tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Tuğrul Asi Balkar Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/13662-tugrul-asi-balkar-siirleri.html)

Josephine 01.09.08 00:08

Tuğrul Asi Balkar Şiirleri
 
Gölgesi

Hep bir gölgeyle saklandı yüzüm fark edilmedim
Kimi mutluluktan derdi kimi umutsuzluktan
Bense bilirdim senin gibi, yıllar öncesi
Alnımda seken bir kurşunun parlamasından
Alnımda seken o kurşunun
Beni hayata bağışlamasından

(Durur izi sol üst köşesinde alnımın
Yaşama atılmış bir çentik gibi)

Hep bir gölgeyle saklandı yüzüm fark edilmedim
Güneş doğudan doğardı sırtımı ona verirdim
Güneş batıdan batardı sırtımı ona verirdim
Tepede yükselirdi güneş her öğle vakti
Bir saçak altı bulur beklerdim
Uzasın diye gölgem - uzardı gölgem
Uzasın diye gölgem - uzardı gölgem

(Gölgem uzundur günahlarım gibi
Gölgem uzundur günahlarım gibi)

Öyle de denir - ki doğrudur:
Gölgesi uzun olur hayata kısa gelenlerin gövdesi.

İstemekle,
İnsanın başına gelmesi arasındaki fark! işte bu:
Hayata kısa kalan bir adamın uzun gölgesi...

Tuğrul Asi Balkar

Josephine 01.09.08 00:09

O Duru Çocuk Bir Masal Belki
 
O Duru Çocuk Bir Masal Belki

O duru çocuksu alnın ölüme yüz sürmez
Sır vermez bir gülüşle kıvrılır dudağın
İnanma, karanlık geceleri süslemez güzel düşler
Bir kent karartılmış mevsimleri yaşarken.

Karartılmış mevsimleri yaşarken
Bir yıldız kaysa biri olurmuş hani
Kaç yıldız kaydı bir bilsen
Morartılmış gecelerde düşler kurarken

Morartılmış düşler kurarken, otursana
Yüzüne dallarının nakışı düşşün.
Hep akasyalarla vardi o cocuk, sensiz
Şarkılarda unutulmuş bir masal.
Bir masal belki, sevdası terkisinde
Atını değiştirmiş bir süvariyle giderken.

O süvariyle giderken hiç acı duyar mısın
Bir yıldız kaysa ya da düşmese, ölümler
Beklemiyor artık, bir bıçak saplanmış
Gibi yüreğinde, her gün her gece.

Her gün her gece acılıyım, söylemiştim
O duru çocuk alnına sürmez ölümü
Ne karartılmış mevsimlerde
Ne morartılmış gecelerde.

Sürerse sözüm sürer, masal mı o çocuk şimdi...

Ankara - Ekim 2000
Kaynak: Bir Sevinç Depremi, Pervaz Yayınları

Tuğrul Asi Balkar

Josephine 01.09.08 00:10

Tunçtan Bir Yalnızlık
 
Tunçtan Bir Yalnızlık

İlk o geldi rıhtıma demirlediği umutlarıyla
Durdu. artık yaşamaktan yoruldum
Diye yanıtladı oğlunu
Ufku izledikçe sonsuzluğun çizgileri
Yerleşirken alnına
Uykusuzluk, soluğunu kesen öksürük nöbetleri ve kan
Sığ sularında tekneler yüzdürdüğü kasaba:
Bodrum, her insan bir bodrum burada
Bir yalnızlık kalesi ve poyraz
Poyraz olmalıydı uykularımın son limanı
De oğul, kimin ağına takıldı ki
Mutluluk, kimin
Çekilirken deniz ağlardan.

Tunçtan bir yalnızlık kalesi babam
Gözleri çakır...

Tuğrul Asi Balkar

Josephine 01.09.08 00:11

Tutu
 
Tutu

Neresinden tuttuysam orası elimde kaldı hayatın

Seyircisi olmayı tercih ederek ömür boyu
hapse mahkum
ettiğimiz hayat
Kurtar seyircilerini bu bedelli yükümlülükten
Kurtar çakal pençesinden korkaklık payından
Kurtar yenilgilerini yengi gibi gösteren ustalıktan
Dilimden dökülen sözcükler bir çığlığa dönüşmeden
söylüyorum bunları işte
İşit! Dostlarımdan sakladım düşmanımın bildiği sırları
İşit! Sözcük infilâk etti söz örselendi
İşit! Anlam sırtlan payı oldu kabuk bağladı onulmaz
yaram
Kimdedir karşılığı şimdi bütün bunların?

Neresinden tuttuysam orası elimde kaldı hayatın

Gün doğsa ben gitsem sen düşümde saklı kalsan
Gün doğsa deniz beni beklese dağ beni yurdum beni
Beni dediğim umursamazlığına yenik düştüğüm taşra
Beni dediğim ağıtların yanık sesini taşıran ova
Beni dediğim hüzünlü ve büyüleyici ırmak
Beni dediğim derinlerde gizlenmenin perisi
Beni dediğim kirli sularında yüzen haylaz hayta,
ve kendini usta zanneden tayfa
Beni dediğim dedik kıldıkça mutluluğundan
duyulan tiksinti
Var mıdır karşılığı şimdi bütün bunların?

Neresinden tuttuysam orası elimde kaldı hayatın

Hey! Şaşırmayı unutturan sinsi alışkanlık
Seni farkında olduğumuzda terk eden tanık
Kararlı adımlarıyla üstümüze yürüyen yıkıntı
Tepkisizliği sinirlerimize pranga kılan mülk
Gövdemden çekilmeyi dene istersen bir kez
Gel ve gör o zaman törpülenmiş inançlarımızı
Sağırlaştırılmış kulaklarımızı karaşın dengemizi
Görmeyi bir özür gibi taşıyan gözlerimizi
Çevikliğini dağlarda unutmuş ayaklarımızı
Kendisine bile pusu kurmaktan çekinmeyen hayat

Yok mudur karşılığı şimdi bütün bunların?

Neresinden tuttuysam
elimde, orası
kalmadı
hayatımın...

Tuğrul Asi Balkar

Josephine 01.09.08 00:12

Vazgeçmeler Ustası
 
Vazgeçmeler Ustası

Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki aşktan bir leke,
Kazındıkça kendini temize çeken
Gizlice. Sürtündükçe kıvılcımlar saçan
Çakaralmaz renk cümbüşü işte.
Ya sizinki?

Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Reddedemem önerinizi,
Paylaşalım elbette:
Lekeniz sizde kalsın,
Ben aşk'ı alırım sadece.

Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki iki soluk arasında
Gelip geçen zaman.
Hangisi ölüm hangisi yaşam?
Ya sizinki?

Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Yaşadığınız bir ömür değil mi?
Seçimi siz yapsanız, istediğiniz sahneyi seçseniz:
İster ilkincisi olsun ister sonuncusu fark etmez ki,
- Başarımızı arttıracaktır provalardaki performansınız
- Artanıyla yetinirim zaten ben, ilk gösteri için
siz önden buyrunuz lütfen!

Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki korkusuz ve kuşkusuz bir aşk,
Başdöndürücü ve anısız,
Fısıldaşmaları dalgınlıklara takılı.
Ya sizinki?

Hâlâ anlamadınız mı?
Demiştim:
Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Aşk'ı bana terk etmiştiniz zaten,
Üstü... kalabilir sizde...

Tuğrul Asi Balkar

Josephine 01.09.08 00:15

Vox Clamantis In Deserto
 
Vox Clamantis In Deserto

Nuri'ye

Orada dur ve bekle. dağ orada. deniz orada.
Gökyüzü orada.
Orada duruyorsun kımıltısızlığa gömülü korudağ'ın
Yamacında.
Sil, sil artık gözlüklerinin camını,
Bu
Sis yanıltmasın seni:
Dağların görkemi uzaklaştıkça belirir, yalnızlığın da.
Çantanı aç. çıkar içindeki gökyüzünü.
Gökyüzü yetinmezliğin senin, yetmezliğin.
Eskimezin ve eskimezliğin.
Gökyüzü yorganın olsun.
Yaşamdan ödünç aldığın sevinçle
Paçalarını kıvır, çıplaklığını duyumsamalı saros.
Nasıl unutursun: sen yalnız yaşıyorsun,
Bense
Tanımadığım kendimle.
- Bak samur adası.
Ne deniz çekilir ayaklarının çıplaklığından
Ne çantandan çıkardığın gökyüzün,

Yani biraz çocukluğun:

Dokunulmamış yalnızlık yoktur
Orada dur ve bekle. çocukluğundaki
Kağıttan uçaklarla uçtuğun gök
Dal kırıklarından teknen
Dalgaları aşıyor denizde
Kırılmazlığı öğrenen yüreğin bir de.
Ne derdi annen: gülünü değerli kılan/

Ona harcadığın zaman.

Orada dur ve bekle

Orada dur ve

Yaşamak

Yarın erken gelmez
Tam zamanında, hep

Hazır ol
Denizin dibindeki inciye uzanan eline bak.
Yaşamdan ödünç aldığın sevinç orada
Çıkmayı bekler paylaştıkça

Orada artık dur!ma.

Elma dersem sevinç
Armut dersem yaşamak.

Orada

Dudaklarındaki gülümseyiş sönmesin
Bir yanlış anlaşılmadır yaşamak

Keyifle...

Tuğrul Asi Balkar

Josephine 01.09.08 00:16

Yeryüzünde Yitirdiğim Bir Yağmur İzi
 
Yeryüzünde Yitirdiğim Bir Yağmur İzi

"Diriyiz. yeryüzüne bırakılmış bir iz.
Yağmurun vuruşkan sesi: kuşdiliyle bir öykü.
Yağmurun kırılgan sesi: teni yanık toprak.
Karşılıklı gülüşür geçer gideriz.

Çentikliyiz. nasıl da aldatılmış. anlaşılmaz
Yeryüzündeki yaşımız. kimden düştük?
Kimin izi... bir unutuşun başlangıcı mı?
Yoksa bir anımsayışın kemendi mi?

Gövdeyiz. yarılınca görülür içimiz.
Görmediniz mi? ustaca hazırlanmış bir yitiriliş.
Özünde dilsizlik olan şu yağmur neden susar?"

Toprağa düşen damla!
Sakın taşma
Ve ömrümüzü sorma:

"Zaten yalanımız kadar ömrümüz"

Tuğrul Asi Balkar


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:12 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2