![]() |
Bertolt Brecht Şiirleri 19 NOLU SONNET Yalnızca benden kaçma yeter Boş sözler de etsen duymak istiyorum seni Sağır olsan gönlüm sözlerini ister Dilsiz olsan gördüğünü. Kör olsam, seni görmek isterdim Sen yanımda yol gösterici oldun Uzun yolun daha yarısı bile aşılmadı Bir düşün içinde yaşadığımız karanlığı 'Bırak beni yaralıyım' desen de boşa Görevden dönülmez, yalnızca ertelenir Başka bir yerde değil, yalnızca burda Bilirsin özgür değildir gereksinilen kimse Gönlüm herşeyden önce seni ister Biz de diyebilirim, ben yerine... Bertolt Brecht |
Ada ADA Her insan kendi adasında yaşar Takırdatarak dişlerini ya da terleyerek. Gözyaşları, içer Şeytanın edebiyat bilgilerini Onun dişlerini takırdatması Kimseyi yerinden kıpırdatmaz. Her insan kendi dilinde konuşur Ve hiç kimse anlamaz ne söylediğini Kafasındakı ışığın. Sonra iyi olarak da anlaşılmaz. Düşkırıklığı ve incinmedir Gerçek utanmazlıklar... Bertolt Brecht |
Aşk Dersi AŞK DERSİ Ama kızım, diyorum ki Biraz istekli olsun sesin: Ete bürünürse severim ruhu Ve eti ruh doluysa severim Azaltamaz masumluk coşkuyu asla Hem daha güzel doyar insan açken. Severim erdemin arkası varsa Ve erdemliyse bir arka. Tanrı kuğuya bindiğinden beri Fena olur bazı kızların içi Zevkle katlansalar da acıya: Duymak ister Tanrı kuğunun türküsünü... Bertolt Brecht |
Bekleyeceğim Seni BEKLEYECEĞİM SENİ Savaşa gitmek mi istersin, git asker, Gidenin bir daha gelmediği Kanlı, kuduran savaşa. Burda olacağım geri dönersen, Yeşeren karaağaçlar altında bekleyeceğim seni, Bekleyeceğim çıplak ağaclar altında, Dönünceye dek en son asker, Bekleyeceğim seni daha da çok. Sen geri gelince savaştan Göremeyeceksin kapıda başka bir çizme. Yanımdaki yastık hep boş kalacak. Dokunmamış olacak dudağıma başka dudak. Bıraktığım gibi diyeceksin her şey, Sen geri gelince savaştan, Sen geri gelince... Bertolt Brecht |
Bir Yaprak Gönder BİR YAPRAK GÖNDER Bir yaprak gönder bana, Bir koruluktan koparılmış olsun, Hiç değilse evinden yarım saat öteden. Sen oraya dek yürür güçlenirsin, Bense kalkar teşekkür ederim sana O güzel yaprak için... Bertolt Brecht |
Birgün Gelecek Yararsiz Olacağim Ben De BİRGÜN GELECEK YARARSIZ OLACAĞIM BEN DE Bir gün gelecek, oh diyecek insanoğlu: Silahları bırakın, artık ihtiyaç kalmadı! Güzel yıllar gelecek birbiri ardınca. Çıkaracaklar depodan silahları bir gün, Bakacaklar ki paslanmış hepsi. Ben de atılmak isterdim,açıkçası, Son okurumun elinden. Son insan olsun o, yeter ki, Köpeklerin ısırdığı son insan... Bertolt Brecht |
Bizden Sonra Doğanlara BİZDEN SONRA DOĞANLARA - I - Gerçekten karanlık bir çağdır yaşadığım! Ahmaktır hilesiz söz. Düz bir alın Vurdumduymazlığa işaret. Gülen Kötü haberi almamış henüz. Nasıl bir çağdır bu, Ağaçlardan bahsetmenin neredeyse suç sayıldığı Birçok alçaklığa suskun kalışı içerdiğinden. Yolu kaygısızca karşı karşıya geçen Ulaşılmazdır artık herhalde Zorda kalan arkadaşları için. Doğrudur : Geçimimi sağlamaktayım hala Fakat inanın: bu sadece bir tesadüftür. Yaptıklarım Arasında hiçbir şey hak vermiyor karnımı doyurmaya. Tesadüfen ayaktayım. ( Şansım ters giderse mahvoldum.) Diyorlar ki : Ye ve iç sen! Sevin, neyin varsa! Fakat nasıl yiyip içeyim ki, yediğim Bir açın ellerinden kaptığım lokmaysa, bir Susuzun sorduğu bardak suysa içtiğim? Ve yine de yiyip içiyorum ben! Ben de bir bilge olmak isterdim. Yazıyor eski kitaplar bilgelik nedir: Dünya kavgalarına uzak durmak ve o kısa zamanı Korkusuz geçirmek Şiddete başvurmadan hem Kötülüğe iyilikle karşılık vermek Düşlerini gerçekleştirmek değil, unutmak Bilgelik olarak kabul ediliyor. Tüm bunları yapamıyorum: Gerçekten karanlık bir çağdır yaşadığım! - II - Kargaşalık döneminde geldim şehirlere Açlığın hüküm sürdüğünde. Girdim insanlar arasına isyan döneminde Ve öfkelendim onlarla birlikte. Böyle geçti zamanım Yeryüzünde verilmiş bana. Savaşlar ortasında yedim ekmeğimi Katiller arasında yattım uykuya Özensiz yaklaştım aşka Ve doğayı sabırsızlıkla izledim. Böyle geçti zamanım Yeryüzünde verilmiş bana. Yollar bataklığa gidiyordu zamanımda. Cellada bildiriyordu beni konuştuğum dil. Çok değildi yapabileceklerim. Fakat iktidardakiler daha Güvende hissediyorlardı kendilerini bensiz, ümit ediyordum. Böyle geçti zamanım Yeryüzünde verilmiş bana. - III - Battığımız dalgalardan Yükselecek olan sizler Zaaflarımızdan söz ederken Unutmayın Karanlık çağı da Sizlerin kurtulmuş olduğu. Yürüdük ya, pabuçlardan çok ülke değiştirerek Sınıf savaşlarının ortasında, çaresiz Haksızlığın olup öfkenin olmadığı yerde. Biliyoruz halbuki : Aşağılıklara duyulan nefret de Bozar şeklini yüzün. Kısar sesi haksızlık karşısındaki Öfke de. Ah, güleryüzlülüğe Ortam hazırlamak istemiş bizler Güleryüzlü olamadık kendimiz. Sizler fakat, geldiğinde vakit İnsan insanın yardımcısı olduğu Zaman. Hatırlayın Hoşgörüyle bizi... Bertolt Brecht |
çay Kökünden Yapilmiş Bir çin Aslani üstüne ÇAY KÖKÜNDEN YAPILMIŞ BİR ÇİN ASLANI ÜSTÜNE Kötüleri korkutur pençen İyileri sevindirir inceliğin, Benzer şeyler Duymak isterdim Dizelerim için... Bertolt Brecht |
Dayanişma DAYANIŞMA Haydi unutmayalım Nereden biz gücü alırız Hem açken hem de tokken Haydi unutmayalım Bu dayanışmayı İşçileri tüm dünyanın Bir amaçta birleşsin Dünyadaki nimetleri Hep beraber paylaşsın Haydi unutmayalım Nereden biz gücü alırız Hem açken hem de tokken Haydi unutmayalım Bu dayanışmayı Zenci, beyaz, sarı, esmer Birleşen özgür olur Kendileri konuşsalar Halklar hemen dost olur Haydi unutmayalım Nereden biz gücü alırız Hem açken, hem de tokken Haydi unutmayalım Bu dayanışmayı İşçileri tüm dünyanın Birlikten kuvvet doğar Senin kızıl birliklerin Her türlü zulmü boğar. Haydi unutmayalım Soruyu somut soralım Hem açken, hem de tokken Bu dünya kimin dünyası? Gelecek kimindir? Bertolt Brecht |
Dört Aşk şarkisi DÖRT AŞK ŞARKISI - I - Senden ayrılıp sonra Kavuşunca bu büyük güne Gördüm, görmeye başlayınca Herkesi neşe içinde. Ve o akşam vaktinden beri Bilirsin ya, hangisi Dudaklarım daha bir güzel Ve ayaklarım daha bir çevik şimdi. Daha yeşil ağaçlar dallar ve çimen, Duyumsayınca böyle Ve su daha hoş serin Üstüme dökününce... - II - Bana neşe verince sen Düşünüyorum da bazen : Şimdi ölebilirim diyorum işte Ve hep mutlu kalırım böylece Ta sonsuza dek. Sen yaşlanınca sonra Ve hatırlarsan beni Görünürüm yine bugünkü gibi Ve bir sevgilin olur senin de Hala gencecik biri. - III - Yedi gülü var dalın Altısını yel alır Biri kalır geriye O da bana adanır. Yedi kez çağırırım seni Altısında gelme kal Ama yedincisinde söz ver Tek bir sözcükle gel... - IV - Bir dal verdi sevdiğim Üstünde sarı yapraklar. Yıl desen,geçer gider Sevdaysa yeni başlar... Bertolt Brecht |
Duvara Tebeşirle Yazilan DUVARA TEBEŞİRLE YAZILAN "Savaş istiyoruz!" En önce vuruldu Bunu yazan... Bertolt Brecht |
Duyumsadiğin Her şeye DUYUMSADIĞIN HER ŞEYE Duyumsadığın her şeye En küçük önemi ver. Söylemişti sensiz yaşayamayacağını Unutma bunu, yeniden rastlarsan ona Tanıyacaktır seni. Bana bir iyilik yap, bu kadar çok sevme beni Son kez sevildiğimde Duymamıştım en küçük bir sevinç bile... Bertolt Brecht |
Gecedeki Bulutun şarkisi GECEDEKİ BULUTUN ŞARKISI Kalbim karanlık, gecedeki bulut gibi Yurtsuz, ah Sen! Göklerdeki bulut, üzerinde tarlaların ve ağaçların Bilmez ne oluyor Koca bir genişliğin var... Kalbim, gecedeki bulut kadar vahşi Yurt özlemiyle çılgın, ah Sen! Uzak göğün tümünü ister Ve bilmez neden. Gecedeki bulut, rüzgarla tek başına... Bertolt Brecht |
Gelen Savaş GELEN SAVAŞ Bu gelen savaş ilk değil. Çok savaş oldu bundan önce. Bittiği gün en son savaş Bir yanda yenilenler vardı gene, Bir yanda yenenler vardı. Yenilenlerin yanında Kırılıyordu halk açlıktan. Yenenlerin yanında Halk açlıktan kırılıyordu... Bertolt Brecht |
Generalim Tankiniz Ne Güçlü GENERALİM TANKINIZ NE GÜÇLÜ Tankınız ne güçlü generalim, Siler süpürür bir ormanı, Yüz insanı ezer geçer. Ama bir kusurcuğu var; İster bir sürücü... Bombardıman uzağınız ne güçlü generalim, Fırtınadan tez gider, filden zorlu. Ama bir kusurcuğu var; Usta ister yapacak... İnsan dediğin nice işler görür, generalim, Bilir uçurmasını, öldürmesini, insan dediğin. Ama bir kusurcuğu var; Bilir düşünmesini de... Bertolt Brecht |
Göçmenin Sitemi GÖÇMENİN SİTEMİ Ekmeğimi kazandım ve tükettim sizler gibi. Bir doktorum ben, doğrusu: bir doktordum. Saçlarımın renginden mi şeklinden mi burnumun Bir gün evsiz barksız ve aşsız kodular beni. Bir yastıkta yedi yıl kocadığım kadın Yanağımı yanağına elimi kucağına vererek Kurtuldu benden gerekçe göstererek Siyah saçlarımı önünde yargıcın. Ben ama geçtim geceleyin bir ormandan (Yanlış bir anne tarafından doğurulmuşum) Bir ülke arayarak dışlamayan bizleri. Fakat hangi kapıyı çalsam Utanmaz diyerek çevirdiler geri Ben utanmaz değil : Mahvolmuşum... Bertolt Brecht |
Halkin Ekmeği HALKIN EKMEĞİ Bilin : Halkın ekmeğidir adalet. Bakarsınız bol olur bu ekmek, Bakarsınız kıt, Bakarsınız doyum olmaz tadına, Bakarsınız berbat. Azaldı mı ekmek,başlar açlık, Bozuldumu tadı,başlar hoşnutsuzluk boy atmaya. Bozuk adalet yeter artık! Acemi ellerle yuğurulan,iyi pişirilmemiş adalet yeter! Yeter katıksız,kara kabuklu adalet! Dura dura bayatlayan adalet yeter! Bolsa insanın önünde ekmek,lezzetliyse, Gözler öbür yiyeceklere yumulsada olur. Ama her şey bollaşmaz ki birdenbire... Bilirsiniz,nasıl bolluk doğurur ekmek: Adaletin ekmeğiyle beslene beslene. Ekmek her gün nasıl gerekliyse nasıl, Adalet de gerekli her gün, Hem o,günde bir çok kez gerekli. Sabahtan akşama dek,iş yerinde,eğlencede, Hele çalışırken canla başla, Kederliyken, sevinçliyken, Halkın ihtiyacı var pişkin, bol ekmeğe, Günlük, has ekmeğine adaletin. Madem adaletin ekmeği bu kadar önemli, Onu kim pişirmeli, dostlar, söyleyin? Öteki ekmeği kim pişiren? Adaletin ekmeğini de Kendisi pişirmeli halkın, Gündelik ekmek gibi. Bol,pişkin,verimli... Bertolt Brecht |
Hanna Cash'in Türküsü HANNA CASH'IN TÜRKÜSÜ - I - Entarisi pazen, atkısı sarı, Gözleri göller gibi kara, Ne parası pulu var, ne yapacak işi, Ama öyle uzun ki siyah saçları, Değer uçları kirli topuklara. İşte Hanna Cash, yavrum, Ayartıp soyardı beyleri. Geldi esen rüzgarla bozkırdan, Gitti gene esen rüzgarla. - II - Ne iskarpini vardı, ne gömleği. Bilmezdi dua etmesini bile. Gelmişti koca kente bir kedi gibi. Odunlarla leşler arasında Bozbulanık kanal boyu Minicik bir kül kedisi Dolaşır durur ya hani. Nasıl yıkardı bardakları durmadan, görseniz, Yıkayamazdı kendini bu yüzden. Öyleyken Hanna Cash, yavrum, Gene de sayılırdı tertemiz. - III - Düştü bir gece bir gemici barına, Derin ve karaydı gözleri göller gibi. Serseri Kent'e rastladı orada, Saçları vardı Kent'in kapkara, Barda bıçak oyuncusuydu. Aldı Hanna'yı yanında götürdü. Kırparken gözlerini o Kent serserisi, O yontulmuş, o allahın belası, Hanna Cach duyuyordu, yavrum, Bakışlarıyla soyduğunu kendisini. - IV - Yürüdüler hayat yolunda el ele, Öğrendiler hanyayı konyayı. Ne ev bark, ne kap kacak, Ne de ad, çocuklarına bırakacak. Kar yağdı, yağmur yağdı. Boğuldu sulara orman. Ama Hanna Cash, yavrum, Ayrılmadı erkeğinden. - V - Polis dedi : Bu adam yankesici. Sütçü dedi : Hem de topal. Hanna dedi : Bundan ne çıkar? Erkeğim benim o. Benim canım onu çeker. Orda burda gezer dururdu erkeği. Sonra gelir çekerdi Hanna'ya sopayı. Ama Hanna boşverirdi bunlara. Seviyordu ya kocasını canı gibi. - VI - Damları yoktu başlarını sokacak. Herkes onlara düşmandı sanki, Gene de yuvarlanıp gittiler iyi kötü. Şehirlerden ormanlara yıllar boyu, Ormanlardan kırlara gittiler. Yürüdüler, ne kar dediler ne tipi, Kesilinceye dek solukları. Hanna Cash, yavrum, İzledi sevgili erkeğini. - VII - Üstleri başları dökülürdü. Ve yoktu gezmeleri tozmaları pazar günleri. Bir pastaneye giremediler üçü bir arada. Ne yiyecek poğaçaları vardı, Ne de armonikaları. Benzerdi günler birbirine. Hiç güneş yoktu havada. Ama parlardı güneşler durmadan Hanna Cash'ın yüzünde. Erkeği balık çalar, o tuz çalar, N'eylersin, "yaşamak çok zor". Hanna bakar balıkları pişirirken : Çocuklar oturmuşlar kocasının dizlerine, Okurlar dua kitabını ezberden. Dere tepe elli yıl bu, Uyudular hepsi bir yatakta. İşte Hanna Cash'ın hikayesi, yavrum. Tanrı elbet bir gün görür onu... Bertolt Brecht |
Istiyorum İSTİYORUM İstiyorum gideyim sevdiğimle. İstiyorum boş vereyim sonu ne olacak. İstiyorum düşünmeyeyim iyi mi, kötü mü. İstiyorum bilmeyeyim beni seviyor mu? İstiyorum gideyim sevdiğimle... Bertolt Brecht |
Kaledonya Pazari KALEDONYA PAZARI - I - Yedi kent yatar Troya'nın altında. Kazıp çıkartmışlar hepsini yeniden. Londra'nın altında da yedi kent yatar mı? En dipten çıkanları burada mı satarlar acaba? Fosforlu balıkların durduğu şu tezgahın orda, Çorapların arasında işte bir de şapka. Yedi şiline alamazsınız yenisini, saçma, Buysa yalnız iki şilin, hem kötü değil o kadar, Tek bir deliği var. - II - Korkunç tanrı oturmuştu kalkmamacasına, Tabanları dışarı dönük, Sonra bir gün kırıldı burnu, düştü ayak parmaklarından biri Ve gözdağı veren kolu, Ama bronz bedeni ağırdı çok, yalnız el yürütülmüştü Ve geçerek bir sürü canlı ellerden düşmüştü Kaledonya pazarına.* - III - "Köprü yoktur Doğu ile Batı arasında" Diye haykırdı ücretli ozanları. Gözlerimle gördüm ben ama O büyük Okyanusun sırtındaki kocaman köprüleri. Ve doğuya taşınan koskoca silahları gördüm Ve onları şarkılarla el üstünde tutan halkı. Bu ara, içinden kan damlayan çay geliyordu, Savaş yaralıları ve altın geliyordu, Doğu'dan Batı'ya. Ve Winsdor dulu, karalar içinde, Parayı alır, sokar çorabına, Pohpohlamadan sırıtır, Gönderir onu Kaledonya pazarına. Nerde hani o eski çeviklik, Bir sabah gelirler topallaya topallaya, Ve bir tahta bacak satın alırlar, elden düşme, Uysun diye tahta kafalarına. Not : Londra'nın ünlü bit pazarı. Bu şiir, Brecht'in bitmemiş şiirlerindendir. Bertolt Brecht |
Kar Yağmaya Başliyor KAR YAĞMAYA BAŞLIYOR Kar başlıyor yağmaya. Burda kimler kalacak? Eskisi gibi gene Taşlarla yoksullar... Bertolt Brecht |
Kardeşim Bir Pilottu KARDEŞİM BİR PİLOTTU Bir pilottu kardeşim. Güzel bir günde emri geldi. Hazır etti çantasını, Güneye doğru koyuldu yola. Bir fatihti kardeşim. Yerimiz yoktu yaşamaya. Topraklar ele geçirmekti Öteden beri hayalimiz. Kardeşimin fethettiği yer şimdi Guadarrama dağlarında. Boyu tam bir seksen, Derinliği bir elli... Bertolt Brecht |
Kentin Varoşlarindan Gelen KENTİN VAROŞLARINDAN GELEN İncecik pardesüler içindeki okul arkadaşlarımız Her vakit çok geç gelirlerdi sabah dersine, Çünkü süt ve gazete dağıtırlardı annelerinin yerine. Öğretmenler Onları bir güzel azarlar Ve işaret korlardı kara kaplı deftere... Getirmezlerdi yanlarında yiyecek filan. Ders aralarında yalnız Ödevlerini yaparlardı helalarda. Ama izin verilmezdi buna. Dinlenmek ve yemek içinmiş ders araları. Pi'nin ondalık değerini bilemediler mi Öğretmenleri sorardı onları: Neden kalmadınız o çıktığınız çöplükte? Bilirdi onlar neden kalmadıklarını... Kentin varoşlarından gelen yoksul çocuklarına Devlet kapılarında önemsiz görevler vaadedilirdi, Bu yüzden onlar, gecelerini gündüzlerine katıp ezberlerlerdi Parça parça olmuş elden düşme kitaplarında ne varsa. Bir de öğrenirlerdi öğretmenlerinin ayaklarını yalamayı Ve hor görmeyi kendi analarını... Varoşlardan gelen yoksul okul çocuklarına vaadedilen bu Önemsiz görevler Toprağın altındaydı. Onlara ayrılan yerlerdeki sandalyelerin yoktu Oturacak yerleri. Olsa olsa Kısa bitkilerin kökleriydi Onları bekleyen. Hem ne diye öğretiliyordu bu çocuklara Yunanca dilbilgisi, Sezar'ın seferleri, sülfürün formülü, Pi'nin değeri? Alınlarında yazılı olan Flander'lerin kitle mezarlarında Neye ihtiyaçları olacaktı bu çocukların Biraz kireçten başka? Bertolt Brecht |
Konuk KONUK Soruyor durmadan, dışarıda gece olsa da Anlatıyor telaşlı, geçen yedi yılı Ve dinle : Bir tavuk kesiliyor avluda Ve bil ki : Bir ikincisi kalmadı. Yarın daha az et olacak sofrada. Çekinme, buyur, haydi - Tokum zaten. Bir gün önce nerede kaldın? - Emin ellerde! Nerden geliyorsun peki? - Komşu kentten! Hemen kalkıyor telaşla, çabuk geçiyor zaman! Sesleniyor gülümseyerek : Hoşça kal! - Sen de! Açıyor ellerini çekinerek ona : O ise bakıyor Tanımadığı tozlar ayaklarında... Bertolt Brecht |
Kötü Zamanlardan Bir Aşk şarkisi KÖTÜ ZAMANLARDAN BİR AŞK ŞARKISI Arkadaş olmamıştık birbirimizle Ama oturduk birlikte aynı yerde Ve sarılıp yattığımızda birbirimize Aydan daha yabancıydık birbirimize. Ve karşılaşsak bugün çarşı pazarda Dövüşebiliriz belki bir kaç balık için. Arkadaş olmamıştık birbirimizle Sarılıp yattığımızda birbirimize... Bertolt Brecht |
Madem Iyisin MADEM İYİSİN Anladık iyisin, Ama neye yarıyor iyiliğin. Seni kimse satın alamaz, Eve düşen yıldırım da Satın alınmaz Anladık dediğin dedik, Ama dediğin ne? Doğrusun, söylersin düşündüğünü, Ama düşündüğün ne? Yüreklisin, Kime karşı? Akıllısın, Yararı kime? Gözetmezsin kendi çıkarını, Peki gözettiğin kimin ki? Dostluğuna diyecek yok ya, Dostların kimler? Şimdi bizi iyi dinle : Düşmanımızsın sen bizim Dikeceğiz seni bir duvarın dibine Ama madem bir sürü iyi yönün var Dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine İyi tüfeklerden çıkan İyi kurşunlarla vuracağız seni Sonra da gömeceğiz İyi bir kürekle İyi bir toprağa... Bertolt Brecht |
Nasildi NASILDI - I - Önce sevinç uyutmadı beni Sonra üzüntü nöbet tuttu bütün gece. İkisi de gidince başımdan Uyudum, ama ah, her mayıs gecesi Bir kasım sabahı getirdi ardından... - II - Senin derdin benimdi Benimki senin Paylaşamazsam bir sevinci seninle Yoktu benim de sevincim... Bertolt Brecht |
Olmasaydi O Bulut OLMASAYDI O BULUT - I - Eylülde mavi bir gündü Genç bir erik ağacının altında sessiz Sardım onu, solgun bir aşktı Kollarımda tatlı bir düş Ve üstümüzde güzel yaz göğü Bir bulut vardı uzakta Öylesine beyaz ve öylesine yukarda Sonra baktım, sanki hiç yoktu - II - Aylar geçti o günden sonra Şöyle ya da böyle sessiz Erik ağaçlarının hepsi kesildi Sorarsan, aşka ne oldu Anımsayamıyorum derim Ama bilirim ne düşündüğünü Yüzünü unuttum gerçekten Tek bildiğim, onu öptüğüm o zaman - III - Öptüğümü de unuturdum Olmasaydı o bulut Anıyorum hala ve hep anacığım Bembeyaz ve uzak Erik ağaçları belki yine çiçek açar Belki o kadının şimdi yedi çocuğu vardır O bulut yalnızca bir dakika göründü Başımı kaldırdığımda uçup gitmişti... Bertolt Brecht |
öğrenen Kişi ÖĞRENEN KİŞİ Önce kumun üzerine kurdum, sonra kayanın. Hiçbir şeyin üzerine kurmadım artık Çökünce kaya. Sonra yeniden kurdum sık sık Kum ve kayanın üzerine. Öğrenmiştim ama. Kendilerine güvenip de mektubu verdiklerim Çöpe attılar onu. Ama hiç önemsemediklerim Bulup geri getirdiler bana. Öğrendim böylece. Yapılmadı buyurduklarım. Gelince gördüm ki Yanlışmış. Yapılmıştı doğru olan. Bir şey öğrendim bundan da. Eski yaralar acır Soğuklarda. Ben sık sık şöyle derim ama: Yalnız mezarın hiçbir şeyi olmayacak Bana öğretecek... Bertolt Brecht |
Portakal Satin Alirken PORTAKAL SATIN ALIRKEN Southampton sokağı boyunca çöken Sarı sisin içinden Birdenbire lambalı bir meyve arabası çıktı Ve kesekağıtlarını parmaklayan Yaşlı bir pasaklı. Aradığını birdenbire bulan biri gibi Şaşıp donakaldım. Hep portakal olsun isterdin hani! Avuçlarıma sıcağı hohladım Ve araştırdım ceplerimi. Tutarken elimde bozuk paraları sıkı sıkı Fiyatına baktım ve Düzensiz rakamları gördüm Bir gazete kağıdına kömürle yazılı, Bu ara hafiften ıslık çaldığımı bile fark ettim, Ve bir anda baktım acı gerçek apaçık önümdeydi : Bu kentte sen yoksun ki Bertolt Brecht |
Sabah Akşam Okunmasi Için SABAH AKŞAM OKUNMASI İÇİN Sevdiğim Söylüyor Bensiz olamayacağını Bu yüzden Kendime dikkat ediyorum Yolda yürürken önüme bakıyorum Ve korkuyorum her yağmur damlasından Sanki beni ezecekmiş gibi... Bertolt Brecht |
Sanat SANAT -Karanlık dönemlerde peki, Şarkı da söylenecek mi? -Elbette şarkılar da söylenecek Belgeleyen karanlık dönemleri... Bertolt Brecht |
Sevgililer SEVGİLİLER Bak! Gökte yay gibi uçan şu turnalara Uçarlarken bir yaşamdan bir başkasına Bulutlar da birlikte gidiyor onlarla. Bulut ve turnalar İkisi de aynı yükseklik ve aynı telaş içinde Yerlerinde duramadan Yan yana, kısacık uçtukları o güzel göğü İkiye bölüyorlar. Her biri öbürünün salınışından başka bir şey görmeden Aynı rüzgarı duyuyor. Şimdi yan yana yatan bu çifti Rüzgar boşlukta öylece sürükleyebilir. Bu uyum bozulmadıkça Uzun süre kimse onları ayıramaz Yağmurlardan ve kurşunların vızıldadığı Her yerden uzaklaşabilirler Güneşin ve ayın altında küçücük hareketlerle Birbirlerine sevdalı, uçarlar sonsuza. Hey sizler, nereye? -Hiçbir yere. -Nereden? -Her yerden. Soruyorsunuz, ne zamandır birliktesiniz? Çok olmadı. -Ne zaman ayrılacaksınız? -Hemen. İşte böyle bir anlık birlikteliktir, sevenler için seda... Bertolt Brecht |
Sone SONE Eskiden beri alışkınım pencerede Suyun ya da ormanın uğultusuna Çabucak uyudum böylece Yatıp kaldım onun uzun saçlarında O acılı geceden çok şey kalmadı aklımda Biraz dizinden, azıcık boynundan Sabun kokusu siyah saçlarında Ve onun için kulaktan duyduklarım Yüzü çabuk unutulur demişlerdi İnce bir şey olduğundan üstünde Yazılmamış boş bir kağıt gibi Yüzü pek gülmez demişlerdi Çabuk unutulacağını bilir kendisi de Anımsamaz kim olduğunu belki, okusa bu şiiri. Bertolt Brecht |
Sonra Doğan SONRA DOĞAN İtiraf ediyorum : Hiçbir Umudum yok. Körler bir çıkaryoldan söz ediyorlar. Ben Görüyorum. Yanılgılar tükenince Oturur son arkadaş olarak Bir hiç karşımızda. Bertolt Brecht |
Sorular SORULAR Ne giydiğini yaz bana! Sıcak tutuyor mu? Uyuduğun yeri yaz bana! Yumuşak mı? Nasıl göründüğünü yaz bana! Yüzün aynı mı? Neyi özlediğini yaz bana! Kolumu mu? Nasıl olduğunu yaz bana! Rahat mı? Sana neler yaptıklarını yaz bana! Cesaretin yetti mi? Ne yaptığını yaz bana! iyi şeyler mi? Neler düşündüğünü yüz bana! Beni mi? Sorulardır sana bütün verebildiğim Ve gelen yanıtları kabullenmeliyim Yorgunsan, uzatamam sana elimi. Ya da açsan seni besleyemem Sanki bu dünyada hiç yokmuşum Unutmuşum gibi seni... Bertolt Brecht |
üstad öğren ÜSTAD ÖĞREN Haklıyım, deme sık sık, üstad! Öğrencin de görsün, bırak. Zorlama gerçeği : Gerçek zora gelmez. Konuşurken dinle biraz ! Bertolt Brecht |
Zaaflar ZAAFLAR Senin hiç yoktu Benimse vardı bir tane, Seviyordum... Bertolt Brecht |
Zavalli B.b. ZAVALLI B.B. Ben Bertolt Brecht kara ormanlardan geliyorum Anamın karnındaydım daha Kentlere taşıdığında beni Ölünceye dek kalacak bende ormanların soğuğu Asfalt kentte evimdeyim der demez Son gereçler elimin altında Gazeteler tütün içki Çekingen tembel her neyse memnun İyi geçinirim insanlarla başımda Töreleri gereğince melon bir şapka Tuhaf bir kokuları var bu hayvanların derim Aldırma derim ben de onlardanım Sabahleyin yanımda birkaç kadın Sallantılı-koltuklarımda otururum Bakarım onlara kuşkusuz derim ki Bayanlar güvenmeyin bana sakın Geceleyin erkekleri toplarım çevreme Nasılsınız beyefendi teşekkür ederim beyefendi beyefendi aşağı beyefendi yukarı Ayaklarını uzatırlar masalarımın üstüne İyi olacak işler derler bense Sormam onlara ne zaman Tan ağarırken çamlar işler ortalığa Başlar cıvıldamağa kuşlar pireler içinde İşte o zaman boşaltırım kadehimi kentte atarım İzmaritimi uyurum kaygılı boğunlutu Biz soysuzlar kapandık kaldık Yıkılmaz sandığımız evlere (Manhattan adasında yüksek yapıları da bu amaçla kurduk Kurduk Atlantık üzerinde söyleşen ince antenleri de) Yel üfürüp su götürecek bu kentleri Seviçli kılıyor ev yiyiciyi yiyici boşaltmak istiyor onu Biliyorum biz geçici olduğumuzu Adam sen de sözümüz bile edilmeğe değmez Yer salsıldığı gün Virjinya'larını bırakmıyacağımı onları acı Bulamayacağımı umarım Ben Bertolt Brecht asfalt kentlerde çuvallamış Eskiden kara ormanlardan gelmişim anamın karnında Bertolt Brecht |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 03:57 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2