Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12.01.09, 16:18   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Okyanus
Moderator

 
Okyanus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149
Puan Grafiği
Rep Puanı:16317
Rep Gücü:20
RD:Okyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon1c İlk Osmanlı Kanunu/Türk Tarihinden Hikayeler

İlk Osmanlı Kanunu


Oğlu Orhan'a, "Gönül kerestesiyle bir Yenişehir ve Pazar
yap" diye vasiyet eden Osman Gazi, Yenişehir'in alınmasından
sonra orada kurulan pazaryerini dolaşıyordu ki, Germiyan
taraflarından gelen bir adam yanına gelerek şöyle seslendi:

"- Beyim, beyim! Yenişehir'in pazar bac'ını bana satın!.."


Osman Bey şaşırmıştı; sordu:

"- Bac nedir be adam?"

"- Yani ki beyim, pazara her kim mal getirirse ondan akçe
alayım!.."

"- Pazara gelenlerden alacağın mı vardır ki onlardan akçe
alacaksın?"

"- Beyim! Bu töredir ki, ezelden beri bütün ülkelerde
böyledir. Ben alır size veririm, siz de emeğimin karşılığını
bana verirsiniz!"

"- Bir kişinin kazandığı başkasının olur mu be adam? Ben
onun malına ne koydum ki akçesini alayım? Var git yanımdan da
zararım dokunmasın!"

Adam yardım uman bakışlarla etrafındakileri süzerken onlar
durumu Osman Bey'e anlattılar.

Günümüzde belediyelerin pazarcılardan "işgaliye bedeli"
adıyla aldıkları vergi o zamanlarda da alınıyordu ve Osman
Bey'in başına gelen bu olay konuyla ilgili bir kanunun
çıkmasına sebep oldu:

"Pazara bir yük getirip satan herkes iki akçe versin.
Satamazsa, birşey vermesin!"

Osmanlılarda, atlı askerlere mülk olarak arazi veriliyordu
ve bu araziye "Tımar" deniyordu. Tımar sahipleri belli sayıda
asker beslemek ve savaş zamanlarında askerleriyle birlikte
orduya katılmak zorundaydılar. Daha sonra, yukarıda sözünü
ettiğimiz kanun maddesine, tımarla ilgili olarak şöyle bir
hüküm eklendi:

"Ve dahi her kimse tımar versem, elinden sebepsiz yere
alınmaya. O kişi ölürse, tımarı oğluna versinler. Oğlan küçük
ise, sefer vaktinde hizmetkârları onun yerine sefere gitsin.
Ta ki oğlan sefere gidecek yaşa gelene kadar... Ve her kim bu
kanuna uyarsa, Allah ondan razı olsun."


Kaynak: Dr. Bahattin ERGEZEN
--------------Tualimforum İmzam--------------
Okyanus isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla