Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20.07.08, 12:18   #10 (permalink)
Kullanıcı Profili
SERDEM
S.Moderators
 
SERDEM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910
Puan Grafiği
Rep Puanı:11076
Rep Gücü:20
RD:SERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 47
464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart DÂSTÂN-I LEYLÎ vü MECNÛN

11. KONU



Bu Pâdişâh-ı İslâmun duâ-yı devletidür
Ve
Kahramân-ı enamun senâ-yı şevketidür
Açıklama : İslâm Padişahının Devletinin Devamını Dua ve İnsanların En Kahramanının Heybetine Övgü

332. Beyit :
Sakî kerem eyle câm gezdür
Dutma kadehi müdâm gezdür

Açıklama : Saki! Kerem eyle, kadehi dolaştır; elinde tutma, boyuna gezdir!

333. Beyit :
Devrâna çok i’tibâr kılma
Gezdür kadehi karâr kılma

Açıklama : Dünyaya fazla değer verme; gezdir kadehi, durma!

334. Beyit :
Tök alup ele gümüş sürahî
Zer sâgara rûh-bahş râhı

Açıklama : Al ele gümüş sürahiyi ve doldur altın kadehe ruh bahşeden şarabı!..

335. Beyit :
Sarf eyle riâyetümde eltâf
Tenhâlığumı gör eyle insâf

Açıklama : Beni gözet de bana lutuflarda bulun; yalnızlığımı gör, bana insaf eyle!..

336. Beyit :
Şuğlüm bu bisât içinde çohdur
Senden özge mededci yohdur

Açıklama : Bu yerde dertlerim, sıkıntılarım çoktur, senden başka yardımcım ise yoktur.

337. Beyit :
Hamdemliğüm eyle âr kılma
Menden nefret şiâr kılma

Açıklama : Bana arkadaş ol, utanma; benden nefret etmeyi bir iş belleme!..

338. Beyit :
Ger bilmez isen ki men ne zâtem
Ne zulmet-i çeşme-i hayâtem

339. Beyit :
Feyz-i hünerüm şarâbdan sor
Sûz-ı cigerüm kebâbdan sor

Açıklama 338-339 : Eğer benim nasıl bir kişi olduğumu, nasıl bir hayat suyunun kaynadığı karanlıklar ülkesi olduğumu bilmiyorsan, hünerimin feyz ve bereketini şaraptan sor; yüreğimin yanıklığını da kebaptan öğren.

340. Beyit :
Dutsan elini men-i fakîrün
Hak ola hemîşe dest-gîrün

Açıklama : Ben fakirin elinden tutarsan, Hak da her zaman senin yardımcın olur.

341. Beyit :
Men şâir-i Müsevî-kelâmem
Sâhirlere mu’ciz-i tamâmem

Açıklama : Ben, Musa (gibi mucize) kelamlı bir şairim, sihirbazlara karşı tam bir mucizeyim.

342. Beyit :
Men sâhir-i Bâbilî-nijâdem
Hârûta bu işde üstâdem

Açıklama : Ben Babil soylu bir sihirbazım; Harut’a bu işte üstadlık ederim.

343. Beyit :
Söz derkine sarf edüp firâset
Emlâkine bulmışam riyâset

Açıklama : Ferasetimi sözü anlamaya sarf edip söz ülkesinin reisliğine yükselmişim.

344. Beyit :
Geh tarz-ı kasîde eylerem sâz
Şeh-bâzum olur bülend-pervâz

Açıklama : Zaman olur kaside tarzını uygun bulurum; tabiatımın şahini yükseklerde uçar;

345. Beyit :
Geh de’b-i gazel olur şiârum
Ol de’be revan verür karârum

Açıklama : Zaman olur gazel yolunu tutarım; kararım, o tarza can verir.

346. Beyit :
Geh mesneviye olup hevesnâk
Ol bahrden isterem dür-i pâk

Açıklama : Gah mesneviye heves ederek, o denizden pek inciler çıkarmak isterim.

347. Beyit :
Her dilde ki var ehl-i râzem
Mecmû’-ı fünûna aşk-bâzem

Açıklama : Her gönülde bulunan sırra âşinâyım; bütün şiir fenlerine vurgunum.

348. Beyit :
Bir kâr-gerem hez+ar-pîşe
Canlar çeküp isterem hemîşe

349. Beyit :
Dükkânum ola revâc-ı bâzâr
Her istedügin bula hırîdâr


Açıklama 348-349 : Bin sanatlı bir mücevher işçisiyim. Canu gönülden isterim ki; dükkânım pazarın en rağbet edileni olsun da, müşteri her aradığını bulsun.

12. KONU

Bu bir tarîk ile kesr-i nefsdür
Ve
Mukaddime-i medh-i Padişâh-ı asrdur
Açıklama : Bir Yolla Nefsin İsteklerini Kırma ve Asrın Padişahını Övmeye Başlangıç

350. Beyit :
Sâkî ne idi bu câm-ı gül-rûn
Kim eyledi hâlümi diger-gûn

Açıklama : Ey Saki! Bu gül renkli kadeh neydi ki, beni böyle bambaşka bir hale koydu?

351. Beyit :
Ser-mest olubem sözüm hebâdur
Her lâf ki eyllerem hatâdur

Açıklama : Sarhoş olmuşum, sözlerim boş ve nafiledir. Ettiğim her laf hatadır.

352. Beyit :
Te’sîr salup dimâğâ teşvîr
Teşvîr mizâcum etdi tagyîr

Açıklama : Gösteriş merakı dimağıma tesir ederek saf ve temiz mizacımı bozdu.

353. Beyit :
Men handan ü lâf-ı lutf-ı güftâr
Kim söz demeğe olam sezâvâr

Açıklama : Ben nerde, söz nerde; kaldı ki şiir söylemeğe lâyık olayım!

354. Beyit :
Olsaydı menün sözümde bir hâl
Elbette olurdum ehl-i ikbâl

355. Beyit :
Müstevcib-i izz ü câh olurdum
Şâyeste-i bârgâh olurdum

356. Beyit :
Makbûl düşerdüm âstâna
Manzûr-ı şehenşeh-i zemâne

Açıklama 354-356 : Eğer benim sözümde bir tat olsaydı, elbette bahtım yaver giderdi de izzet ve hürmete hak kazanır, yüce divana lâyık olur, sarayda kabul görür, zamanın padişahının ilgisine mazhar olurdum.

357. Beyit :
Ol pâdişeh-i bülend-bîniş
Kim hâk-i rehidür âferîniş

Açıklama : O yüksek görüşlü padişah; ki, yaratılmışlar, onun ayağının tozudur.

358. Beyit :
Müstahfız-ı din penâh-ı islâm
Mahdûm-ı zaman melâz-ı eyyâm

Açıklama : Dinin koruyucusu, islâm (milletinin) sığıncı, zamanın efendisi ve günlerin barınağıdır.

359. Beyit :
Ebr-istihsân ü berk-kîne
Şâhenşeh-i Mekke vü Medîne

Açıklama : İhsanı bulut, kini ise şimşek gibi olan, Mekke ve Medinenin padişahıdır.

360. Beyit :
Müstakdim-i hak mühill-i bâtıl
Sultân-ı murâd-bahş-ı âdil


Açıklama : Hakkı ayakta tutan, batılı yok eden ve muradlar bağışlayan adaletli sultandır


-
361. Beyit :

Erbâb-ı hüner ümîdgâhı
Türk ü Arab ü Acem penâhı

Açıklama : Sanat ve hüner sahiplerinin ümit kapısı, Türk’ün, Arab’ın ve Acem’in sığınağıdır.

362. Beyit :
Deryâ kimi eyleyen demâdem
Endîşe-i kurb ü bud’-ı âlem

363. Beyit :
Lutf ile veren yahıma lû’lû
Ebr ile yırağa gönderen su

Açıklama 362-363 : Derya gibi, her zaman dünyanın yakını ve uzağını kaygısını çekip; lutfu ile yakına inci dağıtan, uzağa ise bulutla su gönderendir.

364. Beyit :
Lû’lûsını eyleyen cihan-tâb
Leb-teşneleri dür ile sîr-âb

Açıklama : İncisi ile cihanı aydınlatan, suyu ile de, susamışları suya kandırandır.

365. Beyit :
Gerdun kimi lutf edende zâhir
Dâmen dâmen töken cevâhir

366. Beyit :
Gün kimi olanda cûdâ mazhar
Hırmen hırmen nisâr eden zer

Açıklama 365-366 : Gökler gibi, lutfunu gösterdiğinde, etekler dolusu cevahir döken; güneş gibi, cömertliğin kaynağı olduğunda, harmanlar dolusu altın saçandır.

367. Beyit :
Tugrâ-yı misâl-i Âl-i Osman
Sultan-ı sipeh-şiken Süleyman

Açıklama : Osman oğullarının fermanının tuğrası, asker kıran Sultan Süleyman’dır.

368. Beyit :
Yerde düşer olsa feyzi hâke
Ta’n eyleye hâk ruh-ı pâke

Açıklama : Yerde, onun feyzi toprağa düşecek olsa, toprak temiz ruhu beğenmez olur;

369. Beyit :
Gökde nazar etse bir hümâya
Hurşîde salur hümây sâye

Açıklama : Gökde ise ( O ), bir hüma kuşuna bakar olsa, hüma, güneşe bile gölge salacak hale gelir.

370. Beyit :
Ger şarka urur sinân-ı ser-keş
Gün kimi çıhar sipihre âteş

Açıklama : Eğer dik başlı mızrağını doğuya vursa, güneş gibi gökyüzüne ateş saçar;

371. Beyit :
V’er garba çalarsa tîg-i bürrân
Gerdûne yeter şafak kimi kan

Açıklama : Ve eğer keskin kılıcını batıya çalsa, şafak gibi kırmızı kan göğe sıçrar.

372. Beyit :
Dün çerh yana nigâh kıldum
Nezzâre-i levh-ı mâh kıldum

Açıklama : Dün gökyüzüne doğru yüzümü çevirdim ve Ay’ın levhasına bir baktım;

373. Beyit :
Gördüm bu hatı ki hâme-i hûr
Ol levhde eylemişdi mastûr

Açıklama : Gördüm ki, hurilerin kalemi o levhaya şu yazıyı nakşetmiştir:

13. KONU


Bu Kasîde Hazret-î Padişah Şanındadur

Açıklama : Padişah Hazretlerinin Övgüsünde Kasîde

374. Beyit :
Zehî kâmil ki akl-ı nükte-dan derkinde hayrandur
Vücud-ı bîmisâli intihâb-ı nev’-i insandur

Açıklama : Bu ne yüce zattır ki, inceliklere vakıf akıl bile onu idrak etmekte yaya kalmıştır. Çünkü onun benzersiz varlığı insan oğulları arasından seçilmiştir.

375. Beyit :
Felek bir dürc anun zât-ı şerîfi gevher-i yektâ
Cihan bir cism anun hükm-i revân-ı fi’l-mesel candur

Açıklama : Felek bir mücevher kutusu; onun yüce zatı da eşsiz bir cevherdir. Cihan bir cisim ise, onun yürüyen hükmü de adeta can yerindedir.

376. Beyit :
Tarîk-i tâati hem mezhebe hem millete nâfi’
Hilâf-ı meşrebi hem devlete hem dîne noksandur

Açıklama : Ona hizmet etmek yolu, hem mezhep, hem de millet için faydalar getirir; meşrebinin hilafına hareket ise, hem devlete, hem dine eksiklik demektir.

377. Beyit :
İki kısm eylemiş küfr ile îman yeddi iklîmi
Anun hükmindedür ba’zı vü ba’zı kâfiristandur

Açıklama : Küfür ile iman, yedi iklimi iki kısma ayırmıştır; bir kısmı onun hakimiyeti altındadır, bir kısmı ise kâfiristandır.

378. Beyit :
Esâs-ı hükmidür ma’nîde bir sedd-i Sikender kim
Anun Ye’cûcdur bir yanı vü bir yanı insandur

Açıklama : Saltanatın temeli, aslında bir İskender seddidir; onun br yanı ye’cûc bir yanı ise insandır.

379. Beyit :
Binâ-yı kadridür ma’nîde bir âlî imâret kim
Mukarnes tâk-i gerdun ol imâretden bir eyvandur

Açıklama : Kadir ve kıymetinin binası gerçekte yüce bir imarettir; öyle ki; gökkubenin tavanı ancak o imaretin bir eyvanıdır.

380. Beyit :
Muzaffer dâima Sultan Süleyman Hân-ı âdil-dil
Ki her kim tâbi’-i fermânı olmaz nâmüselmandur

Açıklama : Daima muzaffer olan, kalbi adaletle dolu Sultan Süleyman…Her kim onun buyruğuna baş eğmez ise Müslüman değildir.

381. Beyit :
Cihan-gîrî ki gün tek mülk teshîrine azm etse
Muhakkar cilvegâhı arsa-i İrân ü Tûrandur

Açıklama : ( Öyle bir ) cihan hükümdarı ki; güneş gibi, ülkeler elde etmeye niyet etse, at oynatacağı arsaların en değersizi İran ve Tûran olur.

382. Beyit :
Sâhî-tab’ u mürüvvet-pîşedür kim bahr-ı eltâfı
Temevvüc kılsa mevci fakr bünyâdına tûfandur

Açıklama : ( O öyle ) cömert tabiatlı ve iyiliği huy edinmiş ( bir padişahtır ) ki; lutuflarının denizi galeyana gelse, dalgaları fakirlik binasını yıkan tufan olur.

383. Beyit :
Kemîne kimseye kemter atâsı hâsıl-ı deryâ
Muhakkar meclise bezl-i hakîri behre-i kândır

Açıklama : Zavallı bir kimseye en önemsiz bir bağışı deryalar dolusudur; en değersiz bir topluluğa dahi en itibarsız bir saçısı, maden ocağı gibidir.

384. Beyit :
Vücûd-ı pâki-le Hak rahmetidür âleme nâzil
İtâat ehline gösterdiği adl ile ihsandur

Açıklama : Tertemiz varlığı ile, âleme inen Hakk’ın rahmetidir; itaat sahiplerine gösterdiği de adalet ve ihsandır.

385. Beyit :
Süleyman bârgâhıdur yakin heybetlü dergâhı
Kim anda dîvler tâbi’ perîler bende-fermandur

Açıklama : Heybetli katı, Hz. Süleyman’ın sarayı gibidir; öyle ki, orada devler itaat edici, periler ise emir kullarıdır.

386. Beyit :
Muazzam leşkeridür bir bulut kim düşmene andan
Firengîler sadâsı ra’d toplar daşı bârandur

Açıklama : Muazzam ordusu bir buluta benzer; öyle ki, kâfirlerin feryad ve figanı ondan (kopan) bir gök gürültüsü; toplarının gülleri ise ( ondan yağan bir ) yağmurdur.


387. Beyit :

Semendi seğridende lâmi’ olmış ahter-i sâkib
Sipâhı deprenende mevce gelmiş bahr-ı ummandur

Açıklama : O’nun atı, koştuğu zaman, parlayan bir Zuhal yıldızı; askeri, harekete geçtiğinde, coşmuş bir ummandır.

388. Beyit :
Seferde çekmek içün haşmet ü ikbâl esbâbın
Arâbe arş levhi ordusı gerdûn-ı gerdandur

Açıklama : Arş levhası, savaşta (onun) haşmet ve ikbalinin levazımını taşımak için bir araba; dönüp duran felek ise ordusudur.

389. Beyit :
Zamânında yetüp cem’iyyet-i eshâba ârifler
Olup derhem hemin mahbûblar zülfi perîşandır

Açıklama : Arifler ( onun saltanatı ) zamanında zihin ve hatırlarını yalnız Allah ile meşgul etmenin saadetini tattılar; bu yüzden bütün mahbubların üzüntüden zülüfleri darmadağınıktır.

390. Beyit :
Halâyık subh-tek handân olup mihr-i cemâlinden
Dil-i sûzân ile devrinde ancak şem’ giryandur

Açıklama : Mahlûkat ( Onun ) yüzünün güneşinden sabah gibi güler yüzlü olmuştur. Devrinde, gönül ateşi ile yanıp ağlayan, sadece mumdur.

391. Beyit :
Havâdisden mizâc-ı mülk tagyîrine imkân yoh
Kemâl-i adl ile tâ mülke Osmân oğlu sultandur

Açıklama : Hadiselerin gelişmesinden ötürü memleketin mizacında bir bozulma ihtimali yoktur; çünkü ülkede eksiksiz bir adalet ile hükümran olan Osman oğludur.

392. Beyit :
Bihamdillah bugün havf ü hatâdan şer’ nâmûsın
Bulup tevfîk-ı nusret sahlayan Sultan Süleymandur

Açıklama : Allah’a hamd olsun ki, bugün Allah’ın yardımına mazhar olarak şeriatın namusunu korkudan ve hatadan koruyan Sultan Süleyman’dır.

393. Beyit :
Nişân-ı feyzidür ol nusret ü ikbâl kim hâlâ
Ne yan kim azm kılsa reh-beri te’yîd-i Yezdandur

Açıklama : O yardım, zafer saadet, feyzinin işâretidir;öyle ki, şu an ne tarafa doğru yönelmeye niyetlense, rehberi, Allah’ın desteği ve te’yididir.

394. Beyit :
Dil ü candan Fuzûlî izz ü ikbâline ol şâhun
Rızâ-yı Hakk içün dâim duâ-gûy ü serâ-hândur

Açıklama : Fuzuli hak rızası için o şahsın izzet ve ikbaline candan ve gönülden daima duacı ve onu övücüdür.

395. Beyit :
Çü oldur hâmi-i İslâm vâcibdür anun mehdi
Ne kim mehdinden özge söz demiş andan peşîmandur

Açıklama : O İslâm’ın koruyucusu oluğu için, onun övülmesi vaciptir. ( Fuzuli ) onun övgüsünden başka ne söz söylemişse, ondan pişmandır.

396. Beyit :
İlâhî bâki olsun dâim insan-perver ikbâli
Cihân-ı fâni içre tâ binâ-yı nev’-i insandur

Açıklama : İlahi! ( Onun ) insanı koruyup gözeten saltanatı dünya durdukça baki olsun; çünkü o (saltanat), fani olan cihanın içinde insan oğlunun binasıdır.

397. Beyit :
Yârab ki muzaffer ola dâim
Zâtiyle binâ-yı adl kâim

Açıklama : Ya Rab! O daima muzafer olsun; çünkü adalet binası ancak onun zatiyle kaimdir.

398. Beyit :
Şâyetse ana serîr ü efser
Âlemlere adli sâye-küster

Açıklama : Ona taht ve taclar layıktır; çünkü onun adaleti âlemlere gölge salmaktadır.

14. KONU


Bu Sebeb-i Nazm-ı Kitâbdur
Ve
Bâis-i İrtikâb-ı Azâbdur

Açıklama : Kitabın Nazmadilmesinin Nedeni ve Azabı Hak Etmenin Sebebi

399. Beyit :
Sâki dut elüm ki haste-hâlem
Gam reh-güzerinde pâymâlem

Açıklama : Saki! Elimden tut; çünkü hasta bir haldeyim, gam yolu üserinde ayaklar altında kalmışım!..

400. Beyit :
Sensen men-i mübtelâya gam-hâr
Senden özge dahi kimüm var

Açıklama : Sensin benim gibi bir düşkünün kaderini gideren…Benim senden başka kimim var?..

401. Beyit :
Müşkil işe düşmişem meded kıl
Mey hırziyle belâmı red kıl

Açıklama : Zor bir işe düşmüşüm, yardım et! Şarabın koruyuculuğu ile belâmı benden uzaklaştır!..

402. Beyit :
Hall eyleye gör bu müşkilâtı
Kemm etme kulundan iltifâtı

Açıklama : Bu güçlükleri halletmeğe bak; ben kulundan iltifatını esirgeme!

403. Beyit :
Bir gün ki mey-i Süehyl-te’sîr
Vermişdi mizâc-ı pâke tagyîr

Açıklama : Bir gün, Süheyl tesirli şarap saf ve temiz mizacımı değiştirmişti :

404. Beyit :
Hemreng-i bahâr olup hazânum
Dönmişdi akîka za’ferânum

Açıklama : Sonbaharım bahar rengi almış, safran ( gibi sarı yüz ) üm akik taşına dönmüştü.

405. Beyit :
Cem’ idi yanumda ittifâkî
Sâz ü meze vü şarâb ü sâkî

Açıklama : Yanımda saz, meze, şarap ve saki tesadüfen bir araya gelmişlerdi;

406. Beyit :
Peyveste lebâleb ü peyâpey
Nûş eyler idüm kadeh kadeh mey

Açıklama : Boyuna, dolu dolu ve peşpeşe kadeh kadeh şarap içiyordum;

407. Beyit :
Zevk üzre mey artururdı zevkum
Şevk üzre ziyâd olurdı şevkum

Açıklama : Şarap, zevkimin üstüne zevk koyuyor, neş’em gittikçe artıyordu;

408. Beyit :
Ol bezm idi âfiyet bahârı
Men bülbül-i zâr ü bîkarârı

Açıklama : O meclis bir afiyet baharı idi ve ben ( o meclisin ) ağlayıp inleyen kararsız bülbülü idim…

409. Beyit :
Bir hadde erişdi neş’e-i câm
Kim kalmadı ehl-i bezme ârâm

Açıklama : Öyle bir dereceye vardı ki şarabın neş’esi; mecliste bulunanların rahatı, huzuru kalmadı;

410. Beyit :
Esrâr-ı dil oldı âşikârâ
Mesdûd oluben der-i müdârâ

Açıklama : İki yüzlülük kapıları kapanıp, gönüldeki sırlar açığa vuruldu.

411. Beyit :
Olmışdı refîk u hemzebânum
Ayîne-i t3uti-i revânum

412. Beyit :
Bir niçe zarîf-i hıtta-i Rûm
Rûmî ki dedük kaziyye ma’lûm

Açıklama 411-412 : Rum ( Anadolu ) ülkesinin birkaç zarif insanı; arkadaşım, dildaşım ve ruh papağanımın aynası olmuşlardı…Anadolu’lu dedik ya, mesele anlaşılıyor…

413. Beyit :
Ya’nî ki kamu dekâyık ehli
Her mes’elede hakâyık ehli

Açıklama : Yani, tamamı da inceliklerden haberdardılar ve her konuda hakikî bilgiye ulaşmıştılar.

414. Beyit :
Hem ilm feninde nükte-danlar
Hem söz revişinde dür-feşanlar

Açıklama : Hem, ilim sahasında ince manalara vakıftılar, hem de söz söyleme yolunda inciler saçmakta idiler.

415. Beyit :
Kim eyler idi dekâyık-i râz
Şeyhîden ü Ahmedîden âgâz

Açıklama : Kimi sırlardan nükteler çıkarıyor, Şeyhî’den ve Ahmedî’den söze başlıyor;

416. Beyit :
Kim söyler idi öğüp kelâmı
Evsâf-ı Halîli vü Nizâmî

Açıklama : Kimi Halilî ve Nizamî’nin vasıflarını öğüp duruyordu.

417. Beyit :
Bilmişler idi ki hüsn-i güftâr
Kadrüm kaderince mende hem var

Açıklama : Anlamışlardı ki, güzel söz söyleme kabiliyeti kudretimce bende de var.

418. Beyit :
Çün var idi mestlikde lâfum
Kim anlana sıdkum ü hilâfum

419. Beyit :
Men hasteni etdiler nişâne
Bir reng ile tîr-i imtihâna

Açıklama 418-419 : Yalanım ve gerçeğim fâş olacak derecede mest olduğumda ben hastayı bir oyun ile imtihan okuna hedef yaptılar.

420. Beyit :
Lutf ile dedile ev sühan-senc
Fâş eyle cihâna bir nihan genc

Açıklama : Nazikçe dediler ki; “Ey söz üstadı, dünyaya gizli bir hazine ortaya çıkarsana!”

421. Beyit :
Leylî Mecnûn Acemde çohdur
Etrâkde ol fesâne yohdur

Açıklama : “ Leylâ-Mecnûn, Acemlerde çoktur, lâkin Türkler arasında bu hikâye yoktur.”

422. Beyit :
Takrîne getür bu dâstânı
Kıl tâze bu eski bûstânı

Açıklama : “ Gel, bu destanı yaz da, bu eski bahçeyi tazeleyiver!”

423. Beyit :
Bildüm bu kaziyye imtihandur
Zîrâ ki bu bir belâ-yı candur

Açıklama : Anladım ki bu teklif bir imtihandur; zira böyle bir iş (aslında) can belâsıdır.

424. Beyit :
Sevdâsı dırâz ü bahrı kûtâh
Mazmûnı figân ü nâle vü âh

Açıklama : Sevdası uzun, bahrı kısadır; mazmunu da figan, feryad ve ah’tır.

425. Beyit :
Bir bezm-i musîbet ü belâdur
Kim evveli gam sonı fenâdur

Açıklama : ( Bu ) bir felaket ve bela meclisidir ki; başlangıcı gam, sonu yokluktur.

426. Beyit :
Ne bâdesine neşâtdan reng
Ne nağmesine ferahdan âheng

Açıklama : Ne şarabında neş’eden bir renk, ne de nağmaseinde sevinçten bir ahenk vardır…

427. Beyit :
İdrâke verür hayâli âzâr
Efkârı eder melâlı efgâr

Açıklama : Hayali idraki incitir; düşünmesi hüznü (bile) yaralar.

428. Beyit :
Olsaydı teveccühi münâsib
Tevcîhine çoh olurdı râgıb

Açıklama : Eğer niyetlenmesi ( her önüne gelen için ) uygun olsaydı, çok kişi teşebbüs etmeye istekli olurdu.

429. Beyit :
Olsaydı tasarrufında râhat
Çoh kâmil ana kılurdı rağbet

Açıklama : Eğer rahatlıkla başarılabilir bir iş olsaydı, bir çok kâmil insan ona rağbet ederdi.

430. Beyit :
Billah ki ne hoş demiş Nizâmî
Bu bâbda hatm edüp kelâmı

Açıklama : Allah için, Nizamî bu hususta sözün en güzelini söylemiş ve ne güzel demiştir :

431. Beyit :
Esbâb-ı suhan neşât u nâzest
Z’in her du suhan behâne-sâzest

Açıklama : “Sözün sebebi neş’e ve nazdır. Söz bu ikisinden doğar.”

432. Beyit :
Meydân-ı suhan ferâh bâyed
Tâ tab cüvariî numâyed

Açıklama : “Söz meydanı geniş olmalıdır ki, (şairlik) tabiatı orada binicilikteki ustalığını göstersin.”

433. Beyit :
Der germ-i rîk u sahti-i kûh
Tâ çend suhan reved beenbûh

Açıklama : “Kumun sıcaklığı ve dağın saplığı arasında söz ne zamana kadar sıkışıklık içinde gitsin?”

434. Beyit :
Bir iş ki kılur şikâyet üstâd
Şâgirde olur rücüı bîdâd

Açıklama : Üstadın şikayet eylediği bir işi çırağa yüklemek adâletsizlik olur.

435. Beyit :
Gerçi bilürem bu bir sitemdür
Teklîfi munun gam üzre gamdur

Açıklama : Gerçi ben bunun bir zulüm, hattâ böyle bir şeyin teklifinin gam üstüne gam olduğunu bilmekteyim ;

436. Beyit :
Ammâ niçe etmek olur ikrâh
Bir vâkıadur ki düşdi nâgâh

Açıklama : Ama artık kaçınmak mümkün mü!.. Bir iştir ki, ansızın başıma geliverdi.

437. Beyit :
Yeğdür yine özrden şürûum
Bu işde tevekküle rücuum

Açıklama : Bahaneler ileri sürmektense, başlamak ve tevekküle sarılmak daha iyidir.

438.Beyit :
Ey ta’b-ı latîf ü akl-ı vâlâ
İdrâk-i bülend ü nutk-ı gûyâ

Açıklama : Ey latif tabiat ve üsütn akıl, 8ve ey) yüksek anlayış ve konuşan nâtıka!..

439. Beyit :
Düşdi seferüm diyâr-ı derde
Kimdür mana yâr bu seferde

Açıklama : Yolum dert diyarına düştü..Kimdir bana yoldaş bu seferde?

440. Beyit :
Her kimde ki vardur istitâat
Ders ü gam ü mihnete kanâat

441. Beyit :
Oldur bu müsâferetde yârum
Zevk ehline yohdur i’tibârum

Açıklama 440-441 : Kimde dert, gam ve mihnete dayanma gücü varsa, bu yolculukta arkadaşım odur. Zevk sahiplerine itibar etmem..

442. Beyit :
Merkeb gerek olsa azm-i râha
Besdür bize hâme vü siyâhe

Açıklama : Yola çıkmak için binek lâzım olsa; bize kalem ve kâğıt yeter.

443. Beyit :
V’er tûşe-i râh olursa matlûb
Mazmûn-ı hoş ü ibâret-i hûb

Açıklama : Ve eğer yol azığı istenirse; o da, hoş mazmunlar ve güzel ibarelerdir.

444. Beyit :
Azm eyleyelüm teallül etmem
Menzil keselüm tegâfül etmem

Açıklama : Gayret edelim; bahaneleri bırakın!. Menzil keselim; gafil davranmayın!...

445. Beyit :
Ey baht vefâsuz olma sen hem
Hemrâhlığ et bizümle bir dem

Açıklama : Ey tâli’, sen de vefasız olma; bir kereik olsun bizimle yoldaşlık yap!
--------------Tualimforum İmzam--------------
Aksini Belirtmediğim Takdirde Yazdığım Konular ALINTIDIR



Liseler - Anadolu Liseleri - Fen Liseleri

Anaokulu - İlköğretim

Sınav Soruları ve Ders Notları
SERDEM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla