tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > SAĞLIK > Genel Hastalıklar > İç Hastalıklar ( Dahiliye )
amp;markreadhash=guest" rel="nofollow">Bütün Forumları okunmuş kabul etrel="nofollow">Bütün Forumları okunmuş kabul et
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Arama Bugünki Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et

İç Hastalıklar ( Dahiliye ) İç hastalıklar ( Dahiliye ) tanısı ve tedavi yöntemleri...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Diyabet Belirtileri ve Çeşitleri Genel Bilgi
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
1017

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 03.07.08, 21:20   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Super Moderator
 
Eylül - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Nerden: Ankara
Mesajlar: 2.303
Konular: 931
Puan Grafiği
Rep Puanı:7806
Rep Gücü:20
RD:Eylül has a reputation beyond reputeEylül has a reputation beyond reputeEylül has a reputation beyond reputeEylül has a reputation beyond reputeEylül has a reputation beyond reputeEylül has a reputation beyond reputeEylül has a reputation beyond reputeEylül has a reputation beyond reputeEylül has a reputation beyond reputeEylül has a reputation beyond reputeEylül has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 542
199 Mesajına 659 Kere Teşekkür Edlidi
:
Arrow Diyabet Belirtileri ve Çeşitleri Genel Bilgi

Diyabet Belirtileri ve Çeşitşeri Genel Bilgi

Belirtiler;
İnatçı hiperglisemi neredeyse şeker hastalığı ile ilgili sizi uyarabilecek tüm belirtilere sebep olur.Bu belirtiler:
Sık sık idrara çıkma
Aşırı susama
Bulanık görme
Halsizlik,bitkinlik
Beklenmedik kilo kaybı
Acıkma hissidir.
Mide bulantısı
Kusma
Nefes kokusu
Erkeklerde empotans
Sık idrar yolu enfeksiyonu
Adetten kesilme
Kuru ve kaşıntılı deri
Yaraların geç iyileşmesi
Sık sık idrara çıkma (poliüri) hissi vardır.Çünkü kan şekeri yükseldiğinde böbrekler ememedikleri fazla şekeri atmak için çalışırlar.Genellikle kan glukozu 180 mg a ulaştığında idrarda glukoz atılmaya başlar (glikozüri). Uzun zamandır şeker hastası olanlarda bu seviye çok daha fazla yükselmeden idrarda glukoz çıkmayabilir.

İdrarla atılan şeker beraberinde suyun da atılımını sağlar.Böylece oluşan sıvı kaybı ile aşırı susama (polidipsi) hissi oluşur.Bu belirti çoğu zaman hastalar tarafından sadece ağız kuruluğu olarak hissedilir.

Bulanık görmede bu susuzluk periodları esnasında gözdeki glukoz ve su seviyelerindeki değişikliğe bağlıdır.

Hücreler yakıt maddeleri olan glukozu yeterince alamadıkları için halsizlik ve bitkinlik oluşur. Bu kayıp yakıtı yerine koyabilmek için vücutta biriken yağlar yakılmaya başlar ve kilo kaybı ile birlikte aşırı acıkma hissi oluşur.Yağ hücreleri bozularak ketonlara dönüşür ve bu ketonlar idrarla atılır. (ketonüri)Kan şekeri yükselince deri enfeksiyonlarında artış olur.Şeker bakterilerin üremesi için uygun ortam oluşturur.

Yüksek glukoz düzeyleri sinir harabiyetine sebep olarak geceleri ayak ağrıları ve kramplara sebep olabilir.

İnatçı hiperglisemi uzun vadede kalp-damar hastalıkları, böbrek hastalıkları ve görme bozuklukları gibi diabet komplikasyonlarına da sebep olabilir.

Diabetin farklı tipleri mevcuttur.Ancak en sık görülen üç tipi:

Tip 1 diabet: Tüm diabetlilerin % 5-10 unu oluşturan tip 1 diabet Genellikle insüline bağımlı diabetes mellitus veya juvenil diabetes mellitus olarak adlandırılır. Tip 1 diabetin bir otoimmün hastalık olduğu artık bilinmektedir.Vücudumuzu enfeksiyonlara karşı koruyan mekanizmamız (immun sistem= Bağışıklık sistemi) vücudun kendisine yönelerek pankreastaki insülin üreten beta hücrelerini yok eder.Vücutları hiç insulin üretmez. Type 1 diabet genellikle çocukluk çağlarında oluşur ancak daha geç yaşlarda ortaya çıkar.Genellikle 40 yaşın altındadırlar ve ince yapılıdırlar.İnsülin enjeksiyonu gerekir.Her iki cinste görülme oranı eşittir.Beyaz ırkta daha çok görülür.

Tip 2 diabet: 20 yaş üstündeki tüm diabetlilerin %90-95 ini oluşturan Tip 2 diabet insüline bağımlı olmayan diabet veya adult diabetes mellitüs olarak adlandırılır. Tip 2 diabette pankreas bir miktar insülin üretir ancak glukozun hücre içine alınması için yetersizdir.Genellikle 40 yaşın üstünde ve şişman yapılıdırlar.Genellikle uygun diyet ve egzersizle diabet kontrol altına alınabilir. Ancak medikal tedavi ve insülin enjeksiyonu da gerekebilir.
Gestasyonal diabet: Gebelik esnasında gelişen ve gebelik diabeti olarak adlandırılan hastalık.Genellikle hamilelikten sonra kaybolur.Hastaların yarısından çoğunda ise Tip 2 diabet olarak devam eder.

Diabetten korunmak için birkaç küçük öneri:

Sağlıklı vücut ağırlığınızı koruyun: Araştırmacılara göre Tip 2 diabetlilerin % 80-90 ı şişman kişilerdir.
Diyetinize özen gösterin.Toplam kalorinize özen gösteren bir diyet riski azaltmakta ne yediğinize dikkat etmenizden daha önemlidir.Ancak sature yağlar ve şeker açısından fakir, karbonhidrat ve lifli gıdaca zengin diyet genellikle yardımcı olur.
Egzersiz – Egzersiz insülin direncini azaltır ve yüksek kan şekerine karşı vücut toleransını arttırır.
Tip 2 diabet için diğer risk faktörler yaş ve kalıtımdır.Hastalık genellikle 40 yaşın üzerinde görülür.55 yaşın üzerinde ise görülme sıklığı daha çok artmaktadır.Eğer ailede şeker hastalığı öyküsü varsa risk artmaktadır



Kan şekeri düzeyleri kontrol altında tutulursa uzun vadede gelişebilecek komplikasyonlar engellenebilir.

Göz Hastalıkları : Tip 1 diabetlilerin hemen hepsinde, Tip 2 diabetlilerin ise yaklaşık % 60 ında 20 yıllık hastalıktan sonra diabetik retinopati gelişir.Diabetlilerde aynı zamanda katarakt, makula zararları ve glokom da görülebilir. Diabetlilerde kör olma riski diabetli olmayanlardan 4 kez daha fazladır.
Böbrek Hastalıkları : Diabet hastalarında böbrek bozukluklarının gelişme oranı normal kişilere oranla 20 kat fazladır.Genellikle iyi kontrol edilmiş Tip 1 ve Tip 2 diabet hastalarının yaklaşık % 20-30 unda 15 yıl içinde böbrek hastalığı gelişir. Böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilir ve diyaliz veya böbrek transplantasyonu gerektirebilir.
Sinir Hasarı (Nöropati): Diabet hastalarının yaklaşık % 30-40 ında özellikle ayaklarda ağrı ve kramplarla syreden sinir hasarları oluşur.
Kalp Damar Hastalıkları : Kan şeker düzeylerindeki kronik yükseklik ateroskleroz, yüksek kan basıncı, kalp krizi ve çarpıntılara eşlik edebilir.Kandaki trigliserid seviyesinin yükselmesi ve faydalı kolesterol(HDL) seviyesinin düşmesi ile birlikte seyredebilir. Diabetli hastalarda çarpıntı görülme sıklığı 5 kez, koroner arter hastalığı görülme sıklığı ise 4 kez artmıştır.Sigara içimi kalp damar komplikasyonların gelişme riskini dramatik olarak arttırmaktadır.
Enfeksiyonlar : Yüksek kan şekeri düzeyleri bağışıklık sistemini zayıflatarak enfeksiyon görülme olasılığını arttırır.Ağız, dişetleri, akciğerler, deri, ayaklar, mesane ve genital bölge enfeksiyonların en sık görüldüğü bölgelerdir.
Diabette kan şekerini kontrol altında tutmak uzun vadeli komplıikasyonları önlemek için en önemli şeydir.

Tip 1 Diabet'te insülin kullanılır.1921 de insülin keşedilmeden önce Tip 1 diabetli hastalar genellikle 1-2 yıl içerisinde ölürlerdi. Ancak günümüzde insan insülinine neredeyse eşdeğer olan birçok kimyasal insülin in piyasaya verilmesi ile kan şekeri kontrol altında tutulabilmektedir.İnsülin tedavisi ile kan şeker düzeyleri mümkün olduğunca kontrol altına alınır ve bunu yaparken de tehlikeli hipoglisemi oluşmasının önüne geçilmeye çalışılır.Bunun için her hastada doz ve kullanılacak insülin'in tipi Doktor tarafından ayrı ayrı belirlenmelidir.

Etki sürelerine göre 3 tip insülin vardır:

Kısa etki süreli insülinler: Etkisi çabuk başlar ve kısa sürer.Etkisi subkutan enjeksiyonlarda 30-60 dk'da başlar, 2-4 saatte maksimum seviyeye ulaşır, 8 saat sürer.Acil durumlarda kullanılan tek insülindir.
Orta etki süreli insülinler:
Uzun etki süreli İnsülinler:Orta ve uzun etki süreli insülinler subkutan enjeksiyonlarda etkisini 1-2 saat içinde gösterir, 4-12 saatte maksimum seviyeye ulaşır ve 16-35 saat sürer.
Tip 2 Diabet'te kilo alımının sınırlandırılması, diyet, egzersiz ve ilaç kullanımı seçenekleri arasında uygun kombinasyonlar kullanılarak kan şekeri kontrol altında tutulabilir.

Tip 2 Diabet tedavisinde kullanılan ilaçlar:

Sulfonilüre grubu ilaçlar.Bu ilaçlar pankreası uyararak daha fazla insülin üretimini ve açığa çıkmasını sağlarlar.Bu da kan şekeri düzeylerini kontrol altında tutar.Bu ilaçların etkili olabilmesi için pankreasta etkin beta hücrelerinin olması gerekmektedir.Hemen hepsi yemekten 4 saat sonra hipoglisemiye neden olabilir ancak bu seyrek görülen bir durumdur.Kullanılacak sulfonilüre'nin seçimi hastanın yaşına ve böbrek işlevlerinin durumuna bağlıdır.Yaşlı hastalarda klorpropamid ve glibenklamid gibi uzun etkili sulfonilüreler yerine gliklazid yada tolbutamid gibi kısa etkililer kullanılırsa hipoglisemi gelişme riski azaltılmış olur.Kilo alımını sınırlandırılması ile kan şekeri kontrol altına alınamayan hastalarda kullanılmalıdır.Çünkü bu grup ilaçlar kilo alımını kolaylaştırıcı etkiye sahiptirler.Şişman hastalarda ise kullanılmamalıdır.(Bu hastalarda metformin kullanılması önerilir.) Klorpropamid, Glibenklamid, Glibornurid, Gliklazid, Glimepirid, Glipizid, Glikidon, etken maddesi içeren ilaçlar Sulfonilüre grubu ilaçlardır.
Biguanidler (Metformin) Karaciğerde depolanan glikozun salınımını azaltır. Aminoasit ve yağlardan glikoz üretimini azaltır ve glikozun vücutta kullanımını arttırır.Etkili olabilmesi için pankreasta Langerhans adacık hücrelerinin az da olsa etkin olması gerekmektedir.Sıkı diyet ve sulfonilüre ler etkili olamazsa kullanılmalıdır.Ancak şişman hastalarda ilk ilaç olarak kullanılabilir. Hipoglisemi oluşturma tehlikesi yoktur.Böbrek bozukluğu olanlarda laktik asidoza sebep olabileceğinden kullanılmamalıdır.Piyasada ki tek formu Metformin etken maddeli ilaçlardır.
Akarboz: Bu grup ilaçlar barsaklardan nişasta ve sukroz sindirimini ve emilimini yavaşlatarak kan şekerini düşürürler. Sulfonilüre veya Biguanid grubu ilaçların tek başına etkili olmadığı durumlarda tedaviye eklenirler.
Bu tedavilere rağmen kan şekeri düzeyleri kontrol altında tutulamayan bazı Tip 2 Diabetlilerde insülin enjeksiyonları gerekebilir.

Diyabet Önerileri

Diyet, alkol kullanımı, aktivite seviyesi, stres, hastalıklar ilaçlar ve hormon düzeylerindeki değişiklikler gibi bir çok faktör kan şekeri düzeylerini etkiler.Fakat düzey kendikendine sıkı sık yapılacak kan şekeri testleri ile izlenebilir.Böylece kan şekeri seviyelerindeki değişikliklere göre tedavi ayarlanabilir.

Bazı öneriler:

Beslenme: Diabetli hastalarda kan şekerinin normal düzeylerde tutulabilmesi için beslenme çok önemli rol oynamaktadır. Önemli olan az yenmesi değil ihtiyacı karşılayacak yiyeceklerin yenmesidir.Yiyecekler 4 esas gruba ayrılır:*Sebze ve meyveler(portakal, elma, muz, havuç,ıspanak), *hububatlar,tahıllar ve ekmek (buğday, pirinç, arpa, yulaf) ,* mandıra ürünleri (süt, krema, yoğurt) *etler, kümes hayvanları,balık,yumurta vs. Bu 4 esas grubun herbirinden hergün yenmesi önemlidir. Böylece vücüdun ihtiyaç duyduğu bütün besinler alınmış olur. Yiyeceklerdeki esas besinler: karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitamin ve minerallerdir.Karbonhidratlar vücuda enerji verir. Diabetlilerde en uygun seçim fasulye, bezelye, mercimek, tahıllar, hububatlar, sebze ve meyvelerdir.Proteinler arasında ise en uygun seçim hafif etler ve az yağlı mandıra ürünleridir. Lifli gıdalar kan şekeri ve yağ düzeylerini düşürmek için en sağlıklı besinlerdendir.Fazla yağlı yiyecekler diabet hastalarında çok zararlı olabilirler.Tuzu kısıtlamak ta önemlidir.

Egzersiz: Düzenli yapılan egzersizlerle vücuttaki fazla şeker yakılır ve kan şekeri düzeyleri düşer.Doktorun önerdiği egzersiz şeklinin seçilmesi ve egzersizlerden sonra kan şekeri düzeylerinin ölçülmesi faydalıdır.Fazla enerji gerektiren egzersiz türlerinin kan şekerini aşırı düşürebileceği unutulmamalıdır.

Stres ve Hastalıklar: Psikoljik stres veya soğuk algınlığı, grip, bakteriel enfeksiyonlarla oluşan fizyolojik stres insülinin gerektiği gibi işlevini sürdürmesini engelleyecek hormonların üretimine sebep olabilirler.Kalp krizi gibi bazı hastalıklar veya büyük travmalar kan şekeri düzeylerini yükseltebilirler.Stres ve hastalık durumlarında kanşekeri düzeylerinin sık sık kontrol edilmesi yararlı olacaktır. Pneumococcal pnömoniye ve gribe karşı aşılanmak riski azaltacaktır.

Alkol: Alkol karaciğerden glikozun serbest bırakılmasını engelleyerek kan şekeri düzeylerinde çok fazla düşmelere sebep olabilir.Alkol alınması gerekiyorsa ılımlı düzeyde alınmalı ve önceden mutlaka birşeyler yenmelidir.

--------------Tualimforum İmzam--------------



Eylül
Eylül isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
belirtileri, bilgi, cesitleri, diyabet, genel, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
At (Equus caballus)-Atlar Hakkında Genel Bilgi-At çeşitleri Fenci Memeliler 0 31.03.10 23:08
Guatrın Çeşitleri Nelerdir Guatrın Belirtileri Guatrın Tedavisi Fenci Kulak Burun Boğaz Hastalıkları 0 27.11.09 16:24
Kanserin Genel Belirtileri Nelerdir? Fenci İç Hastalıklar ( Dahiliye ) 0 23.11.09 22:19
Diyabet Hastalığ Genel Bilgi Eylül İç Hastalıklar ( Dahiliye ) 0 03.07.08 21:14
Depresyonun genel belirtileri nelerdir? Çiçek Psikiyatri Hastalıklar 0 02.07.08 04:21


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:11 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2