Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20.11.09, 15:30   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Mavi Lord
Gamma Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jun 2008
Mesajlar: 1.027
Konular: 856
Puan Grafiği
Rep Puanı:2266
Rep Gücü:0
RD:Mavi Lord has a reputation beyond reputeMavi Lord has a reputation beyond reputeMavi Lord has a reputation beyond reputeMavi Lord has a reputation beyond reputeMavi Lord has a reputation beyond reputeMavi Lord has a reputation beyond reputeMavi Lord has a reputation beyond reputeMavi Lord has a reputation beyond reputeMavi Lord has a reputation beyond reputeMavi Lord has a reputation beyond reputeMavi Lord has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 39
51 Mesajına 124 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart Need for Speed Most Wanted

Need for Speed Most Wanted

Hız ihtiyacı durulmuyor sevgili seyirciler'


Bir Need For Speed oyunu daha ve bilgisayarlardaki en büyük göz ağrımız tekrar bizimle beraber. Bu oyun alınır ve oynanır; daha fazla söze ise gerek olmaz, ama illa ki buraya bir şeyler yazmak lazım! O talihsiz kişi benim deyip buraya gereksiz bir kara mizah ya da paradoks örneği gösterebilirim; 'Oyunun yazısını yazıyorum: Mutlu muyum?? EWET!', 'Oyunu şu an oynayamıyorum: Mutsuz muyum?? EWET' gibilerinden. Ama hayır! NFS serisinin en iyi oyunlarından birini, buyurun geçin karşıma uzun uzun anlatayım. En sevilen yarış oyunu kültlerinden birinin nasıl devam ettiğine beraber şahitlik edelim.

90'lı yılların ortalarından beridir süregelen bir seri olarak nihayet 2005 yılı içerisinde Need For Speed'in 10. yılını devirişini kutluyoruz. Kutlamak denmese de NFS dendiğinde beyninde şimşekler çakan, vızır vızır geçen hız canavarlarını aklına getiren pek çok kişi için bunun farklı bir anlam içerdiğini düşünmek gerek. EA Games'in belki de yaptığı en iyi çalışmalardan biri olan Need For Speed, yıllardır en çok sevilen araba yarışı oyunlarından biri olarak PC oyuncularının akıllarından asla çıkmamıştır, bu böyle gidecek olursa da daha epey bir süre çıkacağa benzemiyor. Zira serinin 1995 yılındaki ilk Need For Speed oyunundan bu yana kalitesini hiç sekteye uğratmadan yükselttiğini, gelişen teknolojilerle birlikte oyunlarındaki standardı da artırarak bu günlere getirdiğini görüyoruz. Son iki Underground oyunu ile birlikte günümüzün en büyük trendi olan modifikasyon olayına da girmemizle artan itibarı gözle görülür cinsten; Porsche Unleashed'in Porsche tutkunlarında bambaşka bir yere sahip olduğunu ve NFS serisinin en iyi oyunlarından birinin o olduğu gerçeğini göz ardı edersek! Most Wanted'in önem kazandığı asıl nokta ise, oyunun yeni nesil konsollarla aynı döneme rastlıyor oluşu diyebiliriz. Bunu arabaların oyun dünyası ile yaptığı etkileşimlerde ve XBOX 360'daki görsel şöleni yapımcıların 'Need For Speed' ismiyle yaşatmak istemesinde görebiliriz. Oyuna bu noktada gerçekten de gerek grafiksel açıdan, gerekse de araba dinamiklerinin oyundaki yansımaları açsından çok farklı yerlere dokunduğu fark edilebiliyor.

Seni çaylak'

I am Josie Maran or Mia

Need For Speed: Most Wanted'in bizi modifiye olayıyla tanıştırdığı son iki NFS oyunundan farkı daha ilk dakikadaki giriş videosundan gözümüze gözümüze sokuluyor adeta: Polisler! Gece yarısı sokak yarışları ve son sürat ilerleyen 'süslü' hız canavarları ve bakmalara doyulamayan cillop gibi hatunlar ve kanun kaçağı yarışçılar yanı sıra en az onlar kadar olmazsa olmazlardan olan polisler Most Wanted'ın ana teması. Zaten Underground ve Underground 2'de de fazla dikkat çekmemesine rağmen aslında en önemli olması gereken noktalardan birisi onlardı. Fakat oyunun hızı ile birlikte arabaların her tarafıyla oynayabilmenin verdiği özgürlük ve heyecan belki de buna dikkat etmemizi engelledi diyebiliriz. İşte şimdi olayların asıl sarpa saracağı noktaya odaklanıyoruz.

Underground serisinde olduğu gibi Most Wanted'da da bir kariyer modu ve ona ilham veren hoş bir senaryomuz ve olayların meydana geldiği bir şehrimiz var. Underground 2'de Bayview'de geçen olaylar bu kez Rockport City'de meydana geliyor. Oyunun kariyer modu hoş bir giriş bölümüyle start alıyor. Burada şehre yeni gelen, illegal yarış olayında yükselmek isteyen isimsiz bir adamı canlandırıyorsunuz. Ortama ayak basmanızla birlikte şehrin polislerce oluşturulmuş kara listesindeki yarışçılarla karşılaşmanız bir oluyor, birkaç yarış yaptıktan sonra kara listenin en üst sırasındaki Razor Callahan'ın dikkatini çekiyorsunuz ve ruhsatına iddiaya girip yarış yapıyorsunuz. Yeni yetme birine yenilemeyeceği için çok çamur bir şekilde rakibimiz yarışı 'kazanıyor' ve sonrasında da gözlerinizin önünde arabanızın çekildiğine şahitlik ediyorsunuz. Bu da yetmezmiş gibi polisler baskın yapıyor ve tutuklanıyoruz. Peşinden de gizemli bir kadın olan Mia, gerçek hayatta kendisini güzeller güzeli Josie Maran olarak biliyoruz, gelip bizi kurtarıyor ve kariyerimize sıfırdan başlayıp kara listenin en altından en üstünde kadar bütün yarışçılara meydan okuyup onları yenerek arabamızı tekrar ele almaya çalışıyoruz.

Gördüğünüz üzere oyunun bize kariyer yapmak için sağladığı imkânlarla beraber üzerine döşediği öykü bir yarış oyunu için sağlam denebilir. Size senaryonun anlatıldığı ara videolar ise gerçekten de oyunun en hoş yanlarından birisi. Yarışlar boyunca adrenalinin dibine vuruyorsunuz, fakat videolardaki gerçeklik ve seyir zevki kelimelerle ifade edilemeyecek derecede yüksek. Özellikle güzeller güzeli Josie Maran ve diğer ana karakterler videolar boyunca parıldıyorlar. Renkler ve animasyonlarla karakterlerin ifade edilişleri göz okşuyor, seyrettikçe seyrediyorsunuz, bitmesin istiyorsunuz; yarış başlıyor bitiyor, siz sürekli yenileri gelsin de izlesem diye aklınızdan geçiriyorsunuz. Oyun boyunca bunlarla defalarca karşılaşıyorsunuz ve gerçekten de muhteşem güzellikteki bu videolar insanı oyuna daha da bir ısındırıyor; sonlara doğru ise kanınız kaynıyor.

Seni deneyimli'

Aynasızlar!
Kariyer modundaki ana amacınız, dediğim gibi listenin en üst sırasındaki Razor'a meydan okumak ve onu yenmek. Bunun için yapmanız gereken ise sırayla onun altındaki 14 yarışçıyı yenmeniz. Daha oyunun başında arabamızın çekilmesinden sonra yapmamız gereken ilk şey yeni bir araba elde etmek olduğundan Mia'nın yakın arkadaşının yanına giderek seçebileceğimiz arabalardan birini satın alıyoruz ve önceki oyunlarda olduğu gibi arabamızı geliştirerek daha hızlı, daha güçlü olmasını sağlayarak liste boyunca bütün rakiplerimizi safdışı etmeye çalışıyoruz. İlk planda seçebileceğimiz araçlar arasında Fiat Punto, Cobalt SS, Golf GTI bulunuyorken, ilerledikçe ve rakiplerimizi yendikçe bu listeye Aston Martin'den Lotus'a, Porsche Carrera GT'den BMW M3'e kadar 30'dan fazla araba ekleniyor. Porsche ve Lamborghini gibi bazı üst düzey ve insanın kanını donduran araçların oyunun sonlarına doğru çok geç açılması biraz can sıkıcı gibi görünüyor. Fakat o dakikadan sonra da bir McLaren'i alıp sağını solunu boyamanın, istediğimiz gibi performans yükseltmesi yapmanın tadı apayrı olur gibi. Peki, o arabanın buna ihtiyacı var mıdır, ya da bir Porsche'ye onları yapmaya ne kadar kalbimiz dayanır pek bilmiyorum. Şahsen 911 Turbo'su olan birinin herhangi bir şekilde arabasına bırakın çizgi çektirmeyi, toz konduracağını bile sanmıyorum!

Her neyse. Hangi arabalara sahip olacağımız zaten bundan haftalar önce biliyorduk. Oyunda yer alan arabalara 10 üzerinden 10. Lamborghini sürmenin dayanılmaz heyecanını da burada bulabilirsiniz, Clio ile tatlı tatlı(?) ilerlemenin bütün ihtişamını da. Yarış içerisinde ise hepsi oldukça güzel görünüyorlar. Kariyerinize başladığınızda seçebileceğiniz sınırlı araç yelpazesinden birini beğenip ilerlemeye başladığınızda yine kendinizi Underground 2'de olduğu gibi şehrin ortasında buluyorsunuz. Oyunun genel mönü navigasyonundan arabirimine kadar hemen her şey Underground 2'den alıştığımız gibi tasarlanmış. Yine bir haritamız var ve yine bize yol gösteren GPS sistemimiz ekranın tepesinde ok şekli olarak yer alıyor. Araç içerisindeyken çeşitli mailler ve telefonlar geliyor; bunları dinleyip okuyarak oyun boyunca ilerliyoruz ve hakkımızdaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bu gelen çağrılar genel olarak oyundaki çeşitli şeyler hakkında tüyolar veya sıradaki meydan okuma için rakibimizin düşünceleri olabiliyor. Sonrasında ise bildiğimiz şehirde dolaşmalar ve bir yarış bulup birinci olmaya çalışmalar şeklinde sürüp giden bir oynanış sunuyor Most Wanted'da. Sözün özü; alıştığımız Underground 2 havası oyunun tamamında neredeyse komple korunmuş, bu yapının üzerine polisler monte edilmiş ve daha görkemli grafikler ve seslerle hız dünyasının ortasında dolaşan bir oyun elde edilmiş. Fakat elbette ki Most Wanted'ı sadece böyle tanımlayıp olayı kapatmak olmaz. Ekran üzerindeki göstergelerin dağılımları ile mönülerdeki dolaşma şeklimiz serinin bir önceki oyununu anımsatıyor. Most Wanted'ın asıl oyun içindeki yaşanan dünyası ise Underground 2'den defakez daha iyi.

Razor'a ulaşmak için onun altındaki yarışçıların her birine meydan okumak için gerekli olan şeyleri yapmalı ve sonrasındaysa rakibimiz ile yarışarak onu yenmeliyiz. Sürekli aralarda giren videolarla süslenen kariyer modu boyunca bunu yapmak sıkıntıdan öte bir zevke dönüşüyor. Zira ikinci Underground'da resmen bir işkenceye dönüşen yarışlar arasında geçiş yapmak için şehirde gezme olayı burada daha güzel bir şekilde ortaya konmuş ve olay boyunca gerçekten de kanun dışı bir şey yaptığınızı hissediyorsunuz. Yarışlar gündüz yapılıyor ve şehirde gezerken haritanızda göreceğiniz renkli bayraklara giderek yeni yarışlara katılabiliyorsunuz. Most Wanted'da yer alan Rockport City'nin Bayview'e oranla çok az daha küçük olduğunu söyleyebiliriz; en azından bu yüzden sokaklarda gezerek çok fazla zaman harcamıyorsunuz ve bu yüzden de canınız gereksiz yere sıkılmıyor. Bunun yanındaysa kariyer modu boyunca şehrin üç kısımdan oluşan tamamı ilerleyişinize göre oldukça uygun zamanlar açılıyor. Yarışın yapılacağı yere gittiğinizdeyse orayla alakasız bir yere ışınlanmıyor, aksine tam bulunduğunuz yerde bir pist oluşturuluyor ve yarışınızı burada yapıyorsunuz. Önceki oyunlardan mantıksız görünen ve 'şu şöyle olmuş, böyle olsa daha gerçekçi olurdu' dediğiniz hemen her noktaya EA oldukça güzel dokunmuş ve yaptığı düzeltmeler ile oyunu daha iyi sokak havasına sokmuş. Most Wanted ile birlikte gelen yeni özelliklerden ise pist boyunca ilerlerken herhangi bir anda polisler işe karışabiliyor ve bir anda yarış yarış olmaktan çıkıp polis kovalamacasına dönebiliyor. Bu tam olarak her şeyin son bulduğu anlamına gelmiyor; yalnızca siz rakiplerinizle yarışırken polisler arkanızdan polisler de kovalıyor oluyor, hepsi bu. Aynı anda hem rakiplerinize, hem de polislere karşı bir kovalamacaya tutuşuyorsunuz.

Grafikler muhteşem gözüküyor!
Yarışlar gündüz oluyor. Gündüz olmasının güzelliğini özellikle arabaların ve etraftaki yapıların oluşturduğu gölgelerde oldukça hoş bir şekilde fark ediyorsunuz. Onun ötesindeyse yarışların bitişleri oldukça orijinal bir şekilde sona bağlanıyor. Buna göre bitiş çizgisini birinci sırada geçtiğinizde alelade bir sokak yarışı son bulmuş oluyor ve trafiğe sanki hiçbir şey olmamışçasına devam ediyorsunuz. Eklenen bu özelliğin gerçekten de zekice düşünülmüş olduğunu belirtmek isterim; zekice olduğu kadar normalinin bu olması gerektiğini de. Bu noktadan sonra eğer arkanızda polisler varsa siz polis kovalamacasına başlıyorsunuz, rakiplerinizse yollarda devam edip gidiyorlar. Özellikle nereye gittiklerini takip etmedim; ama en önde ilerleyenin doğrultusu boyunca son sürat birbirlerini takip ediyorlar ve harita üzerinde onları izlemeniz mümkün.

Bu şekilde yarışınızı sonlandırdıktan sonra trafiğe döndüğünüzde isterseniz haritanız üzerindeki diğer bayraklara giderek buradaki yarışlara katılabilirsiniz. Most Wanted ile birlikte önceki modların yanı sıra farklı yarış tipleri ile de karşılaşıyoruz ve bunlarla birlikte oldukça geniş bir alternatif sayısı elde ediyoruz. Önceki modların yanına bu kez Toolbooth ve Speedtrap adlı iki yeni mod eklenmiş. İkisi de oldukça güzel ve zevkli heyecanlara sahne oluyor. Toolbooth'da sprint'de olduğu gibi bir yerden başka bir yere ulaşmaya çalışıyorsunuz, fakat bu parkur ondan biraz daha uzun ve checkpoint'lere bölünmüş vaziyette. Otoyol boyunca bilet gişeleri ile ayrılmış parçalardan size verilen süre içerisinde geçmeye çalışıyorsunuz ve her gişeyi geçişinizde oradan kaç saniye önce geçtiyseniz sıradaki bilet gişesine varmanız için size verilen süreye o kadar daha ekleniyor; bu olay genellikle dört kez tekrarlandığında zaman bitmeden önce son gişeyi de geçmiş olmanız gerekiyor, burada zamana karşı yarışıyoruz. Speedtrap ise hızlı ve yol boyunca dikkatli olmanızı gerektiren oldukça eğlenceli bir mod. Burada sprint'de olduğu gibi uzunca bir yolumuz ve üç tane rakibimiz var. Yolumuz bu kez Toolbooth'un aksine gişelerle değil de polis radarlarıyla bölünmüş durumda. Yarışın asıl mantığı ise her bir radardan olabildiğince hızlı geçmek. Radardan geçtiğiniz anlarda o sıradaki hızlarınız tıpkı bir toplama işleminde olduğu gibi toplanıyor ve yarışın sonunda elde ettiğiniz toplam skora göre bütün yarışçılar sıralanıyor. Bu modda yarışı birinci bitirmek zorundasınız diye bir kural yok; yalnızca elde ettiğiniz puan birinci sıraya oturmanıza yeterli olmalı.

Seni' vayy beeee

Oyun içerisinde arabamızdayken haritamızı iki şekilde görüntüleme imkânına sahibiz. Birincisinde sadece yarışlar ve polis radarları görünüyorken diğerinde güvenli evimiz, araba satın alabileceğimiz yerler ve modifiye mekânları görünüyor; ki bu iki ekran arasında herhangi bir sağ veya sol oka basarak geçiş yapmamız mümkün. Bu sırada yalnızca ekran üzerindeki göstergeler değişiyor, yollar aynı kalırken üzerindeki simgeler kaybolup yerine başkaları geliyor. Harita üzerinde görünen diğer bir simge olarak ses dalgasını andırırcasına görüntülenen polis radarları geliyor. Buralardan yeterince hızlı geçtiğinizde polisler yerinizi tespit ediyor ve çok kısa bir süre sonra bir polis sizi görüp kovalamaca başlamış oluyor. Şehir içerisinde normal bir şekilde gezerken de polislerle karşılaşabiliyorsunuz, fakat böylelikle en azından bu 'karşılaşmanın' çok daha çabuk olmasını sağlıyorsunuz; bir polise yakalandığınızdaysa olay başlamış oluyor. Kariyer modunun başlarında maksimum 5'e kadar çıkan polis sayısı şehri birbirine katmanıza göre verilen Bounty puanlarına göre ilerledikçe 10'un üstüne rahatlıkla çıkabiliyor. Bounty puanlarını polis arabalarını patlatarak, başka yerlere çarptırarak, otobüs duraklarını, ağaçları, direkleri devirerek elde edebilirsiniz. Bunların dışındaysa polisleri asıl köşeye sıkıştırmak ve onların birkaçından aynı anda kurtulmak için Pursuit Breaker'lar kullanıyorsunuz. Yol boyunca etrafta ve haritanızda görebileceğiniz kırmızı üçgen işaretlerin olduğu yerlere hızlı bir şekilde çarptığınızda o yapıyı çökertebiliyorsunuz, böylelikle çöken yerin altında kalan polisler otomatikman safdışı kalmış oluyorlar. Bu yapılar bir benzin istasyonu, inşaat halindeki binanın tekine ait bir iskele ya da reklam panosu olabiliyor. Oldukça hoş bir eklenti olduğunu kabul ediyorum, hatta polisleri tuzağınıza tam istediğiniz gibi düşürdüğünüzde yüzünüzde şeytani bir gülümseme bile beliriyor; fakat oldukça arkanızda kalan polislerin de bundan etkilenebiliyor oluşu Pursuit Breaker'ların uygulanışını tam anlamıyla başarılı kılmayı beceremiyor. Etrafta onlarca Pursuit Breaker olmasına rağmen bunların biraz daha zorca işe yarar şekilde kullanılabilir olması sağlansaymış en azından polis kovalamacalarını rutinlikten kurtarabilirmiş. Bu haliyle, bir Pursuit Breaker bulduğunuzda en az 6-7 polisten kurtulabiliyorsunuz; oyun böylelikle biraz da kolay olmuş.


Araçlar oyuna çok iyi aktarılmış
Polislerimiz bize 5 farklı seviyede saldırıyorlar. İlk seviyede peşimizde birkaç tane polis arabası bulunuyorken, artan seviyeler boyunca sivil araç görünümlü polisler, 4X4'ler ve en nihayetinde de yol boyunca polis barikatları, çiviler ve helikopterler de bunların arasına katılıyor. Hangi seviyede olduğunuzu ise ekranın hemen sol alt kısmında yer alan haritanın etrafındaki turuncu çizgilerle görme imkânınız var, burada gördüğünüz X1, X2 ifadeleri ise kaçıncı seviyede olduğunuzu gösteriyor. Aldığınız Bounty puanlarına göre artan aranırlığınız farklı polis türleri ile karşılaşmanıza neden oluyor. Dediğim gibi, onları tuzaklara düşürerek ve etrafı yıkıp devirerek Bounty puanınızı artırıyorsunuz. Bu puan polisler tarafından bir derecelendirme sistemi oluşturuyor olmasının yanında Blacklist'te yer alan rakiplerinize meydan okumanız için de lazım. Her rakibinizin sizden istediği yarış sayısını kazanmalı ve Bounty puanını elde etmelisiniz.

Polis kovalamacaları genel olarak oldukça zevkli ve ilk başlarda değişen müzik ile birlikte insanın gaza gelmesine neden oluyor. Artan seviyeler boyunca zorlaşan yeni polisler geliyor ve onlardan kaçarken farklı yöntemler deniyorsunuz, iyice uzaklaştığınızdaysa harita üzerinde görünür olan mavi yuvarlaklara giderek daha hızlı bir şekilde gizlenebiliyorsunuz. Zevkli olması ve oyunun asıl polisler üzerine kurulu olması gerçekten de Need for Speed serisine farklı boyutlar kazandırmış. Ayrıca uzun süredir de polislerle birbirimize rakip olmuyor oluşumuzun Underground oyun yapısı ile birleşip sokak yarışlarını da içermesi oyundan aldığımız tadı iyice yükseltiyor. Fakat bir noktadan sonra polislerle uğraşmak zevk olmaktan çıkıp zorunlu olarak yapmanız gereken bir şeye dönüşüyor. Hatta Blacklist'in üst sıralarındaki yarışçılar yüksek miktarda Bounty puanı istediği için saatlerce onlarla uğraşmak durumunda bile kaldığınız oluyor. Lakin iş zorunluluk nedeniyle bunları yapmanızı gerektirdiğinde zevkten öte bir ıstırap halini alıyor; save etmek istediğiniz anda güvenli evinize yöneldiğiniz anda peşinize on tane polisin takıldığını görünceyse ister istemez biraz sinirleniyorsunuz. Hepsini peşinizden atmak ise kariyer modu boyunca artarak zorlaştığından bir süre sonra polisler de özelliğini yitirmeye başlıyor.
Seni çapkın'

Most Wanted'in en önemli yanlarından birisi elbette arabaları istediğimiz gibi modifiye edebiliyor olmamız. Harita üzerinde sarı kulübeler olarak gösterilen yerlere gittiğinizde arabanızı hem boyayabiliyor, hem spoiler takabiliyor, hem de nos ekleyebiliyorsunuz. Yani bütün özellikler tek bir yerde toplanarak şehir içerisinde gereksiz yere zaman kaybetmemiz engellenmiş ve bununla da kalınmayarak olaya bir çabukluk, bir hız katılmış. Ekran boyunca arabanız görüntüleniyor; paranız yettiği kadarıyla ve seviyenize göre istediğiniz parçayı takıp çıkartabiliyorsunuz. Özellikle dikkatimi çeken nokta ise üst üste birden fazla çıkartma yapıştıramıyor oluşunuz. Örneğin bir flame üzerine flag yapıştıramıyorsunuz, eh fazla aşırıya kaçmamak gerekli; bu şekliyle oldukça uygun olmuş. Gözle görülebilecek fazla bir değişikliğin olmadığı bu bölümde ise Underground serisi boyunca alışık olduğumuz çoğu aksesuar ve performans upgrade'i burada beğenimize sunulmuş. Bize kalan şey sadece bunlarla gönlümüzce arabamızı donatmak. Bu ekran boyunca bazı durumlarda fare işaretçisinin kaybolması gibi durumlar ortaya çıkıyor; bu ve bunun gibi bazı grafiksel hatalar oyun içerisinde gözümüze çarpıyor.

Oyun içerisinde ise bunların yansımalarını görmek insanı bir sanat eseri oluşturmuşçasına mutlu ediyor. Bu söylediğim şey lafta değil, gerçekten de grafiklerin güzelliği ile birlikte yaptığınız bir arabayı etraflıca seyretmek insanın oldukça hoşuna gidiyor; gaza bastığınızda çıkan sesle de bulutlara çıkıyorsunuz. Underground 2'de bu hissi alanlardansanız, Most Wanted ile birlikte bu duyguyu hiç yaşamadığınız kadar doruklarda yaşayacağınızı size garanti edebilirim. Most Wanted'ın aynı zamanda XBOX 360 için de piyasada olması nedeniyle yapımcıların üzerinde ayrıntılıca durdukları bir konu olarak grafiklerin güzelliği geliyor ki taktığınız en ufak parçaya kadar her şeyin detaylarını görebiliyor olmak oyundan aldığınız gerçekçilik tadını kaymaklı ekmek kadayıfı ile neredeyse eşitliyor. Ya da en sevdiğiniz herhangi bir tatlı ile deyim. Arabanızı arkasından oynayacağınız şekilde kontrol ederken arka camdan arabanın içini görebiliyorsunuz, modifiye mekânlarında arabanızı 360 derece döndürürken döşemelerin kıvrımlarına kadar her şeyi seçebiliyorsunuz. Grafikler arabaların dokularını oldukça iyi yansıtmayı başarıyor ve etkileşimli yollar boyunca arabanızın az da olsa hasar alışını içiniz 'cızz' ede ede izliyorsunuz.

Işıklandırmalar çok iyi
Oyunun bütün grafiksel yönünü oyuncuya sunmak niyetinde olan EA grafikleri ve yol boyunca etrafın dizaynını buna göre ayarlamış. Niyetleri XBOX 360'ın bütün grafiksel ve teknik zenginliğini konsolu satın alacak kullanıcılara yaşatmak olsa gerek, grafikler insanın aklını başından almaya yetiyor. Özellikle NOS kullandığınız anlarda ekranda yaşanan cümbüş görülmeye değer. Binalara birer ışık huzmesiymişçesine birbirinden ayrılıyor, çizgiselleşiyor; arabanın farları oldukça hoş bir görünüm alıyor, kaput ile neredeyse birbirine karışıyor. Onun dışında oyun dünyasında ise bunun bir başka şekilde yansımasını görüyoruz. Ne Underground'da, ne de PC'deki başka bir araba yarışı oyununda görmediğimiz ölçüde çok fazla etkileşimli detay ile karşı karşıyayız Most Wanted'da. Direklere, ağaçlara, çöp tenekelerine çarpabiliyor, onları yerlerinden söküp etrafa savurabiliyoruz. Yollar boyunca o kadar çok bu şekilde küçük cisim var ki soluk soluğa geçen bir yarış boyunca göz gözü görmez oluyor, savrulan yangın musluklarından, çöp kovalarından ve bisikletlerden yollar adeta geçilmez oluyor. Fakat ağaçlar yıkıldıkları zaman kayboluyorlar, fazla kalabalıktan ziyade bu olayın böyle kotarılışı ise gayet doğal.

Grafiklerin parıldadığı bir diğer nokta ise oyunda herkesi sıklıkla kullandığı Speedbraker olayı. Bu noktada aracınızı bir slow motion efekti ile çok faydalı bir şekilde yavaşlatıyorsunuz ve bu açıdan çıkana kadar arabayı yavaşlatılmış çekimde sürüyorsunuz. Araç dinamikleri bu sırada tahmin edeceğiniz üzere biraz aşılıyor; saatte 170 mil ile ilerleyen bir arabayla speedbraker yardımıyla 180 derecelik bir virajı dönüp kazadan kılpayı kurtulabilir, ardından bir tırın altına girip rakiplerinizi şaşırtabilir ve nitroya basarak aniden fırlayabilirsiniz. Bunları söylediğim sırayla yapabilir; grafikler, yavaşlayan ekran ve boğuklaşan sesler yardımıyla tadını çıkara çıkara izleyebilirsiniz.
Seni gidi gidiii'

Yalnız tüm bunlara rağmen oyunun bazı noktalarda eksikleri ve detaylardaki hataları biraz göze çarpıyor; açıkçası bunlar pek de göze hoş görünmüyor. En çok göz önünde olanı aracı arkasından kontrol ederken yaşananlarda yer alıyor. Arabamızın arka tamponunun yerle buluştuğu noktada bulunan gölge kaldırımlara çıkarken ve inerken birbiri içerisine geçebiliyor ve şimdiye kadar başıma bir kez gelmiş olsa da araba bariyerlerin içerisine girebiliyor(arabanın yarısı yolda, yarısı oyun dışı bölgede). Küçük grafiksel kusurlar bunlar ki oyun için çıkacak yamalarla bu sorunların hallolacağını düşünüyorum. Oyunu randımanlı oynamak için güzelce bir sisteme sahip olmanızı; ama oyunun vasat sistemlerde bile en azından oynanabilecek düzeyde çalıştığından da laf arasında bahsetmek istiyorum. Her ne kadar grafikler bu noktada oldukça alt seviyelerde olacaksa da hız yapmanın keyfi yine had safhada olacaktır. Grafiksel olarak çok hızlanıldığında etrafın birbirine karıştığını ve yolu bile bulmakta zorlanıldığını bir kusur olarak sayabiliriz. Yalnız seslerde herhangi bir noksanlık yok. Araçların sesleri, polis telsizlerinin hışırtıları, karakterlere ait seslendirmeler üst düzeyde. Tek cümleyle ifade edilmek istense 'Arabaların tamamıyla gerçek seslerini duyduğunuzu size garanti ederim'. Bir araba yarışı oyunu için de asıl önemli kısmın bundan farklı bir şey olmadığını düşünüyorum açıkçası. Güçlendirdiğiniz arabaların motor sesleri, nos'a bastığınız anda değişen bütün bir aksama ait görsel ve işitsel olaylar damarlarınıza litrelerce heyecan pompalıyor. Müzikleriyse illa ki beğenmeyen olacaktır; ama zannetmiyorum ki aşırı tepkiler gelsin. Onlar da insanın kanını kaynatmaya yetiyor ve yarış sırasında müziğe eşlik ederek sürüş zevkinizi artırıyorsunuz.

Polislerin oyuna kattığı heyecan yadsınamaz derecede büyük
Oyunun bir diğer falsosu ise rakiplerinize ait yapay zekâda. Her ne kadar polisler sizi oldukça zorlasalar da ne yazık ki aynı şeyi yarış içerisindeki rakiplerinizde göremiyorsunuz. Belirlenmiş bir şekilde eğer çok geriye düşerseniz ya özellikle yavaşlıyorlar, ya da bir şekilde kaza yapıp sizin öne geçmenizi sağlıyorlar. Bu sürekli aynı şekilde oluyor ve bir süre sonra bu da can sıkmaya başlıyor. Kariyer modu boyunca yarışlar zorlaşarak ilerlese de yapay zekânın bu hareketini keşfettiğinizde fazla zorlanmadan yarışları bitiri bitiriveriyorsunuz.

Hıza ihtiyacım var!!! DAHA ÇOK HIZAAAA!!!

Most Wanted serinin en iyi oyunlarından biri, belki de en iyisi. Yazı boyunca okuduklarınızın çoğunu Underground ve Underground 2 yazılarında da okumuşsunuzdur muhakkak; ama belki de bu bahsettiklerimi oyun içerisinde en doyurucu şekilde sunan oyun Most Wanted'dir. Başlı başına harika bir oyun ve yılın en iyi yarış oyunlarından birisi. Yeni konsolların bilgisayara yansımasını ilk kez Most Wanted aynasından görüyoruz ve gerçekten de XBOX 360 ile birlikte PS3 için de yapılmakta olan oyunların PC uyarlamalarının oldukça sağlam olacağını bu şekilde görmüş oluyoruz. Fakat Most Wanted'i bu şekilde yorumlayıp da XBOX 360 ayağına PC için sağlam bir oyun olduğu fikrine çok fazla da kendimizi kaptırmamalıyız; zira gerek grafik, gerek ses ve gerekse de oynanış açısından en iyi NFS oyunu şu an karşımızda duruyor. Minik hatalarına göz yumup muhteşem bir oyun olarak oyunu nitelendirmek istiyorum. Son sözüm de aha budur!
Mavi Lord isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla