Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12.01.09, 16:21   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Okyanus
Moderator

 
Okyanus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149
Puan Grafiği
Rep Puanı:16317
Rep Gücü:20
RD:Okyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon1c "Bre Doğan, Bre Doğan"/Türk Tarihinden Hikayeler

"Bre Doğan, Bre Doğan"

Kosova Meydan Savaşı'nda büyük bir bozguna uğrayan Haçlı
orduları Macar Kralı Sigismund'un lideliğinde büyük bir birlik
oluşturdular. Bu birliğe Avrupa devletlerinin hemen hepsi
katılmıştı. 130 bin kişilik bir ordu ile Bulgaristan'a
girdiler ve Doğan Bey tarafından korunan Niğbolu Kalesi'ni
kuşattılar.

Durumu haber alan Yıldırım Bayezıd harekete geçerek
yardıma koştu. Kalenin çevresi tamamen kuşatıldığı için herkes
merak içindeydi. Her ne olursa içerden bir haber alınmalı ve
ona göre hareket edilmeliydi.

Bunun için kafa yoran Yıldırım Bayezıd, hiç kimseye haber
vermeden bu görevi kendisi yapmaya karar verdi. Gecenin
karanlığından faydalanarak atını sürdü ve gitti.

Niğbolu Kalesi'nin çevresi karanlıklar içindeydi. Kaleyi
kuşatan Haçlı askerlerinin yer yer yaktıkları ateşler havadaki
esrarengizliği bir kat daha arttırıyordu. Yıldırım Bayezıd,
içki içe içe sarhoş olan devriyeler arasından geçerek kale
duvarının yanına kadar geldi ve gecenin sessizliğinden
yankılanan bir sesle haykırdı:

"- Bre Doğan! Bre Doğa!.."

Haçlıların teslim olma reddeden Doğan Bey her an
tetikteydi ve meraklı bir bekleyiş içindeydi. Duyduğu bu ses
merakını büsbütün arttırdı. Evet, yanılmıyordu; bu ses
Sultan'ın sesiydi ama nasıl olabilirdi ki?

O ses kale duvarlarında bir defa daha yankılanınca heyecan
ve sevinç içinde karşılık verdi:

"- Buyur saadetlü hünkârım!"

"- Bre Doğan, halin nicedir?"

"- Halimiz gördüğün gibi Sultanım. Elimizden geleni yapar,
kaleyi düşmana vermeyiz!"

"- Hele dayanın! İşte biz dahi geldik!.."

Yıldırım Bayezıd geldiği gibi geri dönerken kale içinde
adeta bayram vardı. Artık moraller yerine gelmiş, düşmana
karşı olan dayanma güçleri artabileceği kadar artmıştı. Ya
düşman?

İçlerinde Yıldırım Bayezıd'ın kale duvarlarında yankılanan
sesini duyanlar olmuş ama ne olduğunu anlayamamışlardı. Onlar
o sırada, "Osmanlı Padişahı'nın kaçtığını" iddia ediyorlardı.
İşi daha da ileri götürerek, "Mısır'daki Memluk Sultanı'na
sığındığını" söyleyenler bile vardı. Durumu anladıklarında ise
iş işten geçmişti. Ertesi gün Türk Ordusu, Niğbolu önlerinde
dünyanın en büyük zaferlerinden birini daha kazandı.


Kaynak: Dr. Bahattin ERGEZEN
--------------Tualimforum İmzam--------------
Okyanus isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla