tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Biyografiler > Diger Ünlülerin Biyografileri
amp;markreadhash=guest" rel="nofollow">Bütün Forumları okunmuş kabul etrel="nofollow">Bütün Forumları okunmuş kabul et
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Arama Bugünki Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et

Diger Ünlülerin Biyografileri Gazetecilerin biyografisi,Radyocuların biyografisi,Bestecilerin biyografisi,İllizyonistlerin biyografisi,Televizyoncuların biyografisi,Akademisyenlerin biyografisi,Tarihteki önemli kişiliklerin biyografisi.Mankenlerin biyografisi,Modellerin biyografisi,Dizi oyuncularının biyografisi,Kategorisi olmayan biyografiler...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Tuncay Güney Biyografisi,Tuncay Güney Hayatı
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
3015

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 11.06.09, 21:49   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2008
Nerden: İzmir
Mesajlar: 1.307
Konular: 1171
Puan Grafiği
Rep Puanı:3023
Rep Gücü:0
RD:Sude has a reputation beyond reputeSude has a reputation beyond reputeSude has a reputation beyond reputeSude has a reputation beyond reputeSude has a reputation beyond reputeSude has a reputation beyond reputeSude has a reputation beyond reputeSude has a reputation beyond reputeSude has a reputation beyond reputeSude has a reputation beyond reputeSude has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 55
155 Mesajına 199 Kere Teşekkür Edlidi
:
Arrow Tuncay Güney Biyografisi,Tuncay Güney Hayatı

Tuncay Güney Biyografisi,Tuncay Güney Hayatı

Tuncay Güney, (Kod adı: İpek, D. 25 Ağustos 1972, Gölet köyü, Kargı, Çorum);Türk casus, gazeteci, televizyoncu. MİT’te görev yaparken JİTEM ve Ergenekon’un içine sızdığı,ya da şüpheli faaliyetlerinden dolayı MİT’in takibe aldığı bir JİTEM elemanı olduğu tahmin edilmektedir. Bunların dışında, hakkında Gülen cemaati içinde edindiği bilgileri MİT’e sızdırdığı İranlı diplomat Muhsin Karger ile dostluk kurup Mehmet Eymür’e bilgi ve belge aktardığı, Mısır’da İsrail lehine istihbarat toplamakla suçlanan MOSSAD ajanı Muhammed El Attar’a yardım ettiği gibi bir çok casusluk iddiası bulunmaktadır.

1990'lı yıllarda çeşitli gazete televizyonlarda çalışan Tuncay Güney, 2001′de otomobil dolandırılcılığı iddiasıyla gözaltına alınmıştır. 2008′de açılan Ergenekon davasında, Güney’in 2001 yılında işyerinde bulunan belgeler büyük önem teşkil ediyor.Davanın toplam sayfa sayısı 4368 olan iki iddianamesinde adı yüzlerce defa geçen “Ergenekon’un kilit ismi” Güney davada sanık ya da tanık değil firarî şüpheli olarak görünüyor.

Bağlantıları

Millî İstihbarat Teşkilatı
Sabah gazetesinin 26 Kaım 2008 tarihli haberine göre; Tuncay Güney 1990 yılında, MİT İstanbul Bölge Başkanı Galip Tuğcu tarafından MİT’e kazandırıldı. 1990′larda önce MİT’in Gerici Faaliyetler Şubesi’nde ardından İran Masası’nda çalıştı. Bu amaçla genç bir gazeteci olarak, Ortadoğu’daki liderlerle yüzyüze görüşmeler yaptı. Fakat, 1992 yılında MİT Tuncay Güney’in görevini değiştirdi. Kendisine JİTEM’in ve Ergenekon’un içine sızma görevi verilen Güney, ilk kez bu tarihte Ağrı’da görev yapan albay Veli Küçük ile tanıştı. 1996 ve 1997 yıllarında Susurluk skandalı ve 28 Şubat sürecinde elde ettiği önemli bilgileri, MİT’in çalışma merkezi olarak kullanılan Dolmabahçe Sarayı Harem Dairesi’ne götürdü.

Tuncay Güney’in bir dönem MİT le olan ilişkisi 2008 Kasım ayına kadar bilinmiyordu. Ergenekon davasının 16. duruşmasında mahkeme heyeti, MİT belgelerinde Tuncay Güney İpek olarak yer alan kişinin Tuncay Güney olup olmadığını Millî İstihbarat Teşkilatı’ndan sorulması kararı aldı. Bu karardan bir kaç gün sonra Sabah gazetesinin manşetinden “Tuncay Güney MİT’in İpek’iydi” başlıklı bir haber yayınlamasyla Tuncay Güney’in eski MİT mensubu olduğu iddiası ortaya atıldı.MİT daha sonra Ergenekon davasına bakan mahkeme gönderdiği yazıda Tuncay Güney ile Tuncay Güney İpek’in aynı kişi olduğunu,bu kişinin zaman zaman İpek soyadını kullandığını ve kişinin nüfusa da Tuncay Güney olarak kayıtlı olduğunun bildirildiğini ifade ederek Güney’in MİT belgelerindeki kişinin Güney olduğunu doğruladı.

Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür Tuncay Güney’i tanımadığını söylese de Eymür, Ergenekon soruşturması sürecinde ortaya çıkan Güney hakkındaki MİT belgesininin içeriğini 2000 yılında internet sitesinde yayımlamış ve Güney’im ‘çift meslekli gazeteci’ olduğunu anlatmıştı. Eymür, Güney’i ‘Tunca’ kod adıyla nitelendirdiği yazısındada, o dönem ikinci meslekleri gazetecilik olan iki kişi arasındaki konuşmada JİTEM adına çalıştığını söyleyen Tunca, Susurluk’la bağlantılı özel tim mensuplarının bir düğünde Abdullah Çatlı ile beraber çekilmiş fotoğrafları basına kendisinin sattığını anlatıyor.Akşam gazetesinin o dönemki genel yayın yönetmeni Behiç Kılıç da “Güney, arşivden aldığı bir takım fotoğraflarla dönemin Başbakan’ı Mesut Yılmaz’ı Susurluk skandalının baş kahramanlarından Abdullah Çatlı’yla yan yana gösteren bir fotomontaj olayına karıştığını ve Yılmaz’a muhalif bir milletvekiline sattığını söylemektedir.

Millî İstihbarat Teşkilatı, Güney ile ilgili bir basın açıklaması yayınladı. Yapılan açıklamada MİT haberde yer alan belgelerin teşkilata ait olduğu doğrulamış, ancak Tuncay Güney’in o dönem itibarıyla şüpheli faaliyetlerinden dolayı dikkati çeken ve üzerinde çalışma yapılan bir kişi olduğundan kayıtlı bir haber kaynağı olmadığı ve Kontrterör merkezinin 1997′de lağvedidiği ve sorumluları ile birlikte kuruluş şemasından çıkarıldığı belirtmiştir. Güney ise Sabah’ın haberi ve MİT’in açıklaması üzerine kendisine MİT elemanı olup olmadığının sorulduğunda “Konuşmak için erken olduğunu, konuşup MİT ile karşı karşıya gelmek istemediğini ve çalışmalarını MİT yasası gereği anlatmayı doğru bulmadığını söyledi.

Bir dönem MİT bünyesinde bir dönem görev yapan Mahir Kaynak, MİT’in açıklaması üzerine birilerinin davanın seyrini değiştirmek için Tuncay Güney’i aracı olarak kullandığı ve devlet organizasyonu haline getirmeye çalıştıklarını ileri sürdü.Sonuç olarak Mehmet Eymür kendi internet sitesinde Güney’i tanımadığını sonra da Tuncay Güney hiç bir istihbarat servisine üye olmadığını ileri sürmüştür.

Ergenekon davasının 32. duruşmasında Strateji dergisinde bir dönem Güney ile beraber çalışan Ümit Oğuztan, Güney’in radikal sağ ve PKK yandaşı gruplar ile cemaat yapılanmalarına girip çıkan bir muhabir olduğunu öne sürmüş, “Bir keresinde dergide oturuyordu, bir telefon geldi, yüzü kireç gibi oldu. Ne olduğunu sordum. ‘Mehmet Eymür beni aradı, niye arıyor ki beni?’ diye cevap verdi” demiştir. Oğuztan ayrıca, Güney’in kendisine bir gay barda cellat lakaplı Muhsin Karger adında İranlı bir diplomatla ilişki kurduğunu, MİT’in de bundan haberdar olunca bu kişiyle ilgili bilgileri Eymür’ün adamlarına aktarmasının istendiğini anlattığını söyledi. Güney’in Tansu Çiller, Mehmet Ağar ve Necmettin Erbakan ile de sıkça görüştüğünü öne süren Oğuztan, Güney’in Susurluk sürecinde ifade verdiğini ve kendisine bu durumdan çok korktuğunu anlattığını belirtti.

JİTEM
Sabah’ın başlık kısmını yayınladığı belgenin tamamınıbir kaç hafta sonra Bugün gazetesi yayınladı. 7 Şubat 1997 tarihli ve ‘çok gizli’ ibareli belgeye göre Tuncay Güney’i izleyen birimler, temasları hakkında MİT’e kapsamlı bir rapor sundu. Sözkonusu belgeye göre Tuncay Güney MİT’te değil Veli Küçük’ün emrinde JİTEM’de çalışıyordu.Tuncay Güney JİTEM tarafından 1990′lı yıllarda öldürülen pek çok Kürt asıllı vatandaşın asitle yakıldıktan sonra Silopi’de bulunan BOTAŞ Tesisleri’ne ve Cizre-Silopi güzergâhındaki bazı noktalara açılan kuyulara gömüldüğünü öne sürmüştür.Bu açıklamalar sonucu Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı kararıyla kuyular açılmış ve yapılan çalışmalarda biri insan kafatasına ait olan 17 kemik ve elbise parçaları bulunmuştur.

Ergenekon
1991 yılında Samanyolu televizyonunda Gündemdekiler adlı bir programı yapmaya başladı. Güney’in iddialarına göre bu sıralarda Harp Okulu’ndan bir öğrenci, kendisini emekli Albay Necabettin Ergenekon ile tanıştırdı. Albay Ergenekon kendisinin 1982′de emekli olduğunu söyleyerek, Güney’i tanımadığını beirtmiştir. Oysa Güney, Necabettin Ergenekon sayesinde Veli Küçük ile tanıştığını da iddia etmektedir. STV’den sonra Tercüman gazetesinde ardından da HBB televizyonunda çalışmaya başladı. Güney, burada Veli Küçük’ün adamları olduğunu söylediği Behiç Kılıç ve Selahattin Sadıkoğlu ile tanıştı ve onlarla beraber Akşam gazetesine geçti. 1996′da Akşam’dan da ayrıldı.

Sabah gazetesinin haberine göre Veli Küçük, Tuncay Güney`i gazeteci kimliği adı altında Mesud Barzani, Celal Talabani ve Hizbullah lideri Fadlallah ve Hasan Nasrallah`a istihbarat edinmesi için ve JİTEM`in imkânlarıyla göndermişti. Ancak Güney, Kuzey Irak ve Lübnan`da JİTEM adına yaptığı tüm istihbaratı önce MİT`e veriyor, daha sonra MİT`in bilgisi dahilinde JİTEM ile paylaşıyordu.

1 Mart 2001′de otomobil kaçakçılığı ile ilgili bir operasyonda Ümit Oğuztan ve eniştesi Adem Taşdemir ile birlikte Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından gözaltına alındı. Bu gözaltının nedeni Timur Büyükölmez adlı bir vatandaşın, bir jeep alım satımıyla ilgili olarak Erdal Güventürk ve Orhan Sonuç adlarındaki iki polis tarafından dolandırıldığı iddiasıyla Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurması sonucu yapılan incelemede kendilerini polis olarak tanıtan bu kişilerin Güney ve Adem Taşdemir olduğu ortaya çıkması. Bunun üzerine düzenlenen operasyonda, olaya karıştığı düşünülen kişiler gözaltına alındı. Güney’in evinde yapılan aramada, 2 ruhsatsız tabanca, 36 fişek ve 115 sahte diploma, üzerinde Güney’in fotoğrafları olan sahte kimlikler ile pek çok farklı belge ele geçirildi. Sorgulamalar devam ederken, 6 Mart 2001’de Güney’le birlikte hareket ettiği ileri sürülen Teğmen Murat Oğuz’un evinde ve Hasdal Kışlasında bulunan birliğindeki odasında askeri savcı nezaretinde arama yapıldı ama suç delili sayılacak herhangi bir bulguya rastlanmadı. Aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan Ümit Oğuztan ile Güney’in ortak işyerlerinde yapılan aramada ise Güney’in evi ve iş yerinde yapılan aramalarda Ergenekon örgütü ile ilgili 6 çuval doküman bulundu. Önce Gayrettepe’deki Asayiş Şube Müdürlüğü’nde sorgulaması yapılan Tuncay Güney, birkaç gün sonra resmi kayıtlara göre “ifadesinde Susurluk olayı ve bir kısım organize suç örgütleriyle ilgili beyanda bulunduğunun tespiti üzerine İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne teslim edildi. Güney, kendisini sorgulayan Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’a Ergenekon hakkında detaylı bilgiler verdi.

Tuncay Güney,2008 yılında Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınacak olan Doğu Perinçek, Ümit Oğuztan, Adnan Akfırat, Levent Temiz, Sedat Peker, Drej Ali, Sami Hoştan gibi isimlerin Ergenekon yapılanması içerisinde yer aldığını bu sorguda söylemiştir.

Yapılan soruşturmanın sonucunda Tuncay Güney, Adem Taşdemir, Ümit Oğuztan ve Gökhan Kasap hakkında 16 Mayıs 2001 tarihinde İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’nca “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak”, “sahte resmi evrak kullanmak”, “sahte nüfus cüzdanı kullanmak”, “memuriyet unvanının gaspı” ve “dolandırıcılık” suçlarından dava açıldı. Davanın iddianamesine göre; Güney, İstanbul Hasdal Kışlası’na tayin olan ve Maliye Bütçe Subayı olarak görev yapan teğmen Oğuz’la lüks ve pahalı araçlara sahte ruhsat ve plaka hazırlamak konusunda anlaştı. Güney ve Oğuz’un teklifini kabul eden ve Güney’in şoförlüğünü yapan kayınbiraderi Adem Taşdemir de bu organizasyonun içinde yer aldı. Bu esnada, işadamı Korkmaz Yiğit’in güvenlik müdürlüğünü yapan emekli emniyet müdürü Ümit Bavbek, Güney’den yardım talep etti. Bavbek, Korkmaz Yiğit’in Akın Birdal’a Türk İntikam Tugayı adına düzenlenen suikastın azmettiricisi Semih Tufan Gülaltay tarafından bir alacak verecek sorunu sebebiyle tehdit edildiği belirterek, devreye girmesini istedi. Güney Bavbek’in isteğini kabul etti. Gürleyen ve Bavbek, daha sonra teğmen Oğuz ve Güney’e emekliye ayrılmak üzere olan Tuğgeneral Veli Küçük’e armağan edilmesi için bir cip verdi. Küçük’ün cipi kabul etmemesi üzerine, Güney ve Oğuz, alacaklarına karşılık olarak otomobile el koydu. Plakasının sahte olduğu anlaşılan ve Güney ile Oğuz’un bir süre kullandıkları cip daha sonra gazete ilanıyla satışa çıkarıldı. Otomobil iki ayrı kişiye satıldı ve bu iki kişden ayrı ayrı peşinat alındı. Durum ortaya çıkınca otomobili satın alan kişiler şikâyetçi oldu.

Güney’in bu sorgusunda 1997′de askerliğini yaparken tanıştığı ve 2001′de Hasdal Kışlası’nda Maliye Bütçe Subayı olarak görev yapan teğmen Murat Oğuz ile birlikte arsa dolandırıcılığına karıştığı anlaşıldı. Güney ve Oğuz, kendilerini JİTEM’in görevlileri olarak tanıtmış ve Kilyos Kısırkaya köyü muhtarıyla anlaşarak köy arazilerini ve İl Özel İdare’ye ait köy plajını üçüncü kişilerin ele geçirmesine aracılık etmişlerdi. Kısırkaya köyü muhtarı da bu iddiayı doğrulamaktadır.Oğuz’un 2001′de askerliğini yaptığı Hasdal Kışlası’nda Ergenekon Operasyonu’nu başlatan Ümraniye’deki el bombalarının sahibi Oktay Yıldırım ve yine aynı davanın sanıklarından olan albay Fikri Karadağ da bulunmaktadır. Aynı yıl Üzeyir Garih cinayeti’ni işleyecek olan Yener Yermez ise Hasdal’da teğmen Oğuz’un çaycılığını yapmaktaydı.

Güney, Mart 2001′deki bu operasyonun polis müdürü Adil Serdar Saçan’ın Ergenekon’un faaliyetlerini anlatan elindeki dosyalara ulaşmak için yaptığı bir komplo olduğunu savunmaktadır. Güney resmî ifade süresi 4 gün olmasına rağmen 9 gün gözaltında tutulduğunu ve bu süre içinde kendisine ağır işkenceler yapıldığını cinsel organına elektrik verildiğini söylemektedir. 2003 yılında üniversite öğrencilerine işkence yaptığı iddiasıyla meslekten ihraç edilmiş olan Adil Serdar Saçan ise Güney’in bu suçlamalarını reddetmiş “Anlatan adama niye işkence yapılsın?” demiştir. 2001′de kendisi hakkında dolandırıcılık suçundan dava açılmasına rağmen Ergenekon belgelerine ilişkin hiçbir işlem yapılmayan Güney, davada ablasının ödediği kefaletle serbest bırakıldı. Önce İstanbul 4 No’lu DGM’de başlayan, sonra İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen dava kapsamında Güney’in, ifadesi alınamadı. Süren dava nedeniyle kendisi hakkında yurtdışına çıkış yasağı olmasına rağmen ABD’ye gitti. Eski avukatı Aydın’ın verdiği bilgiye göre, davadaki şikayetçiler zararları tazmin edildiği için şikayetlerini geri çekti. Güney bu zararları ise, ablası ve Taksim’deki kendisine ait binanın satışıyla karşıladı. Tuncay Güney’in sorgu kasetleri ve ondan ele geçirilen Ergenekon belgeleri 12 Aralık 2003′te Duyu-San şirketinin yanındaki Karadeniz Ekmek Fırını’nın altında Terörle Mücadele ekiplerinin yaptığı bir baskında bulundu.Belgeler İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne geri verildi. Şube de kasetleri Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletti. Bu olayla ilgili Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Saçan, bu davada 5 ay hapis cezası aldı. Saçan 23 Eylül 2009 tarihinde Ergenekon soruşturmasının 9. dalga operasyonunda Ergenekon yapılanmasının üzerini örtmek ve örgütle ortak iş yapmakla suçlamasıyla tutuklandı.

İddiaya göre Güney’in JİTEM kimliğinin deşifre olmasını istemeyen Veli Küçük, Güney’in serbest bırakılmasını sağladı. MİT derhal devreye girdi ve bizzat MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Amerikan haberalma servisi CIA ile iletişim kurarak Güney’e 10 yıl süreli ABD vizesi aldı. Güney kendi adına pasaport ile MİT İstanbul Bölge Başkanı Kubilay Günay’ın ekibi eşliğinde Türk Hava Yolları’nın New York tarifeli uçağıyla ABD’ye gönderildi.

Cip davası nedeniyle Güney hakkında 27 Ocak 2003’te “gıyabi tutuklama” kararı çıkarıldı. Ancak 2009 Şubat ayında dava zaman aşımına uğradı ve gıyabi tutuklama kararı da kaldırılmış oldu.

İşçi Partisi
Tuncay Güney, Samanyolu TV’de çalıştığı dönemde İşçi Partisi ve Doğu Perinçek ile de ilişki kuruyor. Ergenekon davası sanıklarından Ulusal Kanal Genel Müdürü Ferid İlsever 1990′lı yıllarda Güney’in İP yayın organı olan Aydınlık dergisine gidip geldiğini söyleyerek bunu doğrulamıştır.Güney, kendisinin 2001′deki sorgusunun ardından Türkiye’de kalmasının Adil Serdar Saçan ve Ergenekon’un çıkarına olmadığından, İP Merkez Karar Kurulu üyesi Adnan Akfırat ve bir emniyet yetkilisinin çıkışını kolaylaştırdığını da söylemiştir.

MİT Kontrterör Dairesi eski başkanı Mehmet Eymür, 12 Kasım 2008′de kişisel web sitesinde Aydınlık dergisi ve avukat Ceyhan Mumcu’ya hitaben yazdığı yazısında şu söyle demiştir:

Tuncay Güney’den bahsetmişsin... O bizdenmiş, öyle diyor...
Yani bir istihbarat elemanı, Yetenekli de birisi...
Sizin ekibe başarılı bir şekilde sızmış...
İpliğinizi pazara çıkarmış. Zokayı fena yemişsiniz...
Geçmiş olsun... Gerisi teferruat…

Gülen hareketi
Güney’in annesinin de doğruldığı bir bilgiye göre Milliyet’ten ayrıldıktan sonra, iş ararken haftasonlarını Gültepe’de Gülen cemaatine ait olduğu söylenen Boğaziçi Kırklar Erkek Öğrenci Yurdu’nun müdürüyle geçirmeye başlıyor. Yurt müdürü ise Kayıtlarda Güney ile ilgili bir şey olmadığını ancak Yurttaki bazı öğrencilerle arkadaşlık etmiş, gelmiş gitmiş olabileceğini söylemektedir.

1989-1991 yılları arasında Altunizade’deki Fem Dersanesi’nin en üst katındaki Fetullah Gülen’in bürosunda çalıştığı biliniyor. Büroda randevuları düzenlemiş, görüşmelere katılmıştır. Ayrıca Samanyolu TV’yi kuran ekip içerisinde de yer aldı. 1991 yılında Gülen cemaatine yakınlığa ile bilinen Samanyolu televizyonunda Gündemdekiler adlı bir programı yapmaya başlamıştır. 1994′te de aynı kanalda Doruktakiler isimli bir program daha sundu.Nokta dergisinde çalışan gazeteci Ayşe Önal bu dönemde Tuncay Güney’in; Nur Vergin ve Cengiz Çandar Samanyolu televizyonuna iftar yemeğine gittiğinde kendilerini Fethullah Gülen ile tanıştırdığını yazmıştır.

Güney bir kaç yıl sonra STV’den de ayrıldı. Ayrılma nedeninin ise kendisi hakkında JİTEM’ci, MİT’çi” gibi dedikoduların çıkması olduğunu söylemektedir. 28 Şubat 1997′deki postmodern darbe öncesinde ATV ve Kanal D’de yayınlanarak büyük yankı uyandıran ve Fethullah Gülen’in Cumhuriyet ve laiklik karşıtı olmakla suçlanmasına yol açan kasetleri çalan ekipte yer aldığı için Samanyolu TV’den kovuluduğu da iddia edilmektedir. Gülen bu görüntüler üzerine hakında dava açıldığı için ABD’ye gitmek zorunda kalmıştı. Tuncay Güney ise kaset sızdırma iddiasını reddetmektedir.Güney’in, Gülen’e yakın kimselerle ilişkisine dair bir bilgi, sahtecilik ve dolandırıcılık suçlamasıyla gözaltına alındığı 2001′de, İstanbul Organize Suçlar Şubesi Müdürlüğünce alınan ifadesinde şu sözlerle geçiyor: O sırada Gülen cemaati içinde edindiğim bilgileri, periyodik olarak Mehmet Eymür’ün adamları benden alırdı. Güney de sorgunun işkence altında yapıldığını savunarak bu ifadesini yalanlamaktadır.

İran derin devleti
Ergenekon davası sanığı Ümit Oğuztan, Güney’in İran Konsolosluğu’nun siyasi işler müsteşarı olan Muhsin Karger ile tanışıp dostluk kurduğunu ve doğrudan Eymür’e bilgi ve fotoğraflar aktardığını, Muhsin Karger’in de İran’ın gladyosu olarak bilinen MOD örgütü mensubu olduğunu kendisine anlattığını ifade etmiştir. Güney, Bedir Acar’a verdiği röportajda gazetecilik yıllarında İran konsolosuyla travesti kulübünde buluştuklarını bunun nedenin de o dönemlerde takip edildiği ve istihbarat birimleri oraya giremeyeceği için bu tip yerleri seçtiğin söylemiştir. Sabah gazetesinin MİT’in Tuncay Güney İpek adına düzenlenmiş belgeleri açıkladığı haberinde de Güney’in bir dönem MİT’in İran Masasında çalıştığı savunmuştu.

Güney’in yakın ilişkide olduğu ve Türk basınında Cellat diye anılan Muhsin Karger Azad’ın, Uğur Mumcu ve Jak Kamhi suikastlarına karıştığı iddiası mahkeme kayıtlarına geçmiştir.

MOSSAD
2007 yılında Muhammed El Attar isminde Mısırlı bir genç, Mısır’da, İsrail için casusluk yaptığı suçlamasıyla tutuklandı. Ardından Kanada’da yaşayan Daniel Levi, Kemal Kosba, Tuncay Bubay adında üç kişi El Attar ile bağlantılı olarak aynı casusluk olayıyla gündeme geldi. Mısır Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir kişi ile, Mısır’daki etkin bir Batılı elçiliğin güvenlik sorumlusu olan iki yetkili tarafından doğrulanan bilgilere göre, bu üç ismin de Güney’e ait olması “%99,9 olasılık.” Güney’in bir dönem Toronto’da aynı evi paylaştığı bir kişi de, El Attar ile farklı bir isim altında Güney’in arkadaşı olarak tanıştığını doğrulamıştır. Son ikisinin hem Türkiye hem İsrail pasaportu taşıdığı düşünülen Daniel Levi, Kemal Kosba ve Tuncay Bubay El Attar davasında gıyabında 15′er yıl hapis cezası aldılar. Türkiye’deki kayıtlara göre Güney’in 10 farklı kimlik kullandığı görünüyor. Bunlar; Tuncay Güney, Tuncay İpek, Tuncay Güney İpek, Tuncay Bubey, Tolga İpek, Daniel Güney, Daniel Levi, Kemal Kosbağ, Alparslan Evrenos ve Alpaslan Evrenos.

Mısır’ın önemli yayın organlarından El Ahram’a yansıyan bilgilere göre, İslam dünyasına bilim adamı yetiştiren Kahire’deki El Ezher Üniversitesi’nde pozitif bilimler okuyan El Attar, dördüncü sınıfta okulu bırakıp 2001 yılının Ağustos ayında turist vizesiyle Türkiye’ye gelmiştir. El Attar ifadesine göre, Türkiye’ye geldikten sonra bir Iraklı’yla tanıştığını ve bu kişinin, kendisine çalışma izni, ikâmet ve iş bulma gibi konularda yardım edeceğini söyleyerek İsrail büyükelçiliğine götürülmüştür. El Attar, Janet isminde bir İsrailli kızla tanıştırıldı. Kız kısa bir sohbetin ardından onu “Daniel Levi” adında bir kişiyle baş başa bıraktı. Levi, El Attar’a “Nil’den Fırat’a kadar uzanacak İsrail devletini kurmak üzere yardımına ihtiyaç olduğunu, İsrail’in değişik milletlerden Araplar’a ulaşmasını sağlarsa hayallerini daha kolay gerçekleştireceğini” söyledi. Levi, El Attar’dan, MOSSAD ajanı olmaya uygun olup olmadıklarını öğrenmek için izlediği kişilerin fotoğraflarını çekmesini ve mali durumlarıyla ilgili bilgi toplamasını, Suriyeli, Ürdünlü, Mısırlı, Iraklı, Libyalı ve Lübnanlı Araplarla yakınlaşmasını istemiştir. El Attar’ın da bu ülkelerden insanların bir araya geldikleri yerlere sık sık giderek bu talimatı yerine getirdiği ifadelerden anlaşılıyor. Mısır medyasına göre de Mısır istihbaratı şüphe duydukları El Attar’ı Türkiye’de takip etmeye başladı. El Attar 1 Ocak 2007′de Kahire Havalimanında yakalandıktan bir ay sonra, Mısır DGM Savcısı Hişam Bedevi, onun dışında Daniel Levi, Kemal Kosba ve Tuncay Bubay’ı da İsrail adına casusluk yapmakla suçladı. Mısır Devlet Haber Ajansı’ndan alınan bilgilere göre Kosba ve Bubay, Türkiye vatandaşı idi. Savcı Hişam Bedevi’nin iddiasına göre Daniel Levi, El Attar’ı MOSSAD casusu yapmış, önce Türkiye’de, daha sonra da Kanada’da yaşayan Mısırlı ve diğer Araplar hakkında bilgi toplamıştı.

Medya kariyeri
1980’lerin sonunda Pertevniyal Lisesi’nde öğrenciyken matematik öğretmeni kendisini Sabah gazetesinden Tevfik Yener’e gönderdi. Yener’in yardımıyla ofisboy olarak işe başlayan Güney bir süre sonra Sabah gazetesinin eklerinde çalışmaya başladı.Ancak Yener’in Amerika’ya gitmesinden sonra işten çıkarıldı. Tevfik Yener’in Amerika’dan döndükten sonra Milliyet gazetesi için magazin dergisi hazırlamaya başlaması üzerine, bu derginin teknik bölümündede grafiker olarak çalışmaya başladı. Ancak Yener, Amerika’ya gidince tekrar işsiz kaldı. 1991 yılında Samanyolu televizyonunda Gündemdekiler adlı bir programı yapmaya başladı.
Zaman gazetesinin Cağaloğlu ilan bürosu müdürü aracılığıyla Samanyolu TV’nin yapım şirketi Işık Prodüksiyon’da işe giren Güney 1994 yılı içerisinde altı ay boyunca Doruktakiler isimli bir program daha hazırladı. STV’deki bu programına siyasetçi, akademisyen, asker pek çok ünlüyü konuk etti. Güney bir kaç yıl sonra STV’den de ayrıldı.

STV’den sonra Tercüman gazetesinde ardından da HBB televizyonunda çalışmaya başladı. Güney, burada Behiç Kılıç ve Selahattin Sadıkoğlu ile tanıştı ve onlarla beraber Akşam gazetesine geçti. Susurluk Skandalı’nın gündmde olduğu bu dönemde Abdullah Çatlı ve İbrahim Şahin’in bir düğünde çekilen fotoğrafını Kanal D’ye satmıştır.
Akşam gazetesinin o dönemki genel yayın yönetmeni Behiç Kılıç Tuncay Güney’in gazetenin muhabiri değil muhbiri olduğunu olduğunu söylemektedir. Kılıç, o dönemde JİTEM’in yoğun olarak kullandığı, böyle elemanları olduğunu ve sipariş ettikleri bilgileri zaman zaman onun imzasıyla yayımladıklarını açıkladı.Kılıç; Güney’in Amerikalıların İskenderun üzerinden Irak’ın kuzeyine silah sevkıyatı yaptığına dair hazırladığı kapsamlı bir habere İstanbul’daki Amerikan Konsolosluğu’nun tepki göstermesinden sonra ABD’nin Türkiye büyükelçiliği görevinde de bulunacak olan Robert Pearson’ı gazeteye getirdiğini ve kendilerinin bu ilişkiye çok şaşırdıklarını söylemiştir.

Güney, 1996′da Akşam’dan da ayrıldı. 1998 Ocak ayından itibaren yayın hayatına yeni başlayan Turgut Büyükdağ’ın sahibi olduğu ve Ergenekon davasında yargılanan tutuklu sanıklardan Ümit Oğuztan’ın genel yayın yönetmenlğini yaptığı haftalık Yeni Strateji dergisinin haber koordinatörlüğü görevine başladı. Bu sıralarda, Güney’in sahte kimlik ve diploma hazırlamak gibi işlere adının karıştığına dair iddialar da bulunuyor. Ancak Tuncay Güney bu iddiaları reddetmektedir.

Kişisel yaşamı
25 Ağustos 1972′de Çorum’un Kargı ilçesine bağlı Gölet köyü’nde dünyaya geldi. Beşiktaş’taki Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu’nda teknisyen olarak çalışan Ali Güney ve ev hanımı Ayşe Güney’in üçüncü çocuğu olan Tuncay Güney bir yaşını doldurmadan ailesiyle Çorum’un Kargı ilçesinden İstanbul’daki, Gültepe semtinin Harmantepe mahallesine yerleşti.1984 yılında aynı köyden Mithat Ulusoy isimli bir tanıdıkları sayesinde Ayazağa’daki yatılı bir Kuran kursuna yazıldı. Bu dönem Kuran kursuyla beraber Ayazağa Ortaokulu’na da devam etti. Tuncay Güney, Kuran kursuna gönderilmesi ile ilgili olarak ailesinin Mısır’dan Türkiye’ye göçederek Kargı’ya yerleşen Yahudi kökenli, Sabetaycı bir aile olduğunu ve Sabetayistlerin çocuklarını bu kursa gönderdiklerini söylemektedir. Annesi Ayşe Güney ise oğlunun Yahudi olduğu yönündeki sözlerinin sorulması üzerine “Oğlum Yahudiyiz diyorsa Yahudiyiz. Yahudi olmak suç mu? Günah mı? Ben onu hak yolunda yetiştirdim. Ona Zebur’u, Tevrat’ı, İncil’i ve Kuran’ı da okuttum.” diye cevap vermektedir.

Orta ikinci sınıfta okurken, Refah Partisi’nin eski Kağıthane Belediye Başkanı Arif Calban ile İstanbul Çeliktepe’de bir düğme atölyesinde tanışmıştur. Tuncay Güney’i delikanlılık çağından tanıdığını söyleyen Calban, onu “iyi, zeki, fırtına gibi bir çocuk” olarak tanımlıyor.

Medyada yer alan bilgilere göre Güney 1986′da Pertevniyal Lisesi’nde öğrenci ve lise 1. sınıftan terk. Ancak lisenin müdürü Aziz Yeniyol, böyle bir öğrencileri olmadığını belirtiyor. Güney ise ısrarla Pertevniyal’den çok Bedrettin Dalan’ın İstek Vakfı’na ait Tarabya Kemal Atatürk Lisesi’ne gidip geldiğini belirtmektedir.

1990′lı yıllarda çeşitli medya kuruluşlarında çalıştıktan sonra 5 Mayıs 1997’de askere alındı. Kars Ardahan 9. Tabur Usta Birliği’ndeki GATA’dan aldığı bir psikiyatri raporu ile eşcinsel olduğu gerekçesiyle askerlikten muaf tutuldu. Güney’in eşcinsel raporu aldığı belirtilse de, Güney bunu reddetmekte ama Pek çok eşcinselin askerlikten men raporu almasına yardımcı olduğunu kabul etmektedir. Güney’in askerlik yaptığı dönemdeki şu an emekli olan tugay komutanının oğlu Ergenekon davasının tutuklu sanıkları arasında.

Askerden döndükten sonra ablası Keziban’ın eşi Adem Taşdemir’in kardeşi olan Rabia ile evlendi. Evlilikleri iki yıl sürdü. Rabia Taşdemir dışında Güney’in 28 Eylül 1993’de Nuray Güney ile evlendiği ve bir yıl sonra boşandığı biliniyor. Güney’in eski eşi, karı koca olmadıklarını, bu nedenle de çocuklarının bulunmadığını ve hiç bir araya gelmediklerini belirtmektedir. Nuray Güney 1994’te verdiği boşanma dilekçesinde de, “eşinin kendisinden sürekli para kopardığını” öne sürdü.

ABD ve Kanada’daki yaşamı
Güney’in ABD’deki yaşamına dair çok az şey biliniyor. Pasaportunda, Amerika’dan 4 Şubat 1999’da 10 yıllık turist vizesi aldığı gözüküyor. ABD’deki ilk günlerinde büyük zorluklar çeken Güney, günde 16 saat bir benzin istasyonunda çalışıyordu. Ancak o dönemde, kimi aracılar sayesinde Howard Williams isimli bir evanjeliste ulaştı. Güney’e ABD’de bulunduğu süre içinde ve sonrasında da en çok yardımcı olan kişiyse Mardin Dargeçit doğumlu bir evanjelist olan Yakup Can. Güney, Yakup Can ile Howard Williams aracılığı ile tanışmıştır. Yakup Can, Güney’i ilk kez gördüğünde çok kötü durumda olduğunu söylemektedir. Can, uzun bir süre Güney’in çalıştığı benzin istasyonundaki tek izin günü olan perşembeleri, saat 12-20 arası Eski Ahit üzerine çalıştıklarını ve Güney’in 2004 yılında din değiştirmeye karar vererek vaftiz olduğunu belirtiyor.

Güney, daha sonra Kanada’ya geçmiş ve burada Yahudi olmuştur. Ancak, Güney’in gerçekten Yahudi olduğu konusunda ciddi kuşkular var. Çünkü; ne Tuncay Güney, ne de rabbi olarak çalıştığını söylediği Jacob House (İbranice: B’nai Yakov) adlı kuruluş, Toronto’daki Yahudi Cemaatleri Federasyonu’na veya Toronto Rabbiler Komitesi’ne kayıtlı görünüyor. Jacob House ABD’de ve Kanada’da pek çok örneğine rastlanan, insanlara dil eğitimi verilen, spor, kültürel faaliyetler vs. yapılan bir tür sosyal merkez Güney’i tanıyan pek çok kişi, çalıştığı sinagog görünümündeki bu oluşumu, onu Kanada’da çalışıyor gösterebilmek için Yahudi avukatı tarafında kurulduğunu ve Yahudi kimliğinin Güney’in Ergenekon soruşturmasıyla korkarak sırtını güçlü bir yere dayamak istemesinden kaynaklandığı iddia etmektedir. Güney’i 2004′te Kanada’da tanıyan bir grup Türk, kendisinin daha çok koyu Hıristiyanlar ile birlikte olduğunu belirtmektedir. Güney, 2005′te Kanada’daki tüm Türk derneklerinin çatı kuruluşu Kanada Türk Dernekleri Federasyonu’nun yürütme kurulu seçimlerine katılıyor. Güney’in bu federasyonda başlarda istekli çalışması ve yoğun çabasıyla sempati topladığı, Türk toplumuna hizmet etme ve lobi konusunda çok istekli olduğu ancak zamanla sivri dili nedeniyle Türk cemaatinden tepki topluyor ve seçimlerden çekilmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

Life School of English
Güney, Toronto’da Tim Stevens’a ait olan Life School of English adlı bir İngilizce okulu için çalışmıştır. Okulda Kanada’da yaşayan yabancı öğrencilere yönelik faaliyetinin yanısıra İran, Irak ve Türkiye’den gelen mültecilere dil eğitimi veriliyor. Kanada Hükümeti’nin mülteciler için ayırdığı fonlardan yararlanan okulun 2007 yılında Ağustos’tan Ekim’e kadar kaldığı Calvary Kilisesi’nin müdürü, Güney’in okul kiliseye taşınırken duvarları boyadığını ve Güney’in Stevens’a daha çok bu işlerde yardım ettiğini söylemiştir.

Tuncay Güney, hâlen Kanada’nın Toronto şehrinde yaşamını sürdürmektedir.

İlgili kitaplar
Faruk Arslan, “Kara Kutu Ergenekon’un Karanlık İsmi Tuncay Güney”, Karakutu Yayınları, 2008

Not: İnternetten alıntıdır.
Sude isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sude Kullanıcısına bu mesajı için teşekkür eden üyeler:
Cevapla

Tags
biyografisi, guney, hayati, tuncay, tuncay güney, tuncay güney biyografi, tuncay güney biyografisi, tuncay güney hakkında, tuncay güney hakkında bilgi, tuncay güney hakkında genel bilgi, tuncay güney hayatı, tuncay güney kim, tuncay güney kimdir, tuncay güney özgeçmişi, tuncay güney yaşamı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Can Güney Biyografisi-Can Güney Hayatı-Can Güney Yaşamı-Can Güney Kimdir? Akasya Türk Rock Müzigi Şarkıcılarının Hayatları ( Biyografileri ) 1 17.01.19 10:15
Tuncay Gürel Biyografisi - Tuncay Gürel Kimdir - Tuncay Gürel Hayatı - Tuncay Gürel Y Kartal Türk Sinema Sanatçılarının Hayatı ( Biyografileri ) 1 26.10.14 16:35
Didem Tuncay Biyografisi - Didem Tuncay Kimdir - Didem Tuncay Hayatı - Didem Tuncay Kartal Diger Ünlülerin Biyografileri 0 01.02.13 19:23
Tuncay Uluğ Biyografisi,Tuncay Uluğ Hayatı,Tuncay Uluğ Yaşamı,Tuncay Uluğ Kimdir? İpek Diger Ünlülerin Biyografileri 0 26.06.09 16:12
Flaş!! İşte Tuncay Güney'in şok ifadesi!Ergenekon'un kapısını aralayan sözler... Güllü Güncel Haberler Aktuel 0 15.01.09 16:55


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:13 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2