![]() |
Louis Aragon Şiirleri Bırakıp Gittin Beni bırakıp gittin beni bütün kapılarda bütün çöllerde tek başıma kodun şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim vardığım hiç bir yerde deildin sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam hiçbir şeyin seni andırmadığı bir pazar kalabalığını denizde dalgakırandan da boş boşluğunu bir günün seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği bırakıp gittin beni kalarak olduğun yerde hareketsiz her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin düşen hep ben oldum en küçük kımıldanışında senden başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç bana bakıp görmediğin için ben yokken içini çektiğin için ayağına düşen gölgene acıdın mı hiç sen... Louis Aragon |
Dekorlar Dekorlar Ne kadar ufuk değişsekte Yürekte ahenksizlik kalan Kişiler kişiler kişiler Bütün bu saçmalıklar içinde Sadece dekoru bize kalan O alıp hep eve getirirdi Aptal ve yobaz olanları Okurdum tembelce uzaklaşmayı Mevsimden kaçan bir gün gibi Sadece dekoru bize kalan Ne kadar balık değişsekte Bütün sulardır tatlı olan Bütün gözyaşları buharlaşan Aylar geçip skor yazan Sadece dekoru bize kalan Ne kadar hapishane değişsekte Ruhumuz ve bedenimiz taşınan Aylar geçip skor yazan Bu kadar iğrenç ihanetteler Ateşler ve esinlikler Sadece dekoru bize kalan Kalp bu ekmek gibi kırdığımız Sığırcık kuşları onu gagalayan Gitmeliydim kalmak oldu hatamız Meşalenin son ışığından Sadece dekoru bize kalan... Louis Aragon |
Dorukların Uykular Üstüne Yükseldiği Yer Dorukların Uykular Üstüne Yükseldiği Yer Büyük kayalar bana dedi ki aramıza geliyorsun ama Seni saran bu yürek yok mu hiç yeryüzünde Başımı salladım ve öldü diye yanıtladım Dilsiz koca kayalar diz çöktüler önümde... Louis Aragon |
Elsa'nın Gözleri Elsa'nın Gözleri Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de Bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm Öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde Uçsuz bir denizdir bulanır kuş gölgelerinde Sonra birden güneş çıkar o bulanıklık geçer Yaz meleklerin eteklerinden bulutlar biçer Göklerin en mavisi buğdaylar üzerinde Karanlık bulutları boşuna dağıtır rüzgar Göklerden aydındır gözlerin bir yaş belirince Camın kırılan yerindeki maviliğini de Yağmur sonu semalarını da kıskandırırlar Ben bu radyumu bir pekbilent taşından çıkarttım Benim de yandı parmaklarım memnu ateşinde Bulup yeniden kaybettiğim cennet ülke Gözlerin Perumdur benim Golkondum, Hindistan'ım Kainat paramparça oldu bir akşam üzeri Her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın Gördüm denizin üzerinde parlarken Elsa'nın Gözleri Elsa'nın gözleri Elsa'nın gözleri... Louis Aragon |
Elsaya Şiirler Sana büyük bir sır söyleyeceğim Zaman sensin Zaman kadındır İster ki Hep okşansın diz çökülsün hep Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına Bir taranmış Bir upuzun saç gibi zaman Soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi Zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken Sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın Bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini Daha beter seni kaçak Seni yabancı bilmekten Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan Tanrım ne ağırdır sözcükler Asıl demek istediğim bu Hazzın ötesinde sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim Sen ki benim saat-şakağımda vurursun Boğulurum soluk alıp vermesen Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın Sana büyük bir sır söyleyeceğim Her söz Dudağımda bir dilenen zavallı Acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında İşte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim Boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali Kaba konuşmamdan gücenme benim Bu konuşma Ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar Sana büyük bir sır söyleyeceğim Bilmem ben Sana benzeyen zamandan söz açmayı Bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm Tıpkı uzun bir süre garda El sallayanlar gibi gittikten sonra trenler Bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının Sana büyük bir sır söyleyeceğim Korkuyorum senden Korkuyorum yanın sıra gidenden Pencerelere doğru akşam üzeri El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden Sana büyük bir sır söyleyeceğim Kapat kapıları Ölmek daha kolaydır sevmekten Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam Sevgilim... Louis Aragon |
Güller Ve Leylaklar Güller Ve Leylaklar Sen ey o çiçekler ey o değişmeler ayı Bulutsuz geçen mayıs bıçaklanmış haziran Bir daha artık ne o gülleri ne o leylakları Bir daha o ilk yazı unutamam hiçbir zaman O korkunç kuruntuyu unutamam bir daha Alayı çığlığı kalabalığı güneşi Aşk arabalarını Belçika hediyelerini Havayı o arı uğultulu yolu sonra da O sakınmasız utkuyu kavgaları aşan Öpüşmenin kızıla döndürdüğü o kanı Çılgın halkın leylaklarla donattığı O ölüme gidenleri unutamam artık dünyada Kutsal o eski zaman betiklerine çalan Fransa bahçelerini unutamam bir daha O akşamları büyüsünü o sessizliğin Gülleri yol boyunca ki gülleri sonra da O bozgun yeline karşı duran çiçekleri Alaycı topları o bisikletleri şaşkın Korkunun kanadı üstünden geçen erleri O perişan kılıklarını konaklıyanların Ama neden bilmem bu benzetme kasırgası Durmadan hep aynı noktaya getirir beni Saint-Marth bir general kara bir dal yığını Orman yanında bir köşk Normandiya biçimi İşte tıs yok düşman karanlıkta dinleniyor Birden bize Paris düştü diyorlar bu akşam Dünya da ne o yitirdiğimiz aşkı bir daha Ne o gülleri ne de o leylakları unutamam Flandres leylaklarını demetlerini ilk günün O tatlı izini yanakları söndüren ölümün Sonra sizi kaçışın gülleri taze güller sizi Yangın rengine çalan Anjou gülleri sizi... Louis Aragon |
Kızıl Afiş Kızıl Afiş İstediğiniz ne zaferdi ne gözyaşı Ne hüzünlü org ne papazın son duası On bir yıl nedir ki on bir yıl Yaptığınız kullanmaktı silahlarınızı Ölüm gözünü kamaştırmaz partizanın Asıldı yüzleriniz tüm duvarlara Gece ve sabah karasıydınız, korkutucu, süzgün Bir afiştiniz, kızıl bir kan lekesi gibi Adlarınızı bile söylemek öylesine güçtü ki Gelip geçende dehşet etkisi yaratın istediler Sizi kimse Fransız olarak görmez gibiydi Gün boyu bakmadan geçti gitti insanlar Kimi parmaklar durmadı ama karartmada 'Fransa için öldüler' yazdı afişe... Louis Aragon |
Küllerinden Doğan Anka Kuşu Küllerinden Doğan Anka Kuşu Şöyle yazılmıştı aşk üzerine Yangın halinde yasak çıkış kapısı Gökyüzüne de şunlar yazılmıstı Yanılıyorsunuz buradan gidilmez Ve geceye de şunlar yazılmıştı. Gecenin üzerine hiçbir şey yazılmamıştı... Le Mouvement perpetuel,1920-24 Louis Aragon |
Meşhur Dünya Meşhur Dünya Bu mevsim insanlar Taş gözlü korku ayaklılar Gözbebeklerindeki rüyalar Kafeste vahşi hayvanlar Manzaranın tozu Ateş ve demir Günün büyük oyunu Eski talanlara direnir Kuruntusuz ormanda Gidiyor kurtlar kadife adımlarla Her günün Vebasıdır Güneşin canavarlığında Ayıp ve zafer arasında tutku Ve inkarcılık arasında umut Adaletin terazisi Yanlışların lanetli kitabında Nehrin güvensiz geçidindeyiz Yaşayanlardan ölülere giden Pişmanlıkların asma kö p rüsünden Ölülerden yaşayanlara giden Kalp ve gömlek arasında Yer var sadece bıçağa Tez mi geç mi Her şey ihanetin tadında Züllümün gizli rüzgarı Acayip döndürdü başları Ne dileniyor bu kişiler Sözlerin ayrılığında... Louis Aragon |
Mutlu Aşk Yok ki Dünyada Mutlu Aşk Yok ki Dünyada Aslında hiç bir şey kar değil insana Ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği Gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa Ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği seyi Tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara Mutlu aşk yok ki dünyada Hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya İşte o silahsız askerlere benzer hayatı Sabahları o yazgı icin uyanmış olsalar da Tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları Söyle yavrum şu sözleri ve sakın ağlama Mutlu aşk yok ki dünyada Yaşamayı öğrenmek bizim icin geçti çoktan Ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana En küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran Her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya Ve gitar havası beslenir hıçkırıkla Mutlu aşk yok ki dünyada Acılara batmamış bir aşk söyle bana Yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle Bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama İnan ki senden artık değil yurt sevgisi de Bir aşk yok ki paydos demiş gözyaşlarına Mutlu aşk yok ki dünyada Ama şu aşk ikimizin öyle de olsa... (Fransızca'dan çeviren-Cemal Süreya) Louis Aragon |
Mutlu Aşk Yoktur Mutlu Aşk Yoktur İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an Mutlu aşk yoktur Hayatı Bu silahsız askerlere benzer Bir başka kader için giyinip kuşanan Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan Onlar ki akşamları aylak kararsız insan Söyle bunları Hayatım Ve bunca gözyaşı yeter Mutlu aşk yoktur Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim İçimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri Ve hemen can verdiler iri gözlerin için Mutlu aşk yoktur Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek En küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek Bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine Mutlu aşk yoktur Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da Bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin Mutlu aşk yoktur ama Böyledir ikimizin aşkı da... Louis Aragon |
Şarkı Söylüyorum Şarkı Söylüyorum Şarkı söylüyorum zaman geçsin diye Ömrümün şu son günlerinde Don üstünde bir resim gibi Memnun edişimiz Yüreğimizi Taşlar atarken gölcük üstünde Şarkı söylüyorum zaman geçsin diye Harikalar gününü yaşadım Siz ve ben hatırlayalım Ve yılların duvarlarını aştım Mucize yüklü kulaklarım Değil ki devran eskisi gibi Harikalar gününü yaşadım Gidelim ki bu parmaklar çözülsün Anlımız gibi şerefiyle İlk sen gözlerinle görürsün Bizden alçak bulutları Ve dizlerimizde çayır kuşları Gidelim ki bu parmaklar çözülsün Ay ışığı yaptık biz Saraylarımız ve heykellerimiz için Öldürüyorsalar bizi önemli midir Geceler düşecektir bir bir Komüncü oldu artık Çin Ay ışığı yaptık biz Söyleyeceğim ve Söyleyeceğimde Bu hayat nice manzaralara sahne oldu İnsan ulaşıp doğal büyüklüğünü buldu Sesi ormanlar dağlar Sırlar ve denizler üstünde Söyleyeceğim ve Söyleyeceğimde Evet zaman geçsin diye şarkı söylüyorum Kemana karşı yıpranır kemane Taş ta kaydırmaca oyununda Ve dokunaklı aşkım Eğik gölgeme astığım Şarkı söyleyerek geçiriyorum zamanı Zaman geçsin diye şarkı söylüyorum... Louis Aragon |
Şiir Sanatı Şiir Sanatı Mayıs'ta ölmüş dostlar için Sadece ama sadece onlar için İncelik olmalı kafiyelerimde Gözyaşlarım gibi silahların üstünde Ve tüm yaşayanlara Değişse de rüzgarla Ölüler adına orda bilensin dursun O beyaz silahı pişmanlık duygusunun Evli sözcükler yara almış sözcükler Suçun basbas bağırdığı kafiyeler Dibinde çıkararak acı bir hikayenin Çifte su sesini küreklerin Hem yağmur kadar adi Parlayan bir cam gibi Sanki geçitte ayna Ölen çiçek bluzda Çocuğun çemberle oynaması Ayın ırmakta yansıması Dolaptaki güve otu Bellekteki bir koku Kafiyeler kafiyeler orda duyarım Kırmızı ısısını kanın Bize hatırlatın bunu İnsanlar kadar zalim olduğumuzu Ve yüreğimiz gücünü yitirdi mi Unutkanlık uykusundan uyandırın bizi Sönmüş lambayı yakın yeniden Yine ses gelsin boşalan kadehlerden Ben hep şarkı söylemekteyim orda Mayıs'ta ölen dostlarım arasında... Louis Aragon |
Yalnız İnsan Yalnız İnsan Yanlız insan merdivendir Hiçbiryere ulaşmayan Sürülür yabancı diye Dayandığı kapılardan Yanlız insan deli rüzgar Ne zevk alır ne haz verir Dokunduğu küldür uçar Sunduğu tozdur silinir Yanlız insan yokki yüzü Yağmur çarpan bir camekan Ve gözünden sızan yaşlar Bir parçadır manzaradan Yanlız insan kayıp mektup Adresimi yanlış nedir Sevgiler der fırlatılır Kimbilir kim tarafından... Louis Aragon |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:13 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2