Konu: 10 Ağustos
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09.04.08, 15:21   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Okyanus
Moderator

 
Okyanus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149
Puan Grafiği
Rep Puanı:16317
Rep Gücü:20
RD:Okyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart 10 Ağustos

10 AĞUSTOS

1938 - Atatürk'ün, harf inkılâbının 10. yıldönümü nedeniyle Kültür Bakanı Saffet Arıkan'ın telgrafına cevabı: "Türk'ün kültür sahasındaki kabiliyetinin gelişmesine temel olan harf inkılâbının onuncu yıldönümü münasebetiyle gönderdiğiniz telgrafı memnuniyetle aldım. Teşekkür eder ve milletimize kültür sahasında sonsuz başarılar dilerim."

1937 - Atatürk'ün, Florya'dan hareketle Büyükçekmece yakınında Mimar Sinan köyünü ziyareti, gece tekrar Florya'ya dönüşü.

1936 - Atatürk'ün, Florya'dan Ertuğrul yatı ile Yalova'ya gelişi.
Atatürk'ün, Yalova'da gece boyunca yatmaksızın çalışması.

1935 - Atatürk'ün akşamüzeri Dolmabahçe Sarayı'ndan Florya'ya gidişi. (Atatürk, 19 Eylül 1935 gününe kadar burada kalmıştır).

1930 - Atatürk'ün, yeni bir parti kurulması isteği hakkında Fethi Bey'in 9.8.1930 tarihli mektubuna cevabı: "Büyük Millet Meclisi'nde ve millet karşısında, millet işlerinin serbest münakaşası ve iyi niyet sahibi kişilerin ve partilerin düşüncelerini ortaya koyarak, milletin yüksek menfaatlerini aramaları benim gençliğimden beri âşık ve taraftar olduğum bir sistemdir. Memnuniyetle tekrar görüyorum ki, lâik cumhuriyet esasında beraberiz. Zaten benim siyasî hayatta bir taraflı olarak daima aradığım ve arayacağım temel budur. Bu nedenle Büyük Meclisle aynı temele dayanan yeni bir partinin faaliyete geçerek millet işlerini serbest münakaşa et­mesini cumhuriyetin esaslarından sayarım!"
Atatürk'ün, akşam Yalova'da arkadaşlarıyla sohbeti ve söyledikleri: "Lâzımdır ki insanlar evvela siyasî rengini, reyini ve kararını açık ve milletçe anlaşılır tarzda ifade etsin. Merdane, namuskârane hareket budur. Fethi Beyefendi ancak bu tarzda hareket edebilir arkadaşlardandır ve böyle hareket etmiştir. Açık ve doğru hareket etmek ve bu suretle Türk'ün yüksek siyasî kurumunu, Cumhuriyeti yükseltmek... Bugünün Türk toplumu, mazinin en derin uygarlıklarında kuruculuk iddia eden bu Türk milletinin bugünkü çocukları, açık ve doğru yolu bulmuşlardır!"

1929 - Atatürk'ün, İstanbul'dan Ertuğrul yatı ile İmralı adasına gelişi (Ada önlerinde 2 saat kadar kalmış, adaya çıkmamıştır).

1928 - Atatürk'ün, saat 18.00'de otomobille Taksim Cumhuriyet Anıtı önüne gelerek, bir süre anıtı seyretmeleri.

1927 - Atatürk'ün, Dolmabahçe Sarayı'nda Başbakan İsmet Paşa'yı kabulü.
(İsmet Paşa geceyi Dolmabahçe Sarayı'nda geçirmiştir).

Atatürk'ün, Dolmabahçe Sarayı'nda tedavi amacıyla gittiği Avrupa'dan dönen Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa'yı kabulü.

1925 - Atatürk'ün, Ankara istasyonu yakınındaki höyüklerde yapılan arkeolojik kazıları yerinde izlemesi ve ilgililerden bilgi alışı.

1923 - Lozan Antlaşması'nın imzalayan İsmet Paşa ve beraberindekiler yurda döndü.

1920 - Sevr Antlaşması ("Sèvres Antlaşması").
Osmanlı Devleti'nin parçalanmasını öngören Sevr Antlaşması imzalandı.

İstanbul Hükümeti ile İtilâf Devletleri arasında "Sèvres Antlaşmasının imzalanması.
I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı Devleti (İstanbul Hükûmeti) ile İtilâf Devletleri arasında Sevr Anlaşması'nın imzalanması.
Sevr Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile savaşta yenilmiş kabul edilen Osmanlı Devleti arasında 10 Ağustos 1920'de imzalanan barış antlaşmasıdır. Hiç uygulamaya girememiştir. Antlaşmayı İstanbul hükümeti adına Rıza Tevfik (Bölükbaşı), Hadi Bey ve Reşat Halis Bey imzaladı.

Atatürk önderliğinde Milli Mücadele’ye başlayan Türk ulusu savaş meydanlarında büyük zaferler kazanmış ve Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923 imzalanmış barış antlaşması) ile siyasi ve hukuki alanda tescil etmiştir. Lozan barış görüşmeleri 8 ay sürmüş ve Türk tarafının kayıtsız şartsız bağımsızlık talebi nedeniyle çetin geçmiştir.

1920 - Yunus Nadi Bey tarafından yayımlanmakta olan Yeni Gün gazetesinin Ankara'da yayımlanması.


1919 - Halide Edip (Adıvar) Hanım'ın, Atatürk'e mektubu: "...Davamızda yardımcı olabilmesi için, bu fırsat dakikalarını kaybetmeden, taksim ve yok olma korkusu karşısında, kendimizi Amerika'ya müracaata mecbur görüyoruz(!)"
HALİDE EDİP
Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ni bitirdi, özel olarak da Rıza Tevfik’ten felsefe ve sosyoloji, Salih Zeki’den matematik dersleri aldı. İstanbul Kız Öğretmen Okulu’nda, Kız Lisesi’nde öğretmenlik ve müfettişlik; Beyrut, Lübnan ve Şam’da Türk Kız Mektepleri Umumi Müfettişliği yaptı. Darülfünun’da garp edebiyatı okuttu. Milli Mücadele’ye katıldı, Cumhuriyet’in ilanından sonra kocası Adnan Adıvar’la gittiği Avrupa ve Amerika’da on beş sene kadar kaldı (1926-1938), 1939’da yurda döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı profesörü oldu . Bir süre İzmir milletvekilliği yaptı(1950-1954). Daha sonra Edebiyat Fakültesi’ndeki profesörlüğüne döndü. 1964’te öldü.

1908’den sonraki dergilerde Halide Salih imzasıyla göründü (örneğin: Şehbal dergisinde, 1911-1912). 1919’da Büyük Mecmua’da Halide Edip imzasıyla “edebiyatımızın son simaları ve safhaları” başlığı altında Yakup Kadri, Mehmet Emin, Ömer Seyfettin... üzerine incelemeler, “Kadınlığa dair” başlığı altında kadın hakları üzerine yazılar, ayrıca hikayeler yayımladı. 11. sayıdan başlayarak (18 Eylül 1919) bu derginin başyazarı da olmuştu Halide Edib’i, bu yazıları yanında asıl, İngiliz edebiyatı etkisinde, o zaman için yeni, fakat çağdaşlarının çapraşık, aksak ve pürüzlü buldukları bir üslupla yazılmış romanları tanıttı. İlk romanlarında aşk konularını işliyor, kadın psikolojisi üzerinde duruyordu. Sonra Türkçülük akımını benimsedi; duygulandırma ve süslemeden kaçınan, realizmi ön planda tutan romanlar verdi. Hele yurda döndükten sonraki romanlarında konularını bir olay çevresinde toplanan tek insanlara değil; devirlere, nesillere, gelenek ve törelere bağladı.
Romanları: Raik’in Annesi (1909), Seviyye Talib (1910), Handan (1912), Yeni Turan (1912), Son Eseri (1912), Mevut Hüküm (1918), Ateşten Gömlek (1922) Kalp Ağrısı (1924), Vurun Kahpeye (1926), Zeyno’nun Oğlu (1928), Sinekli Bakkal (1936), Yolpalas Cinayeti (1938), Tatarcık (1939), Sonsuz Panayır (1946), Döner Ayna (1954), Akıle Hanım Sokağı (1958), Hayat Parçaları (1963), Sevda Sokağı Komedyası (1972), Çaresiz (1972), Kerim Usta’nın Oğlu (1974) Hikaye Kitapları: Harap Mabetler (1911), Dağa Çıkan Kurt (1922), İzmir’den Bursa’ya (1922) Anıları: Türk’ün Ateşle İmtihanı (1962), Mor Salkımlı Ev (1963) Oyunları: Kenan Çobanları (1918), Maske ve Ruh (1945), Kitapları Özgür ve İnkılap Yayınları’nca yeniden basılıyor. Sinekli Bakkal romanı, CHP Roman Ödülü’nde birincilik kazanmış, romancılığımızda satış rekoru kıran eser olmuştur. NTV

1916 - Başkomutan Vekili Enver Paşa ve 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın, Muş ve Bitlis'in kuvvetlerimiz tarafından geri alınışı üzerine Atatürk'e, 16. Kolordunun başarısını tebrik eden telgrafları.

1915 - 1. Anafartalar Zaferi. Conkbayırı Zaferi.
Mustafa Kemal'in Conkbayırı hücumu. Birinci Anafartalar Muharebesi.
Mustafa Kemal'in bizzat idare ettiği taarruzla Anafartalar cephesi'nde düşmanı geri atması. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti.
(Bugünkü muharebeler esnasında Atatürk'ün kalbini hedef alan bir kurşun, göğüs cebindeki saate çarpıp geri döndüğünden, kendisi mutlak bir ölümden kurtuldu).
Atatürk komutasındaki kuvvetlerin, İngilizlerin 8 Ağustos'ta ele geçirdiği Conkbayırı'na sabaha karşı taarruzu ve hücum safının önünde Atatürk'ün askerlere söyledikleri: "Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvelâ ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız!" 8. Tümen alayları tarafından başlangıçta top ve tüfek ateşi olmaksızın sadece süngü hücumuyla baskın şeklinde geliştirilen bu taarruz ve süngü muharebeleri sonucu, düşman 4 saat içinde Conkbayırı'ndan tamamen atılmış, ayrıca Şahinsırt'ın en yüksek tepesi de ele geçirilmişti. Düşmana asker ve araç bakımından büyük kayıplar verdirilen bugünkü muharebe esnasında Atatürk, kalbini hedef alan bir şarapnel parçasının, göğüs cebindeki saati parçalayarak geri dönmesi sonucu mutlak bir ölümden kurtulmuştur.
Atatürk'ün, Conkbayırı taarruzunun başarı ile sonuçlanması üzerine, saat 12.15'te 8. Tümen Komutanlığı'na emri: "Taarruzu durdurunuz. Conkbayırı ve Şahinsırt'ın batıya en hakim noktası daima elde bulundurulacak surette, kıtalarınızla tuttuğunuz hattı kuvvetlendiriniz!"
Atatürk'ün, öğleden sonra 8. Tümen'e veda ederek Anafartalar Grubu Karargâhı'na dönüşü.
Çanakkale cephesindeki İngiliz Kuvvetleri Komutanı General Hamilton'un notu: "Türkler ancak bizi Conkbayırı'ndan atmak suretiyle görevlerini yapacaklarını anladılar ve öyle yaptılar!"

Kaynak:edebiyatogretmeni.net


--------------Tualimforum İmzam--------------
Okyanus isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla