Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18.11.08, 18:00   #4 (permalink)
Kullanıcı Profili
Renklerin Dansı
Delta Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 561
Konular: 497
Puan Grafiği
Rep Puanı:1952
Rep Gücü:0
RD:Renklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant futureRenklerin Dansı has a brilliant future
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 3
26 Mesajına 86 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart Batıya Göçün Sanatsal Evreleri

EL SANATLARI VE BEZEME SANATLARI
Bu tür kültürler tarihi boyunca günlük kullanıma dönük eşyaların; işçilik, teknik ve malzeme bakımından zenginleşmesi egemen sınıfın tüketimine bağlıdır. Hakanların, sultanların kullandıkları eşyanın kökeni de ticarete, fetihlere, elçilerin taşıdığı eşyalara göre değişir. Sultanların özel hazinelerinde, değerli eşyaların varlığı ve sanat etkinlikleri sosyal statü, prestij hatta saray sanatı niteliğine tanıktır. Selçuklu dönemi başı ile Sencar dönemi sonu küçük sanat verileri sınırlıdır. Ama sonraki tarihlerde ürünleri giderek artar.

DOKUMA
Göçer yaşamın ve çadırın egemen olduğu bir dönemde dokuma önemli bir zanaat dalıydı. En önemlisi de halı alanında olmuştur. Tarihi bilinen en eski halı 13. yy. 'a tarihlidir. Kumaş alanında ise halife ve hükümdarların saraylarında kendine özgü üslup yaratılmıştır. Dönemin motifleri ise ikonografi içinde hayvan motifleri, arabesk süsleme tarzı, palmetler, dolamadol kompozisyonlarıdır.

PİŞMİŞ TOPRAK
İslam dünyası bütün bölgelerde kendine özgü pişmiş toprak sanatını geliştirmiştir.9.yy da Abbasi sarayı Çin seramiğini keşfetmiştir. Önce bunu taklit etmişler daha sonra geliştirmişler. Yaldızlı çini tekniği bir İslam sanatı yaratması olarak çıkmıştır. Abbasi dönemi çini sanatındaki ürünler yüksek bir soyutlama iradesindendir. Bunlar perdahlı denilen teknikle yapılmıştır. Semerkent çanak ve çömleklerinde insan figürü yoktur, tanınabilir kuş ve hayvanlar azdır. Ortaçağ İslam seramiği Abbasilerden sonra Selçuklu egemenliğine girmiştir. Selçuklu döneminin hikaye ve renk bakımından minyatüre yakın bir tekniği de minai tekniğidir. Pişmiş toprak bütün özellikleriyle batılı yada uzak doğulu olmayan bir dünya görüşünün sanatta bulduğu en güçlü ifade araçlarındandır.


MADEN SANATI
Selçuk dönemi maden sanatı yeterli ve etkileyici örnekleriyle bilinir. Maden zenginlerin kullandığı bir eşyadır ve özenle yapılmıştır. Kullanılan teknik dövme tekniğidir. Gümüş ve pirinç bu tekniğe uygundur. Üzerindeki bezeme için en çok kullanılan ise kazıma tekniğidir. Mutfak, Banyo, Temizlik eşyaları dışındaki biçim ve benzemeleriyle büyük sanat yapıtı niteliğindedir. Biçim açısından olan üstün olan bir yapıt da ibriklerdir. Bezeme açısından zenginliği olan madeni bir eşyada bakraçlardır. Selçuklu döneminde madeni eşya üreten bir çok merkez vardır ve yine bu dönemde Artuklu bölgesindeki madeni eşya üretimi Musul etkisinde yada Musullu sanatçılarca yapılmış olmalıdır.

AĞAÇ OYMA
Ağaç oyma bozkır göçerlerinin sanatı olduğu kadar Emevi ve Abbasi dönemindeki geç antik ve Sasani geleneğini de sürdürür. Bezeme içeriği, deseni geometrik ve bitkisel arabeske yöneliktir. Mısır Tulunoğlu döneminde ağaç işçiliğinde eğik kesim tekniğinin belirlendiği soyut bir ağaç oyma üslubu da gelişmiştir.

BEZEME
Geometrik desen ve bitkisel arabesk soyut bezemenin temelini oluşturur. Figürlü bezemede kumaş, seramik, maden, her tür malzeme ve teknikle konular edebiyattan, saray yaşamından alınır. Dini olmayan yapılarda figür kullanılmamıştır. Bezemede yazıda yer alır. Mimariden en küçük eşya bile bezemesel tutumla ele alınır. Kuti yazı; mimaride en elverişli üsluptur.

RESİM SANATI
Orta Asya'da ve Gazne sanatında büyük duvar resimlen vardır. Bu; Türklerin yabancı olmadığı Maniheist ve Budist kültürünün bir resim geleneğidir. 18.yy'a kadar mezar taşlarında insan figürlerine rastlanır. İslam da resim yasağı olmamasına rağmen bazı toplumlarda resmin gelişmesini ve kullanılmasını engelleyen tutumlar oluşmuştur. Minyatür bir resim sanatıdır fakat geç İslam da bu sanat bir kitap sanatıdır. Varlığını bildiğimiz halde Selçuklu dönemine ilişkin,tarihi kesin olarak bilinen minyatürlü yazma bulunmamıştır. Sadece Varka ve Gülşah adlı Farsça hikaye kitabı minyatürleri Selçuklu minyatür sanatını yansıttığı kabul edilir. Selçuklu minyatür yazmaları çanak,çömlek üzerine de işlenmiştir.
Renklerin Dansı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla