Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27.06.09, 18:25   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
İpek
Gamma Üye
 
İpek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2008
Nerden: Mersin
Mesajlar: 1.271
Konular: 1076
Puan Grafiği
Rep Puanı:3790
Rep Gücü:0
RD:İpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 71
210 Mesajına 272 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon1c Nasreddin Hoca Kimdir? Nasreddin Hoca Hayatı,Nasreddin Hoca Biyografisi

Nasreddin Hoca Kimdir? Nasreddin Hoca Hayatı,Nasreddin Hoca Biyografisi

Nasreddin Hoca, araştırmacıların çoğuna göre, 13. yüz yıl başlarında H. 605 M. 1208 yılında Eskişehir’in Sivrihisar ilçesine bağlı Hortu (bugünkü adıyla Nasreddin Hoca) köyünde doğdu. Hatta, Akşehirli bazı araştırmacılar da bu görüşü kabul eder durumdadırlar.

Bu konudaki bilgi bugün için kesinleşmiş durumdadır. Hoca, Eskişehirli’dir. Fakat, bu konuda farklı görüşler de vardır. Bu görüşlere de kısaca değinmek gerekir. En çok öne çıkan görüş Nasreddin Hoca’nın Akşehir’de doğduğu şeklindedir. Bu iddiaya göre Hoca, Akşehir gölü civarında Sivricehöyük yakınındaki Ortaköy’de doğmuştur.

Daha sonraları böyle bir iddiayı Kayserili Araştırmacı-Yazar Halit Erkiletoğlu da ileri sürmüş ve Hoca’nın mezar taşının Kayseri’de bulunduğunu söylemiştir. Aslında bu iddia yeni de değildir. Naci Kum’un Kayseri’deki mezar taşlarının tasnif sırasında bir lahitin üzerinde Nasreddin Hoca ismini okumasıyla gündeme çok önceden de getirilmiş, fakat; bu iddia İ. Hakkı Konyalı tarafından çürütülmüştür.

Yine Azerbaycan’da da Nasreddin Hoca adına yapılmış bir türbe vardır.Yani Azeriler de bir anlamda böyle bir iddianın sahibidirler.

Fakat, gerek Hoca’nın tarihi kişiliğiyle ilgili bilgi veren eski kaynaklar(şeriyye sicilleri, Mecmua-ı Maarif, Saltukname vb), arkeolojik buluntular (kızına ait mezarın Sivrihisar’da bulunması vb) gerekse bu konudaki yerli ve yabancı ilim adamlarını çalışmaları (Fuat Köprülü, Pertev Naili Boratav gibi ilim adamlarının araştırmaları) Nasreddin Hoca’nın Sivrihisar’da yani Hortu köyünde doğduğu şeklindeki bilgilere kesinlik kazandırmış durumdadır.

Buna göre Hoca, bugün Eskişehir’in Sivrihisar ilçesine bağlı olan ve kendi adıyla anılan Nasreddin Hoca köyünde doğmuş, daha sonra Konya’ya oradan Akşehir’e giderek buraya yerleşmiş, vefatına kadar da burada yaşamıştır.

Başka bir yaklaşıma göre de Sivrihisar’dan Akşehir’e gitmiş, buradaki dini eğitiminin bir bölümünü Konya’da tamamlamış, Hace-i Cihan ile birlikte Hoca Fakih’ten ders almıştır.

M. 1284’te Akşehir’de 76 yaşında iken vefat etti ve Akşehir’in en eski Selçuklu mezarlığına gömüldü. Daha sonra mezarının üzerine altı sütuna oturan kubbeli bir türbe yapılmıştır. Kendi adını taşıyan bu mezarlıkta medfun olan Nasreddin Hoca’nın ilk inşa edilen türbesinin her yanı açık ve kıble tarafındaki kapısının üzerinde ilginç bir asma kilidin mevcut olduğu bilinmektedir.

Hoca’nın türbesi İbrahim Hakkı Konyalı’nın söylediğine göre M. 1476 yılında harap durumda olan ve 1878’e kadar bu durumda kalan türbe, daha sonraları Akşehir ileri gelenlerince onarılmıştır. Nasreddin Hoca’nın şimdiki türbesi ise II. Abdülhamit zamanında M. 1905’de Konya Valisi olan Faik Bey ile Akşehir kaymakamı Mustafa Şükrü Bey tarafından onarımı yaptırılıp üstüne dört satırlık Türkçe bir kitabe kondurularak bugünkü haline getirilmiştir.Daha sonraki yıllarda da Akşehir Belediyesi tarafından türbenin bakımı ve çevre düzenlemesi yapılmıştır.

Nasreddin Hocanın türbesiyle ilgili pek çok seyahatname yazarı ve Akşehir’de görev yapan kişiler çeşitli bilgiler vermiştir. Bunlardan birisini türbenin fiziki durumunun anlaşılması açısından buraya almak istiyoruz:

“Türbe-i şerifinin tahayyül ettiğimiz gibi vaktiyle dört tarafı açık olduğu halde büyük bir kapısı varmış. Sonraları memleketin ileri gelenlerinden bazıları tarafından üzeri kiremitli ve etrafı tahta parmaklıklı olarak çatı altına alınmıştır. Bazı mahallelerdeki cami şadırvanları tarzında inşa edilmekle şimdi eskisi kadar değilse de yine bina şekli ile muhteviyatının her halinde bir garabet eseri müşahede edilir. Hoca merhumun kabrinin üstüne konan ufacık bir sandukanın başına geçirilmiş büyük bir sarık, mübalağa olmasın ama, sandukanın hemen üçte birini tutuyor. Sandukanın önüne dikilmiş ufak bir taşa irab ve ifadece sıhhati mükemmel olan şu acayip cümle kazınmış...


Nasrettin Hoca Fıkraları için Tıklayınız.
İpek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla