tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > EĞİTİM ve ÖĞRETİM > Dersler/Ödevler > İngilizce
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

İngilizce İngilizce dersi ödevleri,İngilizce ödevleri...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Adım Adım İngilizce
Konudaki Cevap Sayısı
36
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
9830

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 05.12.08, 03:15   #31 (permalink)
Kullanıcı Profili
S.Moderators
 
SERDEM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910
Puan Grafiği
Rep Puanı:11076
Rep Gücü:20
RD:SERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 47
464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon1c Koşullu Cümleler

Koşullu Cümleler

Türkçede “eğer…. ise ” sözcükleri ile kullandığımız koşul cümlelerine “if clauses” denir . Teknik olarak, if cümleleri zarf kipidir = subjunctive mood.
Bu cümlelerin bir adı koşullu cümlelerdir. = Conditional Clauses. Bundan kastedilen, bir olayın ortaya çıkması, bir hareketin yapılabilmesi, bir halin meydana gelebilmesi için bir koşulun gerekliliğidir.

Koşullu cümlelerdeki koşul, bir şeyin olabilmesi, yapılabilmesi için başka bir hareket veya halin gerçekleşmesi zorunluluktur. Koşullu cümleler neden bildirilen cümleciklerle ilgilidir. Gerçek olabilecek veya olmayacak bir olayın sonucunu anlatırlar. Şartlı cümlelerin hepsi, iki bölümden oluşur.

a) if ile başlayan cümle ki diğer cümlede anlatılanın ortaya çıkması için gerekli olan koşulu belirler; koşul cümlesidir.

b) if ile başlayan cümledeki koşulun yerine gelmesi veya getirilmesi halinde yapılacak hareketi veya yaşanacak hali ifade eder. Diğer bir deyimle, sonucu anlatır. Bu nedenle, ana cümle veya sonuç cümlesi ( main clause = result clause) olarak adlandırılır.

Bu cümlelerin bazen birisi, bazen öbürü önce yazılır veya sonra yazılır. Her iki halde de anlam aynıdır, değişmez. Ancak, if içeren cümleyle başlarsak, bu cümleden sonra virgül koymamız gerekir.

İngilizce’de if = eğer, şayet ile esasen 3 çeşit fikir beyan edilebilir. Bunların arasında 1. ve 3. tür if cümleleri çok daha önemlidir.

1- Birinci koşullu cümleler = The first conditional : gerçek olasılık

Cümle yapısı şöyle oluşturulur.

İf …..(simple past = geniş zaman) + will + fiilin kök hali

Eğer belirli bir koşul yerine getirilirse veya gelirse, bir şey yapılacaktır veya olacaktır. Bu arada sözkonusu hareketin yapılması veya halin yaşanması mümkündür, ihtimal dahilindedir, olanaksızlık sözkonusu değildir.

Örnekler:

She will come if you invite her. =
Davet edersen o gelecektir.

We’ll all get wet if it rains. =
Eğer yağmur yağarsa hepimiz ıslanacağız.

I’ll help you if I can. =
Elimden gelirse sana(size) yardım edeceğim.

If he comes he’ll see you. =
Şayet gelirse seni görecektir.

You will hurt yourself if you are not carefull. =
Dikkat etmezsen kendini yaralayacaksın.
Will you come to me if I need you? = Sana ihtiyacım olursa, gelecekmisin?

We are going to play football if it stops raining. =
Eğer yağmur durursa futbol oynayacağız.

İf you deserve it I’ll give it to you. =
Eğer hak edersen, onu sana vereceğim.

I shall see you if I have time. =
Vaktim olursa seni göreceğim.

You will get into trouble if you go on like this. =
Böyle gidersen başın belaya girecek.

If she can play the violen I will play the piano. =
O viyol çalabilirse ben piyano çalacağım.

Gördüğünüz gibi;

-ana cümleler(main clause) hep gelecek zaman- simple future tense kipinde,
- if(eğer) cümleler = yancümle ise; simple present tense –basit şimdiki zaman kipindedir.

Birinci tür koşullu cümleler içinde aşağıdaki yapılara da rastlanır.

If I am entitiled for a holiday , I will be swimming in Bodrum next summer.= Tatil yapmaya hak kazanırsam, gelecek yaz Bodrum’da yüzüyor olacağım.

If I start right now, I will have completed this job in June next year. :=
Hemen şimdi başlarsam, bu görevi önümüzdeki yıl haziranda bitirmiş olacağım.

If I get a scholarship, I am going to study at Sakarya Universty. :=
Burs alırsam Sakarya Üniversitesinde okuyacağım.

If I have enough time, I will be visiting my parents. :=
Eğer yeterli vaktim olursa ailemi ziyaret ediyor olacağım.

If you are nice to me, I will be nice to you. =
Sen bana güzel davranırsan, ben de sana güzel davranırım.

2-İkinci Tür Koşullu Cümleler : Second Conditional : Unreal Past = Gerçek Olmayan (Hayali) Geçmiş

Mevcut olduğunu varsaydığımız veya hayal ettiğimiz bir koşulun muhtemel sonucunu ifade ederiz. Olay şu anda olmuyor, ama olsaydı muhtemel sonuçlarını görebiliyorum.

Şuna dikkat edilmeli ki; zaman kipi past tense=geçmiş zaman olmasına rağmen anlam itibariyle şimdiki zaman = present tense veya gelecek zaman =future tense kastedilir.
Birinci türden en belirleyici farkı, ikinci tür hayali durumlar ve olaylardan bahseder.
Cümle yapısı şöyle meydana getirilir:

a)If …..(Past Simple Tense=Basit Geçmiş Zamanda bir Cümle) + Would + Fiilin Çekimsiz Hali
b) To be fiilinin past continous zaman kipindeki birinci ve üçüncü tekil şahıs biçimi olan was, were olur.

Örnekler:
If I were a rich man I would marry a princess.= Zengin olsaydım bir prensesle evlenirdim. (Ama zengin değilim, ve prensesle evlenmem olanaksız.)

If she were my wife I would be very happy. =
O benim eşim olsaydı çok mutlu olurdum.
( O eşim değil, dolayısıyla çok mutlu değilim.)

We would reply if we could. =
Elimizden gelseydi karşılık verirdik.

I would be pleased if you came =
Gelseydin memnun olacaktım.

She would come if you waited. =
Bekleseydin gelecekti.

If he invited me, I would go. =
Eğer beni davet etseydi, giderdim.

Merve would do it if she wanted to. =
Merve isteseydi onu yapardı.

I wouldn’t do it if I were you. =
Senin yerinde olsaydım bunu yapmazdım.

If he wanted me o help him why didn’t he say so? =
Madem ona yardımcı olmamı istedi neden söylemedi?

You would catch the plane if you left earlier. =
Erken ayrılsaydın uçağı yakalardın.

If I had enough money I would buy a computer. =
Yeterli param olsaydı bir bilgisayar satın alırdım.

If your prices were competitive we would place an order. =
Eğer fiyatlarınız rekabetçi olsaydı sipariş verecektik.

Şimdiki zamana ait koşullu cümleler de yapılabilir(Present Unreal) Bunlar da hayalidir.

Örnekler:

If you went to the station now, you would catch the train =
İstasyona şimdi gitseniz treni yakalarsınız.

(Ama gitmezsiniz, dolayısıyla treni yakalayamazsınız.)

If I saw her today, I’d give her good news. =
Onu bugün görürsem, kendisine iyi haberlerim var.

(Ama onu bugün görmem, bu nedenle de iyi haberleri veremem.)


Gelecek Zamana ait cümleler de yapılabilir (Future Unreal) Bunlar da hayalidir.

Örnek:

If she arrived in time tomorrow, she would be welcomed. =
Yarın zamanında varırsa, iyi ağırlanacaktır(ağırlanır).

Ama zamanında varamayacak, böylece ağırlanmayacaktır.

İkinci türde aşağıdaki yapılara da rastlanır.

If you listened to me becarefuly you wouldn’t be dealing with rubbish now.=
Eğer beni dikkatle dinleseydin şimdi saçmalıklarla uğraşıyor olmazdın.

If I could afford a car, I might (could) buy a Mustang. =
Eğer yeterli mali gücüm olsaydı, bir Mustang alabilirdim.

If I didn’t need money so urgently, I wouldn’t have to work at such an environment.=
Eğer paraya acil ihtiyacım olmasaydı, böyle bir ortamda çalışmak zorunda olmazdım.

If I were to decide to marry someone, I would certainly ask the opinion of my parents. =
Eğer birisiyle evlenmeye karar verseydim, mutlaka ailemin fikrini alırdım.

You were so careless if you went out without a sweeter. =
Kazaksız dışarıya çıktıysan çok dikkatsizsin.

2-Üçüncü Tür Koşullu Cümleler : Third Conditional Sentences

Üçüncü türde geçmiş zaman ‘olmuş olsaydı’ sözleriyle ifade edebileceğimiz hareket, durum ve olaylar için kullanılır. Koşul; hayalidir, gerçek dışıdır. Geriye dönüp söz konusu koşulu yaratmak olanaksızdır.
Gerçekleşmesi olanaksız koşulları ifade eden cümlelerdir. Biz koşulun gerçekleşmediğini çok iyi biliyoruz. Ama sonucu hayal ediyoruz.

Zaten bu cümlelerde geçmiş zaman ve mişli geçmiş zaman kullanılması da hayali bir şeyden bahsedildiğini gösterir.

Cümle yapısını oluşturmak için:

If …..(Past Perfect Tense = Mişli Geçmiş:kullanılır) + would have + fiilin 3. hali


Örnekler:

I would have come if you had called me. = Bana telefon etmiş olsaydın, gelmiş olurdum.

If you hadn’t told me I would never have known. =
Eğer bana anlatmamış olsaydın, ben hiçbir zaman biliyor olmazdım.

If she had fallen into sea, she would have been drown. =
Denize düşmüş olsaydı boğulmuş olacaktı.
It would have been better if nobody had come. = Kimse gelmemiş olsaydı daha iyi olmuş olacaktı.

If you had gone to the party, you would have met her. = Eğer partiye gitmiş olsaydın, ona rastlamış olacaktın.

If I had had a high salary, I would have been living my own life. = Eğer yüksek bir maaşım olmuş olsaydı, kendi hayatımı yaşamakta oluyor olacaktım.

3-Unless anlam bakımından if not’a yakındır. Ama tamamen aynı anlama gelmez. Unless İkaz anlamı taşır içinde geçtiği cümle olumlu bile olsa yine de uyarı mahiyetindedir. Türkçedeki karşılığı: olmadıkça, gerçekleşmedikçe veya oldukça, gerçekleştiği sürece…. gibidir.

You will make an accident if you are not careful = Dikkatli olmazsan kaza yapacaksın.
= ( Öyleyse dikkatli ol.)

You will make an accident unless you are careful. = Dikkatli olmadığın takdirde kaza yapacaksın.
= Öyleyse, en iyisi dikkatli olman.

Örnekler:

You won’t speak good English unless you go to England. İngiltere’ye gitmediğin takdirde iyi İngilizce konuşmayacaksın.


I shan’t talk to her unless she talks to me. = O benimle konuşmadığı takdirde ben onunla konuşmayacağım.

Unless you apologize I won’t forgive you. =
Özür dilemediğin takdirde seni affetmeyeceğim.

She won’t pass the exams unless she works harder. = Daha sıkı çalışmadığı takdirde sınavları geçemeyecek.

You won’t be rich unless you are lucky. = Şanslı olmadığın takdirde zengin olamayaksın.

4-Koşullu Cümlelerin Başka Türleri:

Yukarıda anlattığımız 3 tür koşullu cümleler dışında başka türler de vardır. Ama sakın unutmayın koşullu cümleler demek esas olarak yukarıda anlattığımız üç türdedir. Diğerleri kesinlikle ayni derecede önemli değildir.

Neden -Sonuç Bildiren Cümleler


Bilimsel bir zaruret olarak gerçeği, veya genel gerçekleri ifade eden cümlelerdir. Bazı gramer kitaplarında 4. tür koşullu cümle veya sıfır koşullu ümleler = Zero Conditional olarak anlatılır. Bize göre, 4. tür diye bir şey yoktur.

If it rains, the ground becomes wet. =
Yağmur yağarsa toprak ıslanır.

İf you eat too much, you put up weight. = Çok yersen kilo alırsın.

Water boils if it is heated at a high temperature. =
Eğer yüksek bir derecede ısıtılırsa, su kaynar.

If it snows, the animals can’t feed. =
Eğer kar yağarsa, hayvanlar beslenemez.

If it rains, the ground becomes wet. =
Yağmur yağarsa toprak ıslanır.

İf you eat too much, you put up weight. = Çok yersen kilo alırsın.

Karşı Tarafın Onayı İstenen Kibar İfade Biçimleri :

Bu durumda if sözcüğünden sonra will veya would kullanılır.

If you will wait a moment, I’ll arrange everything.
Şayet biraz beklerseniz, her şeyi ayarlayacağım.

If you would help me in this matter, I shall be very gratefull. = Bu meselede bana yardım ederseniz, çok minnettar kalacağım.

5-Bu konuda biraz ileri düzeydeki noktaları da öğrenelim.

Yukarıda gördüğünüz gibi, 2. ve 3. tür koşullu cümleler imkansızı varsayarak kurgulanır. Basit Geçmiş Zaman cümlesi gerçek olamayanı(unreal past) veya temenni edileni (wished for) ifade eder. Past Perfect Tense (mişli geçmiş) teki ise, varsayım veya temenni bütünüyle geçmişe aittir.
Hayali geçmiş ile ilgili olup, geçmiş zaman kipleriyle kurulan başka ifade şekilleri de vardır ve bunları öğrenmek lisanımızı geliştirir.

Örnekler:


I wish I knew the answer. =
Keşke yanıtı bilseydim.

It’s (high) time) we left this place. =
Burayı terketmemizin tam zamanıdır.

It’s high time you had a shave. =
Traş olmanın zamanı geldi.

I’d rather you kept quiet. =
Sessiz kalmanı yeğlerim.

Would to Got you were a better student.=
Daha iyi bir talebe olmanı Tanrı’dan dilerim.

Suppose you did everything wrongly. =
Farzet ki, her şeyi yanlış yaptın.

It seems as if he could do nothing without the help of others. =
Öyle görünüyor ki, başkalarının yardımı olmadan hiçbir şey yapamaz.

Only if; sonucun ancak tek bir koşulda değişeceğini vurgular. Burada ‘Only’ = ‘ancak’, veya benzeri bir anlama karşılık gelir.

I will give you a good mark, only if you promise to work harder.=
Sana ancak daha çok çalışacağına söz verirsen iyi not vereceğim.

Only if you behave properly, will I permit you to stay. =
Ancak düzgün davrandıgın takdirde kalmana müsade edeceğim.

(Dikkat: Only if; yan cümle başına geldiği takdirde, ana cümle devrik olur.)

Provided that veya providing that =
Olduğu / olmadığı takdirde…

You can get this job provided that the manager wants it. =
Müdür istediği takdirde bu işi alabilirsin.
As long as veya so long as = …….. olduğun veya yaptığın takdirde

The shareholders never complain about the activities of the company as long as (= so long as) the company makes money. =
Sermayedarlar şirket para kazandığı müddetçe şirket faaliyetleri hakkında hiç şikayet etmezler.

Even if = ……olsa bile

Bahsedilen koşul gerçekleşmese dahi sonucun değişmeyeceğini ifade eder. Yani bir hareket yapılsa da yapılamasa da ya da bir hal ortaya çıksa da çıkmasa da veya bunlara rağmen sonuç değişmeyecektir.

Even if she did her best to convince her husband, she couldn’t prevent a divorce= Kocasını ikna etmek için elinden gelen her şeyi yaptığı halde boşanmayı engelleyemedi.


7- if ile when cümlelerin farkı.

Şayet koşul gelecekte maddeten olanaklı, ihtimal dahilinde bir hareket veya hal ise, o takdirde “if” kullanılır. Ama eğer koşul kesin ise o takdirde “ when” kullanılır.

İf you visit me, I will give you some Money. = Eğer beni ziyaret edersen, sana para vereceğim.

When you visit me I will give you some money. =
Beni ziyaret ettiğinde sana para vereceğim.

If you don’t stop talking, I will put you out. =
Eğer konuşmayı kesmezsen, seni dışarıya atacağım.

When you stop talking I will start the lesson. = Konuşmayı kestiğinde derse başlayacağım.
SERDEM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05.12.08, 03:16   #32 (permalink)
Kullanıcı Profili
S.Moderators
 
SERDEM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910
Puan Grafiği
Rep Puanı:11076
Rep Gücü:20
RD:SERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 47
464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon1c Active and Passive Voice = Etken ve Edilgen Çatı

Active and Passive Voice = Etken ve Edilgen Çatı

İngiliz gramerinde özne fiilin ajanı veya aktörü, icracısı olduğunda bu cümleye aktif (active voice) denir. Buna karşılık, özne fiilin hedefi, maruz kalanı ise cümleye pasif (passive voice) denir.

Aktif cümlelerde özne (subject) hareketi yapan, aksiyonu icra eden, performansı gösteren kimse veya şeydir. Bu tip cümlelerde, söyleyen veya yazan açısından asıl önemli olan hareketi yapan kimsedir.

Böylece, bir cümlenin aktif(etken) veya pasif(edilgen) oluşu, fiilin açıkladığı aksiyon veya hal ile, bu fiilin özne, nesne gibi katılımcıları arasındaki ilişkiyi gösterir.

Mesela,

The dog ate the bone. = Köpek kemiği yedi.

Cümlesinde ate = yedi (eat = yemek fiilinin geçmiş zaman hali) aktif (etken) fiildir.

Fakat,

The bone was eaten by the dog. = Kemik köpek tarafından yendi.

Cümlesindeki “ was eaten” pasiftir.

Pasif cümlelerde, özne üzerine hareketin yapıldığı, harekete maruz kalan, alıcı mevkiinde kalan yani pasif durumdaki kimse veya şeydir.

Pasif çatılı cümleler oluşturmak için zorunlu olarak, bazı kelimeler ilave edilir. Dolayısıyla, anlaması daha zordur. Hele fazlaca kullanıldığında pasif cümleler bir yazıyı sıkıcı, düz bir yazı haline getirir.
Aktif cümleler ise, daha akıcıdır ve pasif cümleye göre anlaşılması daha kolaydır. Ayrıca, anlatımda daha direkt bir yol olduğundan, yazarlar çoğunlukla aktif cümleleri yeğler.

Ancak, bazı hallerde pasif yapılı cümleler tercih edilebilir.


a)Aksiyonun sahibi bilinmediği veya buna ihtiyaç duyulmadığı cümlelerde.pasif cümle uygundur.

Örnek:

The soldiers were counted one by one = Askerler teker teker sayıldı.

My proposal is accepted. = Önerim kabul edildi.

All the windows of the house were broken. = Evin bütün camları kırıldı.

Bu cümlelerde yazar, aksiyonun kendisine vurgu yapmış, ama aksiyonun sahibine önem vermemiştir.

b)Yazar, monotonluğu engellemek, cümle yapısında çeşitlilik yaratmak için pasif yapı kullanabilir.

c)Resmi uyarı veya anonslarda pasif kullanılır.

Passengers are requested to fasten their seat belts. = Yolcuların koltuk kemerlerini bağlamaları talep edilir(gerekir)

d) Bilimsel içerikli yazılarda pasif cümleler nispeten fazlaca kullanılır. Bunun nedeni, makale veya incelemenin sübjektiflikten uzak, objektif olması gereğidir. Aktif cümlelerde, özne kullanıldığından, yani şahıslardan bahsedildiğinden afakilik ortaya çıkabilir. Pasif cümleler bilimselliğin şartı olan tarafsızlık yönünden daha uygundur. Buna rağmen, bilimsel yazılarda dahi çok fazla ve çok uzun pasif cümlelerden kaçınılması tavsiye edilir.

e) Gazete başlıklarında, reklamlarda pasif kullanılır.


Dikkat: Pasif cümle yapabilmek için fiilin geçişli = transitive olması gerekir. Yani, ne? Kim? sorularına yanıt verilebilmelidir.


Mesela, I go home = Eve giderim

Cümlesi geçişsizdir = intransitive. Çünkü, Ne? Veya kim? sorusuna bu cümlede yanıt bulunmaz.

Dolayısıyla, böyle cümlelerin pasif şekli yoktur. (Ancak, bazı geçişsiz fiiller preposition eklenerek geçişli hale getirilir ve ondan sonra pasif cümle kurulabilir).

Halbuki,

I am reading a book. = bir kitap okuyorum. = geçişli bir fiildir.

Ne okuyorsun? (What are you reading?) diye sorulduğunda,

I am reading a book. = bir kitap okuyorum. yanıtı verilir. Bu tür cümlenin pasif halini kurmak olanaklıdır.

A book is read by me. = Bir kitap benim tarafımdan okunuyor.

Başka bir deyişle; nesne alan fiillere geçişli fiiller, nesne almayan fiillere geçişsiz fiiller denir. Geçişsiz yani nesnesiz cümlede yüklemle maruz kalan bir nesne bulunmadığı için bu cümlenin pasif formu da yoktur.

Önemli : İki nesnesi olan cümlede pasif hale nasıl dönülür?

Bazı cümlelerde; biri dolaysız nesne (direct object), diğeri dolaylı nesne (indirect object) olmak üzere iki nesne bulunur. Bu tür cümlede nesnelerden her biri özne yapılmak suretiyle iki farklı türde pasif cümle kurgulanabilir.

Böyle cümlelerde kullanılan fiiller şunlardır:

*Bring =
getirmek
*Promise =
söz vermek
*Give =
vermek
*Refuse =
red etmek
*Leave =
ayrılmak, bırakmak
*Send =
göndermek, yollamak
*Lend = ödünç vermek
*Show = göstermek
*Order = emretmek, sipariş vermek
*Tell = söylemek
*Pay = ödemek

Örnekler:

I gave him a pencil. = Ona bir kalem verdim.

Cümlesinde dolaysız nesne (direct object) = pencil = defterdir, dolaylı nesne ise him = ona dır. Bu durumda iki farklı şekilde pasif cümle yapılabilir. İkisinin de anlamı aynıdır.
Peki, bu ikisi arasında hangisini tercih etmeliyiz?
Diye sorarsanız yanıtı şöyle.
Şayet kişiye önen veriyorsanız

He was given a pencil (by me). = Ona (benim tarafımdan) bir defter verildi. = Burada kişi ön plana alınmış, vurgulanmış.

Cümlede geçen eşyaya önem verirseniz.
A pencil was given to him (by me) = Anlam değişmez Ama, kalem ön plana alınmış, vurgulanmış
Uygulamada kişiler genellikle daha önemli olduğundan dolaylı nesne üzerine pasif yapılır.

Dikkat :Pasif cümlede yalın nesne başa alınırsa, aktif cümleden farklı olarak, dolaylı nesneden önce “to” yazılır.


Aktif : I gave her all my life. = Ona bütün hayatımı verdim.


Pasif : All my life was given to her. = Bütün hayatım ona verildi.


Dikkat : pasif yapıda hareketin kim veya ne tarafından yapıldığını, yani ajanı(agent) (göstermek için: By + ajan kullanılır. By him, by her, by them, by …gibi. Ancak bu zorunlu değil, isteğe bağlıdır. O nedenle, aşağıdaki örneklerde parantez içinde gösterilmiştir.

Aktif – Pasif Cümleleri Zaman Kipleri içinde İnceleyelim.

1- Simple Present Tense :


Pasif Yapma Formülü : Özne (subject) + to be= olmak fiili + V3 = yani fiilin üçüncü hali


Aktif : She cleans the room every day. = O her gün odayı temizler

Pasif : The room is cleaned (by her) every day. = Oda her gün (onun tarafından) temizlenir.

Aktif : He gives her a nice present every Christmas. = Ona her Noel güzel bir hediye verir.

Pasif a) A nice present is given to her every Christmas. = Ona her Noel güzel bir hediye verilir.

b)She is given a nice present every Christmas. = Ayni anlama sahip.


Aktif cümlede; “a nice present” ve “her” olmak üzere iki nesne bulunduğundan, nesnelerin her biri için farklı pasif cümle yapılır. Ancak, anlam değişmez.

Aktif : Where do you grow flowers? = Nerede çiçek yetiştirirsiniz?

Pasif : Where are the flowers grown? = Çiçekler nerede yetiştirilir?

Aktif : What do you see in the picture? = Resimde ne görürsün?

Pasif : What is seen in the picture? = Resimde ne görülür?

Aktif : How do you take a photograph? = Nasıl fotoğraf çekersin?

Pasif : How is a photograph taken? = Fotoğraf nasıl çekilir?

2-Present Continous Tense

Pasif Yapma Formülü : Özne (subject) + to be + being + V3


Aktif : She is making a cake = O bir kek yapıyor.

Pasif : A cake is being made (by her). = Bir kek ( onun tarafından) yapılıyor.

Aktif : I am giving her red flowers. = Ben ona kırmızı çiçek veriyorum.

İki nesneli cümle olduğundan iki türlü pasif cümle yapılabilir.

Pasif 1: Red flowers are being given to him (by me) = Ona (benim tarafımdan kırmızı çiçekler veriliyor

Pasif 2: She is being given red flowers. (by me) = Anlamı aynı.

3- Present Perfect Tense :

Pasif Yapma Formülü : Özne (= Subject) + (have veya has) + been + V3


Aktif: I have never seen a lion. = Ben hiç aslan görmedim.

Pasif : A lion has never been seen by me. = Hiçbir aslan benim tarafımdan görülmedi.

Aktif : We have never met such a man before. = Daha çmce hiç böyle bir adama rastlamadık.

Pasif : Such a man has never been met before. = Böyle bir adama daha önce hiç rastlanılmadı.

Aktif : Have you ever discussed this matter? = Bu meseleyi, hiç tartıştınızmı?

Pasif : Has this matter ever been discussed (by you)? = Bı mesele (sizin tarafınızdan) hiç tartışıldımı?

Aktif : Have you paid him? = Ona ödeme yaptınız mı?

Pasif : Has he been paid ? = Ona ödeme yapıldımı?

4- Simple Past :

Pasif Yapma Formulü : Özne (=subject) + to be + V3


Aktif : I did my job. = Görevimi yaptım.

Pasif : My job was done. = Görevim yapıldı.

Aktif : She introduced me to her parents. = O beni ailesine tanıştırdı.

Pasif : I was introduced to her parents (by her). = Ben (onun tarafından) ailesine tanıştırıldım.


Aktif : He said that nobody loved him. = O kendisini kimsenin sevmediğini söyledi.

Pasif : He said that he was loved by nobody. = O kimse tarafından sevilmediğini söyledi.

5- Past Continous Tense :


Pasif Yapma Formulü : Özne (= Subject) + to be + being + V3


Aktif: He was painting the house. =
O evi boyuyordu.

Pasif : The house was being painted. = Ev boyanıyordu.

Aktif : The workers were cleaning the streets. =
İşçiler caddeleri temizliyordu.

Pasif : The streets were being cleaned by the workers. = Caddeler işçiler tarafından temizleniyordu.

Aktif : I was telling the children a fairy story. = Çocuklara bir cin hikayesi anlatıyordum.

Pasif : A fairy story was being told the children (by me) =
Çocuklara (benim tarafımdan) bir cin hikayesi anlatılıyordu.

Aktif : Was he reading a newspaper?
O gazeteyi okuyormuydu?

Pasif : Was a newspaper being read (by him)?
Gazete (onun tarafından) okunuyor muydu?

6- Past Perfect Tense.

Pasif Yapma Formulü:
Özne (=Subject) + had + been + V3

Aktif : My wife had arranged everything before I got home. = Ben eve varmadan önce, karım her şeyi ayarlamıştı.

Pasif : Everything had been arranged (by my wife) before I got home. =
Ben eve varmadan önce her şey ayarlanmıştı.

Aktif : He had been to many countries before he settled down in Sakarya. = Sakarya’ya yerleşmeden önce bir çok ülke görmüştü.

Pasif : Many countries had been seen (by him) before he settled down in Sakarya. = Sakarya’ya yerleşmeden önce bir çok ülkeyi görmüştü.

7-The Simple Future Tense :


Pasif Yapma Formulü: Özne (=subject) + will + be + V3


Aktif: We will kill the enemies. = Düşmanları öldüreceğiz.

Pasif : The enemies will be killed = Düşmanlar öldürülecek.

Aktif: I’ll solve my problems. = Sorunlarımı çözeceğim.

Pasif : My problems will be solved. = Sorunlarım çözülecek.

Aktif : He is going to change the rules. = O kuralları değiştirecek.

Pasif : The rules are going to be changed (by him) = Kurallar onun tarafından değiştirilecek.

Aktif : Are you going to join the club? = Kulübe katılacakmısın?

Pasif : Is the club be joined ( by you)? = Kulübe katılınacak mı?

8-Future Perfect Tense:

Pasif Yapma Formulü : Özne (=subject) + will + have + been + V3


Aktif : I will have finished my work by the time the boss comes. = Patron geldiğinde ben işimi bitirmiş olacağım.

Pasif : My work will have been finished by me, by the time the boss comes. = Patron geldiğinde, işim (benim tarafımdan) bitirilmiş olacak.

Aktif : The employer will have dismissed him by year-end. = İşveren onu yıl sonunda işten çıkarmış olacak.

Pasif : He will have been dismissed by year-end. = O yıl sonunda işten çıkarılmış olacak

9-Yardımcı Fiiller

Aktif : We ought to prevent fires. = Yangınları önlememiz gerekir.

Pasif : The fires ought to be prevented. = Yangınlar önlenmelidir.

Aktif : I am not to trust you. = Sana güvenmemeliyim.

Pasif : You ara not to be trusred. = Sana güvenilmez ( güvenilmemeli.)

Aktif : He would visit his father in Bayram. . = Bayramda babasını ziyaret edecekti.

Pasif : His father would be visited in Bayram. = Babası Bayramda ziyaret edilecekti.

Aktif : He can hit the target. = O hedefi vurabilir.

Pasif : The target can be hit by him. = Hedef (onun tarafından) vurulabilir.

Aktif : She could move heavy objects. = O ağır nesneleri kımıldatabilirdi.

Pasif : Heavy objects could be moved by him. =Ağır nesneler(onun tarafından) kımıldatılabilirdi.

Aktif : I should knock the door before going in.= İçeri girmeden önce kapıyı çalmalıydım.

Pasif : The door should be knocked (by me) before going in. = İçeri gşirmeden önce kapı çalınmalıydı.

Aktif : The President was to have addressed the nation. = Başkan ulusa seslenmiş olmalıydı.

Pasif : The nation was to have been addressed (by the President).


10-Aktif Mastar (Active Infinitive) ve Pasif Mastar (Passive Infinitive) :


Aktif : I want you to love me. = Beni sevmeni istiyorum.

Pasif : I want to be loved by you. = Senin tarafından sevilmek istiyorum.

Aktif : I want you to read the book. = Kitabı okumanı istiyorum.

Pasif : I want the book to be read by you. = Kitabın senin tarafından okunmasını istiyorum.

Aktif : I want everybody to speak English. = Herkesin İngilizce konuşmasını istiyorum.

Pasif : I want English to be spoken by everybody. = İngilizce’nin herkes tarafından konuşulmasını istiyorum.

11-Gerund (ing’li filler) ve participle (isim-fiil) pasifleri

Aktif : I don’t want them to talk about me.

Pasif : I don’t want being talked about.

Aktif : He is talking about Turkey. = Türkiye’yi konuşuyorlar.

Pasif : Turkey is being talked about. = Türkiye konuşuluyor.

Aktif : He is happy that they promoted him. = Terfi ettirdikleri için mutlu.

Pasif : He is happy to be promoted. = Terfi ettirilmekten dolayı mutlu.

Aktif : He regretted that he has been elected the leader. = Lider seçildiğine teessüf etti.

Pasif : He regretted to have been elected the leader. = Lider seçilmiş olmaktan dolayı teessüf etti.


12-Get ve Got ile past participle kullanımı
Get ve onun geçmiş zamanı olan got bazı fiillerle beraber “to be “ yerine kullanılır be pasif (edilgen) yapı kurulur.

*Catch = caught = yakalamak
*arrest = arrested = tutuklamak
*Confuse = confused = kafa karışmak
*delay = delayed = gecikmek
*Divorce = divorced = boşanmak
*dress = dressed = giyinmek
*Drowne = drowned = boğulmak
*drink = drunk = sarhoş olmak
*Eelect = elected = seçmek
*engage = engaged = angaje olmak,
*Hit = hit = vurmak
*kill = killed = öldürmek
*Loose = lost = kaybetmek
*marry = married = evlenmek
*Stick = stuck = saplanmak, bağlı kalmak

Örnekler:

He got married = He was married = evlendi, evlendirildi.
He got killed = öldürüldü. = he was killed

He is getting arrested = tutuklanıyor = He is being arrested.

He got arrested = tutuklandı = He became srrested.

She got confused = Kafası karıştı, şaşırdı.

The rabbit got caught by the fox. Tavşan tilki tarafından yakalandı.

They got divorced by the decision of court. = Mahkeme kararıyla boşandılar(ayrıldılar)

We got stuck in the elevator. = Asansörde mahsur kaldık.

13-Genellikle Pasif Yapı İçinde Kullanılan Fiiller

İlginçtir ki; bazı fiiller aktif değil, pasif yapı içinde kullanılır.

To be born = doğmak : I was born in Sakarya in 1958 = Ben 1958 yılında Sakarya’da doğdum(doğmuşum)

To be married to = birisiyle evlenmek = He was ( got) married to a widow. = Bir dulla evlendi.

To be obliged to = yapmaya mecbur olmak. = You are obliged to support your family. = Aileni desteklemeye zorunlusun.

To be allowed to = izinli olmak, Noone is allowed to enter the forbidden zone. = Hiç kimseye yasak bölgeye girme izni verilmez.

14-Pasif Yapı İçinde Zarflar (Adverbs)

The show was very well organised. = Gösteri çok güzel organize edildi.

The workers have been poorly paid. = İşçilere az para ödendi.

The guests were nicely treated. = Misafirlere güzel davranıldı.

His real intensions were soon discovered. = Onun gerçek niyeti hemen anlaşıldı.

The letter was so badly written. = Mektup çok kötü yazılmıştı.

The house was beatifully decorated = Ev güzel bir şekilde süslenmişti.

The food was evenly distributed among the soldiers. = Yiyecek askerlere eşit olarak dağıtıldı.

The students are being fairly treated by school administration. = Talebeler okul idaresi tarafından adilane muamele görüyor.

The visitors have been superbly accomodated. = Misafirler mükemmel şekilde ağırlandı.

15- Diğer Tür Pasif Yapılar :

He is known to be the best athlet of the world. = Dünyanın en iyi atleti olarak bilinir.

She is believed to be a great actress. = Onun büyük bir artist olduğuna inanılır.

There is said to be petroleum in many parts of Turkey. = Türkiye’nin bir çok yerinde petrol olduğu söylenir.

It has been reported that there were many casualties.= Bir çok ölü ve yaralı olduğu rapor ediliyor.

The players are thought to have done their best to win the match. = Oyuncuların maçı kazanmak için ellerinden geleni yaptıkları düşünülüyor.
Many children are reportedly (are reported to be) killed in the fire. = Yangında çok çocuğun öldüğü rapor ediliyor.
SERDEM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05.12.08, 03:16   #33 (permalink)
Kullanıcı Profili
S.Moderators
 
SERDEM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910
Puan Grafiği
Rep Puanı:11076
Rep Gücü:20
RD:SERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 47
464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart Ettirgenler : Causatives

Ettirgenler : Causatives

Causative kelimesinin kök hali cause kelimesidir. Cause sözcüğünün isim (noun) olarak anlamları:


a) Temel, baz, zemin, faktör, belirleyici, neden ve sonuç, niçin, mazeret, orijin, primitive, motif,
b) Prensip, hareket, ilgi, mesele, kampanya, aktivite şeklindedir.


Fiil (verb) olarak anlamları ise aşağıdaki gibidir:


Neden olmak, ortaya çıkarmak, meydana getirmek, hayata geçirmek, bir şeyin kökünde yatmaktır.


Gramer biliminde, bir iş, sahibi tarafından başka bir kişi veya şeye yaptırılırsa, bu durumu açıklamak için ettirgen cümle gerektirir. Türkçede yaptırmak, ettirmek, çalıştırmak, koşturmak, götürtmek, getirtmek vs. şeklinde geçer. İngilizcede yaygın bir yapıdır. Her türlü geçişli veya geçişsiz fiilde ettirgen yapı olanaklıdır.


Ettirgen cümlelerde, bir işi başkasına yaptırtmak için bazı fiiller kullanırız. Bu amaçla kullanılan fiiller genellikle aşağıdakilerdir.

have, get, let, make, allow, permit require, motivate, convince, hire, assist, encourage, employ, force,

Bu fiiller, işi kendisinei yaptırttığımız kişiyi veya nesneyi ve mastar fiil (infinitive) kullanımını gerektirir.


Ancak, ettirgenlerin esas olarak üç fiili vardır. Bunlar “Have, Get, Make” fiillerdir. Ettirgen olarak kullanıldığı zaman bu fiillerin anlamları birbirine yakındır ama aynı değildir. Buna dördüncü olarak, let fiili de genellikle eklenir.
Ettirgenler farklı derecelerde de olsa, neden-sonuç ilişkisi anlatır.


1- Have:


Kullanımı çeşitlidir.

  1. Bir şeyi yaptırmak. Bu tür ettirgen cümlelerde işi yapan kişi önemli değildir. Dolayısıyla, işi yapan belli değildir. Sadece yapılan iş anlatılır.
Formul = subject =özne + have(had) + something(=bir iş, hareket) + done (fiilin üçüncü hali)


Örnekler:


I had my hair cut = Saçımı kestirdim. (Kimin kestiği beli değil)
She will have her blood pressure examined. = O kan basıncını ölçtürecek. (Kimin ölçeceği belli değil).
We had our cow slaughtered. = İneğimizi kestirdik. (Kimin kestiği belli değil)
I had all the knives in the kitchen sharpened. = Mutfaktaki tüm bıçakları bileylettim.


She got her piano tuned. = Piyanosunu ayaralattı.


We should have this text translated into English. = Bu metni İngilizce’ye tercüme ettirmeliyiz.
They had the ceiling whitewashed. = Tavanı badanalattılar.


Let us have this wood chopped up. = Bu tomruğu kestirelim.
The subscription should be renewed periodically. = Abonelik devrevi olarak yenilenmelidir.

  1. Birisine doğal görevi olan bir şeyi, zorlamaksızın yaptırdığımızda veya birisine herhangi bir konuda iş yapma sorumluluğunu yüklediğimizde kullanılır.
Yani,bir işin başkası vasıtasıyla yapıldığını, başarıldığını anlatır.


Formül : subject = özne + have(had) + somebody (birisi, bir kimse) + do + (fiilin mastar hali) + something


Örnekler:


I will have the mechanic fix the car. = Tamirciye (özne = subject) arabamı (something = konu = theme)) tamir ettireceğim.
He had everybody in the room keep quiet. = Odadaki herkesi susturdu.
The manager had all the staff work properly. = Yönetici herkesi düzgün çalıştırdı.


Please, have your secretary e-mail me the report. = Lütfen sekreterine raporu bana e-postalat.
  1. Baskısız Önerileri anlatır.
Why don’t you have this room painted yellow. = Bu odayı niye sarıya boyatmıyorsun.


Have your company audited. = Şirketini denetimden geçirt.


You should have your money invested in treasury bonds. Paranı hazine bonosuna yatırmalısın(yatırmış olmalısın).

  1. Kaza ve doğal afetlerde have kullanılır.
He had his son drown away by the flood. = Oğlunu sele kaptırdı.


I had my car crashed into the wall. = Arabamı duvara toslattım.
You had your nose broken in a fight. = Burnunu bİr dövüşte kırdırdın.

  1. İnsanlarla ilgili sorumluluk ifade eder.
He had his best friend hit by strangers.= En iyi arkadaşını yabancılara dövdürdü.

I’m having her educated in best schools. = Onu en iyi okullarda okuttuyorum.

I wil have all my assets insured. = Bütün varlığımı sigorta ettireceğim.

  1. Başarı ifadelerinde, öğretme, ikna etme veya cesaretlendirmede
He had me driving in a week. = Bana sürücülüğü bir haftada öğretti.

They had the people in the party dancing. = Partideki herkedsi dans ettirdiler.

She had all the family talking to one another. = Ailede herkesi birbiriyle barıştırdı.


The doctor had the patient walking in only a week. = Doctor sadece bir hafta içinde hastayı yürüttü.
The English teacher can have all his students talking English in three months. = İngilizce hocası bütün talebelerini üç ayda İngilizce konuşturabilir.

  1. Kararlılık gösterirken
I won’t have this class used as a meeting-place. Bu sınıfı toplantı yeri olarak kullandırmayacağım.


You won’t have me do the same mistake again. = Beni bir daha ayni hatayı yaparken görmeyeceksin.
From now on, I won’t have anybody talk to me this way.= Kimseyi kendime böyle konuşturmam(konuşturmayacağım).

  1. Bir olayı yaşamak, deneyim geçirmek anlamında kullanılır.Genellikle olay tatsız bir olaydır.

    I had my wallet stolen = Cüzdanımı çaldırdım.

    We had our luggages examined in customs. = Bavullarımız gümrükte incelendi.

    They had their lives saved by the government. = Hayatlarını devlete kurtartılar.
  1. Soru cümleleri
When do they have their shoes polished? = Ayakkabılarını ne zaman cilalatırlar?


Did you have your shirt ironed? = Gömleğinmi ütülettinmi?


Where shall I have my suit dry-cleaned? Elbisemi nerede kuru temizleteceğim?


2- Make: Birisine bir işi zorlayarak yaptırmak. Bunda neden-sonuç ilişkisi çok barizdir.

Eş anlamlı fiiller = force = compell = oblige = zorlamak, mecbur etmek

Formül : subject = özne + make(made) + somebody + do + something.


Örnekler:


I made my students come to class in time. = Öğrencilerimi sınıfa zamanında getirttim. ( Onları zamanında gelmeye zorladım)

He made me go home. = Beni eve göndertti.
She always makes me cry. = O beni hep ağlatır.
The colonell made his army marsh in the rain. = Albay ordusunu yağmurda yürüttü.
We make our children speak gently. = Çocuklarımızı güzel konuştururuz.
If you don’t do your job, l’ll make you do it. = İşini yapmazsan, ben sana yaptıracağım.
Noone can make me work if I don’t want to. = Ben istemediğim takdirde kimse beni çalıştıramaz.
He made her apologise for her mistake. = Hatasından dolayı ona özür dilettiler
He made them lose their temper. = Onlara kontrollerini kaybettirdi.

The police inspector made the killer confess the crime. = Polis müfettişi caniye suçunu itiraf ettirdi.


The lieutenant made the soldiers destroy the enemy. = Teğmen askerlerine düşmanını imha ettirdi.
He can’t make his wife make tea. = Karısına çay yaptıramıyor.


3- Get :


Have ile make arasında bir yerdedir. Uygulamada çok kez have ile ayni anlamda kullanılır. Ama “get” daha sınırlayıcı ve güçlüdür. Get daha çağdaş İngilizcedir.
Bir işi başkasına onu ikna yaptırdığımızda kullanırız. Bazen başarı halini de ima eder.


Formül =

Subject=Özne + get +somebody + to do something + V1 = fiilin birinci hali


Örnekler




I got her to tell me he truth. Bana gerçeği anlattırdım. = bana gerçeği anlatmaya onu ikna ettim.


They got everybody to help the poor. = Herkesi fakirlere yardım ettirdiler.
He always gets his daughter to clean the mess. = Pisliği daima kızına temizletir.
I got my friend to write an essay for me. = Arkadaşıma bir makale yazdırdım.

She got her husband to buy precious jewellery. = Kocasına pahali mücevherler aldırttı.
Get this work done. = Bu işi yaptırt.= Zorlamaya yakın bir ikna
  1. İşi yapanın önemsiz olduğu durumlarda “get” kullanılabilir.
Bu tür kullanımda, have ile bir farkı yoktur. İkisi de birbiri yerine geçebilir. Konuşma dilinde “get something done” daha yaygındır.
Formül : Subject = özne + get + something + done = V3
Örnekler:
I wll get all the machinary oiled = Bütün makineları yağlatacağım.
Big companies get market surveys done for their products. = Büyük şirketler ürünleri için pazar araştırması yaptırırlar.
c) Birisini, aldatarak bir iş yaptırdığımızda.

Örnekler:

Somehow I got my son to take the bitter mediicne. =Bir şekilde oğluma acı ilacı içirdim.

He is trying to get me to believe his lias. = Beni yalanlarına inandırmaya çalışıyor.

The boss got the staff to agree to a low increase in salaries. = Patron alışanlara düşük bir maaş zammını kabul ettirdi.



4- Let : İzin vermek, müsaade etrmek, salmak anlamına gelir. Birisine bir şey yapması için izin vermeyi anlatır.


Let + somebody + do + something
SERDEM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05.12.08, 03:18   #34 (permalink)
Kullanıcı Profili
S.Moderators
 
SERDEM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910
Puan Grafiği
Rep Puanı:11076
Rep Gücü:20
RD:SERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 47
464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart

The guard let noone enter the area = Muhafız kimseyi alana sokmadı.


I won’t let anybody drive my brand-new car. = Yepyeni arabamı kimseye kullandırtmam.
Her father didn’t let her go to the party. = Babası partiye gitmesine izin vermedi. John let me drive his new car.
My boss let me take a day off. = Patronum bir gün izinli olmama müsaade etti.



5- Ettirgenlerin Aktif - Pasif Yapı İçinde Kullanımı
Ettirgenlerin aktif ve pasif cümlelerin Türkçe tercümeleri farksızdır. Sadece aktif cümlelerde özne önemliyken, pasif cümlelerde yapılan iş ön plana çıkar. Yani, tabir caizse Ayvaz Kasap = Kasap Ayvaz denklemi geçerlidir.
Present Tense:
Aktif : I have the barber cut my hair every month. = Berbere saçımı her ay kestiririm.
Pasif : I have my hair cut by the barber every month. = Saçımı berbere her ay kestiririm.
Aktif : I get my staff to prepare yearly plans = Elemanlarıma yıllık planlar hazırlatırım.
Pasif : I get yearly plans prepared by my staff. = Yıllık planları elemanlarıma hazırlatırım.
Aktif : He always makes me yell at them. = Beni kendilerine bağırttı.
Pasif : I am always made to yell at them. = Onlara hep bağırtıldım.
Aktif Soru : Do you make your children obey you? = Çocuklarını sana itaat ettirir misin ?
Pasif Soru : Is she made to speak up? = Yüksek sesle konuşturuluyormu?


Present Perfect Tense:
Aktif : I’ve had the servant open all the windows. = Hizmetçiye bütün camları açtırdım.
Pasif : I’ve had all the windows opened by the servant. = Bütün camları hizmetçiye açtırdım.
Aktif : She has got me to adore her. = Beni kendine taptırdı.
Pasif : I’ve been got (gotten) to adore her. = Ben ona taptırıldım.
Aktif : You have made me to believe his lias. = Beni onun yalanlarına inandırdın.
Pasif : I’ve been made to believe his lias. = Ben onun yalanlarına inandırıldım.
Aktif Soru : Why have you made them to speak so bluntly? = Neden onları çok açık konuşturdun?
Pasif Soru : Where has she been made to sit? = Nereye oturtuldu? = Onu nereye oturttular?

Past Tense :
Aktif : I had the students read many books. = Öğrencilere birçok kitap okuttum.
Pasif : I had many books read by the students. = Birçok kitabı öğrencilere okuttum.
Aktif : I got my assistant to do the job. = Asistanıma işi yaptırdım.
Pasif : I got the job done (by my assistant) = İşi asistanıma yaptırdım. = İşin asistanım tarafımdan yapılmasını sağladım.
Aktif : He made me go crazy. = Beni çılgına çevirdi.
Pasif : I was made to go crazy. = Ben çılgına döndürüldüm
Aktif Soru : Who made you wear that weird hat? = Kim sana o tuhaf şapkayı giydirdi?
Aktif Soru : Did you get him to speak in front of the audience = Onu seyirciler önünde konuşturdunmu?
Pasif Soru : Was he made to read the whole text? = Ona tüm metin okutturuldu mu?


Future Tense :
Aktif : I’ll have the shoeman mend my shoes. = Ayakkabıcıya ayakkabılarımı tamir ettireceğim.
Pasif : I’ll have my shoes mended by the shoeman. = Ayakkabılarımı ayakkabıcıya tamir ettireceğim.
Aktif : He will get the tailor to make him a suıit. = Terziye elbise yapırtacak.
Pasif : He will get a suit made (by the tailor). = Bir elbise diktirecek.
Aktif : She will make me sing a song for her. = Beni kendisi için şarkı söyletecek.
Pasif : I will be made to sing a song for her. = Onun için şarkı söylettirileceğim.
Aktif : I am going to make you tremble = Seni titreteceğim.
Pasif : You are going to be made tremble. = Sen titretileceksin.
Aktif Soru : Will you make your children shout and cry in front of the guests. = Çocuklarını misafirlerin önünde bağırtıp çağırtacak mısın?
Pasif Soru : Will your children be made to shout and cry in front of the guests? = Çocukların misafirlerin önünde bağırtıp çağırtılacak mı?


Dikkat : Ettirgenlerde soru cümlesi; do, does, did gibi “do” yardımcı fiiliyle yapılır.


6- Let :


Present Tense :
Aktif : The lecturer lets the students ask him questions. = Konuşmacı, talebelerin kendisine soru sormasına izin veriyor.
Pasif : The students are let to ask questions. = Talebelerin soru sormasına izin veriliyor.
Aktif : You should let the boys talk to each other = Çocukların biribiriyle konuşmasına izin vermelisin.
Pasif : The boys should be let to talk to each other. = Çocukların birbiriyle konuşmasına izin verilmeli.
Soru : Would you please let me say what I’d like to say? = Söylemek istediğimi söylememe izin verirmisiniz?
Present Continous Tense :
Aktif : They are not letting me in. = Beni içeri sokmuyorlar.
Pasif : I’m not let in. = Ben içeri sokulmuyorum.
Aktif : The manager is not letting the staff read newspapers during work hours. = Müdür mesai saatleri dahilinde gazete okunmasına müsaade etmiyor.
Pasif : The staff are not being allowed to read newspapers during work hours. = Elemanların mesai saatleri dahilinde gazete okumalarınaına izin verilmiyor.

Present Perfect Tense:
Aktif : We haven’t let the youngsters to be disrespectfull to elderly. = Gençlerin büyüklere karşı saygızız davranmasına izin vermedik.
Pasif : The youngsters haven’t been allowed to be disrespectfull to elderly. = Gençlerin büyüklere karşı saygısız davranmasına müsaade edilmedi.
Aktif Soru : Have they let you to borrow books from the library? = Kütüphaneden kitap ödünç almana müsaaade ettilermi?
Past Tense:
Aktif : The English teacher didn’t let the children misprounce English words. = İngilizce hocası çocukların İngilizce kelimeleri yanlış telaffuz etmesine izin vermedi.
Pasif : The children were not allowed to misprounce English words. = Çocukların İngilizce kelimeleri yanlış telaffuz etmesine izin verilmedi.
Aktif : The doctor let the patients eat nothing but vegetables. = Doktor hastaların sadece sebze yemelerine izin verdi.
Pasif: The patients were let to eat nothing but vegetables. = Hastaların (doktor taraafından) sadece sebze yemelerine izin verildi.
Aktif Soru : Did she let her neighbores make a party yesterday? = Dün komşuların parti yapmasına izin verdi mi?
Futıre Tense :
Aktif :They won’t let you do whatever you like. = Her istediğini yapmana izin vermeyecekler.
Pasif : You won’t be allowed to do whatever you like. = Her istediğini yapmana izin verilmeyecek.
Soru : Will they be let (allowed) to work on their own way. = Kendi tarzlarında çalışmalarına izin verilecekmi?
Dikkat : Örneklerde görüldüğü üzere, çok kez pasif yapıda let yerine allow = izin vermek, müsaade etmek kullanılır.
7- Çift Ettirgenler = Double causatives
I made Semra make Orhan cry. = Ben Semra’ya Orhan’ı ağlattırdım. = Ben Semra vasıtasıyla (by means of Semra) Orhan’ı ağlattım.
The coach made his players make the fans go crazy. = Koç oyuncularına taraftarları çıldırttı. = Koç oyuncuları vasıtasıyla (by means of his players) taraftarları çıldırttı.
The leader made his followers make the society uneasy. = Lider takipçilerine toplumu rahatsız ettirdi. = Lider taraftarları vasıtasıyla toplumu rahatsız etti.
I had my student make his friend apologize. = Talebeme arkadaşından özür dilettim. = Talebem vasıtasıyla arkadaşına özür dilettirdim.
The host had his guests let their spouses dance with others. = Ev sahibi, misafirlerini eşlerinin başkalarıyla dansetmesine izin verdirdi.


8- Üçlü Ettirgenler:
Emre made Arda make Elif have the doctor come. = Emre, Arda vasıtasıyla Elif’e doktoru getirti.
The ambitious woman made his lover make all his friends have their new positions checked. = İhtiraslı kadın aşığına tüm arkadaşlarının yeni durumlarını gözden geçirtti.
The shepherd made the watchdogs make the cattle make the wolves stay far away. = Çoban, çoban köpekleri vasıtasıyla, sürüye kurtları uzakta durdurttu.
SERDEM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05.12.08, 03:18   #35 (permalink)
Kullanıcı Profili
S.Moderators
 
SERDEM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910
Puan Grafiği
Rep Puanı:11076
Rep Gücü:20
RD:SERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 47
464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon1c Direkt Anlatım ve Dolaylı Anlatım

Direkt Anlatım ve Dolaylı Anlatım

Ders 28 : Direkt Anlatım (Direct Speech) ve Dolaylı Anlatım = (Indirect Speech veya Reported Speech)

1-Giriş


Direkt anlatım = Direct Speech, konuşan veya yazanın meramını dolaysız olarak kendi ağzından anlattığı anlatım şeklidir.
Dolaylı anlatımda ise, (Indirect Speech = Reported Speech) konuşan veya yazanın bir olayı, oluşumu vs. başkasının ağzıyla anlatmasıdır. Aslında olay veya hareket yaşayanın veya yapanın dışında olan birisi tarafından söylenir, rapor edilir.
Reported Speech ifadesinin nedeni budur.Daha kestirmeden söyleyelim; birisinin söylediği cümleyi aktarmaya reported speech denir. Konuşma dilinde daha çok kullanılır.

Gerçekten, söylenen veya yazılan bir söz iki türlü iletilebilir. Birincisi direkt, dolaysız ifadedir. Mesela,
Direkt Anlatım = Direct Speech: I want to see my aunt.= Teyzemi görmek istiyorum.
Dolaylı Anlatım = Indirect Speech = Reported Speech
He said (that) he wanted to see his aunt. = Teyzesini görmek istediğini söyledi.
Birinci cümlede bir kimse, kendisiyle ilgili bir isteği bizzat kendisi söylüyor. Teyzesini görmek isteyen ve bunu söyleyen aynı kişidir. Yani, cümle dolaysız bir anlatımı gösteriyor. Gördüğünüz gibi, cümlede iki taraf vardır.
a) Eylemi yapan ve ayni zamanda onu anlatan veya yazan.
b) Eylemi dinleyen veya okuyan ve başkalarına anlatan

İkinci cümlede ise, fiilin sahibi başka, olayı anlatan veya yazan başkadır. Yani, teyzesini görmek isteyen başka, (mesela Ahmet) bunu dinleyenlere veya okuyanlara anlatan başkasıdır (mesela, Leyla).
Bu nedenle, bu tür cümlelere indirect speech = dolaylı anlatım veya bence daha da yerinde olarak reported speech = rapor edilen anlatım denir. Gerçekten olay veya hal üçüncü bir kişi tarafından muhataplara sözlü veya yazılı olarak iletilir. Bu nedenle, dolaylı anlatımda üç taraf vardır.
a) Eylemi yapan, hali yaşayan,
b) Bunu görerek muhataplara anlatan veya yazan üçüncü kişi,
c) Olayı üçüncü kişiden dinleyen veya okuyan muhatap(muhatap = hitap edilen).

Eğer aktarılan eylem geçmişte yapılmış ise, cümle geçmiş zaman olur.

2- Genel Kurala Dikkat : Dolaylı anlatımdan bahsederken, genellikle geçmişten bahsederiz. Çünkü, konuşma genellikle artık geçmişte kalmıştır. Bu nedenle dolaylı anlatımdaki fiiller de geçmiş zamanlara aittir. Bu durum sağduyuya çok uygundur.

Dolaylı anlatımın en yaygın zaman kipi basit geçmiş zamandır = Simple Past Tense


Örneğin :

I am going to school. = Ben okula gidiyorum. = Direct Speech = Direkt anlatım = Orijinal cümle

He said he was going to school. = O okula gittiğini söyledi. = İndirect (Reported) Speech = Dolaylı anlatım

Başkasının sözlerini dolaylı anlatımla(reported speecch) aktarırken orijinal cümle aynen kullanılmaz., onda bazı değişiklikler yapmak zaruri olur. Şöyle ki ;

a) Zamir genellikle değişir. Mesela, ben (I) yerine, o, biz, onlar, (he,she, we, they) geçer.

3- Kullanılan zaman kipi kural olarak bir zaman kipi geriye gider.

Reported Speeech’te zaman kipi ayarı yapılırken aktarılan cümle bir tense geri atılarak ifade edilir.

Direct speech Reported speech
Simple present tense Past simple tense
Present continuous tense Past continuous tense
Past simle tense Past perfect tense
Past continuous tense Past perfect continuous tense
Present perfect tense Past perfect tense

Örnek :

Orijinal Cümle = Direct Speech = I’m going to come. = Ben geleceğim.

Reported Speech = He said (that) he was going to come. = O geleceğini söyledi.

Direct Speech : I have ben to London several times. = Londra bir kaç kez bulundum.

Reported Speech = She said (that) she had been to London several times.

Direct Speech : I made too many mistakes. = Çok fazla hata yaptım

Reported Speech : He said (that) he had made too many mistakes.

Direct Speech : You will be sorry for what you did. = Yaptığından dolayı pişman olacaksın.

Reported Speech : He said (that) I would be sorry for what I had done.


Direct Speech : We can communicate smoothly = Sorunsuz iletişim yapabiliriz.


Reported Speech : They said (that) they could communicate smothly. = Sorunsuz iletişim kurabildiklerini söylediler.

4-Aşağıdaki zaman kiplerinde raporlanan olayın kipi değişmez.

Present simple

Present continous

Present perfect veya

Future simple

Zaman kiplerinde, kip değişikliği yapılmayabilir.

Örnek:

Direct Speech : “I am very sick.”

Indirect Speech: She says / is saying / has said / will say (that) she is very sick.

Direct Speech: The concert is a fun = Konser eğlenceli

Indirect Speech: He says the concert is a fun = O, konserin eğlenceli olduğunu söylüyor.

Direct Speech: I play basketball everyday. = Hergün basketbol oynarım.

Indirect Speech: She has said that she plays basketball every day. = O, hergün basketbol oynadığını söylemişti.

Direct Speech: I often enjoy myself. = Sık sık keyfime bakarım (eğlenirim).

Indirect Speech: Emre will say that that he often enjoys himself = Emre, sık sık keyfine baktığını söylüyor.

Direct Speech: I will answer the phone

Indirect Speech: She is saying that she will answer the phone.

Direct Speech: They don’t know you

Indirect Speech: She says that they don’t know me


5- Zaman Değişikliğinin Yapılmadığı Durumlar:
a)Talimatlar = Instructions
Direct: Read the manuals carefully = Talimatnameleri dikkatlice okuyun

Indirect Speech: The manager told the staff to read the the manuals carefully. = Müdür elemanlara talimatnameleri dikkatle okumalarını söyledi.

b) Süren bir konuşmada = Ongoing speech
Direct Speech: I am so tired.= Çok yorgunum.
Indirect Speech: You are telling me that you are so tired. = Bana çok yorgun olduğunu söylüyorsun.

Direct Speech: I am going home now = Şimdi eve gidiyorum.

Indirect Speech: You are telling me that you are going home = Bana, eve gideceğini söylüyorsun.

c) Mektubun içeriğini belirtirken = Stating the contend of a letter
Direct : Everything is going fine (Mektup) = Herşey yolunda gidiyor.

Indirect Speech: The letter says that everything is going fine = Mektupta, herşeyin yolunda gittiği yazıyor.


d) Genel gerçekler, tarihi olaylar ve atasözleri = General facts, historical events and proverbs
Direct Speech : Ataturk was born in 1881. = Atatürk 1881 yılında doğdu.
Indirect Speech: Rhe teacher told us (that) Ataturk was born in 1881. = O, Atatürk’ün 1881 yılında doğduğunu söyledi.
Direct Speech: What is the boiling point of water ? = Suyun kaynama noktası nedir?

Indirect Speech: The teacher asked the students what the boiling point of water is. = Öğretmen öğrencilerine suyun kaynama noktasının ne olduğunu sordu.

Direct Speech: Actions prove the word = Hareketler sözü kanıtlar

Indirect Speech: She said that actions prove the word.

e) Sık yapılan eylemler = Frequent actions
Direct Speech: I go to theatre frequently. = Çok sık tiyatroya giderim.

Indirect Speech = He told me that he goes to theatre frequently.

f)Alışkanlık haline gelmiş eylemler = Habitual actions
Direct Speech: I smoke a pack of cigarettes daily. = Günde 1 paket sihara içerim.

Indirect Speech: He said that he smokes a pack of cigarettes daily. = O, günde bir paket sigara içtiğini söyledi.

6-Past simple ve past perfect kipinde veya should/would formunda ise, rapor edilen sözler artık farklı bir açıdan görülür. Konuşma artık uzaktadır ve geçmişte bir dizi halinde meydana gelen olaylar olarak algılanır. Zaman kipleri otomatik olarak değişir.

Örnek:

Direct Speech: I am a worker, and I have worked for ten years. = Ben bir işçiyim ve 10 yıl çalıştım.

Indirect Speech: He said (that) he was a worker and had worked for ten years. = İşçi olduğunu ve 10 yıl süreyle çalşmış olduğunu söyledi.


7- Zaman ve yer zarfları değişikliğe uğrayabilir.
Here = there
There = there
Now = then, at that moment,
Yesterday = the day before, the previous day
Today = that day
Tomorrow = the following day, the next day,the day after
This = the That = that
These = those
Those = those
Ago = before
Next (week, month, year...)= the following (week, month, year)
Next year = the year after.
This = that
Tonight = that night
Last (year, month, week...) = The (year, month , week...) before.

Örneğin:

Last night = the night before veya
The previous (year, month, week...)

Ago = previously, before


Dikkat!!! Bazen, zaman zarfı için eş değer bir kelime koymak gerekmez.

Örnek:

Direct Speech: I am coming to see you now = Seni şimdi görmeye geliyorum.

Reported Speech: He said that he was coming to see me = Beni görmeye geldiğini söyledi.
Burada “now” yerine “then” kullanmaya gerek yok.
Dikkat!!! : Direct Speech cümlesinde yer alan “this” kelimesi yerine “the” gelir. Ancak, “this” üzerine vurgu konursa “that” olabilir.
Direct Speech: This car is not safe = Bu araba güvenli değil
Reported Speech: He said that the car was not safe

8- Geçmiş zamanları (past tenses) rapor eden fiillerden (reporting verbs) sonra aşağıdaki kip değişiklikler otomatikman yapılır.

Direkt Speech - Direkt Anlatım Reported Speech – Rapor Edilen
make (makes) made
is(am) making was making
are were
will would
have/has made had made
shall/will make should/would make
should/would make should/would have made
should/would (kibar anlatım veya istek) değişmez
must had to
mustn’t wasn’t/weren’t/ had to
can could
could could
may might


9) Zaman Kipine Göre Dolaylı Anlatım

Direct speech Reported speech

present simple past simple

I am happy He said (that) he was happy

I work He said (that) he worked
present continuos past continuos

I am feeling sad He said(that) he was feeling sad

I am running He said (that) he was running

past simple past perfect

I was broke He said(that) he had been broke

I sat down He said(that) he had sat down

present perfect past perfect

I have been upset He said(thaT) he had been upset


I have smiled He said(that) he had smiled

present perfect continuos past perfect continuos

I have been feeling blue He said(that)he had been feeling blue

I have been learning He said(that)he had been learning

Future simple conditional

I will be pleased He said(that) he would be pleased

I will leave He said(that) he would leave

Future perfect simple conditional perfect I will have been dead He said(that) he would have been I will have gone He said(that) he would have gone
SERDEM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05.12.08, 03:19   #36 (permalink)
Kullanıcı Profili
S.Moderators
 
SERDEM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910
Puan Grafiği
Rep Puanı:11076
Rep Gücü:20
RD:SERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 47
464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon1c 10) Alıntı Sözlerin Dolaylı Anlatıma Çevrilmesi – Quoted Speech

10) Alıntı Sözlerin Dolaylı Anlatıma Çevrilmesi – Quoted Speech
Quoted Speech kişinin sözlerini aynen aktarmada kullanılır. Reported Speech’in tersidir. Quoted Speech’te kişinin söyledikleri iki tırnak arasında (“..”) gösterilir. İngilizce’de bu işaretlere “Quotation Marks” denir. Aynen alıntı sözlerde kip ve kişi değişimi olmaz. Cümle orijinal haliyle kalır ama iki tırnak (quotation marks) arasında gösterilir. Alıntı sözlere hikayelerde, haberlerde ve akademik çalışmalarda da sıkça rastlarız.

Örnek:
“You must work harder” = “Daha sıkı çalışmalısın”

The teacher warned me (that) I had to work harder.

“Watch the enemy” = “Düşmanı izle”

The commander ordered the soldiers to watch the enemy = Komutan askerlerine düşmanı izlemelerini emretti.

“Close the window, please” = “Camı kapatır mısın lütfen” .

My wife asked me to close the window. = Eşim camı kapatmamı istedi.

“ I go to the bank every Monday.” = Her Pazartesi bankaya giderim.

The businessman said (that) he went to the bank every Monday. = İşadamı her Pazartesi bankaya gittiğini söyledi.

“ I am going to the circus ” = Sirke gidiyorum.

My girlfriend said (that) she was going to the circus. = Kız arkadaşım sirke gittiğini söyledi.

“We have been to a supermarket.” = Süpermarkete gittik

They said (that) they had been to a supermarket. = Süpermarkete gittiklerini söylediler.

“ I went to my home town.” = Memleketime gittim.

The solder said (that) he had gone to his home town. = Asker memleketine gittiğini söyledi.

“ I will visit my sick uncle. ” = Dayımı ziyaret edeceğim.


The nephew said (that) he would visit his sick uncle. = Yeğen amcasını ziyaret edeceğini söyledi.


“ I can swim in deep water. ” = Derin sularda yüzebilirim.


The swimmer said (that) he could swim in deep water. = Yüzücü derin sularda yüzebileceğini söyledi.


“ You may go into the patient’s room. ” = Hastanın odasına girebilirsin.

The doctor said (that) I might go into the patient’s froom. = Doktor, hastanın odasına girebileceğimi söyledi. Ya da The doctor allowed me to enter the patient’s room = Doktor, hastanın odasına girmeme izin verdi.

“ I might meet her somewhere” = Ona bir yerde tesadüf edebilirim.

He said (that) she might meet her somewhere. = O, ona bir yerde tesadüf edebileceğini söyledi.

“ I must see the director. ” = Müdürü görmem gerekir.

She said (that) she had to see the director. = O, müdürü görmesi gerektiğini söyledi.

“ I have to check everything” = Herşeyi kontrol etmem lazım.

The Auditor stated (that) he had to check everything. = Denetici herşeyi kontrol etmesi gerektiğini belirtti.

” I ought to be more carefull.” = Daha dikkatli olmam lazım.

She said (that) she ought to be more carefull. = O, daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.

“Go to your own room.” = Kendi odana git.

My father told me (that) to go to my own room. = Babam kendi odama gitmem gerektiğini söyledi.

“ Do you like oranges?” = Portakal sever misin?


I asked him if (whether) he liked oranges = Ona portakal sevip sevmediğini sordum.

11- Say ve Tell
“Say” ve “tell” benzer anlamlara sahiptir. İkisi de kişilerle iletişimde bulunma anlamını vermektedir. Bu iki fiill, dolaylı ifadeleri başlatır. Ancak say ve tell farklı şekilde kullanılmalıdır.

Şöyle ki, “say” , dolaylı anlatımda hiçbir zaman infinitive (mastar) ile kullanılmaz. “tell” ise hiçbir zaman fiilen söylenen sözler ile kullanılmaz ve daima şahıs nesnesi ile birlikte kullanılır.

Dolaylı anlatımda emirler, mastar cümleleri olur ve tell, order, command, ask, wonder gibi fiillerden sonra kullanılır ve hitap edilen şahıs için bir zamir kullanılır.

Örnek:

Direct Speech : Bring me a pen = Bana bir kalem getir

Reported Speech: He asked me to bring him a pen. = Ona bir kalem getirmemi söyledi.


Direct Speech: Go away = Defol git!


Reported Speech : He told me to go away = Bana defolup gitmemi söyledi.

Direct Speech: Pay the bill at once! = Hesabı hemen öde.

Reported Speech : The waiter told us to pay the bill at once = Garson, bize hesabı hemen ödememizi söyledi.

Direct Speech: Pick up the flowers! = Çiçekleri topla !

Indirect Speech = He ordered her to pick up the flowers= Ona çiçekleri toplamasını söyledi.

Reported Speech ifadelerinde “tell” fiilinden sonra “me,him,her,it,us,you,them” ifadeleri kullanılır. Aynı şey “say” fiili için geçerli değildir. Araya “to” girmesi şarttır.

Örnek:

He told me that he went to Ankara = Bana Ankara’ya gittiğini söyledi.

He said to me that he went to Ankara = O, Ankara’ya gittiğini söyledi.

Dikkat : “Say”" fiilinde object den önce “to ” kullanılır.

Örnek:

She said to me that she passed the exam = Bana sınavdan geçtiğini söyledi.

Halbuki,

She told me that she passed the exam. = Bana sınavdan geçtiğini söyledi.

Arda said to Emre that he had done his job very well. = Arda Emre’ye işini çok iyi yaptığını söyledi.


Say ve Tell Fiillerinin Direct speech’te Kullanımı

“Say” fiilini direct speech ile kullanabiliriz. Bir bilgi veya talimatı direct speech ile aktarmak istediğimizde “tell” fiilini kullanırız.
Say fiili direct speech sorularında kullanılır ancak tell kullanılmaz.

He said: "Do you play piano?" = O , “Piyano Çalıyor musun?” dedi.

Ama, he told “ do you play the piano” yanlıştır.

Aşağıdaki ifadelerde, sadece “tell” kullanılır, “say” kullanılamaz.
tell (someone) a story = birisine hikaye anlatmak
tell (someone) a lie = birisine yalan söylemek
tell (someone) the truth = birisine gerçeği söylemek
tell the future (= to know what the future will bring) = geleceği okumak
tell the time (= know how to read a clock) = birisine saati söylemek

12- Beyanatlar = Statements
Beyanat; yazılı veya sözlü açıklama, ileri sürülen mütalaa ve görüş, demeç, rapor gibi hepsi birbirine benzer anlamlara sahiptir. Devlet adamları ve politikacıların ülke ve dünya meseleleri hakkında sık sık beyanat verdikleri malumdur.
Beyanatların reported speech’ e aktarımında yaygın olarak “say” ve “tell” fiilleri kullanılır.

Bunun dışında;

Agree = kabul etmek
Accuse (of) = suçlanmak
Add = eklemek
Argue = tartışmak
Answer = cevaplamak
Announce = İlan etmek
Assure = Temin etmek, güvence vermek
Admit= Kabul etmek, teslim etmek
Advice = Tavsiyede bulunmak,bildirmek,
Ask = sormak,
Apologize (for) = Özür dilemek
Boast = Övünmek, böbürlenmek
Declare = deklare etmek, ilan etmek
Grumble = Şikayet etmek, söylenmek
Murmur = Söylenmek
Claim = iddia etmek,
Deny = İnkar etmek
Insist on = Israr etmek
wonder = merak etmek, öğrenmek istemek ,
want to know = bilmek istemek ,
enquire = soruşturmak,
exclaim = haykırmak
offer = teklif etmek, önermek,
suggest = işaret etmek-, klif etmek, eri sürmek,
stress = vurgulamak,
underline = altını çizmek, önemle belirtmek,
suppose = varsaymak, farzetmek,
observe = gözlemlemek
guess = tahmin etmek,
complain = şikayet etmek,
confess = itiraf etmek,
conclude = karara varmak,sonucuna varmak,
predict = tahmin etmek,
point out = işaret etmek
Refuse = reddetmek
Remind = hatırlatmak
Reply = yanıt vermek
Promise = söz vermek
Threaten = tehdit etmek
İndicate : belirtmek, göstermek, işaret etmek

fiileri de kullanılır. Beyanatlarda zamir ve aidiyet sıfatları dolaylı anlatıma aktarılırken nasıl değiştiğine dikkat ediniz. Beyanatlar olumlu veya olumsuz olumsuz olabilir.
Örnek:
D.S. (direct speech) : I am going to town with my sister = Kızkardeşimle şehire gidiyorum.
R.S. (reported speech) : he said that he was going to town with his sister = O, kızkardeşiyle şehire gittiğini söyledi.
D.S. : You have bought yourself a new dress = Kendine yeni bir elbise almışsın.
R.S. : He said that I had bought myself a new dress = O, kendime yeni bir elbise aldığımı söyledi.
D.S. : We are very late = Çok geç kaldık
R.S. : They confessed that they were very late = Onlar, çok geç kalmış olduklarını itiraf ettiler.
D.S. : The weather is too hot today= Hava bugün çok sıcak
R.S. : He complained that the weather was too hot that day = O, havanın o gün çok sıcak olduğundan şikayet etti.
D.S. : The year 2006 was a successful one for the company = 2006 yılı şirket için başarılı bir yıldı.
R.S. = The chairman concluded that the year 2006 had been a successful one for the company = Yönetim Kurulu Başkan, 2006 yılının şirket için başarılı bir yıl olduğu sonucuna vardı.
D.S. : The world climate will change in the next decade = Dünya iklimi önümüzdeki 10 sene içinde değişiklik gösterecek .
R.S. : He predicted that the world climate would change in the following decade. = Dünya ikliminin önümüzdeki on yılda değişeceğini önmgördü.
D.S. : You may see the photographs if you want. = Eğer istersen fotoğrafları görebilirsin
R.S. : He said that I might see the photographs, if I wanted. = İstersem fotoğrafları görebileceğim söyledi.
D.S. : You play the piano very well = Çok iyi piyano çalıyorsun
R.S. : She said that I played the piano very well = Çok iyi piyano çaldığımı söyledi.
D.S: : She has given me a present = O, bana bir hediye verdi.
R.S. : He said that she had given him a present. = Ona bir hediye verdiğini söyledi.
D.S. : We always try to please you = Seni hep memnun etmeye çalışıyoruz
R.S. : They said that they always tried to please me.= Onlar, beni hep memnun etmeye çalıştıklarını söylediler.
D.S.: My neighbor stole my purse = Komşum, cüzdanımı çaldı.
R.S. : She claimed that her neighbor had stolen her purse = O, komşusunun onun cüzdanını çaldığını iddia etti.
D.S.: Globalization is transforming all the markets. = Küreselleşme tüm piyasaları dönüştürüyor.
R.S.: The lecturer said that globalization was transforming all the markets. = Konuşmacı küreselleşmenin tüm piyasaları dönüştürdüğünü söyledi.
SERDEM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 18.01.09, 10:34   #37 (permalink)
Kullanıcı Profili
Epsilon Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jun 2008
Nerden: İstanbul
Mesajlar: 132
Konular: 3
Puan Grafiği
Rep Puanı:1190
Rep Gücü:0
RD:Gülüş has much to be proud ofGülüş has much to be proud ofGülüş has much to be proud ofGülüş has much to be proud ofGülüş has much to be proud ofGülüş has much to be proud ofGülüş has much to be proud ofGülüş has much to be proud ofGülüş has much to be proud of
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 19
1 Mesajına 17 Kere Teşekkür Edildi
:
Thumbs up

çok Iyi çalışma Tşkler
Gülüş isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
adim, adım adım ingilizce, İngilizce


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Adım Adım Gezdim Ata Yurdumu Şarkı Sözü Deniz Toprak - Deniz Toprak Adım Adım Gezdim Serap Türkçe Müzik Hit ( En Sevilen ) Şarkı Sözleri 0 07.03.13 02:42
İlk Adım Bebek Ayakkabı Modelleri 2012 - İlk Adım Bebek Ayakkabıları ASYA Çocuk Modası 0 27.08.12 14:49
Adım Adım Video Cd'leri Kopyalamak Mavi Lord Network ve İnternet 0 17.12.08 11:50
Adım Adım Bakım ücreti Başvurusu Güllü Engelliler Kanunları-Hakları-Mevzuat 0 24.09.08 03:15
Adım Adım phpBB 2.0.15 Kurulumu Cigde Webmaster 0 31.07.08 09:02


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:10 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2