Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01.11.08, 11:25   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Berrak
Epsilon Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jul 2008
Mesajlar: 340
Konular: 208
Puan Grafiği
Rep Puanı:1170
Rep Gücü:0
RD:Berrak has much to be proud ofBerrak has much to be proud ofBerrak has much to be proud ofBerrak has much to be proud ofBerrak has much to be proud ofBerrak has much to be proud ofBerrak has much to be proud ofBerrak has much to be proud ofBerrak has much to be proud of
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 6
6 Mesajına 7 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart Stigmata Nedir?

Stigmata Nedir?
Kavram
Stigma, çoğulu Stigmata, yunanca kökenli bir sözcüktür ve süs, kavim veya mülkiyet işareti olarak hayvanlara, esirlere ya da kölelere uygulanan dünyeni bir yakılmış ya da dövme ile yapılmış bir işareti ifade eder.

İsa’nın katlandığı çile bağlamında stigmata hiçbir fiziki sebebi olmaksızın bedende belirgin olarak (“asıl stigma”) ya da görülmeyen acı duyusu (“görülmez stigma”) şeklinde İsa’nın yara izlerinin insanlarda (ayaklarda, ellerde ve böğründe) ortaya çıkmasıdır. Bu yaralar tedaviye dayanıklıdır, yani iyileşmezler, bir virüsten kaynaklanmazlar yani aseptiktirler, periyodik olarak (çoğu kez Kutsal Hafta – İsa’nın çarmıha gerildiği hafta – ile bağlantılı zaman süreçlerinde) kanarlar.
Tarihi
Ortaçağa kadar stigmatizasyon fenomeni kaydedilmemiştir. Stigmatizasyon olarak ilk belli ve kaydedilmiş olay aziz Assisili Fransua’nın (14 Eylül 1224 tarihinde) Toskana’daki Laverna dağında yaşadığı durumdur. Serafları (Eski Ahit’te geçen melekler) görmesinin ardından Fransua’da devamlı olarak çivi izleri ve böğründe yara çıkar. Fransua bunu devamlı gizli tutmasına rağmen, arkadaşı Cremonalı Elias bir mektupla bunu Fransiskenler tarikatına bildirir. Etkisi büyük olur ve sayıma göre günümüze kadar 350 ya da daha fazla olan ve içlerinde Sienalı Katharina (1375), Veronica Giuliani (1697), A. K. Emmerick (1813), Th. Neumann (1926) bulunduğu stigmatizasyon olaylarında kendisini gösterir.

Teolojik yargılama
Kilise stigmatizasyon olaylarına ihtiyatlı ve dikkatli bir şekilde yaklaşır. Mucizeler konusunda prensip olarak fenomenin bireysel biyografi ve eğilimler bağlamında incelenmesidir (tıbbi, psikolojik ve teolojik açılardan “ruhların ayıredilmesi anlamında). Sahtekarca stigmatizasyonlar bir kenara bırakıldığında ototelkin ve karizma, doğal ve doğaüstü oluşum arasında bir spektrum kalmaktadır. Stigmatizasyon ile azizlik, kutsallık arasında bir bağ zorunlu değildir, ancak gerçek stigmatizasyon haçın ve İsa Mesih’in katlandığı çilenin anlamı konusunda sıradışı bir belirti, işaret olabilir. Burada geçerli olan, katolik hristiyanlar için genel olarak mucize konusunda genel olarak geçerli olan şeydir: Kilise tarihini inceleyen bir hristiyan, kabul edilmesinde en sıkı kriterler uygulansa da, geçmişte ve günümüzde mucizelerin olduğunu ve olabileceğini kabul eder. (bkz: Andreas-Pazificus Alkofer, art. “Stigma” i.b.e: Lexikon für Theologie und Kirche, c. IX, Freiburg:Herder, 2000).

Alıntıdır...

Berrak isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla