tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Memleketini Tanı > Doğu Anadolu Bölgesi > Ağrı
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Ağrı Dağı Efsanesi
Konudaki Cevap Sayısı
1
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
1631

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 11.09.11, 20:54   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
Kedi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 3.713
Konular: 3171
Puan Grafiği
Rep Puanı:3699
Rep Gücü:56
RD:Kedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 45
128 Mesajına 262 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart Ağrı Dağı Efsanesi

Ağrı Dağı Efsanesi



Ağrı Dağı Efsanesi Yaşar Kemal’in 1970 yılında yazılan romanına ad olmuştur. Adı Efsane olmasına rağmen, kitapta anlatılanlar aslında efsane değil, tarihi izler taşıyan bir aşk hikayesidir.



Yaşar Kemal Ağrı Dağı Efsanesinde Halk Edebiyatından geniş ölçüde yararlanmıştır. Hikayede at, kutsal meşe ağacı, demirci gibi destansı; sofi, kervan şeyhi, paşanın kızını vermek için Ahmet ‘in dağın doruğuna çıkıp ateş yakması gibi hikaye ve masal motifleri yer almaktadır. Romana konu olan efsanenin özetle şöyledir.

Ağrı Dağı’nda bulunan ve Küp Gölü denilen bir gölün etrafında, çobanların her yıl bahar mevsiminde gerçekleştirdikleri bir törenin anlatımıyla başlıyor. Buna göre çobanlar karlar eridikten ve karların altından ortaya çıkan toprak yeşermeye başladıktan sonra bir sabah gün doğmadan Küp Gölü’nün etrafında toplanır, Ağrı Dağı’nın Öfkesi denen nağmeyi çalmaya başlarlar ve gün batımına kadar bunu sürdürürler. Gün batımında küçük beyaz bir kuş gelir ve gölün mavi sularına bir kanadını üç kez daldırıp çıkarır. Ardından da iri bir atın gölgesi gölün üstüne düşer. Bu anlatı birkaç kez daha yinelenir romanda. Romanın geri kalan kısmı bu anlatıya ve törene kaynaklık eden olayı anlatır.

18 inci yüzyılda Beyazıt bir sancak Merkezidir. Beyazıt Paşası Mahmut Han’dır. Mahmut Han’ın Kır atı, şimdi İran sınırları içinde kalan, Gürbulak Açık Pazar Yeri ve Meteor çukurunun karşısındaki, Ağrı Dağı’nın eteklerindeki Sorik köyünden yaşayan Ahmet’in evinin kapısına gelir.

Sofi denilen yaşlı kişi bu atın neden burada olduğunu sorar Ahmet’e. Ahmet bu atla ilgili bir bilgisinin olmadığını söyler. Bunun üzerine töreye uyarak, atı uzak bir yere bırakır Ahmet. Ancak eve geldiğinde atı Sofi’nin yanında görür. Bu uygulamayı tam 3 kez yapar ve hepsinde aynı sonuçla karşılaşır. Sofi 3 kez bırakılıp geri dönen atın töreye göre Ahmet’in olduğunu ve gerçek sahibi kim olursa olsun, onu geri alamayacağını söyler. Bunun üzerine Ahmet, bu gösterişli atı sahiplenir ve “At benim kısmetimdir” der. Bu sırada Mahmut Han da kaybolan atını aramaktadır. Ancak Ahmet atını vermeye razı olmaz. Mahmut Han, civardaki beyleri toplar, onlar aracılığıyla atını istetir. Ahmet töreye göre bu atın kendisinin olduğunu ve kimseye veremeyeceğini söyler. Mahmut Han atını almak için Ağrı Dağı’na gider, ancak Sofi’nin dışında kimseyi bulamaz ve Sofi’yi de zindana attırır. Civardaki beyler atı, Ahmet’i ve köylüleri bulacaklarına dair Mahmut Han’a söz verirler. Mahmut Han onlara armağan verip gönderir.

Zindanda bulunan Sofi’yle Mahmut Han’ın üç kızından biri olan Gülbahar ilgilenir. Sofi Gülbahar’a kaval çalar. Ağrı Dağı’nın Öfkesi diye bilinen nağmeyi çalar. Mahmut Han, Sofi’ye, at ve Ahmet bulunursa kendisini zindandan çıkarabileceğini söyler, ancak Sofi bunun mümkün olmadığını söyler. Milan aşiretinden Musa denilen kişi Ahmet’i ikna etmek için

Hakkari’ye gönderilir. Ahmet’i ve köylüleri geri getirir, ancak Ahmet’i de Musa’yı da kandırmışlardır. ikisi de zindana atılır. Gülbahar zindana gizlice yemek götürmeyi sürdürür.

Bu sırada Ahmet’i görür. Gülbahar farklı bir ruh haline girer. Ahmet’e yakınlık duymaya başlar ve bir gece Zindancı Memo’dan izin alıp Ahmet’le görüşür. Ertesi gece Zindancı Memo istemeye istemeye yine izin verir Gülbahar’a. Mahmut Han 40 gün içinde kaybolan atının kendisine iade edilmesini ister, aksi takdirde zindandaki Sofi, Ahmet ve Musa’nın öldürüleceğini söyler. Bunun üzerine Gülbahar, atı Ağrı Dağlılardan istemeyi düşünür. Yardım etmesi için konuyu kardeşi Yusuf ‘a açar. Yusuf bu fikre şiddetle karşı çıkar. Ancak Yusuf bu konudan kimseye bahsetmeyeceğine söz verir. Gülbahar bu konuyu Sofi’ye de açar ve onu da ikna edemez. Demirci Hüso denen kişiye başvurur. 0 da Gülbahar’ı Kervan Şeyhi’ne gönderir, Kervan Şeyhi, Kervankıran yıldızına bakar ve yıldızın bir tarafının aydınlık, bir tarafının karanlık olduğunu ve derdinin dermanının olduğunu söyler. Gülbahar ertesi gece Demirci Hüso’nun dükkanının önünde bir at görür. Demirci Hüso gidip Mahmut Han’ın kaybolan atın getirir. 0 gece Gülbahar ve Ahmet, Zindancı Memo’nun odasında birlikte olurlar. Zindanc Memo kıskançlık içindedir, Gülbahar ve Ahmet, Zindancı Memo’nun odasında uyurlarken, o elinde kılıcıyla birkaç kez gelir, uyandıklarında kılıcını üç kez havaya kaldırır, ancak onları öldüremez. Mahmut Han getirilen atın kendisinin olmadığını söyler. Etrafındaki beylerden biri atın Mahmut Han’a ait olduğunu söyler gibi olur, ancak, Mahmut Han hiddetlenir, Beyazıt’a tellal yollar. Tellallar zindanda bulunan üç kişinin cumartesi günü sabahleyin asılacaklarını söyler. Demirci Hüso da bunun üzerine atı alır ve salar, at Beyazıt’ta şahlanır ve Ağrı Dağı’na yollanır. Gülbahar ne yapacağını bilemeyecek kadar çaresiz durumdadır. Zindanların olduğu yere gider. Burada kendinden geçmiş bir halde “Ahmet öldürülürse ben de kendimi sarayın uçurumundan atarım” der. Zindancı Memo bunu duyar. Gülbahar zindandaki üç kişiyi serbest bırakması için Memo’ya yalvarır ve ne isterse yapacağını söyler. Memo ondan bir tutam saç ve bu gecenin ve kendisinin unutulmamasını ister. Gülbahar kabul eder ve ona bir tutam saç verir. Memo da zindandaki üç kişiyi salıverir. Güneş doğunca cellatlar zindanın kapısına dayanır. Memo onlara mahkumları salıverdiğini söyler, cellatlar onunla çarpışmaya başlar ve bu çarpışma sarayın uçurumuna kadar devam eder, uçurumun kenarında Memo kendini aşağı bırakır ve ölür. Elinde bir tutam saç vardır.

Sarayda meydana gelen bu sıra dışı olayları bilen Yusuf, büyük bir korku içindedir. Her şeyi babasına anlatmayı düşünür. 3 gün hasta yatar. Gülbahar’la konuşur, kaçmayı veya her şeyi anlatmayı teklif eder. Çünkü Yusuf, babasının İsmail Ağa’ya gelip ona yalvarmazlarsa ikisinin de gözlerini oyacağını söylediğini duymuştur. Yusuf bütün olan biteni anlatır. Gülbahar hapsedilir, kuyuya kapatılır ve başına iki nöbetçi konur. Bu haber kısa sürede çevre illerde duyulur. Çevre köylerden insanlar saraya koşar, kafileler halinde gelirler. Mahmut Han bu büyük kalabalıktan korkar ve Gülbahar’ı onlara vermek zorunda kalır. Ahmeti ve Gülbahar’ı Kervan Şeyhi’ne götürürler. Şeyh onları Hoşap Kalesi’nin beyine gönderir. Yanlarına halifesi Ibrahimi de katar. Hoşap Kalesi’nin Beyi onlara sahip çıkar. Molla Muhammet adlı birini Mahmut Hana gönderir. Ancak iyi haberler gelmez. Mahmut Han genç çifti istemektedir, Hoşap Kalesi’nin Beyi onları vermez. Ahmet ile birlikte ava çıkarlar. Mahmut Han aynı zamanda bir Osmanlı paşasıdır. Çevresindeki bazı beyleri Hoşap Kalesine gönderir. Ancak onlar da elleri boş geri gelir.

Mahmut Han, Erzurum’daki Rüstem Paşa’ya mektup yazar ve yardım ister, ancak Rüstem Paşa kızı oğlana vermesinin gerektiğini bildirir ve ona alay dolu bir mektup gönderir. Hoşap Kalesi’nin Beyi, Molla Muhammet’i yeniden gönderir ve Bey’in ne yapmak lazım geliyorsa yapmaya hazır olduğunu bildirir. Mahmut Han tedirginlik içindedir, çevredeki ahalinin sarayın üzerine yürümesinden ve Osmanlı’nın gözünden düşmekten korkmaktadır. Sonunda kızı bir şartla vermeyi kabullenir. Ahmet Ağrı’nın tepesine çıkacak ve büyük bir ateş yakacaktır. Ahmet bunu kabullenir. Her geçen dakika daha fazla insan bu olayı görmek amacıyla gelmekte ve Mahmut Han ve İsmail Ağa daha çok gerilimin içine girmektedir. Bu gerilim onun Ahmet zirveye çıkamazsa da kızı ona verdiğini ilan etmesine yol açar. Sonunda ateşi yakar. Gelir ve kızı alır ve gider, ancak ona dokunmaz. Kız bunun nedenini sorar ondan. Ahmet kıza onu nasıl kurtardığını sorar. Gülbahar da anlatır. Ahmet gider, arkasından Gülbahar onu takip eder, ancak Küp Gölü denen gölün orada onu kaybeder. Efsanenin sonunda, birkaç kez yinelenen, çobanların her yıl bahar ayında gerçekleştirdikleri törensel uygulamanın anlatısının ayrıntıları da tamamlanır:

“0 gün bugündür, Küp Gölü’nün oralardan geçenler, gölün kıyısına oturmuş, kara, ışık gibi parlak, uzun saçlarını sırtına sermiş, başı iki elleri arasında gözlerini som mavi suya dikmiş Gülbahar’ı görürler. Arada sırada Ahmet gölün sularında Gülbahar’ın gözüne gözükür ve Gülbahar kollarını açıp Ahmet’e yürür, ‘Ahmet, Ahmet!’ diye bağırır. Sesi bütün dağda yankılanır. ‘Ahmet, Ahmet! Sen de benim yerimde olsan benim yaptığımı yapardın. Yeter artık gel Ahmet. Ahmet!’Göl kaynar, Ahmet silinir, Gülbahar silinir ve küçücük bir ak kuş gelip kanadını suyun som mavisine batırır. Ve sonra da bir atın kapkara gölgesi gölün üstünden gelir geçer.”
--------------Tualimforum İmzam--------------
Boşverdim
Kedi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 19.11.19, 10:12   #2 (permalink)
Kullanıcı Profili
Moderator
 
Tarot - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2012
Nerden: İstanbul
Mesajlar: 8.969
Konular: 7801
Puan Grafiği
Rep Puanı:4150
Rep Gücü:62
RD:Tarot has a reputation beyond reputeTarot has a reputation beyond reputeTarot has a reputation beyond reputeTarot has a reputation beyond reputeTarot has a reputation beyond reputeTarot has a reputation beyond reputeTarot has a reputation beyond reputeTarot has a reputation beyond reputeTarot has a reputation beyond reputeTarot has a reputation beyond reputeTarot has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 355
246 Mesajına 315 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon Ağrı Dağı Efsanesi

Ağrı Dağı Efsanesi

Teşekkürler
--------------Tualimforum İmzam--------------
Kahve Falı

Tarot Falı

Rüya Tabirleri
Tarot isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
agri, ağrı dağı efsanesi, ağrı dağı efsanesi hakkında bilgi, dagi, efsanesi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Zurbahan Dağı Efsanesi Malatya - Malatya Zurbahan Dağı Efsanesi -Zurbahan Dağı Efsane Serap Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri 1 26.03.19 15:37
Pilav Dağı Efsanesi - Pilav Dağı Hikayesi - Pilav Dağı Serap Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri 1 26.03.19 15:37
Mağriş Dağı Efsanesi - Adapazarı Mağriş Dağı Efsanesi ASYA Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri 0 29.06.11 22:16
Ağrı Dağı Efsanesi Başak Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri 0 15.05.11 21:28
Cahit Berkay Ağrı Dağı Efsanesi Notaları - Ağrı Dağı Efsanesi Notaları Melodi Notalar & Akorlar 0 07.05.11 19:21


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:59 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2