![]() |
Turgut Uyar Şiirleri Acının Coğrafyası kente kapandık kaldık tutanaklarla belli sirk izlenimlerinden seçmen kütüklerinden yüzlerimiz temmuzdan ötürü sallanır ve uzar ve her köşe bir tuzaktır birer darağacıdır her meydan saati öğle vaktini kesinlikle gösteren oysa hep güçlü dağları görmenin zamanıdır çığlığım uzun uzun kalır içimde yani güller giyinmiş bir adam nerde ben nerde rüzgâr bir dirimi dört yöne bölerken tepelerde ve gece duruşmasından yeni çıkmışken sabahın terazisi eksik tartar gölgemi artık öyle açık ki kuşkuya yer yok kim gelirse gelsin acıya hep yer vardır tutanaklarda duvar diplerinde ve bazı yerlerde örneğin çukurova ve mekong köylerinde acıdır ağacın gölgesini yapan bunu herkes bilir kutsal acı besleyen acı sütünü emiyoruz yatıyoruz seninle terli döşeklerde saati seninle kuruyoruz bir çalar saati sen donatıyorsun kalbimizi kalbimiz çoğu zaman yeterli ve ürkek kendi çoğunluğunu kendi üreterek kente kapandık kaldık iki cadde iki alan bir saat mutsuzluk acıya varana kadar artık yeminimiz bir tatar gölgesi gibi öyle bir gölge ki belki çok dardır kısa vakitlerinde aceleci akşamın artık öyle açık ki kuşkuya yer yok acıya hep yer vardır aramızda dört cepli yeleğim aynı kolaylıkla taşır her şeyi bozuk paraları da umutsuzluğu da aynı kolaylıkla tutmuş gibi olurum güneşin yedi renk ayasını biliyor musun güçlü dağları görmenin zamanıdır şimdi bir bağırsan çok iyi biliyorum ya da üst üste silah atsan kent tepinir belki bütün kuşlar uçar belki değil mutlaka ama bir tanesi mutlaka kalır... Turgut Uyar |
Acıyor Acıyor Mutsuzluktan söz etmek istiyorum Dikey ve yatay mutsuzluktan Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun sevgim acıyor Biz giz dolu bir şey yaşadık onlar da orada yaşadılar Bir dağın çarpıklığını bir sevinç sanarak En başta mutsuzluk elbet Kasaba meyhanesi gibi Kahkahası gün ışığına vurup da ötede beride yansımayan Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi Öbürünün bir kadından aldığı verem Bütün işhanlarının tarihçesi Bütün söz vermelerin tarihçesi sevgim acıyor Yazık sevgime diyor birisi Güzel gözlü bir çocuğun bile O kadar korunmuş bir yazı yoktu Ne denmelidir bilemiyorum sevgim acıyor Gemiler gene gelip gidiyor Dağlar kararıp aydınlanacaklar Ve o kadar Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır Sonbahar geldi hüzün Kış geldi kara hüzün Ey en akıllı kişisi gündüzün sevgim acıyor Kimi sevsem Kim beni sevse Eylül toparlandı gitti işte Ekim falan da gider bu gidişle Tarihe gömülen koca koca atlar Tarihe gömülür o kadar... Turgut Uyar |
Açlık Çogunluktadır Açlık Çogunluktadır Gülü çigdemi filan bırak Sardunyayı karidesi filan bırak Acıyı ve ölümleri bırak Oy pusulalarını ve seçimleri bırak Evet Seçimleri özellikle bırak Çünkü açlık çogunluktadır Her kişinin ukala ömrü Yeter sanılır çiçeklenmeye Ve dünyanın karanlıgından Bir aşk bahanesiyle kurtulmaya Kaçıp giden baharların anısı Elden ele devredilen bir gençlik duygusu Laleler sümbüller bütün öbür boklar püşürler Hakkım var mıdır bunları söylemeye - vardır Güneş dogarken ve batarken Yazdan kışa girerken ve kıştan çıkarken Ve dagda ve kırda Hakkım vardır - Çünkü en azından dünyadan Dölsüz katırlar geçer Yüklü vagonlar geçer Demir yüklü şilepler geçer Yelkenleri işletenleri ve tayfalarıyla Ve onların karıları ve çocuklarıyla Ve bilinmez sanılır gelecegi Bir demiryolu makasçısının Oysa kesinlikle yazılmıştır Her sevgi kitabında Asil olan açlıktır Çogunluktadır Sevişmek o yüzden gereklidir Evet açlık, yok olsun bütün incelikler Mendiliniz var mı, kabak ograten Bof strogonof mantar fileminyon Güneş görmemiş midye Midye görmemiş güneş Ve soygun halindeki otel malzemeleri Ve altın arayıcılar Ve istedikleri yerlerde Yüksek graviteli petrol bulanlar Hem thames kıyısında Hem mekong deltasında Bir kalça fotografina bunlarla birlikte bakanlar Çogunlukta degildir Açlık çogunluktadır Artık her şeyi yaşadık Ve birlikte düşündük Ve düşündük ki her şey cehennem Bir bakışta Ve cehennem Başarılmamış bir savaştır Dünyanın ortasında kullanılmamış bir su Cehennem, insanın kendi cigeri At sırtında taşınan ölü Kundaga girmeyen bebe Karanlıklarda açan çiçeklerin Bir insanin ölümüne dönüşü Bir insan ölümü olmaya Çünkü açlık çogunluktadır - İşte o zaman diyorum ki - Gelişin şen olsun senin Her şey esirgesin seni Çünkü açlık çogunluktadır Ve ezecektir gücüyle dünyayı - İkimize bir aşk elbette yetmez Türlü şeylerin savunuldugu - Dirilige eşitlige tokluga Artık ayıp olan tokluga Çünkü açlık çogunluktadır Açlık... Turgut Uyar |
Baharı Bekleyen'e Baharı Bekleyen'e Ben kışın güzelligini söylerim ne gelirse dilime Çünkü kış bir hazırlıktır soluguma kıpkırmızı gülüme Nice kırmızı ayaklar gelip geçti o gün katar katar Kış günleri sözgelişi ben bir çöp bile almadım elime Altı kız bir ayışıgı def çalıp şarkılar söylediler Beri yanda ormanlar yanardı, cigerpareler lime lime Artık su uyur aşk uyanır mendilim kana boyanır Bilirim bu baharda da herkes hasetlenir halime Ve ellerim batık bir suda akar gözlerim her şeye bakar Bahar bir gelsin yeter artık eksikse de bırak elleme Su uyur düşman uyumaz suların dibi güllerde Altı kız bir oglan def çalıp şarkılar söylediler Baktım birinin kara bir gecesi düşüvermiş mendilime Şimdi elimde baston silah, başımda şapka öyle Agzımda kurşun hızında seçtigim her kelime Su. Hiç kimse durmazsa her şey yürür, bu aşk demektir Her şey kullanılmazsa dirim bir ihanettir ölüme Sakiniz elimiz filan temiz baharı filan bekleriz Fincanı taştan oyarlar içine bade mi koyarlar Biz silah kuşanırız bize bir şey söyleme... Kaynak: Divan Turgut Uyar |
Binlerce Binlerce Binlerce pazartesi geçti ömrümde Hangisiydi o çıkaramıyorum Bir kiraz yedigimi hatırlıyorum kurtluydu Demek oldukça eski Bir de saçmasapan şeyler Bir kızın dizaltını örnegin Bir adamın çirkin sigara içişini Nasıl yaşanıyor bu vesayetli dünyada Hangi çılgınlar nasıl dayanıyor buna Kimsenin soyunu sopunu bulmak görevim degil Kendi öykümü düzenlemek yetiyor bana Güzel bir ögle vakti Eski güzel bir akşamı hatırlayarak Sonra dopdolu şeyler Damacanalar gibi İçim kabarıyor Sonu olsun diyorum Neyin sonu ama Hiç degilse bu taş basamakların... Turgut Uyar |
Bir Gün Sabah Sabah Bir Gün Sabah Sabah Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam, Uykudan uyandırsam seni: Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten. Vapur düdükleri ötmededir. Etraf alacakaranlık, Kö p rü açıktır henüz. Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam... Yolculuğum uzun sürmüş oldukça Gece demir kö p rülerden geçmiştir tren. Dağ başında beş on haneli köyler, Telgraf direkleri yollar boyunca Koşuşup durmuş bizle beraber. Şarkılar söylemişim pencereden, Uyanıp uyanıp yine dalmışım. Biletim üçüncü mevki, Fakirlik hali. Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş, Sana Sapanca'dan bir sepet elma almışım.. Ver elini Haydarpaşa demişiz, Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl, Hava hafiften soğuk, Deniz katran ve balık kokulu Kö p rüden kayıkla geçmişim karşıya, Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu... Bir gün sabah sabah kapıyı vursam, -Kim o ? dersin uykulu sesinle içerden. Saçların dağınıktır, mahmursundur. Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim, Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam, Uykudan uyandırsam seni, Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten. Fabrika düdükleri ötmededir... Turgut Uyar |
Çok Üşümek Çok Üşümek Bir kalır uzun resimlerde anısı sakallarımızın Urban içinde üşüyüp üşüyüp kaldığımızın Bir Kalır yanık yağlar kokusu şehirlerde Uzun nehirlere binip uzaklaşmadıkça Bir Kalır yabancı yataklarda o oteller Meydanlar heykeller sizin olmadığınız o her yer O çok yalınç gerçekli gelip gitmeler Bir kalır uzun duvarlar ve onların dipleri Bir kalır yılgın adamların hep "Evet" dedikleri Çok üşürdük hep üşürdük üşümekti bütün yaşadığımız Üşürdü ellerimiz aşkımız sonsuz uzun sakallarımız Tükenir dağınık diriliği kaşıntımızın bir gün Bir kalır uzun kitaplarda anısı çok üşüdüğümüzün... Turgut Uyar |
Çokluk Senindir Çokluk Senindir Özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir Özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir Suya giden adam meselâ omuzunu eğri tutsa Güneş su ve adamın omzundaki eğrilik senindir Ayağa kalkarsın, adına uygunsun ve haklısın Kararan dünya bildiğin gibi sık sık senindir Kararan dünya, yeni bir güle bir ateş parçasıdır Bir ateş parçasından arta kalan soylu karanlık senindir Bir deneyli geçmişi aldın geldin yeniyi güzel boyadın Ben bilirim sen de bil ilk aydınlık senindir Çünkü bir silah gibi tutarsın tuttuğun her şeyi Her yeri bir uyarma diye tutan ıslık senindir Senindir ey sonsuz veren ne varsa hayat gibi Tutma soluğunu, genişle, öz ve kabuk senindir Ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın Aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir... Turgut Uyar |
Edirnekapı üstüne Şiir Edirnekapı üstüne Şiir İstanbul dediler mi benim aklıma, Vaiz sokağı gelir hemen. Edirnekapı gelir, evimiz gelir Köşebaşında duran bir güzel kız gelir. Biletçi zili çeker, tramvay durur Bir manav, bir meyhane, iki akasya Kumrular geçer kilisenin çan kulesinden Beyaz bulutlar geçer... Burası Hasan Efendinin kahvesi Edirnekapıda, Bu taşçı Kemal, çocukluk arkadaşım. Bulutu Haliçten, rüzgarı Boğaz’dan Bir baygın gün içindeyiz, yazdan. “Dört cıhar, sebayidü, pencüse Akşam olur, güneş batar nerdeyse.” Pırıl pırıl aşk içinde Mihrimah Sultan Camii Eyüpten vapur düdüğü, Yenikapıdan tren sesi. Kalkarız ağır ağır kahveden Ben, Kemal, Kemalin eniştesi... Vaiz sokağına gelir eve varırım Kapıya iki üç defa vururum Karım kapıyı açar, çocuklar koşuşur Ekmeğimiz var, yemeğimiz var Yemeğe iştahımız var. Oturur yemek yeriz cümbür cemaat Alnımızın terinden, elimizin emeğinden Etrafa yayılınca makarnanın buğusu, Bize ne elalemin on türlü yemeğinden... Alır karımı gezmeğe götürürüm Bir dolmuşa bineriz Edirnekapıdan. Sultanahmette atkestanelerinin en güzeli Elli kuruş verir, cambaza gireriz. İstanbul bizim memleket, yaşımız yirmibeş Basmayı da, ipeği de aşkla giyeriz. Yenicami önünden güvercinler uçan Mavnalar, takalar, koca koca gemiler, KöPage Rankingüden günde kimbilir kaç insan geçer Denizde balıklar güzel, havada kuşlar Bir gülüşü karımın, sevdamı yeniler. Denizlerin kumuyum, balıkların puluyum Adım Turgut, kendim İstanbulluyum Ben Allahın bir sevdalı kuluyum Üsküdara geçerken bir yağmur almadı ama Bir güzel yaz günü Kadıköy vapurunda Japone kollu bir kız aklımı aldı. Bakıştık, gülüştük, hoşlandık Derken o yoluna gitti, ben evime... Bizim ev iki oda, bir sofa Evsahibi ayda yetmiş lira alır. Kapıda atnalından, sarmısaktan bir nazarlık Önümüzde kaleler, arkası mezarlık. Gün olur çoluk çocuğunla bir bakarsınız Güzelim vaiz sokağında benim de Ferah, aydınlık bir evim olur. Bir büyük radyo da alır, yerleşirim Geçerim pencereye akşamüstleri. Boy boy sardunyalar, fesleğenler, Boy boy bulutlar karşımda. Saçağımızda bir kırlangıç yuva yapmış. Ahmet efendi geçer, selam veririm Bakkal İbrahim selam verir, alırım. Fesleğenler kokar, sardunyalar kızarır İstanbul sereserpe önümde geceye karşı Gemilerden, fabrikalardan düdükler Şimdi bir tren kalkar Sirkeciden bilirim. Alacakaranlıkta kıpır kıpır gölgeler Sesler gelir yakın sinema bahçesinden Bir hoş olurum... Turgut Uyar |
Federico Gorcia Lorca İçin Üç Şiir Federico Gorcia Lorca İçin Üç Şiir Ah işte her şey orda... Ben severim omuzlarımı bir gün Sırmaları, apoletleri olmasa da. Ben severim omuzlarımı bir gün Göçen bir maden direğinin altında Su akar kendir tarlalarından Ah her şeyim... Ben severim omuzlarımı bir gün Savaşta bir başka omuzun yanı başında Yatakta bir ince omuzun yanı başında Yol uzun, hava sıcak Kırbaçlarım atımı varırım Kurtuba'ya... İndiğini görürsem bir gün sığırcıkların ve sürüler halinde,ovaya İnsanların dünyayı bölüştüklerini hatırlarım Bir gün daha... Sevişirim ölürüm, savaşırım ölürüm Doldururum çantama kara ekmek ve peynir Varırım Kurtuba' ya... "saat beşte akşamleyin" Ah ellerim ve kalbim Her şey orada kaldı. Keçeler keçeler ve portakallar Kireç döktüler yere. Kara gözlüm, kalbim, Halkımın fakir akşamlarıdır, biliyorum Kanlı bir mendil diye bağlanan gözlerime Kireç döktüler yere, Bir duvarın dibinde Bir deppoy un önünde Kiraz ağaçlarına ve sığırcıklara karşı Bir halkın gösterişsiz, sessiz cömertliğinde Ölüm nasıl söylenirse öyle İspanyol dilinde ve her dilde... obra completas Artık kat iyen biliyoruz; Halk adına dökülen kan Sapı gül dalı güzelliğinde bir bıçaktır. Dişlerin arasında... İspanya da ve her yerde... Turgut Uyar |
Gecenin Şarkısı Gecenin Şarkısı Gecenin şarkısı markısı kimindir Hangi şarkısı üstelik Gecenin şarkısı senin olsun ben istemem Üstelik o şarkı herkesindir Çünkü bulutlar konuşur Kuşlar uyur Ses uyanır Şimdi kimindir gecenin şarkısı Kimi hüzzamdan bir şarkı besteler uykusunda Otlar büyür Ocaklara girilir madenlerde Ne düşler görür insan kimbilir Gece onundur... Turgut Uyar |
Geyikli Gece Geyikli Gece Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabani uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak Bir yandan, toprağı sürdük Bir yandan kaybolduk Gladyatörlerden ve dişlilerden Ve büyük şehirlerden Gizleyerek yahut döğüşerek Geyikli geceyi kurtardık Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz Bilir bilmez geyikli gece yüzünden Geyikli gecenin arkası ağaç Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı İster istemez aşkları hatırlatır Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş Şimdi de var biliyorum Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli Hiçbir şey umurumda değil diyorum Aşktan ve umuttan başka Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor. Biliyorum gemiler götüremez Neonlar ve teoriler ışıtamaz yanını yöresini Örneğin Manastırda oturur içerdik iki kişi Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi Geyikli gecenin karanlığında Aldatıldığımız önemli değildi yoksa Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak Gümüş semaverleri ve eski şeyleri Salt yadsımak için sevmiyorduk Kötüydük de ondan mı diyeceksiniz Ne iyiydik ne kötüydük Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa Başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı Ama ne varsa geyikli gecede idi Bir bilseniz avuçlarmız terlerdi heyecandan Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında Büyük otellerin önünde garipsiyorduk Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk Yahut bir adam bıçaklasak Yahut sokaklara tükürsek Ama en iyisi çeker giderdik Gider geyikli gecede uyurduk Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede İmdat ateşleri gibi ürkek telaşlı Sultan hançerIeri gibi ayışığında Bir yanında üstüste üstüste kayalar Öbür yanında ben Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım Eskimiş şeylerle avunamıyoruz Domino taşları ve soğuk ikindiler Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık Gölgemiz tortop ayakucumuzda Sevinsek de sonunu biliyoruz Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum İyice kurulamıyorum saçlarını Bir bardak şarabı kendim için içiyorum Halbuki geyikli gece ormanda Keskin mavi ve hışırtılı Geyikli geceye geçiyorum Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum... Turgut Uyar |
Göge Bakma Duragı Göge Bakma Duragı İkimiz birden sevinebiliriz göge bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadıgım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göge bakalım. Falanca duraga şimdi geliriz göge bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göge bakalım. Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göge bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi agaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmiyecegimiz bir yer begen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini hatırlat... Kaynak: Dünyanın En Güzel Arabistanı Turgut Uyar |
Hiçsizliğe Hiçsizliğe Anrı sen ne kadar güzelsin Bir hiç olarak Ormansın belki bilmiyorum Belki ormanda bir ağaçsın şuncacık Bir pazartesi günüsün İnsanları dupduru edemeyen Bütün karayollarında ve demiryollarında Gider gelirim bütün dünyada Ama biliyorum Kırşehir'de mezarsın Bir kilisesin Kapadokya'da Sözgelimi yumurtada zarsın Ustasın sabahları yapmada En katı yoklukları koyarak insanın içine Akşamüstlerinde biraz gaddarsın Sular ve zamanlar kararırken Ne yapalım Bari bağışlayalım birbirimizi... Turgut Uyar |
Hızla Gelişecek Kalbimiz Hızla Gelişecek Kalbimiz Hızla gelişecek kalbimiz Kalbimiz hızla. Sürgünlerin umutsuzlugunda Kırık kalpler, yaralılar, onulmazlar Farksız çarpanların umutsuzlugunda Ve kö p rü başlarının umutsuzlugunda Ve kö p rü başlarının umudunda. Sular bitse bile, çiçekler atılırken oralara Temiz bir ilişkinin bulutsuzlugunda Ve eski daglarda, eski daglarda kış Kovalarken ülkesini Hızla gelişecek kalbimiz. Kendi öz hüznümüzün öz tarlasında Bozkır dayanıklılıgımızın tarlasında Kalbimiz Ellerimiz ayaklarımız arasında Ve kimsenin bölemedigi şarkıyı Güllerin, bugdayların ve acının şarkısını Bir haziran uygulayacak sesimize. Sütçünün sesiyle birlikte Erkenci işçilerin sesiyle birlikte Söförün sesiyle birlikte Sabah başlamış sarhoşların sesiyle birlikte Yaman sarhoşların sesiyle birlikte Ve yeni uyanışların ve yeni dogmuşların Ve herkesin ve herkesin Sesleriyle birlikte Bir haziran uygulayacak Kimse bölemiyecek ve kalbimiz Hızla gelişecek. Yıkıntılara karışan eski bir bahar Büyük olmaya elverişli bir bahar Eskiden yaşanılmış ve her şeye ragmen İnsanlara göre bir bahar Suların kana kestigi yahut Suların kana kestigi bir bahar. Hızla gelişecek kalbimiz Bir mavilik kalıbında Bir odada, en olagan bir odada En sade, en insanca bir odada Bir kadınla bir erkegin oldugu bir odada Bir kadın bir erkegin Bir kadınla bir erkek oldugu Ellerin ve omuz başlarının Birbirini buldugu. Birden gerçekligini algılıyarak Saat çalınca ve görünce güneşi Birden vazgeçilmezligini algılıyarak Önemli ve gerekli buluşunu kendini Birden hatırlıyarak Gelecege hazırlayınca olanca gögüslerini Ve herşeye ve ölüme.kalbimiz Hızla gelişecek Çagımıza pek uygun bir hızla Gelişecek kalbimiz (...)Kalbimiz Yerin ve gögün altedilmez bir dirilikte oldugu Tutkumuz, direnmemiz, ellerimiz, kalbimiz. Kalbimiz Kalbimiz hızla gelişecek... Kaynak: Her Pazartesi,1968 Turgut Uyar |
Islak Çeltiklere Islak Çeltiklere Benim bir sevincim var yüzün artık akşam Bir çocuğun gülüşünü görüyorum nereye baksam Kıyımız uzak ve kuytuda ellerimiz sanki yok Ellerimiz yok ama senin ellerini bir tutsam Bazı çocuklar doğar bilirim bazı çocuklar doğmaz Doğmayan çocuklar için bilmem ne yapsam Ey çavlan. bitmeyen temmuz güneşi. ey aslan Silkin. sakla harmanını. çocuğunu sakla Ey aslan. suya kaptır kendini ellerin sanki yok Bir güzel günde mızıkalarla bir alanda dursam Sen yoksun gazeteler yok geçmişin razı değil Bilmem ki doğmayan çocukları ben mi doğsam... Turgut Uyar |
Kankentleri Kankentleri Kan akıyor penceresi karanlık evlerden Ölü kadınların üstüne tuğlaların üstüne Denizse aydınlık ve incili mavili taşrada Kana doğru ürkek en güzel yaban balıklar Bu kandır akıttığımız sıkıntılı pazarlarda Üst üste yergökyüzüne içki şişelerine Kan içinde elleri ve öbür parmakları Boşnak değil çocuklar dondurmacılarda Mezarlı eyüplerde ve deniz kenarlarında Sarışın kafaları ama analı babalı Kan akıyor ahşap yapılardan sokaklara sokaklara Mavi ülkeleri tatsız kısa pantolonlarda Kan akıyor oluklardan öyle kan Boyanır batmış gemiler perşembesi Bir tesbih bir zımba bir yazı makinesi Çektikçe böyle katil kralları... Turgut Uyar |
Senfoni Senfoni Önce sesin gelir aklıma Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli! Sonra cumartesi günleri gelir Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum Bir yağmur yağsa da beraber ıslansak. Kırk kere söyledim bir daha söylerim Savaşta ve barışta karada ve denizde Düşkünlükte ve esenlikte Zamanımız apayrı bize göre Yanyana olduk mu elele Aç kalsak ağlamayız biliyorum. İçim güvercinleri okşamış gibi rahat Sen yanımdayken ister istemez Geniş meydanlarda akşam üstleri Üstüste üç kere deniz üç kere çınarlar Sen yanımdayken ister istemez Uzak ırmakları hatırlıyorum. Arasıra düşmüyor değil aklıma Yabancı kadınların sıcaklığı Ama Allah bilir ya ne saklıyayım Yanında ihtiyarlamak istiyorum... Turgut Uyar |
Sibertenik Sibertenik Üç kere üç dokuz eder Bilirsin Birin karesi birdir Kare kökü de Bilirsin "Mutlu aşk yoktur" Bilirsin Ama baharda ya da dışarda Sonsuz göğün altında Aşkın aşkla çarpımı Nedendir bilinmez Garip bir biçimde Hep sonsuzdur... Turgut Uyar |
Tel Cambazının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiir Tel Cambazının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiir Sizin alınız al inandım Morunuz mor inandım Tanrınız büyük âmenna Şiiriniz adamakıllı şiir Dumanı da caba Ama sizin adınız ne Benim dengemi bozmayınız Bütün ağaçlarla uyumuşum Kalabalık ha olmuş ha olmamış Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum Ama ağaçlar şöyleymiş Ama sokaklar böyleymiş Ama sizin adınız ne Benim dengemi bozmayınız Aşkım da değişebilir gerçeklerim de Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı Yangelmişim dizboyu sulara Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum Hiçbirinizle döğüşemem Siz ne derseniz deyiniz Benim bir gizli bildiğim var Sizin alınız al inandım Sizin morunuz mor inandım Ben tam dünyaya göre Ben tam kendime göre Ama sizin adınız ne Benim dengemi bozmayınız... Turgut Uyar |
Türkiyem Türkiyem Seni boydan boya sevmişim, Ta Kars'a kadar Edirne'den. Topragını, taşını, daglarını Fırsat buldukça övmüşüm. Sen vatanımsın, ekmegimsin Duydugum, bildigim zafersin yıllarca.. Zonguldak'ta 63 numara Nazlı sahiller Akdeniz'de. Sevdasın cigerlerimde parça parça Yarı kalmış dilegimsin... Sen Koçhisar'da tuzum, Sille'de kızım... Çift kulaklı Sürmene bıçagı belimde. Varmışım çig köfte yemeye Adana'ya Dadaloglu'ndan bir koçaklama dilimde: - Şu yalan dünyaya geldim geleli.. Hey vatanım, bacım, sagdıcım, emmim Senden bir yara her yerimde. Desteye güreşmişim Kırkpınar'da. Durmuş da yorgunluk çıkarmışım, Bir akşam vakti Dört bardak kırtlama çayla Erzurum'da.. Ardahan'a varmışım yollar uzamış Bel vermiş, yol vermemiş daglar. - Yüce Tanrı dört yanını bezemiş, Beni yakan bir Konyalı kızımış. Seni boydan boya sevmişim Ta Edirne'ye kadar Kars'tan. Taşını, topragını, yigidini, Fırsat buldukça övmüşüm... Turgut Uyar |
Uzak Kaderler İçin Uzak Kaderler İçin Birgün, bir yağmurla garip garip -Çoluğu çocuğu terk edeceğim.- Bir sevgiyle doymayacak kalbim, anladım Alıp başımı gideceğim. Asır yirminci asırdır, amenna Bir yanımda sevgilerim, bir yanımda sancım Neon lambaları büsbütün karartır gecemizi Uzaklar daha uzaklaşır Bir define çıkarır gibi kayalardan, Ademden beri Sımsıcak sevgilere muhtacım. Bir gün alıp başımı gideceğim -Yıldızlar ışısın, yollar üşüsün, yollar...- Belimi bir ılık şal sarsın, mavi Hüzünlü bir serencamın ardından, şarkısız Rüyalarım unutulmuş bir handa pes desin Görmüş geçirmiş bir çift duygulu dudak karşısında. Kendi kendine çekilmez oluyor ömrüm Her insanın ayrı ayrı yaşayabilsem kaderinde Diyarı gurbette kanlı bir aşk Bahtsız bir çocukluk uzak köylerin birinde En uzak beyazlar, En yakın ikindilerde, duygulu Ve bir sahil meyhanesinde bir akşam İçip içip ağlasam... Nasıl kısa kesmeli bilmiyorum? Herkesin derdinden pay isterken. Uzak kaderlerin suları çağlar simdi Yıldızlar dökülür sonsuza içimizden. Birgün, bir parkta otururken, biliyorum Bir el yağmurla dokunacak omuzuma Bir çift göz, bir davet, bir kalp Çoluğu çocuğu terk edeceğim. Yapraklar dökülecek, çiçekler solacak Bir sonbahar, bir sabah ve bir yağmur olacak Toprak ve insan kokularıyla, Uğultulu bir sarhoşluk içinde, yıllar için Başımı alıp gideceğim... Turgut Uyar |
| Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:43 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2