tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Biyografiler > Diger Ünlülerin Biyografileri
amp;markreadhash=guest" rel="nofollow">Bütün Forumları okunmuş kabul etrel="nofollow">Bütün Forumları okunmuş kabul et
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Arama Bugünki Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et

Diger Ünlülerin Biyografileri Gazetecilerin biyografisi,Radyocuların biyografisi,Bestecilerin biyografisi,İllizyonistlerin biyografisi,Televizyoncuların biyografisi,Akademisyenlerin biyografisi,Tarihteki önemli kişiliklerin biyografisi.Mankenlerin biyografisi,Modellerin biyografisi,Dizi oyuncularının biyografisi,Kategorisi olmayan biyografiler...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Ulubatlı Hasan Yaşamı,Ulubatlı Hasan Hayatı,Ulubatlı Hasan Biyografisi,Ulubatlı Hasan
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
2044

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 08.07.09, 16:04   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
İpek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2008
Nerden: Mersin
Mesajlar: 1.271
Konular: 1076
Puan Grafiği
Rep Puanı:3790
Rep Gücü:0
RD:İpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 71
210 Mesajına 272 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon1c Ulubatlı Hasan Yaşamı,Ulubatlı Hasan Hayatı,Ulubatlı Hasan Biyografisi,Ulubatlı Hasan

Ulubatlı Hasan Yaşamı,Ulubatlı Hasan Hayatı,Ulubatlı Hasan Biyografisi,Ulubatlı Hasan Kimdir?

Ulubatlı Hasan, İstanbul surları üzerinde ilk Türk sancağını dikerken şehit düşen yiğit askerdir. 1428 yılında Bursa’nın Ulubat köyünde doğdu. Fatih Sultan Mehmet’in kumandasında Ordu-yı Hümayun’a asker olarak İstanbul kuşatmasına katıldı. 1453 yılındaki büyük taarruz sırasında İstanbul surları üzerine ilk Türk sancağını dikerken şehit düştü. Fethin bayraklaşmış bir kahramanı olarak adı beş yüz yıldan beri gönüllerde yaşar. Ulubat’ta adına dikilmiş bir anıt vardır.

İstanbul tam 53 günden beri muhasara altındaydı. 23 yaşındaki genç padişah ve dâhi kumandan II. Mehmet Han, bu süre içinde gösterdiği akıl almaz askerlik mucizeleriyle Bizanslıları şaşkına çevirmişti. Koca Bizans İmparatorluğu çatırdıyordu. Son günlerini yaşıyordu. Artık belliydi bu.

28 Mayısı 29 Mayısa bağlayan gecenin sabahına doğru, mehter “gülbanklar” vurmaya koyulmuş ve Bizans surlarının karşısındaki ordugâhta hummalı bir faaliyet başlamıştı. Ulu Hâkan, hücum emrini vermişti. O akşamki tarihî nutku bütün askerin kulaklarında çınlıyordu:

– Ey benim paşalarım, ağalarım, beylerim! Bu şehr-i Konstantiniye cenginde silâh arkadaşlarım, yiğitlerim! Sizleri buraya, kararlaştırdığım umumî taarruzda şimdiye kadar gösterdiğinizden daha büyük fedakârlık ve cesaret istemek için topladım. Cihanda ün salmış bir şehri zaptedeceksiniz. Şehr-i Konstantiniye’de mahalle mahalle, bu şehri zapteden kahramanlar olarak adınız şan ve şerefle anılacaktır...

Asker, Peygamberimizin, şüheda için en büyük cennet makamını müjdelediği zafere ve bu zaferin uğrunda şehitlik şerbeti içmeye susamıştı.

Beyaz atının üzerindeki genç kumandan, kılıcını çekmiş, davudî sesiyle âdeta gürlüyordu:

– Evlâtlarım, yiğitlerim, şahbazlarım, yürüyün... Zafer sizindir...

Asker, saflar halinde atılıyordu. 53 günden beri o mucize topların döve döve hamurlaştırdığı surların üzerine doğru yüklenen bir insan seli vardı. “Allah Allah” sesleri bir uğultu halinde semâyı kaplıyordu. On binlerce meşalenin sarı aydınlığı üstüne, henüz güneş doğmamıştı. Serdengeçtiler, surların, kalelerin üzerine yalın kılıç atılıyorlardı. Kalelerden, surlardan taş yağıyordu. Ok yağıyordu. Kızgın yağ ve alev alev yanan katran yağıyordu.

Sultan Mehmet Han, kahraman ordusuyla ve olanca ağırlığıyla yükleniyordu Bizans surlarının üzerine... Serdengeçtileri fedaîler, fedaîleri de başıbozuk askerler takip etmişti...

Tanyeri ağarırken sıra üçüncü safa gelmişti. Üçüncü hücum kolunu, ordunun en seçkin askerleri teşkil etmekteydi.

Bursa’nın Ulubat köyünden Hasan da vardı bu safın arasında. Ordunun bayraktarıydı. Bir elinde kılıcı, bir elinde sancağı şahlanmıştı... Ve kulaklarında Sultan Mehmet Han’ın bir akşam evvel irad ettiği büyük nutkun sözleri tane tane uğulduyordu:

– Surlar vakıa bir harabe haline gelmiştir amma, surlar üzerine atılacak yiğitler büyük bir tehlike ile karşılaşacaklardır. Maharetimiz ve cesaretimiz her şeyin üstündedir. Zafer rüzgârı bizden yana esecektir. Konstantiniye bizim olacaktır...

Bursa’nın Ulubat köyünden bayraktar Hasan da yaklaşmıştı surların üzerine. İri parmaklarıyla gönderini sımsıkı kavradığı şanlı bayrağı, elindeki o kutsal emaneti mutlaka surların üzerine dikmeyi aklına koymuştu Hasan. Hilâlli sancağın surların üzerinde dalgalandığı anda düşman için her şeyin bitmiş olacağına inanıyordu.

Bir fırsatını buldu Ulubatlı Hasan. Elindeki kılıcını savurarak sur harabeleri üzerine doğru atıldı. Birkaç yiğit de kendisini takip etmişlerdi. Hasan en önde idi. Bir yandan kılıcını sallıyor, bir yandan da hilâlli sancağı gözlerini diktiği burca doğru ulaştırmaya çalışıyordu.

Bu cehennem ateşinin ortasında, koç yiğitler yiğidi Hasan, Eğrikapı tarafındaki burcun üzerine çıkmayı başardı. Sancağı dikti o burcun üzerine. Fakat aynı anda mancınıkla atılan büyük bir taşın ağırlığı altında dizleri üstüne düşüverdi. Doğrulmaya çalıştı. Fakat aynı anda üstüne belki otuz, belki kırk ok birden yağdı. Oracıkta yere yığılıverdi.

Peçevî’nin ünlü tarihinde “Adem ejderhası” olarak vasıflandırdığı dev cüsseli yiğit Ulubatlı Hasan’ın diktiği sancak, o anda Bizans’ın tüm ümidini yitirivermişti. Türkün bayrağı ve yeniçerinin serpuşu artık surların üzerinde idi. Elli üç günlük direnişi kökünden tüketen an gelmişti. Öte yandan sancağın Bizans surları üzerinde dalgalandığını gören Türk askeri coşmuş ve bir ok gibi atılmıştı ileri.

Nihayet Hazret-i Peygamberimizin müjdelediği tarihî ve kutsal an gelip çatmıştı. 23 yaşındaki Sultan Mehmet Han secdeye gelerek Ulu Tanrıya şükretti. O andan itibaren genç hükümdar ve kumandan “Fâtih” unvanını da almış oluyordu...
İpek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
biyografisi, hasan, hayati, ulubatli, ulubatlı hasan, ulubatlı hasan biyografi, ulubatlı hasan biyografisi, ulubatlı hasan hakkında, ulubatlı hasan hakkında bilgi, ulubatlı hasan hayatı, ulubatlı hasan kim, ulubatlı hasan kimdir, ulubatlı hasan özgeçmişi, ulubatlı hasan yaşamı, yasami


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu Karacabey Bursa - Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu Pelince Anaokulu - İlköğretim 0 19.09.10 04:36
Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu Samandağı Hatay - Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu Pelince Anaokulu - İlköğretim 0 02.09.10 23:03
Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu Tuzla İstanbul - Tuzla Ulubatlı Hasan İlköğretimOkulu Pelince Anaokulu - İlköğretim 0 27.08.10 21:53
Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu Fatih İstanbul - Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu Pelince Anaokulu - İlköğretim 0 21.08.10 03:36
Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu Yüreğir Adana - Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu Pelince Anaokulu - İlköğretim 0 27.07.10 14:14


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:12 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2