Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03.12.08, 20:59   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Metrix
Gamma Üye
 
Metrix - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Nerden: İstanbul
Mesajlar: 3.491
Konular: 3144
Puan Grafiği
Rep Puanı:6312
Rep Gücü:0
RD:Metrix has a reputation beyond reputeMetrix has a reputation beyond reputeMetrix has a reputation beyond reputeMetrix has a reputation beyond reputeMetrix has a reputation beyond reputeMetrix has a reputation beyond reputeMetrix has a reputation beyond reputeMetrix has a reputation beyond reputeMetrix has a reputation beyond reputeMetrix has a reputation beyond reputeMetrix has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 74
366 Mesajına 520 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon Ord. Prof. Dr. Hulusi Behçet Hayatı ( Biyografisi )

Ord. Prof. Dr. Hulusi Behçet Hayatı ( Biyografisi )

Türkiye’nin en büyük dermatologu olarak bilinen Hulusi Behçet, 20 Şubat 1889’da İstanbul’da doğdu. Genç yaşta annesini kaybettiğinden, büyükannesi tarafından büyütüldü. Çocukluğu zorluklarla geçen Hulusi, soyadı kanunun çıkışıyla birlikte Behçet soyadını aldı. Parlak ve zeki anlamına gelen Behçet, babası Ahmet Behçet’in adıydı.

Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde aldığı tıp eğitimini 1910’da tamamlayıp, 1914 yılına kadar Gülhane Dermatoloji Kliniği’nde ihtisas yaptı. 1914-1918 yılları arasında; önce Kırklareli Askeri Hastanesi’nde başhekim yardımcısı olarak, ardından Edirne Askeri Hastanesi’nde dermatoloji mütehassısı olarak bulundu. 1918’de 1. Dünya Savaşı’nın bitişiyle beraber bilgi ve tecrübesini artırmak amacıyla yurt dışına çıkarak Budapeşte ve Berlin’deki hastanelerde yaklaşık 1 yıl çalıştı. Ardından 1919’da tekrar Türkiye’ye döndü.

Türkiye’de önce bir süre serbest olarak çalıştıktan sonra, sırasıyla Hasköy Zührevi Hastalıklar Hastanesi başhekimliği ve Vakıf Guraba Hastanesi dermatoloji uzmanlığı görevlerini yürüttü.1933’de İstanbul Tıp Fakültesi Deri Hastalıkları ve Freng Kliniği’ni kurdu ve profesör oldu. Profesör unvanını alan ilk Türk akademisyeni olan Hulusi Behçet, 1939 yılında ise bu kez aynı üniversitenin aynı bölümünde ordinaryus profesör unvanını aldı.

Hulusi Behçet, yıllar boyunca şark çıbanı, arpa uyuzu, ham incir dermatidi ve mantar hastalıkları gibi çeşitli dermatoloji konularını inceledi ve bu konular üzerine yurt içinde ve dışında pek çok makale yayımladı. Ancak onu dünya çapında üne kavuşturan ve geniş kitlelerce tanınmasını sağlayan asıl çalışması kendi adıyla anılan yeni bir hastalığı tanımlamasıydı: Behçet Hastalığı!

1937 yılında ağız ve gözlerinde iltihaplanma ile genital bölgesinde yaralar olan üç hastasının bu şikayetlerinin bilinen hastalıklardan farklı olduğunu düşündü. Aslında eskiden beri var olan bu hastalık, belirtilerin farklı hastalıklar şeklinde yorumlanması nedeniyle o güne kadar fark edilememişti. Hulusi Behçet konuya ilişkin makalesini yayımlayıp bu belirtilerin yeni ve farklı bir hastalığa ait belirtiler olduğunu bildirdiğinde, başlangıçta çok da kabul görmedi. Farklı uzmanlık alanlarındaki hekimler bu belirtileri farklı şekillerde yorumladılar. Ancak kısa süre sonra dünyanın çeşitli bölgelerinden farklı bilim adamları buna benzer belirtilere sahip hastalarını bildirdikçe ve zamanla Hulusi Behçet de hastalıkla ilgili yeni araştırmalarını yayımladıkça, hastalık tüm dünya tarafından kabul edilmeye başladı. Bildirilen vaka sayılarının artması ve hastalığın git gide daha şiddetli bir şekilde ortaya çıktığının görülmesiyle Behçet Hastalığı daha da önem kazandı. Behçet hastalığı bilinen bu ismi dışında; "Behçet Sendromu", "Trisymptom Behçet" ve "Morbus Behçet" gibi isimlerle de anılıyor.

Tüm dünyaya tanıttığı Behçet Hastalığı sayesinde tüm dünya tarafından tanınan Hulusi Behçet, bunun dışında 196 kalıcı eser bıraktı. Bunlardan en önemlileri olarak “Frengi Dersleri”(1936) ve “Klinik ve Pratikte Frengi Teşhisi ve Benzeri Deri Hastalıkları”(1940) adlı iki eserini sayabiliriz. Ortaya koyduğu tüm bu çalışmalarla çağa damgasını vuran Türk bilim adamı, geçirdiği bir kalp rahatsızlığı sonucu 8 Mart 1948’de vefat etti.


Metrix isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla