Penumbra Black Plague

[Mavi Lord]

Penumbra Black Plague

Korku oyunları her zaman oyuncuların dikkatini çekmeyi başarmıştır. Kabul edelim, öyle ya da böyle içinde korku temalı bir oyun olunca akan sular durabiliyor. Fakat biraz detaylı tartışmak gerekirse bir müddet sonra hepsinin birbirinden farksız, sadece makyajı farklı yapımlar olduğunu anlayabiliyoruz. Öyle ki, günümüzde karşılaştığımız bu tür oyunlar amacından o derece şaşmış durumda ki elimizdeki cephane sayısından medkit paketlerine uzanan kaygılardan ana fikri kaçırarak basit bir aksiyon oyununa çarpmış hissedebiliyoruz kendimizi. Hatırlarsanız saf korkunun yaşandığı birçok yapım artık "eskiler" sıfatı ile hafızalarımızda yer etmiş durumdadır. Bu geleneğin sürekli bir biçimde devam ettirilmemesi elbette kişiye göre farklı duygular ortaya çıkarabilir fakat Penumbra serisinin ikinci ve son bölümü "Penumbra Black Plague" bizi geçmişimize döndürmeye kararlı. Az görsellik, bol eğlence.

Penumbra oyunlarının neyse ki en güzel tarafı basit bir oynanış ile keyifli saatler vaadedebilmesi. İkinci halkada da aynı durum söz konusu, hem de fazlası ile! İlerlediğiniz her an, geçtiğiniz her koridor, bulduğunuz her ipucu sizi sona doğru daha bir heyecanla itiyor. Bulmacaların bir anlamı olduğunu fark ediyoruz. Daha doğrusu bulmacaları oyunun değil kendi yöntemlerimiz ile geçilebileceğini fark ediyoruz dersem yanılmış olmam. Anlayacağınız üzere Penumbra: Black Plague sizlere hatrı sayılır bir serbestlik sunmuş durumda. Tüm cisimler ile etkileşimde bulunabildiğinizden ötürü bulmacaları da kendi kafanıza göre yorumlama şansına sahipsiniz. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse, yüksek yerlere çevrede bulduğunuz kutu ya da tahtaları üst üste dizerek ulaşabilir, soğuktan donma tehlikesi yaşarken benzin dolu fıçıları yakabilir, uçurumlardan geçmek için çevrede bulduğunuz tahtalardan köprü oluşturabilir, ya da bozuk paralar yardımı ile vidaları sökebilirsiniz. Bunun gibi birçok şey sıralamak mümkün. Karanlık zamanlarda ise çevrede bulduğunuz piller ile el fenerinizi açabilir, ya da az zamanlı birçok ışık kaynağını kullanabilirsiniz. Karışık ve eğlenceli bulmacalara getireceğiniz çözümler sizleri kendisine bağlarken aynı zamanda oyun ile beraber uzun saatler geçirmenizi sağlayacaktır şüphesiz. Oyundaki fizik gücü sizleri şaşırtırken, peşine düştüğünüz gerçekleri ortaya çıkarmakta en büyük avantajınız olacak.

Fizik size o kadar bağımsız sağlanmaya çalışılmış ki, hemen hemen her şey sizin kontrolünüz altında. Bu demektir ki, yolumuzu kapatan eşyaları tutup bir kenara fırlatabilir, düşmanlarımızdan kaçmak için yine bulduğumuz eşyaları kapı önlerine dizebilir, ya da çeşitli kapı, pencere, dolap gibi geçiş yollarını açmak için demir, sopa vb. aklınıza gelecek çoğu cismi elimizin altında bulundurabiliriz. Elbette bunları aç, kapa, ileri, geri vb. basit hareketler ile gerçekleştirmiyoruz. Oyunumuz karakterimizin gözünden işledigi için fareniz aynı zamanda elimiz olma vaziyetinde. Yani kapı kollarını tutup indirecek de, dolap kapaklarını kendimize doğru çekecek de, ağır cisimleri tutup itmeye çalışacak kişi de bizden başkası değil. Bunlar için faremizi hızlı ya da yavaş şekillerde hareket ettiriyoruz. Vanaları açarken de daireler çiziyoruz. Anlayacağınız orijinal bir oynanış ile karşı karşıyayız. Item konusunda ise yine bolca yeriniz ve farklı amaçlar ile kullanabileceğiniz birçok araç gereç mevcut. Klasik korku oyunlarındaki item kombinasyonları da Penumbra'da unutulmamış. Fakat aldığınız eşyaları dikkatle incelemeniz gerekmekte, aksi takdirde el altındaki ipuçlarını bir saatte çözüyorsunuz.

Oyundaki aksiyonu savaşarak değil, aksine düşmanlarımızdan köşe bucak kaçarak yaşıyoruz. Diğer bir şekilde açıklamak gerekirse, hiçbir biçimde şiddet uygulayamıyoruz. Oyun boyunca hiçbir silah sahibi de olamıyoruz dolayısı ile. Bunun yerine zekamız ile çeşitli çözümler üretmemiz söz konusu. Örneğin düşmanları odalara kilitlemek, engellemek, ya da karanlığı lehimize kullanmak gibi. Sizleri fark ettiklerinde peşinizden koşmaya başlıyorlar. Bu yüzden el fenerinizi gözlerinin içine açıp tutmamakta fayda var. Beklenmedik bir anda karşımıza çıkabildikleri için gerilim ve heyecan ile o anki en hızlı çareyi bularak saklanmamız gerekiyor. Elbette aksiyon esnasında bazı eşyaları üstlerine fırlatıp 1-2 saniye duraklamalarını sağlayabilsek de tek bir hareket ile yine dibimizde bitiveriyorlar. Oyundaki korku düzeyi abartısız bir biçimde oldukça net aktarılmış. Tehlikeli anlarda müzik hızlanıyor, kalp atışlarımızı duyuyor ve kaçmaya başlıyoruz. Hangi köşeden, hangi odadan geldiğini bilemediğimiz akıl karıştırıcı çığlık ve sesler ise işimizi iyiden iyiye zora sokuyor. Bu yüzden sesler Penumbra'da önemli bir yer tutuyor.

Hikâye açısından Penumbra bir devam oyunu (hem serî hem hikâye). Ve Black Plague, Overture'a göre daha basite kaçmış ve boşlukları kapatamıyor. Fakat yine de daha hafif bir biçimde karşımızda. Ama! Bizleri anlamsızlığa itecek birkaç pürüz yok değil. Öncelikle ana karakterimiz oyuna bir odada baygın bir biçimde başlıyor. Ardından kendi çabaları ile bulduğu birkaç ipucundan sonra hayatını daha kavrayamadığı bir konu için tehlikeye atıyor. Bu noktalarda biraz duraklıyoruz fakat bir müddet sonra atlatabiliriz. Bulunduğunuz yerler genelde fabrika, laboratuvar, maden, kanalizasyon vb. farklı içerikli yerlerden oluşuyor. Bu yüzden atmosfer oldukça iyi ve bölüme göre farklı bir hava sergiliyor. Eğer toplayacağınız notları da özenle okur ve ciddiye alırsanız gerilim dolu bir macera yaşayacaksınızdır.

Demoyu oynayanlarınız bilecektir. Oyuna ilk defa girdiğimizde bir not ile karşılaşmıştık. "Işıklarınızı kapatın, sesi sonuna kadar açın ve yalnız olduğunuzdan emin olun." Bu notu hem alacağınız keyif hem de pişman olacağınız dakikalar için ciddiye alsanız iyi olur. Açıkçası daha önce hiçbir oyunda başlangıca bu tür bir not iliştirilmiş olduğunu görmedim, fakat uyguladıktan sonra sebebini anlıyor insan =).

Penumbra Black Plague görsel anlamda sizleri üstün bir teknoloji ile karşılamıyor; fakat bunun beklendiği de söylenemez. Buna rağmen harika bir fizik gücüne sahip, bu da oynanışı orijinal kılıyor demiştik. Bunun dışında pek video bulamayacaksınız -olsa bile çizim şeklinde hazırlanmışlar. Options menüsünden detaylı bir video seçeneğine rastlasak da tüm özellikleri full'lediğimizde birkaç farklılık dışında aynı görüntülere sahip oluyoruz. Çevre kaplamaları mekânlara göre değişiklik gösterirken aynı şekilde gerçekçiliklerini yitirip baştan kazanabiliyorlar. Gölge oyunları ise oldukça iyi hazırlanmış. Fenerinizi çevrenize doğrulttuğunuzda gölgelerin de yöne göre tepki verdiğini göreceksiniz. Fakat oyundaki renkler bir hayli soluk. Canlılık neredeyse hiç yok diyebiliriz.

2008 kışında biz oyuncular ile buluşan Penumbra: Black Plague serîye beklediğimden de güzel bir kapanış hazırlamış açıkçası. Hem alternatif bir korku oyunu, hem de orta tempolu bir macera arıyorsanız şu anda ilk adresiniz Penumbra olmalı diyebilirim. Elbette eski korku oyunlarına hasret kaldık diyenlerdenseniz. Hepinize iyi oyunlar...