Çanakkale 
 
 "Söyle Arkadaşım" dedi Anadolulu Mehmet
 yanıbaşındaki Anzak erine
 "nereden kopup gelmişsin,
 neden çökmüş bu mahsunluk üzerine?"
 
 "DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN" dedi gencecik Anzak
 "Öyle yazmışlar mezar taşıma.
 doğduğum yerler öylesine uzak,
 örtündüğüm topraksa gurbet bana."
 "Dert edinme arkadaşım"dedi Mehmet
 "değil mi ki bizlerle birleşti kaderin,
 değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet,
 sende artık bizdensin,
 sende bencileyin bir Mehmet"
 
 Çanakkale'de toprağının
 üstü cennet altı mezar
 kavga bitmiş mezarlarda
 kaynaş olmuş yiten canlar.
 
 "ya sen dedi Mehmet
 oyun çağındaki İngiliz erine,
 "yaşın ne senin kardeş
 böylesine erken buralarda işin ne?"
 "yaşım sonsuza dek onbeş"
 dedi ufak tefek İngiliz eri.
 "köyümde askercilik oynar
 coştururdum trampetimle bizimkileri
 derken kendimi cephede buldum
 oyun muydu, gerçek miydi anlamadan,
 bir sahici kurşunla vuruldum.
 Sustu boynumdaki trampet,
 son verildi böylece oyundan bozma işime
 Gelibolu'da bana da bir mezar kazıldı
 mezar taşıma "ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ" yazıldı.
 Öyküm de künyem de bundan ibaret.
 
 Yağmur yağıyordu usul usul toprağa
 gözyaşları düşerek üstüne sanki
 damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa
 sahibini yitiren bir trampet.
 
 "ya sizler" dedi Mehmet
 dünyanın dört kıtasından 
 mezarlar dolusu erlere,
 "hangi rüzgar savurdu sizleri
 bu bilmediğiniz yerlere"
 
 kimi İngilizdi, kimi İskoç
 kimi Fransızdı, kimi Senegalli
 kimi Hintli kimi Nepalli
 kimi Avustralya'dan kimi yeni Zelanda'dan Anzak
 gemiler dolusu asker
 her biri niye geldiğinden habersiz
 Gelibolu'nun oya gibi koylarından şizarak 
 tırmanmışlardı dağa bayıra
 siper siper yara gibi yarılan toprak
 mezar olmuştu savaş ardından onlara.
 Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR
 Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ
 kiminin de mezar taşında
 on altı on yedi on sekiz yaşında
 EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı.
 Çanakkale topraklarında,
 her birinin erken biten yaşam öyküsü
 eski yazıtlar gibi taşlara böyle kazılı.
 "Anlamaz mıyım" dedi "halinizden kardeşler"
 adına yazılı taşı bile olmayan asker
 Anadolulu Mehmet
 "ben de yüzyıllarca yaban ellerde
 neyin uğruna bilmeden can vermişim
 kendi yurdum uğruna can vermenin tadına
 ilk kez Çanakkale'de ermişim.
 Uğrunda can verdikçe vatandı ancak
 ekip biçtiğim padişah mülkü toprak
 değil mi ki sizler alamasanız bile
 bu topraklar almış sizi sizleri basmış bağrına
 sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale.
 
 Çanakkale'de toprağının
 üstü cennet altı mezar
 kavga bitmiş mezarlarda
 kaynaş olmuş yiten canlar.
 
 Bir garip savaştı Çanakkale savaşı
 kızıştıkça kızgınlığı dindiren
 ara verildikçe ateşe
 düşmanı kardeşe
 döndüren bir savaştı.
 Kıyasıya bir savaştı
 ama saygı üreten bir savaş
 yaklaştıkça birbirine
 karşılıklı siperler
 gönüller de yakınlaştı
 düştükçe vuruşanlar toprağa
 dostlar gibi kaynaştı.
 
 Savaş bitti.
 Ölenler kaldı sağlar gitti
 köylü köyune döndü evli evine
 kır çiçekleri geldiler akın akın
 çekilen askerlerin yerine
 yaban gülleri, dağ laleleri, papatyalar,
 kilim kilim yayıldılar toprağa.
 Siper siper
 toprağın savaş yaralarını örttüler
 koyunlar koruganları yuva yaptı kendine
 kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine.
 Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle
 silah yerine saban tutan elleriyle
 geri aldı savaş alanlarını doğa
 can geldi toprağa silindikçe kan izleri.
 Yeryüzünde cennet oldu öylece
 o cehennem savaş yeri
 şimdi Çanakkale Gelibolu
 bahçe bahçe, ülke ülke
 mezar dolu.
 
 Üstü cennet altı mezar
 Çanakkale toprağının
 kavga bitmiş mezarlarda
 kaynaş olmuş yiten canlar.
 
 Huzur içinde uyusun
 vuruştukları toprakta
 kavgadan kinden uzakta
 yanyan dostça yatanlar.
 
 Bilent Ecevit