tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türkçe-Edebiyat-Dil Bilgisi (http://www.tualimforum.com/turkce-edebiyat-dil-bilgisi/)
-   -   İstiklal Marşının 10 Kıtasının Açıklaması ve Anlamı (http://www.tualimforum.com/turkce-edebiyat-dil-bilgisi/108890-istiklal-marsinin-10-kitasinin-aciklamasi-ve-anlami.html)

SERDEM 06.10.12 13:17

İstiklal Marşının 10 Kıtasının Açıklaması ve Anlamı
 
İstiklal Marşının 10 Kıtasının Açıklaması ve Anlamı

İstiklal marşı Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılmıştır. Mecliste anayasa ile milli marş olarak kabul edişmiştir. İstklal marşının 10 kıtasının ayrıntılı açıklaması aşağıya çıkarılmıştır.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Şair, burada milletine seslenerek, ona, korkmamasını, yurdumuzun üstünde son ocak tütünceye kadar dalgalanacağını söylemektedir.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl!
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!

Bu kıt’ada, şâir, gayet hiddetli bir şekilde, aynı zamanda da yalvararak, bayrağa sesleniyor: ‘Ey nazlı hilâl, Hakk’a tapan, istiklali İçin hiçbir milletin dökmediği kadar kanını dökmüştür. suratını asma, şiddetli davranma, bir kere-cik de olsa gül…’ demektedir.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Şâir, kendi şahsında milletine seslendiği bu kıf ada, kendisi*nin (yani milletinin) çok büyük boyutlarda kükremiş bîr sel olduğunu, tarihin hiçbir döneminde, kendisine zincir vurulamadığını, bunu düşünmenin bile çılgınlık olduğunu; çünkü dağlan yırtacak, enginlerden taşacak, önüne çekilecek her türlü bendi çiğneyerek aşacak derecede bir yapıya ve özelliğe sahip olduğunu vurguluyor.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Şair, yine kendisine ve milletine sesleniyor ve diyor ki: O garbın topu, tüfeği, teknolojisi, çelik zırhları, bütün uçsuz bucaksız gökleri varsın sarmış bulunsun. Ve batı, böyle bir güce sahip olduğu için, köpek gibi havlayıp dursun. Korkma ve sakın aldanma, o, tüm bu ihtişamına rağmen, tek dişi kalmış, ömrünün son günlerini yaşayan yaşlı bir canavardan başka bir şey değildir. Ve o, benim iman dolu savunma gücüne sahip olan milletimle başa çıkamaz.

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Şâir, milletine sesleniyor: Arkadaş, yurduma karşı yapılan bu alçakça, namussuzca, şerefsizce saldırıya karşı gövdeni siper et. Sakın ha mücadeleden vazgeçme. Hakk’ın sana vadettiği günler mutlaka gelecektir. Belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Milletine seslenmeye devam ediyor: “Bak” diyor, bu topraklar var ya, bu topraklar, hani her gün üzerine bastığın, sıradan bir toprak değildir. Bu topraklar altında, binlerce şehit kefensiz olarak yatmaktadır. Sen ki, bu şehitlerin evladı olarak, sana dünyala*rı dahi verseler, bu cennet vatanından asla vazgeçmeyeceğini de sakın unutma.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Canı, cânânı, bütün varımı alsın da Hûda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Yine milletine sesleniyor: Vatanım, her karış toprağından şehit kanı fışkıran cennet gibi bir ülkedir. Allah, benim canımı, sevdiklerimi, neyim var neyim yoksa hepsini alsın razıyım. Yeter ki beni bu cennet vatanımdan ayrı düşürmesin.

Ruhumun senden, ilâhi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.
Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

Mehmet Akif Ersoy, burada Allah’a (cc) sesleniyor. Vatanımın camilerinde okunan ezanlar, bu milletin senin yolunda olduğunun en açık delilidir. Ezanlar bunun şahididir. Onun İçin, senin yolunda olan bir kulun olarak, Allah’ım, tüm ruhumla ve bedenimle senden şunu diliyorum: Bu mabetlere yabancı eli değmesin.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerihamdan, ilâhi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

İşte o zaman, yani mabedimin göğsüne yabana eli değmediği zaman, şayet, ölmüşsem ve mezarımın başında bir taşım varsa, o taş sana şükranla, huzurla dolu olarak bin kere secde eder. Bu secde etme esnasında, Allah’ım, her yaramdan kanlı yaşlar boşanır. Ve yine o zaman cesedim, bir ruh gibi fışkırarak göğe çıkar ve belki de başım arşa değer.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!

Son satırlarla yine Hakk yolcularının haklı davalarını anlatarak bitiriyor.


alıntı

Tarot 30.05.19 16:41

İstiklal Marşının 10 Kıtasının Açıklaması ve Anlamı
 
İstiklal Marşının 10 Kıtasının Açıklaması ve Anlamı

Teşekkürler


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 03:07 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2