tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Şakir Özüdoğru Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/13635-sakir-ozudogru-siirleri.html)

Josephine 31.08.08 22:12

Şakir Özüdoğru Şiirleri
 
Aşınıyorum

İki dağ arasına sıkışmış
Vadi ıstırabı yalnızlığım
Anılar aktıkça içimden
Biraz daha aşınıyorum.

Ürkek bir şiir mavisi gözlerin
Dudakların titrek ilk adım
Küçük bebek ayaklarıyla
Ağır ağır yaklaştıkça hedefe
Biraz daha aşınıyorum.

Gece garip hüzün karanlığı
Bulut arkasına saklanmış ay, çekingen
Savaş mızrağı gibi
Dik kafam karışık
Güneş hırsızı ayın ışığı vurdukça yüzüme
Biraz daha aşınıyorum.

Gururlu kurt uluması
Duygularımın bağırışı
Anlık bir kaçamak zamandan
Gözlerinin gözlerimle buluşması
Anlık bir duygu patlaması
Senlisiz ya da sensizli* geçmiyor zaman
Düşündükçe, biraz daha aşınıyorum...

(*) Özdemir Asaf

Kaynak: Eskimiş Şiirler

Şakir Özüdoğru

Josephine 31.08.08 22:13

Bilirim...
 
Bilirim...

İşçi Kıza

Benden uzakta
çevrelersin kendini kalkanıyla nefretin
yeni aydınlanmaya başlamış
bir ilk yaz sabahında.

Elini atarsın saçına
silkinişindir bu bilirim
sıyrılışın düşler aleminden.

Bir çay ya da kahve
bilirim
değişmez tercihin
sonra sürtünen ayaklarınla
düşersin binlerce kez yürünmüş yollara.

Sıkılır
bir martınınki kadar dar kalbin
Hakaretler işitirsin
haksızlığa serpiştirilmiş
gülümsersin de
Anlamsız bir söze hüzün katarak

Yorgun adımlarınla
evine yollanırsın
dur söyleme bilirim
saat altı çeyrek.

Yalnızlık getirir ya yanında bıkkınlığı
ben de sevinirim bu saatlerde
beni ararsın diye.
Hiç aramadın
bilirim
hiç aramayacaksın
sen de şunu bil ki
Bitmeyecek umudum.

Saat on bire yaklaşıyor
yataktasındır şimdi
ya beni düşünüyorsundur
ya başkasını.

Güneş gösterince kendini
sararmış perdelerinin arkasından
elini atacaksın saçına
yeni aydınlanmaya başlamış
bir ilk yaz sabahında...

Kaynak: Eskimiş Şiirler

Şakir Özüdoğru

Josephine 31.08.08 22:14

Gardayım
 
Gardayım

Gardayım;
Uzaktan tren sesleri duyuyorum,
Davetkar.

Aşinası olduğum yaşamdan kopmuşum;
Elimde eski anılar dolu bavulum,
İçimde kurtulamadığım sevdanın kırıntıları.

Gitmek istiyorum;
Tozlu geçmişimi silip,
Karanlık meçhule doğru...

Kaynak: Eskimiş Şiirler

Şakir Özüdoğru

Josephine 31.08.08 22:15

Gül
 
Gül

Gül;
Hep gül, gülerken daha güzelsin.
Göz yaşların bulandırıyor güzelliğini
Sen ki, sudaki ruhunun yansıması gibi şen, güzel;
Gül durmadan, hiçbir derde aldırmadan gül.

Gül bahçelerinde tomurcuklansın gamzelerin;
Yeni yetme bir veledin, imalı gülümsemesi gibi,
Gül, hep yüzüme gül;
Bir Hançer kadar keskin,
Dedemin ekmek bıçağı kadar kör dudakların aralansın,
Bırak saçlarını okşasın rüzgar, serinletsin bedenini,
Ne olur bırak, alsın hüznünü ruhumun gülümsemen;
Gül, sen hep gül...

Kaynak: Eskimiş Şiirler

Şakir Özüdoğru

Josephine 31.08.08 22:15

Horozlar
 
Horozlar

Ötmeyin horozlar, ötmeyin
Uyandıramazsınız kimseyi;
Onlar ki,
Derin uykudalar...

Kaynak: Eskimiş Şiirler

Şakir Özüdoğru

Josephine 31.08.08 22:16

Karne
 
Karne

İçimdeki boşluğu soracak olursan
Yazın durgunluğa çalan havasıdır.
Bu havayı soracak olursan
Duygularımla birleşip, bana inat
Hüznü arttıran doğanın yansımasıdır.
Nedenini öğrenmek istersen:
Yılgın çalışmaların bedelli
- Değersiz bir kağıt parçası -
Uzunca bir süre gözlerine hasret kalacağımın tefsiri
- Değersiz bir kağıt parçası -
Ellimde tuttuğum Karne' nin kendisidir.

Kaynak: Eskimiş Şiirler

Şakir Özüdoğru

Josephine 31.08.08 22:17

Kehribar!
 
Kehribar!

Paris’e şimdi düştü bi’ napalım,
harabelerini mimozalarla süsleyecek çocuklarımız eiffel’in;
münih’in avuç içleri kanıyor;
hiç kozu kalmadı, kesin kaybedecek bahsi berlin;
iyisi mi sen bana gel! dağıtalım!

Kehribar! militan bir sonbahar gibi sokul koynuma;
saçlarından süzülen taze buse, bir buket sim endamın,
bir okyanus kötürüm fok balığı ve fıçılar dolusu yaşlı petunya!
bana gel Kehribar!; kaskatı, geçmişimi kütüğüne geçir!
bi’ güzel dağıtalım!

çünkü sevgi gösterilemiyor; çünkü öğretilemiyor sevgi Kehribar!
sevgi, ancak yaşanabiliyor!

yasak kaldırımlarında isyan çıkarmış asi yeniçeriler taksim’in;
londra’da genel yas ilan edildi, duymadın mı:
bir fil, kraliçeyi öldürmüş yedi gün önce bilfiil ve çok şehvanî;
sofya fena dayak yemiş dün gece, gözleri mor;
iyisi mi sen bana gel! dağıtalım!

Kehribar! tomurcuklanan dudaklarına yağan asit yağmurları,
ellerinde yıllardır bitmeyen yol çalışmaları! grapon kağıtları!
krepon yanaklarını saran absürd koruma; o şeffaf jelatin,
jilet üstünde amuda kalkan esrarkeş boyband tayfaları ve
“zıvanasız içmem abi” tripleriyle ünlenen sosyete barlar;
bombalayacağımız, boğazlayacağımız dominant soy!
Kehribar! gel artık; sen de tut bir ucundan düşlerimin;
hadi tut bir ucundan, hayatın haytalığına bir gökkuşağı gerelim!

amsterdam aids olmuş diyorlar;
diyafonda kirli bir kadın sesi:
epey stresli olduğunu söylüyor, prag’ın uzay yolculuğu öncesi;
dokunsak tokyo’ya parmak ucuyla, anafora kapılacağız;
üşütürüz, bu mevsim votka zamlı moskova’da;
iyisi mi sen bana gel! dağıtalım!

çünkü;
nasıl paralel doğrular hüzünlenip kavuşamamaktan
ağlayarak ağıyorlarsa birbirlerinin üzerine;
nasıl beraber olabilmek için birkaç saniye
eğrilmeye bükülmeye çalışıyorlarsa! Kehribar!

çünkü;
nasıl dokunmak, ağlamak değilse sadece, sevmek!
dağıtmadan sevilmiyor!
çünkü; nasıl nefes almak değilse sadece, yaşamak!
dağıtmadan yaşanamıyor Kehribar!

Kaynak: Garipsemeler

Şakir Özüdoğru

Josephine 31.08.08 22:18

Kül-ü Rüya
 
Kül-ü Rüya

o kül tablasına basılmış dudakta
amade tarihin teri var;
kapatmak yetmez, gözlerini
çıkartıp eziyor günü
ana denk düşen
pek şahane çocuklar;
bok bulaştırıyor taptaze
her eylemin amacına boykot ihtimali
daha kundaktaki hıçkırığa. şeffaf bağ.

kuyruğu boydan boya çengelli iğne
bir kara kedi şakırtısı:
ateşi biz çaldık baba
ocağımız soğuk artık.
dili varsa diyecek:
mataram siyanür benim
otu da saksofonla içerim.

ama,
dik başlı kızların kesik kollarından
kurulu mor evler duruyor hâlâ bellekte,
büyümeleri, yürümeleri hadi neyse de
öldüresiye vuruyorlar be!

gırtlağında molotof saklayan küs bodrum katlarının ifadesi:
çırçıplak bir bulut aşırmalı tenin hükmü önünde;

asitten harbi bir damla düşse
yer, yüzünde kan çiçeği açacaktır!

- kül uykusu. rüya işte...

Şakir Özüdoğru

Josephine 31.08.08 22:18

Sen Yine O Çok Sevdiğin Türküyü Söyle
 
Sen Yine O Çok Sevdiğin Türküyü Söyle

Bekleme öyle olduğun yerde
Çoktan geçtik "seni seviyorum" u
Çoktan çekti süngerini
Sırlarla süslü söylenemeyenin perdesini
Gizemli bir gizillik önümüze

Mahkumu olduğumuz kötürüm özgürlük
Sürgüne yolladı bizi
Küreselliğin ortasında kendi içimize
Kaçamak bir bakış artık aşk yakalanan
Sürgündeki kişiye
Ama sen boş ver bunları
Yine o çok sevdiğin türküyü söyle

Söyle ki açlıktan sıska oyuncaksızlıktan ağlamaklı çocuklar
Şen şakrak kesilsin gülebilsin silahların gölgesinde
Söyle ki korkunun egemenliğindeki dağlar
Şöyle bir silkelensin de mutluluk ezgileri dolaşsın eteklerinde
Söyle ki hayatın ufku gerilsin
Kurtulabilsin yaşam çizgisinde kalanlar

Çoktan geçtik "seni seviyorum" u
Sevgi dediğin vardı ya eskiden hissedilen
Somut bir yanılgı oyunu artık
Söylenemeyen gizlerin yerini aldı aldatmaca
Ama sen boş ver dinleme anlattıklarımı
Yine o çok sevdiğin türküyü söyle...

Kaynak: Eskimiş Şiirler

Şakir Özüdoğru

Josephine 31.08.08 22:19

Yeni Nesil
 
Yeni Nesil

sırtımdaki gecenin hırkası
yıldızların öncülüğünde geçiyorum bu yoldan
yok olan bir neslin
sömürülen geleceğini cebimde saklayarak

az önce baktım
izimiz silinmiş patikadaki
uçmuş hava üflediğimiz duman
bak gidiyor
yeniden doğuş planlarımız
görmüyor musun
yetişen - yetiştirilen - nesil robot
kalpleri saat beyinleri altın külçesi

hani omzumda umutlar vardı ya
taşıyamıyorum artık
nedenini bilmediğim bir ürperti
sarmalıyor etrafımı
havanın her dalgalanışında
fırlayarak kalkıyorum yataktan
gördüğüm öyle bir düş ki
anlatsam
Anlaşılmaz!

Kaynak: Eskimiş Şiirler

Şakir Özüdoğru


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:23 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2