MİRAÇ 
Kapatın gözlerinizi
Ve karanlığı seyredin. 
İşte böyle bir gece. 
Mekke’de bir gece 
Yorgunluk havada 
Gariplik suda 
Simsiyah bir sessizlik 
Uyku bile uykuda. 
Kâbe’nin hatîm kısmında 
Yanı üzre yatan biri var 
Yıl hüzün yılı 
Ebu Talib yok 
Yıl hüzün yılı 
Vefakâr eş 
Haticetül kübrâ yok. 
Kâbe’nin hatîm kısmında 
Yanı üzre yatan biri var 
Teselli arayan kalp 
Hüzünle çarpan kalp 
O’nun kalbi. 
Ve ayak sesleri 
Yıldızlar ışıldıyor. 
Bu ayak sesleri göklerden 
Yol veriyor yıldızlar. 
Semâdan inenler var. 
İzin verseydi Allah 
Kâinat inerdi yere 
Çünkü kâbe’nin hatîm kısmında yatan 
Sultân-ı levlâk’tır. 
Habîb-i zîşândır o 
Nur-u hüda’dır. 
Merhamet ufkunun nazlı güneşi 
Kainatın biricik çiçeğidir o. 
İzin verseydi allah 
Âlemler inerdi yere 
Oysa emir yalnız cebrail’e 
Ve yalnız cebrail iner yere 
Kalk ya rasulallah 
Semada melekler seni bekler 
Taif’te taşlanan yüzüne hasret 
Alaya alınan sözüne hasret 
Seni bekler melekler. 
Yer yüzünde vefa yok mu? 
Seni teselli edecek birini mi arıyor kalbin. 
Sevdiklerin bir bir uçuyor mu elinden? 
Davetini hafife mı aldılar? 
Üzülme ve aç gözlerini 
Öteler bekliyor seni 
Bu gece kainat adını anacak, 
Aç gözlerini ki alemler nazarına kanacak. 
Burak, senin için uçacak. 
Aç gözlerini ya habiballah 
Bu gecenin adına isra diyecek allah. 
Ey yedi kat sema aç kapılarını, 
Ve haber ver hasretle bekleyen peygamberlere 
Deki hazreti Adem’e; 
Cennetin kapısına adı yazılan 
İsminin hatrına af istediğin 
Salih oğul geliyor. 
Söyle İsa’ya: 
Kuytu köşelerde 
Havarilerinle Allah’a sığınırken, 
Bir adım ötedeymiş gibi kokusunu aldığın 
Ve insanlığa gelişini müjdelediğin 
Ahmet geliyor. 
Yusuf’a, İdris’e, Harun’a söyle 
Musa’ya deki: 
Vasıflarına hayran olup da 
Ümmetinden olmak istediğin 
Salih kardeş geliyor. 
Müjde ver İbrahim Peygamber’e: 
Dua dua yalvarıp 
Gelmesini istediğin oğul geliyor 
Aç kapılarını ey yedi kat sema 
Bu gelen Muhammed Mustafa 
Cebrail yol gösterir 
Ve yürür sultanlar sultanı 
Bu nasıl bir yürüyüştür. 
Bu nasıl bir eda? 
İnci inci ter mübarek alınlarında 
Baştan ayağa edep var 
Attığı her adımda. 
Sultanım, 
Cennetler gösterilirken o gece 
Ümmetini hayal ettin mi cennette? 
Cehennemin alevleri selamlarken seni, 
Gözyaşlarını gördü mü Cebrail? 
Ümmetim dedin mi? 
Sen unutmazsın bizi bunda kuşku yok 
Tahiyyat duası haber verdi bize 
Sen bizi hiçbir yerde 
Hiçbir zaman unutmadın 
İnşallah biz de seni unutanlardan olmayız. 
Allah seni unutturmasın bize. 
Bir söz sultanının dediği gibi 
Eğer günahlarımızdan dolayı girersek cehenneme 
Ve Allah biran olsun açarsa ufkumuzu 
Talaal bedru aleyna diyeceğiz. 
Miraç gecesi 
Yürüdü rasulullah 
Cebrail önde 
Bir gece yürüyüşüyle 
Yürüdüler… Yükseldiler. 
Yükseldikçe yükseldiler. 
Cebrail durdu birden, 
Ya rasulallah, benimle buraya kadar. 
Efendimiz niçin diye sordu 
Burası sidre-i münteha’dır 
Bir adım daha atarsam, yanarım, kavrulurum. 
Allah rasulu, sordular: 
Nasıl gidilir sidre-i münteha’da? 
Cibril-i emin cevap verdi: 
Aşkla! 
Aşkla gidilir ya rasulallah 
Aşkla gidilir ya habiballah 
Aşkla gidilir ya nebiyyallah 
Yürü sultanım yol senindir! 
Aşk vadisinde mühür senin. 
Söz senindir hal senindir. 
Muhabbetin adı sensin. 
Varlıkların tadı sensin 
Yürü ve selamını ilet 
Gözü yaşlı ümmetinin 
Sensiz bunca yetimin 
İlet selamını 
Ahir zamanın ahını 
Yüceler yücesine ilet 
Sultanım 
Sen dönerken miraçtan 
İlahi hediyelerle 
Bizim için miraç olan 
Beş vakit namazla, 
Bakara suresinin son iki ayetiyle 
Ve şirke düşmeyenin affedilebileceği müjdesiyle 
Dönerken sen miraçtan 
Biz ahir zamandan 
Ebu Bekir edasıyla bakıyoruz sana 
“O söylediyse doğrudur” 
Rasulullah söylediyse doğrudur. 
Ve bir ayetin sıcaklğı sarıyor 
Kainatin kalbini: 
Her türlü noksanlıktan münezzeh olan allah 
Kulunu geceleyin mescid-i haram’dan alıp, 
Kendisine bir takım ayetler gösterelim diye 
Etrafını mübarek kıldığımız 
Mescid-i aksa’ya götürdü. 
Çünkü, işiten ve bilen odur. 
Şimdi açın gözlerinizi 
Ve mîrâc’a hazırlanın 
 Dursun Ali Erzincanlı