Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18.11.08, 17:55   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Renklerin Dansı
Delta Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 561
Konular: 497
Puan Grafiği
Rep Puanı:1952
Rep Gücü:0
RD:Renklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant future
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 3
26 Mesajına 86 Kere Teşekkür Edlidi
:
Arrow Batıya Göçün Sanatsal Evreleri

BATIYA GÖÇÜN SANATSAL EVRELERİ

Türk kültürünü araştırırken Anadolu ve Anadolu dışındaki Türk Kültürü diye bir ayrım yapamayız. Şunu kabul etmek gerekir ki Türkler Anadolu'ya geldiklerinde hazır bir kültür üzerine kurulmamışlardı. Beraberlerinde getirdikleri birikimle, yerleştikleri yerin kültürünü yoğurarak kendi sanatlarını geliştirdikleri gibi başka sanatlara da katkıda bulunmuşlardır.


ATLI GÖÇLERDEN ÖNCE BOZKIR ARKEOLOJİSİNİN GENEL GÖRÜNÜMÜ

İ.Ö. 7.yy.'a kadar Avrasya bozkır kuşağında, bir birini izleyen yerleşik kültürler etkinliği saptanmaktadır. Türklerin yaşadığı verilerini bulacağımız tek yer ise Altaylar yöresidir. Fakat her bulgu da Türklere ait olmaz.

ALTAY BÖLGESİ ÇOBAN GÖÇLERİNİN MADDİ KÜLTÜRLERİ

Bozkır toplumları kışlak ve yaylak arasında yaşarken göçebe yaşama hazırlanmışlardır. Yerleşik toplumlar göçebelerin bu üstünlüğü karşısında aynı düzene geçme ihtiyacı hissetmişlerdir. Bu da toplum örgütlenmelerini etkilemiştir. Askeri liderler ön plana geçmiş, savaş ve yağmayla zengin olmuşlardır. Pazırık bulguları bu egemenliği açıkça göstermektedir. Mezar odalarında göçer yaşamının bütün öğeleri gömülüdür. Ahşap sandukada karı ve kocanın mumyalı cesetleri, yanlarında eyerleriyle atları, kadınlara ait kişisel eşyaları ve tılsım olarak koyunun omurga ve pelmis kemiği bulunuyor. Yine mezarlardan elde dilen verilere göre çadırları keçelerden, kürklerden yapılmış, içleri süslemelidir. Altay göçerleri demir, krom altın ve kalay işlemeyi iyi biliyorlardı. Ağaç işçilik örnekleri de burada bulunanlar arasındadır. Göçer yaşamının geliştirdiği önemli tekniklerden birisi de kilim ve dokumada ki ustalıklarıdır. Giysi özellikleri de Çin kaynaklarınca doğrulanmıştır. Beşinci kurgandaki Pazırık halısı göçerlerin en önemli kalıntısı olup kullanılan halı tekniği Türklerin bilinen ve örnekler boyunca kullandıkları bir tekniktir.


HAYVAN ÜSLÛBU SORUNU
Avrasya atlı göçebelerinin tarih öncesi etkinlikleri arasında eşyalarının üzerinde hayvan motifleri vardı. Bu terimin yaratıcısı Rostovzeff’tir. Bu üslubun kaynağı hakkında değişik görüşler ortaya atılmıştır. Çıkış noktası Altaylar olduğunu kabul eden ise Borovka' dır. Yine ona göre Altaylarda demir işleyen kavimler ilk basit hayvan figürlerini meydana getirmişlerdir. Sonra da diğer sanatlar bu üslubu zenginleştirmişlerdir.


BOZKIRDA YAZILI TARİHİN İLK TÜRK TOPLUMLARI
Türk adı ilk defa Çin belgelerinde ve Göktürkler'de karşımıza çıkar. Ancak alfabesi de olan bir toplumun kökeninin daha eskilere dayandığı kesindir. Türk adı da daha sonra genelleşmiştir. Bugün Türk olan fakat başka adları taşıyan toplumlar vardır. Göktürk bunların en eskisi ve Anadolu da sonlanan göçün başı olduğundan Türklüğünü vurgulayan ilk politik örgütlenmedir. Göktürkler İ.S. 582' de doğu ve batı olmak üzere; ikiye ayrılınca, Doğu Göktürk Uygurlar tarafından parçalanmış, Batı Göktürk ise Çin egemenliğine girmiştir. Batı Göktürk içinde Türgiş boyuna mensup bir aile tekrar örgütlenerek İ.S 739'a kadar varlığını sürdürmüştür. 11 .yy.da, Karahanlılar dönemine gelinceye kadar, bozkırda başka Türk devleti olmamıştır.


ÇİN KÜLTÜR ÇEVRESİNDE TÜRKLER
Çinlilerle Türklerin ilişkileri çok eskidir. Çin'in Şang Sülaleleri çağında Kuzey Çin halkı Asya göçerleri gibi Samandı ve ölü gömme merasimleri vardı.
Türk kültür tarihi açısından ölü gömme önemli bir olgudur. Çinlilerde Türkler gibi bu dünyadaki malların öteki dünyada da aynı işi göreceğine inanıyordu. Çu sülalesi döneminde de göçerler dünyası ile benzerlikleri sürer. Sürekli çatışma halinde olmaları, onların savaş yöntemlerini kabule zorlar. Bu etkileşim sanat alanına da yansımıştır. Bazı hayvan motifleri onlarında eşyalarını süslemiştir. Ordos denen bozkır hayvan üslubu göçerler arasına olduğu gibi Çin'de de bronz eşyalar üzerinde görülür. Han dönemi Çinin batıya bakmaya başladığı ve ipek yolunun ortaya çıktığı dönemdir. İ.S. l.yy'da Han sülalesinin adı Orta Asya'da duyulmuştur. Çin'de Han sülalesi 6.yy.da son bulduktan sonra Çin, Hun ve Moğol egemenliğine girmiştir. Çin ve Türk dünyası ilişkilerini değerlendirmek gerekirse 10.yy.da Çin'de Türk sülaleleri kısa sürede egemenlik kurabilmişlerdir.

UYGUR KÜLTÜR ALANI
Çin ve Hint kültür ortamında kalan bir kültürde Uygur kültürüdür. Uygurlar Müslüman olmayan en büyük politik örgütlenme, Budist ve Maniheist kültür ortamıdır. Uygurlara ait bilgiler 1898 deki bulgularda açığa çıkmıştır. Uygurların merkezi Kara Hoço' dur ve genelde kentleri ker*** tuğla üzerine kurulmuştur. Hoço kalıntıları tamamen ker***tir. Örtü olarak ise kubbe ve tonozdur. Kubbeli yapılar İslami dönemdeki kule yapı ve mezarlar üzerinde etkili olmuştur.
Yapı tekniği olan ahşap tavan tekniği, Orta Asya da olduğu kadar Anadolu'da Roma dönemi mozolelerinden Erzurum evlerine kadar bir süreklilik gösterir. Bu Akdeniz çevresiyle Çin arasında çok eski ilişkilere bağlanabilir. Uygurların merkezi Hoço'dakj duvar resimlerinde Hint ve Çin Budist sanatının etkisi çok açıktır. Bunları daha sonra Selçuklu kanalı ile İslam ve İran minyatürüne geçmiş olarak buluruz.
Türk tarihinde Orta Asya'nın sınırları kesin olarak çizilememiştir. Orta Asya'daki bölgelere Türk göçerleri tarihi açısından baktığımızda, Asya'nın yerleşik kültürleri arasında kalıp Türklerin sürekli dolaşarak tarihini etkiledikleri bir büyük tarihi coğrafi referans olarak görmek doğrudur. Oradaki tarihlerin Türk göçer öğesini düşünmeden yazılamayacağı gibi diğer kültürler anlaşılmadan da Türk tarihi yazılamaz. Türklerin 9. Yüzyıla kadar Orta Asya'da yaşamaları buraları Türkleştirmemiştir. Bu yerleşmeye geçen göçerlerin sayısının arttığı dönemlerde olmuştur. Bu da Batı Orta Asya'da 10. yüzyıldan sonra kesinleşmiştir.
Renklerin Dansı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla