tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Refik Durbaş Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/13358-refik-durbas-siirleri.html)

Josephine 27.08.08 10:12

Refik Durbaş Şiirleri
 
Ağıtlar

Gözleri bir umudu, bir dalgınlığı yaşıyor
Ağzında kalabalık bir öpüşme ormanı
-Kalbindeki katiyyen ben değilim
Yüzünde küçük inzal kuşları.

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:13

Anıt
 
Anıt

Halkın ulusu, rüzgârın kardeşiydi onlar
Ateşin övündüğü üç alınteri nebisi
Bir şafak vakti zulmün dehlizinde
Yiğitlik anıtı süsledi bedenleri

Biri engin denizlerle arkadaş
Biri inancın cömert efendisi
Biri sabrın korkusuz aslanıydı
Onurun mescidi şimdi cesetleri

Halkın ulusu, rüzgârın kardeşiydi onlar
Ölüme taviz vermedi hiç biri...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:15

Barış Koyun Çocukların Adını
 
Barış Koyun Çocukların Adını

Oyunu sever bütün çocuklar
Birdirbir, uzun eşek, körebe
Bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
Oyun sözcüğünün halkların dilinde

(Oyun koyun çocukların adını)

Savaşa karşıdır bütün çocuklar
Kışın: kar altında her sabah
Tükenip erise de solgun nefesi
Yazın: göğsü sırmalı fabrikalarda
Çarkları döndürse de yoksul alevi
Savaşa karşıdır bütün çocuklar
Nice ölümlerden geçmişlerdir
Nice rüzgarlar içmişlerdir
Gelincik tarlası çocuklar

(Emek koyun çocukların adını)

Gökyüzünün penceresinden şimdi
Bir kuş havalansa
Kanat çırpışlarında
Hayatın yağmalanmış sevinci
- Kuş uçar rüzgar kalır

(Sevinç koyun çocukların adını)

Uzay denizlerinde şimdi
Bir balık ağlasa
Gözyaşı billurlarında
Yüz bin umut kıvılcımı
- Alev uçar nazar kalır

(Umut koyun çocukların adını)

Çocuk bahçelerinde şimdi
Bir çiçek açsa
Hüzün sevince dönüşür
Sevinç çiçeğe
- Ölüm uçar çocuklar kalır

(Mutluluk koyun çocukların adını)

Barıştan yanadır bütün çocuklar
Sabah: kuşatılmış bir toplama kampında
Ayrılığın tetiğini okşasa da elleri
Akşam: yıldızların mor orağıyla
Sessizliği devşirse de yetim öksüz sesi
Barıştan yanadır bütün çocuklar
Nice çığlık emmişlerdir
Nice korku gezmişlerdir
Yürekten hisli sevmişlerdir
Güvercin harmanı çocuklar

(Devrim koyun çocukların adını)

Barışı sever bütün çocuklar
Beştaş, saklambaç, elim sende
Bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
Barış sözcüğünün halkların dilinde

(Barış koyun çocukların adını)

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:16

Bin Kuş Ayışığında
 
Bin Kuş Ayışığında

Şimdi senin soluğunda akşam
Çiçekler ve sular kadar yalnızım
Bir o kadar da esmer saçların
Bin kuş esiyor sanki ayışığından...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:17

Çırak Aranıyor
 
Çırak Aranıyor

Elim sanata düşer usta
Dilim küfre, yüreğim acıya
Ölüm hep bana
Bana mı düşer usta?

Sevda ne yana düşer usta
Hicran ne yana
Yalnızlık hep bana
Bana mı düşer usta?

Gurbet ne yana düşer usta
Sıla ne yana
Hasret hep bana
Bana mı düşer usta?

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:19

Gül Yağsın Ufkumuza
 
Gül Yağsın Ufkumuza

Ufka gül yağdığı akşam
Yüzleri ucuz
Sevdası ezberinde
Kiralık evler gibi serin
Turfanda kadınlar da sevdi

Ufka gül yağdığı akşam
Ölüme ve ayrılığa cesur
Esrara dayanıklı
Masraf makbuzu kullanmayan
Az şekerli kadınlar da sevdi

Ufka gül yağdığı akşam
Aynalara abone
Kalçalarından gayrı her şeyi helal
Çocuk bitmez tarlasını sürdüğü
Vadesi dolmuş, kadınlar da sevdi

Ufka gül yağdığı akşam
Herkesten uzakta şimdi...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:20

Gündem
 
Gündem

Bu gece uyumasak da olur, hadi sevinci tazele
Sevdayı tazele emzirsin yıllardır pas tutmuş yalnızlığımı
Sevsen de sevmesen de son elvedasıdır bu ömrümüzün
Koy dursun öylece elin elimin, dilin dilimin içinde
Bu gece uyumasak da olur, şimdi sevişelim sevgilim
Aşkımızın ve çılgınlık ve sevişmek hala gündemde...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:21

Hücremde Ayışığı
 
Hücremde Ayışığı

Sesimi sesinin üstüne koyma
Kara gecede, karanlıkta, acılı
Yüreğimde yeşerdiyse de alevi ölümün
Kan boğmadı daha korkuyu
Kırılmadı kin ve öfkenin fidanı

Sesini sesimin üstüne koyma
Ağzımda prangası tutuklu rüzgâr

Yanlış arama ölümden başka
Kurşuna dizilen resimlerde
Acıyla örülmüşse cesetler
Ve ağlıyorsa hücremde ayışığı
Üzgün değilim, hüzünlü asla

Yanlış arama ölümden başka
Sırtımda falakası tutuklu rüzgâr

Yüreğimde mezarlar açma artık
Kazıdım hücremin duvarına çünkü
Zamanı kucaklayan öfkemi
Acıdan üretilen sesimi
Gençliği damıtılmış günlerimi

Yüreğimde mezarlar açma artık
Elimde kırbaçları tutuklu rüzgâr

Çıplak taş, demir kapı, sessizlik
Korkuyu mu bekliyor o nöbetçi
Niçin hiç konuşmuyor yıldızlar
Şafak söktüyse nerde kar filizleri
Uyusam uyansam her yerde bahar
Çıplak taş, demir kapı, sessizlik
Sesimde zincirleri tutuklu rüzgâr

Tek değilim artık, çoğaldım ölüme
Deli rüzgâr, çıplak suyun rahminde
Artık ne hücrem, ne yalnızlık
Eskisi gibi düşmanım
Ama hâlâ yanıyor yüreğimde işkence

Tek değilim artık, çoğaldım ölüme
Yüzümde kelepçesi tutuklu rüzgâr

-Söyle kim hak kazandı ölüme

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:35

Kampana
 
Kampana

Gün dogmadan açıyorum dükkanı
Kuşlar uykuda daha, agaçlar uykuda, yüregim uykuda
Agzımda akşamdan kalma kıyak bir cigara
Kulagımda elektrik zilleri, sirenler
-Usta çayı demledim, bakır tavında

Bingöl'den geleli dört yıl
Fincan kadar bir dükkan
Islıgını giy
Ortalıgı süpür
Tezgahı düzenle

En tiz çan bakır, kalay ve fosfattan dökülür
Fil kadar çanlar dökmüş ustam
Biri Galata'daki büyük kilisenin avlusunda
Biri bizim orda Güllübag istasyonunda kampana
Biri Fatih-Harbiye tramvayında
Biri solgun bir feslegen gibi duruyor ustamın çocukluk anılarında
(En çok bu çanı seviyorum nedense)
Her gün ögle paydosunda bu çanı anlatıyor ustam
Askerden daha yeni gelmiş o zaman
Bileginde bir dögme ki hala durur
Bir mavi ejderha, sular içinde, kolları arasında bir kadın

Gövdesi ejderha, başı aynı insan sureti
Askerliginden kalan tek hatıra
O zaman elektrik nerde, sirenler nerde
İş gani, parada bereket, gücü kuvveti yerinde
Körüge bastıkça, örse vurdukça genişliyor dükkan
Sanki Kizılırmak'tır, tarihi şanlı Toroslar, sanki Haymana ovası
Sınırsız boşlugunda bir güz sabahının

Bir günde dökermiş fil kadar çanı derler
Şimdiyse küsmüş bakıra, kalaya, fosfata, kömüre
Çekice, egeye, tuza, keskiye, örse, ekmege
Işıl ışıl bir sevince, alınterindeki rüzgara
Seste yansıyan cevhere
Öfkeye

Şimdiyse yırtık bir resim gibi rafların rutubetli kokusunda

Bingöl'den geleli dört yıl
Çekicin sapı kırık
Ustanın gönlü
Sanırsın çan degil döktügü bir küskünlügün izdüşümü

Tuvalet penceresinin karşısı koca bir han
Çogu terzi, konfeksiyoncu, ütücü bir sürü kız
Ne zaman pencereden baksam saçlarını tarıyor biri
Hafifçe dizleri açılmış birinin, yüzünde bir dalgınlık esintisi
Bana mı bakıyor içimdeki suya mı düşüyor agzının gölgesi
Biri sürfüle mi, tegel mi ne, elinde igneler, iplikler, yüksükler
Soluk bir çay bardagına damlıyor alınteri
Usulca bir cigara yakıyorum
Gözbebegimde Cemil kalecilerin korkulu rüyası, her maçta üç çeken
Gözbebeginde Türkan Şoray, Fatma Girik, Arzu Okey
En çok da Gökben bir şarkıda:

"Ben dün gece bir rüyada
Yaşıyordum sanki
Dansettim kollarında
Genç kızlar dolandı
Sagında solunda
Sen ise beni seçtin
Cennete döndü dünya"

Bir cigara, bir cigara daha
Zülfünü okşayıp işareti çakıyor hemen
"Akşam sekizde, otobüs duragında ama ablamı ekersem"
Ve patlıyor birden agzındaki ciklet

Ustam çok kızıyor böyle sık sık tuvalete gitmeme
Bu yaşta cigara, cigerlerin zift tutacak, ben askerken
Öksürügü geliyor derinlerden

Bingöl'den geleli dört yıl
Dişleri aşınmış egenin, tutmuyor kerpeten
Aşınmış yüregimdeki uluzgar
Sanırsın çan degil döktügüm bir özlemin izdüşümü

En tiz çan bakır, kalay ve fosfattan dökülür
Fil kadar çanlar dökmek istiyorum
Hiç olmazsa bizim orda Güllübag istasyonunda kampana kadar
Ama hep aynı kömür yanıyor ocakta
Hep aynı öksürük, aynı ses ustamın puslu anılarında
Hep aynı öksürük, aynı ses ustamın puslu anılarında
Sanki hiç Fener - Beşiktaş maçına gitmemiş
Hiç film görmemiş Türkan Şoray'lı, Ayhan Işık'lı, Arzu Okey'li
Hiç aglamamış Orhan Gencebay'ı, Selahattin Cesur'u dinlerken
(Akşam Orhan Gencebay'ın "Dertler Benim Olsun"
Pilagını alayım
Bir de resmini aynanın kenarına asmak için)

Hiç sevgilisi de olmamış galiba bir otobüs duragında bekleyen

En tiz çan bakır, kalay ve fosfattan dökülür
Davara tak daglardan daglara ulaşsın sesi
Paytona tak şenletsin yolları sesi
Arabaya tak hele bir de yanında mavi boncuklar olursa
Trene tak bir gurbetten bir gurbete dolaşsın sesi
Ama hep aynı cevher süzülüyor alınterimden
Aynı uluzgar çekicin suyunda, alevin yalazında, pazularımda

Fincan kadar bir dükkan
Ocagı yak
Madeni hazırla
Ateşi körükle
Baglanmış bir kez nasibim, zor zanaat
Vuruyorum vuruyorum vurdukça büyüyor avuçlarımda nasır
Daha yeni terlemiş bıyıklarım
Büyüyor kollarımda sapına sevgilimin adını kazıdıgım çekiç
Vurdukça büyüyor sabır ve küçülüyor nedense sefertasımda lokma
Bingöl'den geleli dört yıl
-Usta çayı demledim, kalay tavında

Bingöl'den geleli dört yıl
Telsiz duvaksız bir külüstür ocak
Körügü pas tutmuş bir usta
Sanırsın çan degil döktügü bir yangının izdüşümü

Gün batarken kapıyorum dükkanı...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:36

Karanlıkta
 
Karanlıkta

Işığı söndür. hadi yanıma uzan
Seninle eskiyorum hadi uzan
Gün çoğalırken yüzümüzle
Bir roman kahramanını yaşıyaraktan
Hadi uzan biraz sevişelim
Hadi uzan

Gece ıslak ve su kadar dalgındır
Açılırken koyu bir derinliğe pencerem
Çünkü herkesin içinde hep aynı saksafon
Ölümden kollarını taşıyaraktan
Yürür eskiyen sıkıntısını
Sen korkma. alışkanlıktır gittiğimiz bizim
Hadi uzan biraz öpüşelim
Hadi uzan

İşte evimiz, aydınlığa çıkıyoruz
Yolumuzun bittiği bir akşam korusunda
Artık her şey uzanmaktır sevgi nerde
Hadi uzan biraz ölelim
Hadi uzan...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:37

Karşılama
 
Karşılama

Anılardan yontulmuş yüze değil
Bir felakete adadım kendimi
Deneyerek sesimi yeni bir ölüde, her gün
Sabahla, baharın geldiğini
Resimlerde yaşayan ikindileri
Akşamın yalnızlığa düşürdüğü kafiyeyi
Kılıçla kesilen yatsıları
Mavi kuş zindanlarını
Ve sıkıntıyı adlandıran geceleri müjdeledim.
O, yüreğinde uzun hüzünler besledi.
Oysa acılar çoğalmış, dağlar uyumuştu
Karanlığın kollarında şehir uyumuştu
Denizin derinliğinde söken şafak
Yüzündeki dalgınlık
Ağzındaki ince harfler uyumuştu
Fala mı inanırdım artık, kelimelere mi
Su terazilerine ölü tüccarlarına
Geceye ve gündüze mi?

O gitti. Bir sevdaya yasladı kendini
Ben kaldım. Yalnızlıkla karşıladım her şeyi.

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:38

Kimse Hatırlamıyor
 
Kimse Hatırlamıyor

Kimse hatırlamıyor adımı
Bahar gelmiş. Balkonlar serin
Annelerin çocuk ambarı balkonlar serin
su dalgın değil. Bademler açmış
- Sahi kaç yıldır yalnızım ben
Çiçekler çürümüş saçlarımda
Bembeyaz uzun kuşlar da uçmuş fotoğraflarımdan
Bulutlar da
Yüreğimde karanfillerden damıtılmış bir yas
Yaşıyor muyum acaba?

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:42

Kuşlar da Ölür
 
Kuşlar da Ölür

Her sabah böyle ağlar mı Üsküdar
Yoksul karanlığında kuşların
Aşkın ve umudun bir de acının
Rüzgarıyla uçarken bulutlar

Herkesten çok kendime yabancı
Yaşadığımdan bir hayli yanlışsam
Kim süzer gözlerimden ışığı
Ölümü yüreğimde avlamışsam

Çalınsa da inancın alınteri
Sessizlikle boğulsa da sesim
Şafaklar yazacaktır kimliğini
Ufkumu kuşatan denizlerin

Sabah olsun giderim, sen kalırsın
Kalır seninle, binlerce kuş cesedi
İçimde sönmeyen o diri yangın
Ve sessizliği özetlemek hüneri

Aydınlığımdan damlarken umutlar
Zulmün ve kederin bir de acının
Hâlâ barınağıysa yalnızlığın
Artık her sabah ağlasın Üsküdar...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:43

Majüskül Bir Kadın Yüzüne
 
Majüskül Bir Kadın Yüzüne

Eski yazma kitaplarda aranan
Saçları kadifeli ipek bir kadın
Gittiği her yeri bir majüskül sanarak
Yüzünün bir yanını yazlık sinemalara
Bir yanını bekâr adamlara uyduruyor

Sokak sesli eskürbacı mı bu kadın
El kadar bir tiren taşıyor koynunda
Ki onu herkes soyguncu bilmektedir
Vampir diye yazıldığı kitaplarda
Bir sansarla evlendiği de söyleniyor

İçinde aşkın hurda bisikleti
Nereye gitse bir harf uçuyor yüzünden
Tenha ve gizli takvimlerde
Şimdi yapma bir gül kalmıştır elinde
Tahta atıyla geçtiği günlerden...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:44

Menzil
 
Menzil

Onlar ki aydınlık üzre
ecel toprağına
umut ektiler.
Ay dolandı vay deli gönlüm

Ölüm şaşırdı menzilini

Onlar ki karanlık üzre
korku mazgalına
zulüm
serdiler. Ay dolandı vay deli gönlüm

Ölüm şaşırdı menzilini

Onlar ki cehennem üzre
yürekten
cennet
süzdüler. Ay dolandı vay deli gönlüm

Ölüm şaşırdı menzilini...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:45

Özeti
 
Özeti

Kuşların dilini öğrettin bana
çiçeklerin dilini
özlemlerin, eylüllerin, gurbetlerin
akarsuların ve zamanın
ateşi sönmeyen zamansızlığın bir de

Rüzgârın koynunda gündüzün
erguvan burcundan gecelerin

Bir bunun için mi sevmedim seni?

Yalnız ve yalnızca sürgünlerde
nice karasevdaların müebbetinde
çığlıkla çılgınlığım arasında bir
her zaman unutmak isterdim seni
her zaman hatırlamak bir de

Sonsuz beyazlığında iklimlerin
çırılçıplak lekesiz kentlerin

Bunun için de mi sevmedim seni?

Soruları yanıtlanmış aldanışlar adına
yanıtları belirsiz alışkanlıklar adına
yazlar ve kışlar, elvedalar adına
bir daha bir daha kavuşmalar adına
anılarını taşıyan her şey adına

Yolunu şaşırmış gitmelerin
korkunç ve güzel gelmelerin

Nasıl ve niçin mi sevmedim seni?

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:46

Özlem
 
Özlem

Sesimi biriktirmiyorum artık ağlama
Ne kadar gelişmiş olsa da acı üretimi
Yüzbinlerce kuş uçurdum hüzünden arınmış
Sen ki zehirlerini soydun sevdanın ve zamanın
Sesimi biriktirmiyorum artık ağlama
Kalbimde özlemi yok imkansız baharların...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:47

Pusula
 
Pusula

Annemin öldüğü yaşı çoktan geçtim
suyun vefası ve acılar
-bir de gökyüzü
çocuklarım olsa da

Babamın öldüğü yaştayım artık
gurbeti sıla, sılası hicran
bir de yalnızlık
arkadaşım olsa da

Rüzgârlar yazsın aşkımı

Ama gönlüm hâlâ
oğlumun âşık olduğu yaşta
-sevdanın pusulası
anılarım olsa da

İki güvercin ey ömrüm
yılların omuzuna tünemiş
biri hayat, öteki ölüm
yaşadığım olsa da

Biri Refik, öteki Durbaş aslında...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:47

Söz
 
Söz

Yazılsam ayrılığın menziline
söz nereye uçar
yalnızlık nereye sensiz
nereye acılar

Nereye uçar gökyüzü
ses nereye uçar
öyle sevmişim ki seni
ölüm nereye bensiz...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:48

Tezgâhtar Kızlar
 
Tezgâhtar Kızlar

Sabahı onlar uyandırır
Çıplak yüzlerinin ufkundan
Eksik yaşanmış bir rüyadan
Gün doğar karanlığı kalır

Erkenden açılır dükkân
Sevda ile yalnızlıktan başka
Dizilir uykusuz tezgâha
İnce tül, gamlı ruj ve hazan

Mevsimlik ders programları
Ucuzluk, damping, tek fiyattır
Sattıkları ipek pazen değil
Harcanmış gençlik yıllarıdır

Günlerce raflarda kalayım
Çürürse sevdanın kumaşı
Aşkımı yaşatmaya yeter
Tezgâhtar kızların rüzgârı

Sabahı onlar uyandırır
Alınterinden, aşktan önce
Bitmeden başlar gece
Akşam, onlarla kararır...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:50

Tuzak
 
Tuzak

Nefretin adresini mi soruyorsun
cinnet yağmurunda kimsesiz kuşlardan
rüzgarı çalınmış yalnızlığımı mı
sevdanın adresini mi soruyorsun
ayrılığı mavi, hüznü beyaz uçan

Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni

Sensin çılgınlığımın zalim kaynağı
elemin aşktan damıtılmış alevi
taşarken yüzünden hicranın ırmağı
zulmetin vahasını mı arıyorsun
bakışı gül sesi, gülüşü yaz açan

Yüzünde ay doğmakta. Seviyorum seni

Fırtınası çalınmış işte umudun
gençliğimin şafağı da haczedilmiş
acının ve aşkın tarihini yazmadan
su menzilinde akşam mı avlıyorsun
ikindisi kumral, baharı az olan

Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni

Çile kuşatılmaz demedim mi sana
nur heykeli, gün avcısı, ay alevi
yüzü bereketli sevdalar tuzağı
kalbimin adresini mi soruyorsun
soyadı hüzünlü, adı naz anılan

Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:51

Vur
 
Vur

Buğdayın, petrolün ve alınterin
Yabancı ırmaklara akıyorsa
Su dursa bile sen durma
Alnından kaderini çalanı vur

Ağzından alınmış olsa da sözün
Can, yüreğinden damıtılsa da
-Acılar kardeşindir senin
Kan sussa bile sen susma
Hayından zalımdan doğanı vur
Gönülden doğan acıyı vurma...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:52

Yaz
 
Yaz

Kan fışkırıyor topraktan.
Yaz geldi dağlara.
Pınarlarım kurudu.
Yüzümde karanfiller kurudu.
Günler uzun, şehvetim bereketli
Karanlığımın tarihi artık yok.
Başımda aydınlığı tazelenmiş günlerin rüzgârı
Yaz geldi.
Kalbim bembeyaz yüzünde kızların
ve uzun ince bacakları arasında
bir kuş tufanı şimdi...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:54

Yaz Alfabesi
 
Yaz Alfabesi

Kaç yaz çocuktum ben
Kasabalı bir yolu gittikçe
Kahraman dostum nazik ay
Bir rozet gibi göğü süslerdi
Bir katalog yapıp göğün alfabesini
Sık ağaçlı bir koruya indirirdi

Ve avcılar demli çaylarını
Ceplerinin elli iki kağıtlarını
Bir kirlik yeri gizlemeden
Yürürlerdi

Bense saz göllerden geçerdim
Kartal kanadı yüzümde
Canı bir otobüs plakası
Ve kumarda kaybettiğim
Yıldızlar olurdu gökyüzünde

Bir kuş öterdi ay ışığından
Bir tavşanı hedef bilip geceye...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:54

Yıldönümü
 
Yıldönümü

Küçücük odamda karanlığın dizine koyup başımı
canını canıma kattığım günleri düşündüm bu akşam
yalnızlığın gözlerinden öpüp saçlarını okşadım rüzgarın
sevdamızın dudaklarından sevinci emdim bir de hüznü ve ayrılığı
küçücük odamda karanlığın dizine koyup başımı
düşündüm bu akşam, meğer ne çok hisli sevmiştim ben seni...

Refik Durbaş

Josephine 27.08.08 10:56

Zamanı
 
Zamanı

Her sabah bu musibet sis
Demirden yol kavşakları
Dur durabilirsen her akşam
Bir tuhaf ölüm ilanları
Kitap adları: yakılmış çiçek adları
Yakılmış har kokusu yağmurun
Bir denizden bir yüze çıkma zamanı

(Dizlerine koyup başımı uyusaydım
Çok mu geç seni anlamaların zamanı)

Yaşa yaşayabilirsen her sabah
Dalları budanmış bu aşkı
Genç zamanları ölü romanları
Bir şiirden bir sesi çalma zamanı
Her akşam: adını sen koy bu rüzgarın
Yüzüne değer değmez uçan rüzgarın
Hüzünler filizini budama zamanı

(Ellerinin kuytusunda saklardım yüzümü
Çok mu geç seni sevmelerin zamanı)

Çürürse çürüsün gün alev tükensin
Su uyumuştur gider akşama kalırım
Uyanmışımdır gelir sevdana kalırım
Ne derse ölüm meydana kalırım
Ne derse bir ses bir sessizliğe
Bir tuhaf yalnızlığın tadı
Gidersin bırakılmışlığa kalırım

(Özledim özledim acılar zamanı
Çok mu geç seni ölmeler zamanı)

Refik Durbaş


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 06:29 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2