Tekil Mesaj gösterimi
Alt 16.02.08, 21:31   #7 (permalink)
Kullanıcı Profili
tualim
Administrator
 
tualim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.920
Konular: 3793
Puan Grafiği
Rep Puanı:22464
Rep Gücü:20
RD:tualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 125
207 Mesajına 2.103 Kere Teşekkür Edlidi
:
Arrow



Hz. Habbab ateş alevi içinde

Merhametten mahrum müşrikler, bir gün Hz. Habbab’ın gözleri önünde kocaman bir ateş yaktılar. Onu ateşin üzerine yatırıp, ayaklarıyla göğsüne bastılar. Bir müddet öyle bıraktılar.1

Seneler sonraydı… Hz. Ömer, İslâmın halifesi idi. Yanında Hz. Habbab bulunduğu bir sırada, İslâm uğruna çektikleri ezâ ve cefâyı kastederek:

“Yeryüzünde şu meclise bundan daha layık ve müstehak olan, sadece bir tek adam vardır,” diye konuştu. Hz. Habbab merak edip, “Yâ Emire’l-Mü’minîn! Kimdir o?” diye sordu.

Hz. Ömer, “Bilâl’dir” diye cevap verdi.

Hz. Habbab, “Yâ Emîre’l-Mü’minîn! O benim kadar işkence çekmemişti. Çünkü, müşriklerin eziyetlerinden Bilâl’i koruyan vardı. Benim ise, koruyucu hiçbir kimsem yoktu ve olmadı da” dedikten sonra müşrikler tarafından ateş içine yatırılmasını şöyle anlatmıştı:

“Birgün müşrikler beni tuttular. Ateş yaktılar. Ateşin içine beni sırt üstü yatırdılar. Sonra adamın biri göğsümün üzerine bastı. Yer soğuyuncaya kadar da beni bırakmadı!”

Bu sözlerinden sonra da Hz. Habbab, sırtını açtı. Ateş yanıklarından sırtı alaca olmuştu.

Peygamberimize başvurması

Her türlü eziyet ve işkenceye rağmen Hz. Habbab, îmân ve İslâmiyetinden zerre kadar ta’viz vermiyor, Allah ve Resûlüne sonsuz muhabbetini izhar etmekten çekinmiyordu.

O, bir köle idi. Müşriklerle başa çıkacak durumda değildi. Maruz kaldığı ezâ ve cefâlardan dolayı Resûlullaha başvurmaktan başka elinden hiç bir şey gelmiyordu. Bir gün öyle yaptı. Efendimizin huzuruna çıkarak, “Ya Resûlallah! Çektiğimiz şu işkencelerden kurtulmamız için Allah’a duâ etmez misin?” dedi.

Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, hem ibret, hem de müjde dolu şu cevabı verdi:

“Sizden önceki ümmetler içinde öyle kimseler vardı ki, demir tarakla bütün derileri, etleri soyulup, kazınırdı da bu işkence yine onu dininden döndüremezdi. Testere ile tepesinden ikiye bölünürlerdi de, yine bu işkenceler onları dinlerinden geri çeviremezdi.

Allah, elbette bu işi (İslâmiyeti) tamamlayacaktır ve bütün dinlerden üstün kılacaktır. Öyle ki, hayvanına binip San’a’dan Hadramut’a kadar tek başına giden bir kimse, Allah’tan başkasından korkmayacak, koyunları hakkında da kurt saldırmasından başka hiç bir endişe duymayacaktır. Fakat siz acele ediyorsunuz.”1

As bin Vail’e verdiği cevap

Hz. Habbab’ın azılı müşriklerden As b. Vâil’den mühimce bir alacağı vardı. Birgün gidip alacağını istedi. Bu azılı müşrik, “Muhammed’i inkâr etmedikçe, sana olan borcumu ödemeyeceğim” dedi.

Hz. Habbab, “Ben herşeyimden vazgeçerim, yine de ölünceye kadar ve öldükten sonra dirilinceye kadar onu red ve inkâr etmem” diye cevap verdi.

Bunun üzerine As bin Vâil, “Ben, öldükten sonra dirilecek miyim?

Eğer böyle birşey olacaksa, sabret. Diriltilip, malıma ve evlâdıma tekrar kavuştuğum o gün sana olan borcumu öderim”2 diye küstahça konuştu.

As bin Vâil’in bu sözleri üzerine Cenâb-ı Hak, indirdiği âyet-i kerimelerde şöyle buyurdu:

“Şimdi şu âyetlerimizi ve ‘Elbette bana mal ve evlad verilecektir!’ diyen adamı gördün mü?

“O, gayba muttali mi olmuş? Yoksa Rahmânın huzurunda bir söz mü almış?

“Hayır, öyle değil, biz onun dediğini yazacağız ve azabını da çoğalttıkça çoğaltacağız.

“Ve o söylediği şeyleri hep elinden alacağız da, o bize tek başına gelecektir.”1

Hz. Habbab, her türlü tehlikeyi göze alarak Müslümanlığını ilân ettiği gibi, çekinmeden yeni Müslümanlara Kur’ân-ı Kerimi okutmak ve öğretmekle de meşgul olurdu.

Hz. Ömer, elinde yalın kılıç, eniştesi ve kızkardeşinin evine hışımla girdiği zaman da yine bu fedakâr Sahabî onlara yeni inen âyetleri okuyor ve öğretiyordu.



Kaynak: Salih Suruç'un "Peygamberimizin Hayatı" isimli kitaptan alınmıştır.
--------------Tualimforum İmzam--------------
TUALİM



Tualimforum kurallarını okuyunuz Lütfen.
Forum kullanımı hakkında bilgi için TIKLAYINIZ%TIKLAYINIZ.
Soru ve sorunlarınızı BURADAN bize yazabilirsiniz.
Kurallara uymayan kişilerin tualimforum'a girişleri yasaklanacaktır.
Lütfen imzanıza site adı, link içeren resimler koymayınız sorgusuz silinecektir.
tualim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla