, Bilmem kaç parçaya ayrılmış: Yıllar geçmiş durmadan, Yıllar, renkleri alıp götüren, Sesleri hâfızadan silen, Yıllar konaklamış Eski cumbada... Bu iki katlı Ahşap yalıda Hatıralar vardır, görülen; Dalgalar vardır, sahili döven, Yollar vardır, dönülmeyen... Masalların, En sâdesine Terkedilmiş kayıkhâne Yeşil, Renk olmaktan çıkmış; Avuç avuç serpilmiş Suyun dibine.. Küçük çakıl taşları, Suyun koyu maviliğinde, Elele vermiş yeşille... Cumbayı Kayıkhaneye bağlayan, İki büyük kalas parçası, Bürünmüş yeşile; Yeşilin en güzeline, Birkaç çeşidine.. Rüzgar, Hırçındır, hırçın olmasına Boğaz içinde. Ama; bir def'a düşmeye görsün Yalıların, rüya bahçelerine açılan büyüsüne; Dâvetsiz bir misafir gibi asılır Kayıkhâne'nin mandalına, Ve bırakır kendini, Bu sükûn diyarındaki loşluğa.. Yorgun, bitap düşmüştür artık; Hatıraları rüzgarla beraber, Bu güzel diyarda bıraktık.. Zaman: Bu sihirli tabloda, Mıhlanmıştır günün sessizliğine, Her şey düğümlenmiştir Sanki kayıkhânede.. Deniz, Gümüşi bir boşlukta Maviliğine, yeşilliğine.. Sandal, Tuzlu bir halat parçasiyle, Kayıkçı Sadık Reis'in Küflü duvara çaktığı Paslı bir çiviye... Çakıl taşları suyun dibine, Cumba kayıkhânenin üstüne; Gözler, Boğazın insanı hayata bağlıyan şiirine... Düğümlenmiş hâtıralar vardır Boğaziçi'nde, Sahile inci gibi serpilen, Eski yalıların pencerelerinde. 1955 Kaynak: Eski Yalı Necdet Evliyagil |
Eski Yalıdan Sesleniş Eski Yalıdan Sesleniş Boğaziçi'nin Sahillerinde bıraktık En güzelini ömrün; Çocukluk günlerimizde, Yıpranmış hatıralardan uzaktık.. Bilmiyorduk, Bu masal âleminin Bütün varlığımızı, Kökünden saracağını.. Bilmiyorduk, Mavilikler içerisinde Bir boşluk, Gözün alabildiğine Bir loşluk, Arasında kaybolacağımızı.. Boğaziçi'nde Aynı sahil, Aynı yalı, Aynı mavi su; Yıllar yılı Bu güzelliğe doymayan Aynı tepeler, Birer birer Secdeye gelseler, Böyle bir huzurla Baş başa olmanın, Karşılığını ödeyemezler.. "Göksu"dan, her tekneden Yükselen sesler, Sahillerden pencerelerden Boğazı kucaklayan gözler, Acaba nereye Nereye gittiler? Giden gidiyor işte, Sahiller, Yalılar, Mavi su Ve tepeler, Gene oldukları yerdeler.. Boğaz sevgisiyle kaynaşan Kalpler Gözler Ve sesler, Bir avuç toprak İçerisindeler.. Boğaziçi'nin Üzerinden süzülüp geçecek, Bir bulutun getireceği Yağmuru beklemekteler. Ankara - 1960 Necdet Evliyagil |
Gelenler Gelenler Rüzgârın getirdiği Bir bulut parçası, Birkaç damla yağmur.. Günlerin getirdiği Sonu gelmeyen düşünceler, Yarınlarla dolup-taşan ümitler.. Yılların getirdiği Ağır ağır solan renkler, Saçlarda biriken beyaz teller.. Sevgilinin getirdiği En güzeli ömrün, Eğer dönüşü olmazsa bir gün. Ankara - 1960 Necdet Evliyagil |
Gözyaşı Gözyaşı Çölün ortasında Birkaç damla suya Hasret çekeriz.. Geminin bordasında Gözlerimiz yatar pusuya Sahil bekleriz. Bulutsuz gök boşluğunda Ellerimiz uzanır duaya, Yağmur isteriz.. Sudan uzakta susuz, Suyun içinde huzursuzuz; Bütün bir ömür boyu Gözyaşıyla doluyuz. Ankara - 1960 Kaynak: Duyabildiğine Necdet Evliyagil |
Günlerin Ötesi Günlerin Ötesi Sevinçler-kederler Gözyaşının içindeler. Ümitler-haberler Sesin derinliğindeler. Gündüzler-geceler Sevgilinin tebessümündeler. Ömürler-ölümler Günlerin ötesindeler. Ankara - 1960 Kaynak: Duyabildiğine Necdet Evliyagil |
Huzur ve Hüzün Huzur ve Hüzün Yağmurun Bereketinde huzur, Bulutunda hüzün. Yaprağın Dalında huzur, Dökülüşünde hüzün. Günlerin Sabahında huzur, Gecesinde hüzün. Mevsimlerin Baharında huzur, Kışında hüzün. Sevgilinin Gelişinde huzur, Gidişinde hüzün. Ankara - 1960 Kaynak: Duyabildiğine Necdet Evliyagil |
İstanbul İstanbul Bu şehrin akşamını seyrettik, Ufukta erirken güneş. Sahillerinde gezindik, Hayal ve baharla eş. "Moda Koyu" yanmada, Renklerin grubuyla, Karşıyakanın minareleri aksetmede suya, Bütün gururuyla. Sabahın ilk aydınlığını Yudumlarken deniz, Balıkçı tekneleri Yola çıkar sessiz ve kimsesiz. Fâni* olmuş seneler Evlerde beklenir, "Üsküdar"ının servileri, "Eyüp" sırtlarına Ses verir. Kulak kabartır Allah da-kul da Bir tarih dinlenmede İstanbul'da. * Ölümlü, gep geçici, kalımsız 1955 Kaynak: Eski Yalı Necdet Evliyagil |
İstanbul Mavisi İstanbul Mavisi Sarp Evliyagil'e Maviyi Her yerde görürsün Yalnız ve yalnız Boğaziçi kıyılarında Ve bulutlarında İstanbul mavisi'yle öpülürsün. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Kış Düşüncesi Kış Düşüncesi Terketsen de tüm aydınlık yolları, Kilitli kapıların önünde kalsan da; Kovalamak istediğin özlem dolu anları Yitirdikçe hatırlasan ve sarılsan da... Koklayabileceğini mi sanıyorsun? Çiçeklerle dolu renkli bahçeleri, Niçin okşayarak yaklaşamıyorsun? Senden kopan canlı güzellikleri... Işıkları kaybolmayan bir dünya'da Ve de İstanbul'da mavi'yi tutmamak niçin? Eski yalıların yosunlu kıyılarında Üzülme gölgeni bulamadığın için. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Mavi'yle Çoğalmak Mavi'yle Çoğalmak Gözlerine sığdırabilir misin Mutluluğun aydınlıklarını? Ellerine alabilir misin Kaybolmuş yılların rüzgarlarını? Maviliklerine saklayabilir misin İstanbul'un tılsımlarını? Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Mutluluk Mutluluk Üç beş günlük mutluluğa, Bir güzel maviyi koklamak Ulaşmak, yudumlamak için Değmez mi bunca kahrı çekmek? Acılarla bütünleşmek Ve tükenmek. Newyork - 1991 Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Nerdesin? Nerdesin? Yalnızlıklar içerisinde Kaldığımız zaman; Düşlerimin derinliklerinde, Hiç tanımadığım; Fakat yabancısı olmadığım Bir sevgiliyi arıyorum.. Uzaklarda olmak İsteğini duyduğum an; Anılarımın sonsuzluğunda Bana yol gösterecek Evet, hiç tanımadığım Fakat yabancısı olmadığım Bir sevgiliyi arıyorum.. Yaklaşıyorum Aradığım sevgiliye, Gözlerimle kucaklıyorum; O da aranıyor, o da istekli, Anlatmak istiyor sevgimi, Ama çözemiyor İçindeki sevincimi. Ankara - 1955 Kaynak: Eski Yalı Necdet Evliyagil |
Özlem Özlem "Aşk gelince cümle eksikler biter" Yunus Emre (XIII.yy.) Aşk, bin kez değil, bir kez gelmeye görsün, Ne eksiğimiz kalır, ne de yalnızlığımız. İki iken bir olmazsan dökülürsün, ölürsün, Kozasını örsün doyumsuz buluşmalarımız... Aşk bir kez gelsin ölümsüz sevgimizi örsün, Yalnızlığımızı yüreğimizden alsın götürsün. Bu yaklaşmada bir de cânım İstanbul varsa, Yaşantımız Cennet Boğaziçi'nde sürsün... Aşk gelince tüm eksiklerimiz biter mi? Yeni aşklar eskilerini siler mi? Yeter ki aşksız ve sevgisiz yaşanmasın. O güzelim gözlerin peşimi bırakmasın. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Ruh ve Rüzgar Ruh ve Rüzgar Hafif rüzgârlarla avunan ruh! Hatıraların sevgilerin kadar Yalnızlığı sevseydi; Belki şu an sen bir mutekit* olur, Köşende dua ederdin.. Yahut ıssız bir bağın Sessiz bir bahçıvan'ı Ne bileyim belki bir hayal olur; Hafif rüzgârlarla ruhlarda gezerdin. * Dindar, inançlı 1955 Kaynak: Eski Yalı Necdet Evliyagil |
Sabahın Düşündürdüğü Sabahın Düşündürdüğü Ilık sabahların ilk aydınlığı, Penceremizde. Işığın taze ve rüzgârlı kudreti, Üstümüzde. Puslu, gri bir âlem derinliğinde Tepeler. Tanrıya uzanan eller, İstek içerisindeler. Ankara - 1960 Kaynak: Duyabildiğine Necdet Evliyagil |
Sabahın Düşündürdüğü II Sabahın Düşündürdüğü II Puslu gri bir sabahın Ilık esintili serinliğinde, Parça-parça bulutların dağların Neftiye çalan sihirli eteklerinde; Ve de göl'ün koyu maviliğinde Yakaladım okşadım yaşantının En doyumsuz sevincini gülücüklerini, Göl'de yankılanan ışınların, Rengârenk pırıltılarını Sanki aynalardan taşan Dilim-dilim kristallerden oluşan, Renkli dünyalar demetinde okşadım... Rüzgâr nemlendi tanelendi, Yağmur olup serpildi Tepelerin eteklerine; Yedi renkli gökkuşağiyle El-ele verdi göl'ün orta yerinde, Düşlerimde yarım kalan sevinci Yeniden yaşadım çocuklar gibi.. Gözlerimle-öpücüklerimle yakaladım İsviçre'nin göller yöresi'nde, Gri bir çerçeve içerisindeki Cennet'in basamaklarını.. Bu sessiz tablonun derinliklerinde Yalnız aşk vardı; sevgi vardı, Martıların kanat sesleri sardı Eski kucaklaşmaların renkli anılarını Parça parça bulutlar okşamaktaydı. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Sessiz Yolculuk Sessiz Yolculuk Alışkanlıklarımızı yılmadan-usanmadan sürdürürken, Niçin geçmiş günlere içtenlikle özlem duyuyoruz; Yarınları da bugün yeniden yaşamıyor muyuz? Anımsadığımız güzel anılara tutsak oluyoruz... Uykular da tümden yitirdi renkli düşlerini, Bulutların, rüzgârların ve çiçeklerin seslerini Duymasak da-koklamasak da yaşadık mı diyeceğiz? Yaşantı boyu mavi'yle bir kez olsun öpüşmek, Bu ölümlü dünya'ya gelmeye ve de çile çekmeye değmez mi ki?.. Unutulmuşsan-kaybolmuşsan sessizliklerde, bir yerlerde, Neyi aramak, neyi yakalamak uğruna nam gülüşlerde? Koyulursun ıssız, sisli, sarp çetin yollara; Dilediğince sevdikten ve sevildikten sonra, Doldurma gözlerini ve sevinçlerini acı rüzgârlarla... Uzun ve dönüşü olmayan karanlık bir yolculuğa çıkarken, Çıplak, yalnız ve solumayan toprağa doğru yaklaşırken, Hiç görmediğin, bilmediğin, tanımadığın kimselerle çok yakından, Kıyamete dek komşu olacağını, konuşmayacağını, ayrılmayacağını; Hiç düşündün mü ve de geçirdin mi aklının kenarından? Gerilerde kaldı tüm sevgiler, öpücükler, sevinçler-kederler, Yaşantının güzellikleriyle beraber hırçınlıklar da, savaşlar da bitti. Artık yalnızlığında mutlu olmalıdır ölüler, çimenler ve çiçekler; Gözyaşları aldatan dünya'da kaldı, yağmurlar toprağı ıslattı, Mavi'yle yeşil yaklaştı-kucaklaştı, göğe doğru uzanırken serviler. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Sevgiliye Sevgiliye Sen olmasan da yapraklar Rüzgârın peşi sıra gidecek. Sen gülmesen de bahar Sevincini, renkli bahçelere götürecek.. Rüzgâr esecek; Deniz ve gök Maviliğini sürdürecek; Sen olmasan da kalbimdeki Ses, gene uzaklara; Hem de çok uzaklara gidecek. 1955 Kaynak: Eski Yalı Necdet Evliyagil |
Sevmek Sevmek Sanıyor musun O mutlu O güzel Günlerin; Ve de özlem dolu Yılların Geri gelecek? Zamanın böylesine Hızlı geçip-gideceğini, Ne bilirdin ki? Yaşantının gülümsemesine Gözyaşı'nın yanıt vereceğini Düşleseydin hiç sever miydin ki? Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Sıkıntı Sıkıntı Bir sessizlik Döküldü bakışlarınızdan. Bulut, Yağmurunu bırakmadı boşluktan; Sessizlik ve bulut, Sıkıntıdan taştılar; Damla oldular, Gözlerden aktılar. Ankara - 1960 Kaynak: Duyabildiğine Necdet Evliyagil |
Sonbaharın Gözyaşı Sonbaharın Gözyaşı Yapraklar dökülünce Niçin kederleniriz? Oysa gelen Sonbahar'dır, Mevsimlerin tacıdır; Sevincini paylaşırız serinliğinde, Yağmurun serpintisinde Kuru yaprakların Sararan gölgelerinde, Mutluluklarla Dolup-taşarız.. Belki de düşlerimizde Ölümü anımsattığından Duyarız ürperdiğimizi, Yaşantıdan uzaklaştığımızı Sıcak güzellikleri yitirdiğimizi Çevremizden kopup ayrıldığımızı Sanırız sanırız da; Niçin doğa'nın hırçınlığında Bu canım mevsimle yaşamayız? Belki de Sonbahar'la Birlikte oluruz toprakta, Ama yüreğimizde aşk varsa Çiçeklendiririz dikeni; Yıllarımızın en güzelini Bırakma hiç kimseye, Boğaziçi'nin eski bahçelerini Düşleriz dünleri anımsayarak; Dertleniriz bugüne bakarak, Anadolu Hisarı'nın çayırını, Boğaziçi'nin iki yakasını Betonla donatanlara İçimizden haykırarak Lanetler yağdırırız, Arkasından oturup ağlarız. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Uyanmamak Korkusu Uyanmamak Korkusu Bitmeyen-tükenmeyen Acılara kederlere karşın Tadı tuzu mu kaldı yaşantının? Yeknesak bir uğultuda Gömütlerle dolu bir dünya'da Neyi beklemek ve imrenmek? Yarınlarla oyalanıp gitmek... Oysa bir uykuluk yoldayız, Niçin yeniden uyanmaktayız? Ve de uyanmamak korkusundayız? Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Yalnız ve Yalnız Yalnız ve Yalnız Yalnızlıklar içerisinde Bir bahar bekliyorum, Sessiz, göz kırpan bakışlarla.. Yalnızlıklar içerisinde Bir ömür sürüyorum, Hatırası bitmeyen sevgilerle. Ankara - 1960 Kaynak: Duyabildiğine Necdet Evliyagil |
Yalnızlığa Övgü Yalnızlığa Övgü Ne güzeldir yalnızlık, İnsan bir yerde Kendini bulur, Ve tek başına avunur. Düşler işte Bu anda kurulur; Kaybedilen günlerle Ve de sevgilerle Birer birer buluşulur. Boğaziçi'nin sisli sabahlarında, Gönlümüzce yalnız kaldığımızda, Yürürken-koşarken kıyılarda Bile yakalayamıyoruz kendimizi; Sesimizi de duyamıyoruz, Böylesine gürültülü bir yaşantıda Adımlarımızın arasında kayboluyoruz; Bilerek-bilmeyerek kahr'oluyoruz. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Yaşantı ve Ölüm Yaşantı ve Ölüm Yarınlar deyip geçmeyelim, Üzüntülerimize-sevinçlerimize Yenik düşmeyelim. Yarın her şey değişirken; Çocuklar doğarken, Bebekler büyürken; İnsanlar yaşlanırken, Mezarlar çoğalırken Değişmeyen nedir? Yalnız aşk değil midir? Yaşantımız sevmekten Sevilmekten fazla Gözyaşıyla dolsa da, Arzular yeşermeyip solsa da, Dallar çiçeklenmeden kırılsa da, Yine bir gülücükle gelen bahardır; Ölüm, servi ağaçlarının altındadır, Bulutlarla-rüzgarlarla Sonsuza dek arkadaştır. Newyork - 1991 Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:14 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2