tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > EĞİTİM ve ÖĞRETİM > Dersler/Ödevler > Türkçe-Edebiyat-Dil Bilgisi
amp;markreadhash=guest" rel="nofollow">Bütün Forumları okunmuş kabul etrel="nofollow">Bütün Forumları okunmuş kabul et
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Arama Bugünki Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et

Türkçe-Edebiyat-Dil Bilgisi Türkçe ödevleri,Edebiyat ödevleri,Dil Bilgisi ödevleri...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
1940 Yılı Sonrası Gelişen Türk Şiiri
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
1333

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 11.12.09, 23:32   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
S.Moderators
 
SERDEM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910
Puan Grafiği
Rep Puanı:11076
Rep Gücü:20
RD:SERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 47
464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi
:
Arrow 1940 Yılı Sonrası Gelişen Türk Şiiri

1940 Yılı Sonrası Gelişen Türk Şiiri

1-Birinci yeniciler (Garipçiler)rhan veli kanık ve arkadaşlarının (Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat ) ortak şiir kitaplarının (1941) adı;bu şairlerin temsilci olduğu yenilikçi şiir hareketi. Orhan veli, garip kitabına yazdığı önsözde garipçilerin şiirinin bazı özelliklerini ve ilkelerini açıkladı. Buna göre şiirde geleneksel vezin, kafiye bağları bir yana bırakılıyordu. (<serbest nazım>) Hayal, duyarlık şairanelik, tek tek mısraların güzelliğine dayanan şiir anlayışına, benzetme, istiare gibi edebiyat sanatlarına artık eskisi gibi yer verilmiyordu. Müzik hikaye resim gibi öteki güzel sanat dallarından yaralanma yolundan uzaklaşılıyordu. Bunlara karşılık şiir doğal anlatıma, konuşma diline, günlük yaşama, küçük alelade insanların serüvenine, sokağa yöneliyordu. İşlediği önemli temalardan biri, yaşama sevinciydi. Çocuksu söylenişlere, bilinçaltından yansımalarla besleniyordu. Garipçiler geleneksel şiirin tabularını yıkarken okuru şaşırtacak ürünler verdiler: ‘’Hiçbir şeyden çekmedi dünyada / nasırdan çektiği kadar’’, birde rakı şişesinde balık olsam ‘’(Orhan veli kanık). Bu şiir türlü yönleriyle çağdaş fransız şairlerinden, gerçeküstücülük akımından, bilinçaltı yansımalarından,uzak doğu edebiyatından beslendi. Toplumsal sorunları ele alış bakımından çağdaşı 1940 kuşağından ayrılan garip hareketi, kısa sürede geniş yankılar uyandırdı; gelenekçi çevrelerin alaycı tepkileriyle karşılandı Nurullah ataç, Sabahattin eyüboğlu gibi eleştirmenler tarafından savunuldu. Ancak topluluğun temsilcilerinin zaman içinde kendi katı ilkelerinden yavaş yavaş uzaklaştıkları gözlendi. Orhan veli destan gibi (1946), Oktay Rıfat aşağı yukarı (1952), Melih Cevdet telgrafhane(1952) yapıtlarıyla daha farklı şiir anlayışlarını yansıtmaya koydular.

2-Hisarcılar: Hisarcılar garip akımına karşı çıkan bir grup şair şiirlerini ‘’çınaraltı’’ dergisinde yayımladılar.
Daha sonra 1950 yılında çıkmaya başlayan ‘’hisar’’ dergisi etrafında toplanan grupta şu isimler bulunmaktadır:Mehmet çınarlı, İlhan geçer, Munis Faik Ozansoy, Mustafa Necati karaer, Gültekin Samanoğlu, Nüzvet Ermen, Feyzi Halıcı, Yavuz Bülent Bakier, Çoşkun Ertapınar, İbrahim Minnetoğlu, İsmail Geçeksöz, Ayla Oral, Bahattin Karakoç vb.Bütün sanatçıların ortak görüşlerini şöyle sıralayabiliriz: ‘’sanatçı bağımsız olmalıdır, ulusal olmayan bir sanatın sınırları aşağı düşünülmez. Sanatçının dili yaşayan dildir. Her alanda batı taklitçiliğine karşı çıkılmalı, gelenekler tümüyle reddedilmeli, sanat siyasetin aleti olamalı, dildeki kargaşa giderilmelidir.daha sonra bu grup hisar dergisiyle varlığını sürdürmüşler. Hisar dergisi Ocak 1957 tarihli 75. sayısından sonra yayına ara verdi. Ocak 1964’te yeniden çıkarıldı. Aralık 1980’de, 277. sayısından sonra kapatıldı.

3-Maviciler:Atilla İlhan, Orhan duru, Ferid Edgü ‘nün Mavi dergisi çevresinde toplanmasıyla oluşmuştur.bu sanatçılar, garip akımına ve Orhan veli’ye karşı çıkmış, şairane bir sanat anlayışının temsilcisi olmuşlar.
Daha sonra mavi dergisi özdemir nutku’nun yönetimine geçti ve Atilla ilhan’ın savunduğu toplumsal geçekçiliğin (sosyal realizm) sözcüsü durumuna geçmiştir..dergi nisan 1956’da çıkan 36. sayıdan sonra (son mavi) kapatıldı.
ikinci yeniciler


İKİNCİ YENİLER
Öncüleri Oktay Rifat , İlhan Berk , Turgut uyar , Edip Cansever , Cemal Süreya , Sezai Karakoç , Ece Ayhan , Ülkü Tamer , Tevfik Akdağ , Yılmaz Gruda gibi şairlerdir. Harekete İkinci Yeni adını Muzaffer Erdost Takar. gerçi yanlış bir adlandırmadır bu.Çünkü , şiirimizin Tanzimattan beri geçirdiği yenilik olayları göz önünde tutulursa , ikinci yeniye ancak sekizinci yeni demek uygun düşer. ama , ikinci yeni bir yönüyle garip akımına - birinci yeniye -tepki olarak doğduğu ve sık sık tekrarlandığı için bu ad yerleşir.gerçekten de ikinci yeni , artık işlevini yitirdiğini bildirerek , birinci yeniye baş kaldırır.Orhan Veli ve arkadaşlarının 1940lardan beri sürdürdükleri akıma çoğunlukla karşıt bir yol tutar. bu tutumun belli başlı özellikleri şöyle sıralanabilir:
- İmgeye kapıları yeniden ve sonuna kadar açmak
- Edebi sanatlara özgürlük tanımak
- Basitlik , sadelik ve aleladelikten ayrılmak.
- Konuşma diline sırt çevirmek
- Halkın hayatından ve kültüründen uzaklaşmak , folkoru şiire düşman bellemek
- Şehirli adam tipi çizmeğe boş vermek
- Nükte , şaşırtma ve tekerlemeden kaçmak
- Şiiri ustan ve anlamdan kaydırmak
- Duyguya ve çağrışıma yaslanmak
- Konuyu , hikayeyi , olayı atmak
- Fakir çoğunluğa değil , aydın azınlığa seslenmek
Bu özellikler garip akımının başlangıçta koyduğu biçimsel ilkeleri ve sonradan oluşturduğu içeriksel eğilimleri ortadan kaldırmağa yönelen bir hareketin belirtileridir. ikinci yeniyi baştan başa birinci yeniye karşıt sanmak doğru olmaz. çünkü ayrılıklar dışında bazı yakınlıklar da vardır. örneğin , garip akımı gibi ikinci yeni de türk şiiri geleneğiyle bağını koparır. garipçiler vezniyle , kafiyesiyle , kitaplardan öğrenilmiş çeşitli sanatlarıyla bütün bir geleneğe savaş açmışlardı ; gerçi ikinci yeniciler böyle bir savaşa kalkışmazlar ama gelenekle bir ilişki de kurmazlar. bunun yanı sıra garip akımı gibi ikinci yeni de mısracı şiire karşı çıkar. garip akımı gibi ikinci yeni de gözünü batıya çevirir ; modern şairlere - özellikle de gerçeküstücülere- ilgi gösterir. garip akımı gibi ikinci yeni de ideolojik bağlanmaya yanaşmaz. toplum sorunları ve yurt gerçekleriyle ilgilenmez. salt şiire , arı şiirevarmaya çalışır. bu yüzden de n. hikmetin başlattığı ve onun yolundan giden diğer şairlerin sürdürdüğü toplumsal gerçekçi akıma uzak durur. garip akımı gibi ikinci yeni de biçime öncelik tanır ; içeriği gereğince önemsemez. bundan dolayı biçimciliğe kaçar . nitekim , i.berk şiirde anlatımı baş sıraya yerleştirir. önce şiirin biçimine bakar. son olarak da şiire yani ne söylüyor diye öze bir göz atar. çünkü , ilk anda şiirin ne söylediğine bakmak şiirin ne olduğunu bilmemektir. ona göre kaldı ki çağımızın şiiri bir şey anlatmak için yazılmıyor artık ; şiirin amacı güzellik yaratmaktır diye de ekler. ( varlık dergisi , 1.4.1960 ) Cemal Süreyada şiirde biçime ağırlık ve öncelik verir.: biz şiir salt biçimdir demiyoruz ; belki en çok biçimdir diyoruz.ilk sıralarda daha biçimciydim şimdilerde insani özün peşindeyim. ( pazar postası , 20.10.1957 )
İkinci yeninin garip akımıyla olan karşıtlık ve yakınlıklarından bağımsız bazı özellikleri de vardır.gerçi bunlar akıma yaraşır birer ilke haline gelmemişlerdir. şairine ve şiirine göre derece derece sertleşip çoğalmış yahut yumuşayıp azalmışlardır.yaygın ve sürekli bir tutarlığa , birliğe kavuşamamışlardır.( bu yüzden , tespit edilip topluca yargılanmaları güçtür.) ama ikinci yeniye ayrıcalık kazandıran ve tartışma yaratan da hemen hemen hep onlar olmuşlardır :
Dilde değiştirimlere gitmek. bunun için dilin yapısı zorlanır , gramer kuralları az çok çiğnenir; söz dizimi bozulur , seslerle hecelerin sıfatlarla fiillerin yerleri değiştirilir , öznesi olmayan ya da anlamı tamamlanmayan tümceler düzenlenir , birbiriyle ilgisiz ya da az ilgili sözcükler yan yana getirilir vb ..
Bekle ki soğanlar salatalar yağsın
Nisan yağmuru yeşersin ( Oktay Rifat )
Çıktım bir bir camları , caddeleri indirdim , ses yok
Kadın balkonunda baksam ne zaman olurdu. ( İlhan Berk )
Çoktan devrilmiş iskemlesiz bir çocuk
Sizin o pazar günsüz kuyularda kalmaklar ( Ülkü Tamer )
Bir ay girerken yüreğine geceleri rastıkları kaşlı hiç ( Ece Ayhan )

Anlatımda karıştırımlara başvurmak.bunun için duyular ya da algılar birbirlerine karıştırılır : bir duyunun , algının yerine öbürü konulur , değişik izlenimler , karşıt duyumlar arasında eşitlik kurulur; duyulardan birine ilişkin algılar diğerine mal edilir.
En akıllı tarafımdır balıkla deniz tutmak ( Edip Cansever )
Atımı istedim evin göğü gerindi ( İlhan Berk )
Güneşin linç edildiği bir akşam ( Cemal Süreya )

Özgür çağrışım yöntemini kullanmak.bunun için uzak ya da kopuk çağrışımlarla çalışılır : çağrışımlar arasındaki bağlar ya iyice gevşetilir ya da kesilir ; birdenbire bir çağrışımdan , bir imgeden ,bir mısradan ötekine atlanır .
Sessizce bitiyor ilk güneşte icra-iflas duası
Ay Türkçe rakı çıkmıştır kapalı
Bütün ellerinin sokakları aşktır senin , a , petrol ( Ece Ayhan )
Bir tüfektir her sokağın ucu
Siyaha kapalı at
Patladı, patlayacak ( Edip Cansever )
Korkunun sonsuz gelgiti kanında
Külotlar , korseler ve adamlar... ( Turgut Uyar )

Soyutlamaya yönelmek . bunun için de parça bütünden , tekil çoğuldan koparılır : gerçekte birbirine bağlı nitelikler yahut nesneler tasarım yoluyla birbirinden ayrılır , varlıkların bir çok özelliğinden yalnızca bir ikisi öne sürülür: insanlar hem birbirlerinden hem de kendilerini belirleyen çağ , çevre , uzam ve toplumdam soyutlanarak sunulur ; sözden dolayısıyla anlamdan , konudan , düşünceden kaçmaya eğilimli soyut bir dil kullanılır. hatta Edip Cansever sözcüklerin en soyutuna kadar gitmek şairin evreninin zenginliğini gösterir ; gerçeğe çok yanlılık kazandırılması için en doğal yol soyutlamadır . der. ( Dost dergisi , Nisan 1960 sayısı )
Sesinde yüzlerce tren yürürdü galilede
Tümü bir uzak denizde alar , vler , ularla ( İlhan Berk )
Oruçluyum dövülmeden olmaz limon gibi ay ( Ece Ayhan )
Çelince ç ile geliyordu bir çay ( Edip Cansever )

Anlamdan uzaklaşmağa yönelmek. bunun için anlam bazen ya geriye itilir ya da atılır : bir şeyi doğrulamak , anlatmak , tasvir etmek gibi işlemlerden , konu, olay ve hikayeden sıyrılmağa uğraşılır. örneğin ilhan berk ikinci yeni anlatılmayan şiirden yanadır. der . ( yeni ufuklar Mayıs / Haziran 1960 ) Edip Cansever ikinci yeni anlamdan çok görüntüye bağlıdır. der. ( Yeditepe , 15.9.1957 ) ikinci yeninin kuramcısı ve yayımcısı Muzaffer Erdostda anlamsızlıktan yana çıkar: ikinci yeni bir şey anlatmaz , bir şey söylemez ; çünkü şiirin amacı bir şeyler söylemek değil , kendisini kurmaktır .
--------------Tualimforum İmzam--------------
Aksini Belirtmediğim Takdirde Yazdığım Konular ALINTIDIR



Liseler - Anadolu Liseleri - Fen Liseleri

Anaokulu - İlköğretim

Sınav Soruları ve Ders Notları
SERDEM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
1940, 1940 yılı sonrası gelişen türk şiiri, gelisen, gelişen, siiri, sonrasi, turk, türk şiiri, yili


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Gelişen Ulaşan Mezrası İlköğretim Okulu Şemdinli Hakkari - Hakkari Şemdinli Gelişen Pelince Anaokulu - İlköğretim 0 24.08.11 01:35
19.Yüzyıldan Günümüze Türk Şiiri SERDEM Türkçe-Edebiyat-Dil Bilgisi 1 11.12.09 23:47
1940'ların Türk Resmini Yönlendiren ve Etkileyen Başlıca Etkenler Renklerin Dansı Türk Sanat Tarihi 0 18.11.08 18:45
1940'ların Türk Resim Sanatı SERDEM Sanat Tarihine Giriş 0 06.11.08 22:58
Klâsik Türk Şiiri Geleneğinde Mevlânâ'nın Yeri SERDEM Mevlana Özel Bölümü 0 01.11.08 09:09


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:51 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2