tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Tayfun Talipoğlu Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/13649-tayfun-talipoglu-siirleri.html)

Josephine 31.08.08 23:14

Tayfun Talipoğlu Şiirleri
 
Bahar Olacaktın

Çizebilseydim,
Bahar olacaktı yüzün...
Yazabilsem,
En uzunu şiirlerin...
Olmadı, beceremedim...
Adını duvarlara yazacak çağım da
Çoktan geçti benim.
Yasak sevdamın
Gözaltı tarafı...
Çaresiz,
Seni yüreğimde erittim...

Tayfun Talipoğlu

Josephine 31.08.08 23:14

Bir Yol Bir Yola
 
Bir Yol Bir Yola

Bir yol
Bir yola,
Yollar insana ulaşıyorsa
Bizim...
Göz,
Gördüğünü yüreğe,
El,
Tuttuğunu emeğe
Yazıyorsa, bizim...
Kayıp değil sevdalarımız.
Düşmeyin kaygıya!
Saklıyoruz zulamızda...
Can tenden çıkmadıkça
Biz,
Bizdeyiz...

Tayfun Talipoğlu

Josephine 31.08.08 23:15

Dünlerin Getirdiği
 
Dünlerin Getirdiği

Gül derlemeyi bilmez bizim çocukluğumuz
Türkülerde dinlediği kadarıyla tanıdı pembeyi
Adam gibi sevmeyi,
Sevdiği için ölmeyi duyduysa,
Birkaç masaldan
Hepsi o...
Bastığımız kaldırım taşı
Dipsiz bir karanlıktı
Slogan gibi çıkardı postallarımızın gıcırtısı
Sevdalanmak ayıptı
Vakit yoktu anasını satayım
Öyle bellemiştik
Yüreğimizden inanmasak da
Bütün kızlar bizim bacımızdı
Hesap soracaktık vurguncudan
Tefeciden,
İntikam alacaktık işbirlikçiden
Kim ne derse desin
Değişecekti bu düzen
Bu uğurda girmediysen kavgaya
Adam sayılmazdın
Ne mahallende ne okulda
Aç kalmak, en kalitesizini içmek cigaranın
Racondandı
Arta kalanı yaşamın
Burjuva özentisi...
Yumruklaşmış ellerimizde
Tırnaklarımız avucumuzu parçalarken
"Güneşi zaptedeceğiz,
Güneşin zaptı yakın" derken,
Kollarımız ne kadar gergin
Yüreğimiz ne kadar büyüktü...
Sonra biz büyüdük
Büyüdükçe
Yüreğimizi küçülttük
"Yaşamın farkına varın" dediler
Bizim yerimize düşünenler
Öyle uygun gördüler
Acemi olduğumuzdan
Bu kirli dünyada
Kimimiz yitip gittik
Çarpık sevdalarda
Para kazanmanın erdeminden söz eder olduk
Kaybettiğimize inandığımız zamanı yakalamak için olsa gerek
Emekle terleyeceğini düşlediğimiz ellerimize
Tutuşturulan
Yeşil ya da kırmızı kağıtlarla yetindik
Ve anladık ki sevgilim,
Biz birbirimizi hiç sevmemişiz
Ortasını çoktan geçtik şimdi ömrün
Bir parça şiir, bir parça türkü
Nasırlaşmış yüreklerimizi açabilecek mi ki?
Belki yanlıştı,
Belki göremiyorduk olamazı
Ama doğru olan bir şey vardı
Sonuna kadar insandı yüreğimiz
Zulme direnecek kadar delikanlı,
Bastığımız yeri titretecek kadar kararlı
Ve kendimiz dışında herkese insaflı
Hangimiz özlemiyoruz şimdi o yoksul kaldırımları?
Olmadı,
Olmadı biliyorum da
Bu intikam bizi çoktan aşmadı mı?
İşte yeniden başladık,
Üstelik savaştıklarımızı tanıdık
Şimdi ayrı gibi dursak da
Ayrı ayrı yollarda
Biliyorum dostlar
Gönlümüz hâlâ aynı kulvarda...

Tayfun Talipoğlu

Josephine 31.08.08 23:16

Hani
 
Hani

"Zamanı yok" demişlerdi bize "sevmenin..."
Ondandır, her daim
Güler yüzümüz,
Ölürken bile...
"Yıkılmaz"ı yok sevdaların,
Düşlerden uzak yaşamasını bilene.

Kaç kez kovaladıysam baharı,
Takvimler kışı erken yazdı...
Ölümsüz aşkı ararken,
Bir ömür "yok"a yazdı.
Varsın olsun...
Üç günlüğüne de olsa,
Seni bana yazdı ya...

Tayfun Talipoğlu

Josephine 31.08.08 23:17

Öyle Bir Andır ki O
 
Öyle Bir Andır ki O

Sokak başlarını güneş,
Yolları gece tutar...
Ne vakit ayrılırsan sevgilinden,
İşte o mevsim seni tutar...

Kendi öykünü kendin boğarsın.
Ölümün yaklaştığını
Böyle günlerde anlarsın.
Hiç bilemedik, kim yazmış bu yazıyı?
Ne ilk doğan sensin,
Ne de son ölen,
Sevda yüzünden...
Sen,
İyisi mi
Söyletme beni...

Tayfun Talipoğlu

Josephine 31.08.08 23:17

Rakıya Övgü
 
Rakıya Övgü

En büyük aşk
Rakıya aslında.
Yazmak için de gerekli,
Yazılmak için de.
Üstelik
Sevgilinin ilk hali
İçmeden
Duru su sanki,
Kaynatmıyor insanın içini.
Ve adabıyla bilmezsen
Sevmesini
Olursun alemin rezili.
En büyük aşk
Rakıya aslında.
Durmuyor şişede durduğu gibi
Uzaktan güzel
Sessiz bir kadın gibi,
İlk yudumdan sonra dönüş yok geri
Bin kere tövbe edilip,
Bin kere içiliyor o sevgili...

Tayfun Talipoğlu

Josephine 31.08.08 23:19

Sen Karanlıktayken
 
Sen Karanlıktayken

Sen Karanlıktayken Ben,
Geceyi Seviyorum,

Senin olmadığın akşamlarda
Ömrüm kısalıyor sanki.
Onun için bu defa
Az kararttım geceyi.
Şimdi ne varlığın,
Ne yokluğun belli.
Bu bulanık siyah hava,
Seni gizlemek
Ve duymak için yeterli.

Sana dokunamadığım akşamlarda
Bedenim eriyor sanki.
Kendime yüklüyorum
Bu açlığın kabahatini.
Sanki varmışsın da
"Kızgınmışsın" biraz bana,
O bahaneyle uzak duruyormuşsun.
İstemiyorum
Saçlarının savrulmasını
Rüzgarda.
Bu sevdadan benim payıma düşen,
Zaten fazla.

Senin olmadığın akşamları
Takvimden siliyorum.
Ömür haneme niye yazsınlar ki
Yaşamadıklarımı?

Senin olmadığın akşamlarda
Fersiz yanıyor sokak lambaları.
Ve o geceler,
Topluyorlar dilencileri...
Ve her kahkaha meyhanelerden yükselen,
"Anama söver" gibi...

Bir, İstanbul değil,
Sensiz akşamlarda sanki
Bütün kentlerin tutuluyor dili.
Öyle gecelerde
Görmezlikten geliyorum
Çöp kamyonlarının kenti kirlettiğini...

Cinsiyetler kalkıyor, yüzler seçilmiyor,
Herkes, çarşı iznindeki
"Tek tip er" gibi.
Bir yakalasam yaka paça,
Zamanı durduracağım.

Işıklandırılmış vitrin camları
Ayna olup yüzüme çarpıyor.
Anladım;
Ben sensiz gecelerde yaşlanıyorum.
En ihtiyarı oluyorum bu kentin.
En bilgesi, en ağırbaşlısı...
Aşkın olgunlaştırdığı
Suskun bir dervişim şimdi.
Bir sorsalar rezil olacağım.
Ben senden başkasını bilmem ki.

Senin olmadığın akşamlarda,
Ben yapmışım sanki tüm dünyanın işini.
Yoruluyorum,
Sabaha çıkmayacakmışım gibi.
Kör olmak için yarı yarıya,
Gözümü arabaların farlarına dikiyorum.
Her kadını biraz
Sen zannediyorum.

Senin olmadığın akşamlarda ben,
O an adını anmıyorsam eğer,
Koskocaman susuyorum.

Senin olmadığın akşamlarda ben,
Siyaha boyayıp yüzümü,
Maske yapıp gecenin karanlığını,
Bir Affan Dede bulup
"Satın almak" istiyorum "çocukluğumu."

Senin olmadığın akşamlarda
Geceler uzun sürüyor...
"Az karanlığım" gün ağarırken kapkara oluyor.
Gözlerimi kapıyorum,
Düşlerime emanet ediyorum seni...

Senin olmadığın akşamlarda
Daha uzun kalıyorsun bende böylece.
Senin olmadığın gecelerden uyandığımda
Dilimde hep aynı cümle:
Senin
Olduğun
Karanlığı,
Sensiz
Aydınlıktan
Daha çok seviyorum...

Tayfun Talipoğlu

Josephine 31.08.08 23:20

Seni Seviyorum...
 
Seni Seviyorum...

Herkes, "ilk kendi yaşıyor"
Sanmasa,
Sevdalar da tükenirdi,
Masalları da...
Sonsuza kadar
Sürdüğü bilinsin diye mi nedir,
Bittiği anlar ve ihanetler
Yazılmıyor kitaplara.
Zümrüt-ü Anka Kuşu da yalan aslında,
Kendini külünden yarattığı da...
Ferhat'ın Şirin,
Aslı'nın Kerem için öldüğünü
Kim gördü Allah aşkına?
"Sonsuza kadar sürsün" diyorsan
"Bu sevda,"
O zaman sevgili,
O zaman vuslat yaşanmaya!

Sana yazacak bir sen bırak bana!
Öfkelerin orada kalsın!
Kaçamaklar hanesinde değil ismin
Anlasana!
Ömrümün tam ortasına
Kocaman harflerle yazmışım:
Seni Seviyorum...
Seni Seviyorum...

"Herkese söylediğin
Bana söyleme" diyorsun...
Ama ne varsa sevdaya dair,
Bizden önce söylenmiş, biliyorsun.
Bize düşen, aşkı yalansız yaşamak...
Hadi uzatma da uzat ellerini,
Seni seviyorum...
Seni seviyorum...
Seni seviyorum..

Tayfun Talipoğlu

Josephine 31.08.08 23:20

Sevda Türküleri Yalan
 
Sevda Türküleri Yalan

Sevda türküleri yalan...
Duyduğum kadarın benim.
Tüm ayrılık öyküleri
Kendi kahramanlarına ağlar,
Fazla fazla, gözyaşındaki
Tuz kadar acırsın güzelim...
Senin "kapanmaz" dediğin yara,
Nefretin sevgiyle buluştuğu o an,
Her defasında ilk öksüz kalışın...
Yeniden doğuşundur aslında
O "ayrılık" sandığın...

Tartılmıyor sevdalar terazilerde.
Ağırlığı, ulaşılmazlığındandır.
Defteri yok, yüreğine yazıyorsun.
Zamanla gelişleri unutup,
Hep gidişlere takılıyorsun
Birlikte söylenen şarkılar,
"Kara" bildiğin sevdan,
Satır aralarındaki o büyü yok artık...
Şiirlerdeki sevgili olmaktan
Şimdi çok uzaktasın...
Yeniden başlamak diye de bir şey yok.
Bir gecede bulup
Bir gecede yitirdiğin
Tüm aşkların seceresinde,
Silindi bir kere mürekkep...

Bir, acının resmi çekilmiyor,
Bir de sevdanın...
Çizgiler gelip
İnsanın yüzüne yapışıyor.
Umursamaz gördüğün her terk ediş,
Kilometre taşı gibi
Ölüme yaklaştırıyor...

Sevda
Türküleri
Yalan...

Tayfun Talipoğlu

Josephine 31.08.08 23:21

Sormuyorlar
 
Sormuyorlar

"Mutluluk" ne sormuyorlar
Sen arayıp bulacakmışsın
"Küçük şeylerden" diyorlar
mutluluk çıkaracakmışsın
Yalanın daniskası, yanlış ki
o kadar olsun
Yürekten gelecek ne gelirse
Ne ele avuca sığıyor o zaman
Ne cüzdanlara
Ha bir de sen varsan o şiirin içinde
değme gitsin keyfime

Merdiven filan yok
Bir sabah ansızın dayandığını anlıyorsun
kırkına
Bir gün belin ağrıyor
Bir gün başın
Aklına düşüyor birden
yaşamadığın aşkların
Hele bir de dostların ölümü
Gözünün önündeyse
zamansız
İşte o zaman başlıyor demektir ihtiyarlık
Koşamadığın anlar sevgiliye
"Bitti" deyip, terk edemeyişlerin
Ve geri kalanını hesaplıyorsan ömrünün
Varsa bir merdiven...
Başlıyor demektir geriye dönüşün

Karışmadıysan çoluk çocuğa
ne mutlu
İkiye katlanmayacak yıllara
Bir eksi düşür
"Ne bıraktın sen dünyaya"
Hiç düşündün mü
Kırlangıçlar hangi mevsim döner yuvaya
Ne zaman açar kardelenler
Ne zaman kuzular koyunlar
Varsa yoksa yarın için biriktirir
Şimdi çok geç geriye bakma
"kırk" dediğin nedir
İyimser düşünürsen 20
Kötü niyetliysen kendine yarın
En iyisi gelin
Şu kırktan sonrasına baş kaldıralım...

Tayfun Talipoğlu


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:13 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2