![]() |
Rıfat Ilgaz Şiirleri http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif ALİŞİM Kasnağından fırlayan kayışa Kaptırdın mı kolunu Alişim! Daha dün öğle paydosundan önce Zilelinin gitti ayakları, Yazıldı onun da raporu: "İhmalden!" Gidenler gitti Alişim, Boş kaldı ceketin sağ kolu... Hadi köyüne döndün diyelim, Tek elle sabanı kavrasan bile Sarı öküz gün görmüştür, Anlar işin iç yüzünü! Üzülme Alişim, sabana geçmezse hükmün Ağanın davarlarına geçer... Kim görecek kepenek altında eksiğini Kapılanırsın boğaz tokluğuna. Varsın duvarda asılı kalsın bağlaman Beklesin mızrabını. Sağ yanın yastık ister Alişim Sol yanın sevdiğini. Kızlarda emektar sazın gibi Çifte kol ister saracak! Rıfat Ilgaz |
Aydin Misin? http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif AYDIN MISIN? Kilim gibi dokumada mutsuzluğu Gidip gelen kara kuşlar havada Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden Tabanında depremi kara güllelerin Duymuyor musun? Kaldır başını kan uykulardan Böyle yürek böyle atardamar Atmaz olsun Ses ol ışık ol yumruk ol Karayeller başına indirmeden çatını Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm Alıp götürmeden büyük denizlere Çabuk ol. Tam çağı ise başlamanın doğan günle Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden Her satırında buram buram alın teri Her sayfası günlük güneşlik Utanma suçun tümü senin değil Yırt otuzunda aldığın diplomayı Alfabelik çocuk ol Yollar kesilmiş alanlar sarılmış Tel örgüler çevirmiş yöreni Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende Benden geçti mi demek istiyorsun Aç iki kolunu iki yanına Korkuluk ol... Rıfat Ilgaz |
Bilsem Ki http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif BİLSEM Kİ Bu ayaklar benden hesap soracak, Bir düşüncenin peşinden dolaştırdım sokak sokak , Bu baş, bu eğilmez baş da öyle Bazı sarhoş ,bazı yorgun Her zaman bir yastığa hasret! Bu ciğer de hesap soracak, Esirgedim, güneşini, havasını Bu ağız bu dişler, bu mide... Ne ikram edebilirim ki bol keseden Bu bilekler de hesap soracak, Göz yumdum çektikleri eziyete. Bilsem ki kimsenin parmağı yok Bu sürüp giden işkencede; Kılım bile kıpırdamadan bir sabah Çekerdim darağacına çekerdim kendimi Bilsem ki suç bende!.. Rıfat Ilgaz |
çocuklarim http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif ÇOCUKLARIM Sizi yoklama defterinden öğrenmedim Haylaz çocuklarım Sınıfın en devamsızını Bir sinema dönüşü tanıdım Koltuğunda satılmamış gazeteler Dumanlı bir salonda Kendime göre karşılarken akşamı Nane şekeri uzattı en tembeliniz Götürmek istedi küfesinde Elimdeki ıspanak demetini En dalgını sınıfın Çoğunuz semtine uğramaz oldu okulun Palto ayakkabı yüzünden Kiminiz limon satar Balıkpazarı'nda Kiminiz Tahtakale'de çaycılık eder Biz inceleyeduralım aç tavuk hesabı Tereyağındaki vitamini Kalorisini taze yumurtanın Karşılıklı neler öğrenmedik sınıfta Çevresini ölçtük dünyanın Hesapladık yıldızların uzaklığını Orta Asya'dan konuştuk Laf kıtlığında Birlikte neler düşünmedik Burnumuzun dibindekini görmeden Bulutlara mı karışmadık Güz rüzgarlarında dokulmuş Hasta yapraklara mı üzülmedik Serçelere mi acımadık kış günlerinde Kendimizi unutarak. Rıfat Ilgaz |
çocuklariniz Için http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif ÇOCUKLARINIZ İÇİN Savaş sonrası sayımlarda Şu kadar ölü, şu kadar yaralı Kadın, erkek sayısız kayıp… Elden ayaktan düşmüş Geride bir o kadar da sakat, O kadar günleri anımsayalım diye… Zorumuz ne, insan kardeşlerim, Amacınız kökümüzü kurutmaksa, Yetmiyor mu tayfunlar, taşkınlar, Bunca aç, bunca sayrı, kırım, kıyım, Sayısız işkence kurbanları… En kötüsü, Güngünden başımıza inen bu gökyüzü! Bu toplanıp dağılmalar ne oluyor Yüksek düzeylerde? Neden alçakgönüllü değilsiniz, Sözünüz mü geçmiyor birbirinize, Hangi dilden konuşuyorsunuz? Barışsa eğer istediğiniz Uçaklardan başlayın işe Önce çirkinleşen savaş uçaklarından… Ya insanları bir yana bırakıp Sivrisineklerin kökünü kurutun Ya da bataklıkları! Sonra geçin kara sineklere! Ne kadar da çoğaldılar son sıcaklarda Yer gök tüm karasinek, Yaşamımızı karartmak için. Bir güç denemesi yapsanız da, Onların yaşamını siz karartsanız! Yoksa siz de mi barıştan yanasınız, Onların özgürlüğünden yana? Kolay değil, barıştan yana olmak Özveri gerek yüksek düzeylerde. Gene de bir nedeni olmalı, diyorum. Bu toplanıp toplanıp dağılmaların. Phantom'ların pazarlanması değilse Denizaltıların sığınmasıdır Dost limanlara Ya sağcı gerillaların barındırılması… Ah uzak görüşlü yetkililer, Bıraksanız da büyük sorunları bir yana, Biraz da ulusunuz için… Halkınız için konuşsanız Çocuklarınız için… Kökleri kuruyup gitmeden! Rıfat Ilgaz |
Gidişini Anlatiyorum http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif GİDİŞİNİ ANLATIYORUM Sen gidiyorsun ya işine yetişmek için Saçlarını, gözlerini, ellerini Neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya Her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak Termometrede yükselen çizgi Kimbilir nerelerde soğuyorsun. Senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen İnsan insan bakan gözbebeklerin Beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta Beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder. Ne gelirse onlardan gelir bana Çalışma gücü yaşama direnci Mutluluk gibi kazanılması zor Mutluluk gibi yitirilmesi kolay. Bir açarsın ki mutluyum Bir kaparsın ki herşey elimden gitmiş... Rıfat Ilgaz |
Güvercin Uyur Mu? http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif GÜVERCİN UYUR MU? Sömürgen cami güvercinleri sizin olsun O doyumsuz lapacı güvercinler Kurşun buğusu güvercinleri severim ben Kanat uçları çelik yeşili. Kuş dediğin piyerlotisiz yaşamalı Adaksız avlusuz şadırvansız Buluttan süzmeli suyunu Kuşçular çarşısında tüy dökmemeli. Benim güvercinim tunç gagalı Kimlerin bakışı kardeşçedir Kimlerin bakışı düşmanca Kendisi hangi kavganın güvercinidir bilir. Tüneyip acımanın saçaklarına Miskin sevilerle bitlenmez Kanadından çok pençesine güvenir. Barış taklaları süzülmeler Gagalarda zeytin dalı Perendeler maviliklerde Tüm gösteriler resimlerde kalmalı. Güvercin dediğin uyanık olmalı Tüyler duman duman öfkeden Yanıp tutuyşmalı gözbebekleri Sevgiden tıpır tıpır bir yürek Özgürlüğünce dövüşken... Rıfat Ilgaz |
Kahveler Gazeteler http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif KAHVELER GAZETELER Kimini vurguncu yaptı 39 harbi Kimini karaborsacı Laf olur diye dost çayı içmeyenler Mahkemelik oldu rüşvet yüzünden Gaz fişi, ekmek karnesi derken Kimler karışmadı ki piyasaya "Kimini sefil etti 39 harbi, Kimini şair etti." Beni de gazete tiryakisi. Dadandık kahvelere ajans yüzünden, Bir bardak ıhlamur bedeline Yeni nizamdan dem vuran yazılar okuduk Düştuk eli kalem tutup da Eli silah tutmayanların peşine, Cenk meydanlarını dolaştık, Denizler geçtik dağlar aştık, Gün oldu kırıldı kanadımız Kaldık çöllerde. Gün oldu Urallar'dan vurup Ulaşmak istedik Kızılelma'ya Yürüdük şehir şehir, Bir de ne görelim Arpa boyu yol gitmişiz! Düşenin dostu mu olur, Zafer nerde, biz orda: "Meserret" de kurtardık Sivastopol'u "İkbal" de girdik Berlin'e Atikali kahvesinde patladı Atom bombası Pes dediler, bir yaz akşamı Şehzadebaşı'nda Japonlar, Çektik zafer bayrağını kapıya! Rıfat Ilgaz |
Kasabamiz http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif KASABAMIZ Kasabamız Martıların düşürdüğü tohumdan Filizlendiğine inandığım kasabamız Yosun kokardı evleri Çarşıları midye kokardı Çekirdeği çölden gelen mescitin Boy attığına şaşardım Bu deniz yüklü havada Nedense gelişemedi bir türlü En şirin yerine dikilen İrili ufaklı mezar taşları Belki de ölüler böyle istiyor... Rıfat Ilgaz |
Körüz Biz http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif KÖRÜZ BİZ Ne varsa otu ot çiçeği çiçek yapan Tan yerinden söken umut ışığı Sizin olsun çekik gözlü kardeşlerim Aydınlıklar sizin olsun körüz biz. Bakmayın gözlerimizde yansıyan yıldızlara Göremeyiz ateş böceklerini biz körüz Çakıp sönen deniz fenerlerini uzak kıyılarda. Bir bulut ne zamandır üstümüzde Yurt genişliğinde bir bulut kurşun ağırlığında Nilüferler sularımızda açar mevsimsiz Dolanır ayaklarımıza boğum boğum Yapraklarında iri leş sinekleri uçuşa hazır Göz göz oyulmuş gözlerimiz biz körüz Göz çukurlarımızda radarlar fırıl fırıl döner Körüz el yordamıyla yaşıyoruz bu yüzden. Yeni körler peydahlarız uyur uyanır Ayak altında eziledursun karınca sürüleri Ezenlerle bir olmuş yaşıyoruz ne güzel Çizme onlardan içindeki ayak bizden ne iyi. Körüz biz kör uçuşlara açmışız toprağımızı Ha düştü ha düşecek çelik gagalardan Mantar mantar açılan tohumlar sıcakta. Gözlerimizi bir pula satıp geçmişiz bir yana Ölmesini bilenlere yüz çevirmemiz bundan Körüz gözbebeklerimize mil çekilmiş mil Acımasız bir namlu şakağımızda soğuk Tetikte kendi parmağımız yabancının değil. Rıfat Ilgaz |
Kulağimiz Kirişte http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif KULAĞIMIZ KİRİŞTE Yaşlılar adına konuşmanın tam zamanı Kütükte yaşı yetmişlerin arasındayım. Bir tekerlemenin çağrışımında İnanıvermeyin işimin bittiğine. Ne var ki dertlerimiz tasalarımız artıyor, Yaş ilerledikçe... Biz yaşlılar türlü nedenlerden Kuşlarla birlikte uyanmak zorundayız Saksıdakı karanfil bakım ister. Tüm çiçekler, ağaçlar, parklar, Yollar koprüler bakım ister. Balıkçı barınağı, barınaktaki gemiler, Gün doğmadan deniz fenerimiz, Kıyılarımız, gökyüzü, bulutlar, Bir uçtan bir uca esen rüzgar, Bütün gün gözümüz üzerlerinde olmalı... Bu arada torun torba çocuklarımız Martılarla birlikte çoğalan... Onlar da bakım ister kuşkusuz. Erken de kalksak alaca karanlıkta Hangi birine yetişebiliriz ki... Biz yaşlılar için en önemlisi Kuzeyden esen nemli rüzgarlar, Karayel de önemli, gündoğrusu da. Raporlar yazılmalı, hava raporları, Soğuk sıcak tüm dalgalar, akımlar, Alçak basınç radyolarda, yüksek basınç, Guneyden esen yellerle birlikte Sisli puslu havalarda durulmalı... Yaşlandıkca azıyor romatizmalarımız, Bir günümüz bir günümüze uymuyor, Artıyor ağrılarımız, sızılarımız, Kapıyı kim vuracak belli olmaz, Kulağımız kirişte olmalı! Rıfat Ilgaz |
Leylaklarin http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif LEYLAKLARIN Leylak getiriyorsun bana güneşli bir gün Onu saçlarından topladığın belli Bir leylak bahçesisin karşımda. Böyle kucağında kalsa daha iyi Bir vazoya bırakıp gidiyorsun sen gidiyorsun leylaklar kalıyor mu sanki Önce renkleri gidiyor arkandan Nesi varsa gidiyor soyunarak. Her vazoya baktıkça karşımdasın ne tuhaf Her kokladıkça dönüp geliyorsun Düşünceler gibi filizleniyorsun gün geçtikçe Yaprak yaprak gelişiyorsun Leylak leylak bakıyorsun gözlerimin içine Ölümsüz bir mevsim oluyorsun... Rıfat Ilgaz |
Oğlum http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif OĞLUM Hiç de meraklı değilsin çiçeğe, Komşunun saksısını sen kuruttun, Kopardın penceresindeki gülünü. Bir sonuç mu çıkarayım bundan ? Yeşilliğe düşman diye bizim çocuk ? Gelgelelim öyle düşkünsün ki Göbekli marullarına Yedikule'nin; Mevsiminde elinden düşmüyor Elma gibi domatesler; Tavsan kadar seviyorsun havucu. Ben de tutkunum senin gibi Bursa şeftalisine, Ereğli çileğine. Sanma soyca hoşlanmıyoruz çiçekten Güle değil, Gül düşkünlerine bizim hıncımız. Biz de gördük haşhaş tarlasını, Gelincik sanmadık. Ilgaz'larda topladık çiğdemi, Edirne'nin gülünü Edirne'de. Engel olmaz bu bilgimiz Sümbülden çok sevmemize yeşil soğanı. Yaşamak için iştahını arttıracak Şiirler vereceğim sana, Ne istersen bulacaksın içinde Bu toprakla ilgili: Portakallarını göreceksin Dörtyol'un Mersin silolarında bitlenen Altın sarısı buğdayları, Turfandadır diye el süremediğimiz Çavuşları, kınalı yapıncakları, Bağı sorulmadan yenilen Memleket üzümlerini salkım salkım... Rıfat Ilgaz |
Oğluma http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif OĞLUMA Ben de düşkündüm oyuna, Ben de kumları avuçlar Kazardım tırnaklarımla toprağı, O zaman da çocuklar oynardı, Ama benzemiyor bütün oyunlarımız, Gezdirdim ceplerimde şıkır şıkır Deniz kokulu tasları, En güzellerini topladım Midye kabuklarının. Saldım bahar rüzgârına Uçurtmaların en süslüsünü. Ne kurulunca koşan tramvaylarım vardı, Ne çekince giden develerim. Balıklarımızı tanırdım, Adlarını bilirdim kuşların ; Seçerdim düdüğünden Limanımıza uğrayan vapurları. Bilirdim yanık yüzlü kaptanlarımı Denizkızı’nın Selametçin ; Ben de ayırırdım onlar kadar Poyrazı karayelden. Gemiler tanıdım, çift direkli, Tutmazsa rüzgârı Açıklarımızda volta vuran gemiler, Kızardım, limanımızı hiçe sayan Paketlere Nemselere; Dalar da silinen dumanlarına Düşünürdüm uzak limanları, Uzak limanların çocuklarını. Senin de var ufak tefek Kendine göre bildiklerin; Çeşitli oyuncakların yoksa da Bir saniye de tren yapacak kadar Kibrit kutularını, Tecrüben var benden fazla. Benden üstünsün kuskusuz, Sıgaradan top, Kutusundan tank, Kâğıtlarından uçak yapmada ! Rıfat Ilgaz |
Parmakliğin ötesinden http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif PARMAKLIĞIN ÖTESİNDEN Bu sefer bayrağını çekmiş vapur Bizim Karadeniz'e gider. Beni alıp götürmese de, Alır, düşüncemi çocukluğuma götürür, Çocukluğumun memleketine. Kıyıcığında doğmuşum Kastamonu'nun Fener fener bilirim Karadeniz'i. Kahrını çekmişim yıldızının, poyrazının, Ecel terleri dökmüşüm karayelinde. Kim bilir ne haldedir, Benim frengisiyle meşhur memleketim, Şimdi ne halde ? Ekmekleri mısır bazlaması mı, Bulgurlu mancar mı hâlâ bayram yemekleri ? Çok sıkıntı çektik Seferberlik'te, Çok mısır koçanı yedik, vesikalı; Bu sefer de vesikasiz yemişler, Gazsız, sabunsuz kalmışlar. Kim gider, kim sorar hallerini ? Bilirim ne vapurun büyükleri uğrar, Ne insanların büyükleri; Memurlar gelir ufak tefek, Büyüyünce giderler. Balıklardan bile hamsiler vurur, Vursa vursa karaya. Göremedik sıkıntısız yaşandığını, Rahatın şiirini yazamadık, Ne kadar uzak Heveslerimle içli dişli yaşamak, Üzmek hastalıklı şiirlerle Eşimi, dostumu; Mezar taşları kadar, ölçülü Beyitler düzmek boy boy. İçliyimdir herkes kadar, Düşündürür beni de şu gökyüzü, Kuş cıvıltısı, nar çiçegi... Geçtik bir kalem üzerinden. Huyumdan ettiniz, Cibali Kızları, Sekiz düğününden önce Penceremin altından geçenler, Saçları dağınık, gözleri uykulu, Çoraba, tütüne gidenler, Beni huyumdan ettiniz! Yorgun gözlerinizdeki acıyı Dert edindim kendime. Saçlarını tezgahına yolduranları, Sıtma gebesi tazeleri görmeseydim, Boşuna harcayacaktım sevgimi. Şimdi şu parmaklığın ötesinde kaldı Bütün çalışanlar; Teker teker sökülmüşüz toprağımızdan, Havamızdan, suyumuzdan olmuşuz. Yaşamaktayız aynı çatının altında Daha mahzun, daha hesaplı. Rahat günlerin işçisi olacaktık, Rahat günlerin şairi Bir çift sözümüz vardı Nar çiçeği, gül dalı üstüne, Dudaklarımızda kaldı... Rıfat Ilgaz |
Remzi http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif REMZİ Ne sorayım sana Kulak dolgunluğu bellediklerini mi söylersin Uyku sersemliği göz gezdirdiğin kitaptan Aklında kalanları mı Çalısmadın istediğim gibi Ya komşunun suyunu taşıdın Bekar çamaşırı yıkarken annen Ya da beşiğini salladın kardeşinin Gaz yoktu belki bu gecelik Şişesi çatlamıştı lambanın Karşılıksız kalacak sorularım demek. Ama vakti gelince senden öğreneceğim Makarna verildigini karneyle Bulgaryadan gelen kömür motorlarının Yanaştığını Kumkapı'ya Kulağına kar suyu kaçan toriklerin Karaya vurduğunu Boğaz'da Yaramasa da işimize, kahvenin Kaça sürüldügünü el altından Yaz ortasında bulursun Hasta için olduktan sonra Limonun en sulusunu Mahalle kırılırken uyuzdan Sen taşırsın kükürtü Mısır Çarşısı'ndan Kursağına girmese de bulursun Yumurtanın en tazesini. Her derdine koşarsın mahallenin İnsaflısını verem doktorunun Dişçinin en ucuzunu Sen salık verirsin komşulara Bildiklerin de vardı fazladan Kalayla çivi üzerine Biraz daha kurcalarsam Dökersin içyüzünü nalburların. Benim bilgili becerikli çocuğum Derse kalktığın zaman Yüzünün kızarması neden Üstte başta yok diye mi Utanmak bize düşer çocuğum Çalışmadığın içinse Bildiklerin sana yeter Notun önceden verilmiş Bilmediğin şahıs zamirleri olsun... Rıfat Ilgaz |
Sen Gidince http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif SEN GİDİNCE Sen gidiyorsun ya işine yetişmek için Saçlarını, gözlerini, ellerini Neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya Her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak Termometrede yükselen çizgi Kimbilir nerelerde soğuyorsun. Senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen İnsan insan bakan gözbebeklerin Beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta Beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder. Ne gelirse onlardan gelir bana Çalışma gücü yaşama direnci Mutluluk gibi kazanılması zor Mutluluk gibi yitirilmesi kolay. Bir açarsın ki mutluyum Bir kaparsın ki herşey elimden gitmiş... Rıfat Ilgaz |
Sularda Güneş Olmak http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif SULARDA GÜNEŞ OLMAK -I- Kıyıda kum çakıl yosun. Gidenlerden Boşuna değil martıların hırçınlığı Köprülerin altından geçen sular var ya Kürsülerde lafını ettiğimiz Biraz da köprülerin üstünden akmalı. -II- Yeşilin sarıya dönüşü korkutmasın seni Morarıp silinmesin maviliklerin Kırmızının akıp gitmesi damarlarından İşimiz kolay değil o denli Kargaların içgdüsel ölmezliğine inat İnsanca ölebilmeli. -III- Ne ilkyaz bulutlarında yıkanan Bir mezar taşının uzun ömürlü Ne kış güneşinde silkinen selvisin Bir mezarlık değilsin anıların gömüldüğü Yeşilin bitkiselliğini sürdürmeye gelmedin. -IV- En güzel sarılara düşsel Bir ayçiçeği güneşte tek başına Bir de karanlık sularda güneş olmak Bu daha güzel. Rıfat Ilgaz |
şiirde http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif ŞİİRDE Önce şiirde sevdim kavgayı Özgürlüğü kelime kelime şiirde Mısra mısra sevdim yaşamayı Öfkeyi de sevinci de Senin ışıklı günlerin Benim iyimser dostlarım Hepsi hepsi şiirde Ne varsa yitirdiğim Bütün bulduklarım şiirde Kafiyeden önce gelen Sevgilerimiz mi sade ? Sürgün de var Hapis de... Rıfat Ilgaz |
Türkçesiz http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif TÜRKÇESİZ Annenden öğrendiğinle yetinme Çocuğum,Türkçe’ni geliştir. Dilimiz öylesine güzel ki Durgun göllerimizce duru, Akar sularımızca coşkulu... Ne var ki çocuğum, Güzellik de bakım ister. Önce türkülerimizi öğren, Seni büyüten ninnilerimizi belle, Gidenlere yakılan ağıtları... Her sözün en güzeli Türkçe’mizde, Diline takılanları ayıkla, Yabancı sözcükleri at Bak, devrim,ne güzel Barış,ne güzel Dayanışma, özgürlük... Hele bağımsızlık En güzeli,sevgi Sev Türkçe’ni, çocuğum, Dilini sevenleri sev... Rıfat Ilgaz |
Uyusun Da Büyüsün http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif UYUSUN DA BÜYÜSÜN Tüketme nefesini, maviş kızım, Bildiğin Türkçe kıt gelir masallarıma. Sözden sazdan anlamazsın, Kuştan, yapraktan haberin yok. Biz yaşlılar neler de bilmeyiz, Hele sen belle dilimizi. Biliriz de güzel güzel laf etmesini, Çekiniriz konuşmaktan; Yazmasını bilir, yazamayız, Üzme beni yum gözlerini, Uyutacak ninnilerim yok. Türküler mi istersin benden, Bağrıyanık memleket türküleri, Ne arasın bizde o ses Islıkla söylenir Kaçak sarkılar mı istersin; Bunlar size gelmez Uykusunu kaçırır çocukların... Sana hazır ninniler söylesem Bahçeye kurdum desem salıncak, İnanır mısın? Ne bahçe var, ne de beşik... Bir arabacık da mı istemezdi su asfalt? Yorganın, yatağın iğreti, Doğdun doğalı, ne oyun gördün, Ne oyuncak ! Uyu benim maviş kızım. Dem geçecek, devran geçecek, Keloğlan murada erecek, Sökülecek Hasbahçenin çitleri Ağlayan nar gülecek ! Rıfat Ilgaz |
Uzak Değil http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif UZAK DEĞİL Çaresizlik akşamında düşünülmüş Bakıp bakıp kör pencereden Bir yudum suyun bir soluk havanın Sudan da havadan da üstün dost yüzünün özleminde Alıp başımı gitmek. Atsız arabasız Alıp başımı düşlerin çıkmazından Karışmak taşa toprağa. Yolculuk… Rıfat Ilgaz |
Ziyaret Günü Notlari http://img89.imageshack.us/img89/351...ih51yv8gr3.gif ZİYARET GÜNÜ NOTLARI Bugün başlıyor asıl çilesi, Namus yüzünden on beş yıl giyen Besiktaş'lı Ragıp'ın, Bugün tuttu Adana'nın yolunu İki çocuklu karısı ; Seyhan Bar'a kontratlı gidiyor. Kaşlar alındı, saçlar boyandı. Roplar dikildi modaya uygun, İki çocuk bırakıldı komşuya. Nedir ki masrafı ikisinin, Kazan kazan ver postaya, Altına döndü Çukurova'da başaklar Parmaklığa dayamış alnını Ragıp'ım Bekliyor karısını orta koğuşta Olandan bitenden habersiz... Ögretmeni tanımadan Ögrendi polisi, jandarmayı, Koltuğunda babasının çamaşır paketi Köylü sigarası, üç paket, Bu da kendi armağanı. Ayıplasalar da mahallede yeridir Böyle taşınmasını cezaevine, Parmak kadar çocuğun. Komşuya düşer dedikodusu elbet Kitap yüzünden yatanın: Böylesi hiç geçer mi gazeteye Yıl 1944 Babasına bakarsan oralı değil, Varsın diyor, su yolunda kırılsın Bizim su testisi ! Güngörmüs oğlan şu Fikri, Bilir nasıl karşılanır 3 numaradan Adalet. Ne çıkar üstte yok, başta yoksa, Konyalının ceketi yenicedir, Temel'in pabuçları biçimli. Uğursuz derler Fatihlinin boyunbağına, "Bir ayda üç hüküm yedi" Böyle günde takılır elbet, Açar çiçek gibi adamı. Güler yüz, tatlı dil Fikri'den, At elin, eyer emanet... Üç kuruş, beş kuruş Harçlık gelir dışardan, Eşten, dosttan, akrabadan. Yalnız Necati içerden çıkarır Genç karısının ekmek parasını. Kalmadı elde avuçta, Buraya düştü düşeli, Bir gençliği kaldı para eder. Şöyle her ziyaret sonu Beş liracık sıkıştırır eline; Her seferinde mahçup, Her seferinde kendinden iğrenir... Ters yüzüne çevirdiler kapıdan Tütündeki Seviye'yi. Sarılacak kocasının boynuna Neler anlatacaktı, neler! Şimdi düşünüyor kara, kara: "İhtilattan men"de ne demek? Gitti havaya gündelik, Bir de gelip görememek ! Rıfat Ilgaz |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:53 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2