tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Dini Konular > Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri Sahabeler Hakkında Bilgiler.Evliyalar Hakkında Bilgiler.İslam Alimleri Hakkında Bilgiler.Sahabelerin Hayatı.Evliyaların Hayatı.İslam Alimlerinin Hayatı


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Muhammed Kudâme - Muhammed Kudame Hayatı - Muhammed Kudame Kimdir
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
747

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 14.08.11, 01:37   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Moderator
 
Tuna - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Nerden: Konya
Mesajlar: 1.782
Konular: 1135
Puan Grafiği
Rep Puanı:3960
Rep Gücü:57
RD:Tuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 174
122 Mesajına 291 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon Muhammed Kudâme - Muhammed Kudame Hayatı - Muhammed Kudame Kimdir

Muhammed Kudâme - Muhammed Kudame Hayatı - Muhammed Kudame Kimdir

Velî ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi Muhamed, künyesi Ebû Ömer’dir. İbn-i Kudâme ismiyle de tanınmıştır. Babasının adı Ahmed’dir. 1134 (H. 528) senesinde doğdu. 1210 (H.607) yılında Dımeşk’da vefât etti.

Küçük yaşta tahsîle başlayan İbn-i Kudâme, önce Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Ebû Amr’dan, babasından ve birçok âlimden hadîs-i şerîf dinledi. Sonra Mısır’a gitti. Orada Hanbelî mezhebi fıkıh bilgilerini öğrendi ve Ali ibni Berî’den nahiv ilmini okudu. Kendi hattı, yazısı ile çok kitabı yazıp çoğalttı. Bunlardan bâzıları şunlardır. Ebû Nuaym İsfehânî’nin Hilyet-ül-Evliyâ’sı ile, Tefsîr-i Begavî, El-Mugnî, El-İbâne, El-Hırakî ve Kur’ân-ı kerîmi defâlarca yazdı. Bunları yazdığından dolayı hiçbir ücret almadı. Yazısı çok serî olduğundan, bir günde formalarca yazı yazardı. Hâfız Abdülganî bin Abdülvâhid el-Makdisî onun rivâyetlerinden olan kırk hadîs-i şerîfi toplamıştır.

İbn-i Kudâme, fıkıh, ferâiz, nahiv ilimlerini kendinde toplamış, ilmiyle amel eden, insanların ihtiyâcını karşılayan, zâhid bir zât idi. İşittiği her duâyı ezberler ve yazardı. Dîne âit ne öğrendiyse, mutlaka öğrendiği ile amel ederdi. İhtiyar olduğu hâlde devâm ettiği cemâatin en dinç olanı idi. Gençliğinden îtibâren gece yarısı kalkıp teheccüd namazı kılmış, hiç terk etmemiştir. Hanımı şöyle demiştir: “Geceleri ibâdet için kalkardı. Uyku bastırınca, yanında bulunan bir asâ ile ayaklarına vurarak uykusunu dağıtırdı.” Çok oruç tutmaktan zayıflamıştı.

Bir cenâze olduğunu işitse, hemen namazını kılmaya, birinin hasta olduğunu duysa, hemen ziyâretine giderdi. Dine bir hizmet olsa, mutlaka giderdi. Her gece, Kur’ân-ı kerîmin yedide birini, tertîl üzere, yavaş yavaş okurdu. Gündüzleri de, öğle ile ikindi arasında Kur’ân-ı kerîmin yedide birini okurdu. Sabah namazını kılınca, tesbîhleri çektikten sonra, Kur’ân-ı kerîmden şifâ âyetleri denilen âyet-i kerîmeleri okurdu. Bunları ayrıca bir forma hâlinde de yazıp mihrâba asmıştı. Uyku bastırmaması için alıp, çok defâ okurdu. Sabah namazından sonra, güneş iyice yükselinceye kadar Kur’ân-ı kerîm okurdu. Sonra kuşluk namazı kılardı. Biri gece, biri de gündüz olmak üzere iki defâ secde yapar, bu secdelerde uzun müddet durur, duâ ve tesbîh ederdi.

Her Cumâ mutlaka sadaka verirdi. Berâber bulunduğu kimselerin sıkıntılarını giderir, yardım ederdi. Uzakta olanların çocuklarını sorar, ilgilenir, ihtiyaçlarını karşılar, yardımederdi. Akrabâsına ve diğer fakirlere yardım eder sadaka verirdi. Elbisesinden fazla olanları dağıtır, kendisi, zarûret mikdârı ile kalırdı. Bâzan elbisesiz ve gömleksiz kaldığı da olurdu. kuru ekmek yer, hasır üzerinde yatardı. Çok kere kendi ihtiyâcı olan şeyleri de muhtaçlara sadaka verirdi.

Bir defâsında, bulunduğu belde halkından bir kısmına devamlı yiyecek vererek sıkıntılarını gidermişti. Evine bir şey geldiği zaman, gelen şeyi herkese paylaştırırdı. “Sâhibi ile kabre girmeyen, sâhibinin kabirde faydasını görmediği ilim, ilim değildir.” ve “Siz sadaka vermezseniz, size de verilmez. İsteyene siz vermezseniz, başkaları verip, sevâbını alır.” derdi.

İnsanlara hitâb edip konuştuğu zaman, kalbleri rikkat ve incelik tarafına çeker, çok tesirli konuşurdu. Sohbetinde insânlar ağlayıp, göz yaşı dökerdi. Son derece heybetliydi. Bir talebe ondan bir mesele sormak istese, heybet ve vekarı karşısında toparlanırdı. O, mescide girdiği zaman, talebeler susup, kısık sesle konuşurlardı. Yolda oynayan çocuklar onu görseler, heybetinden, ona olan sevgi ve hürmetten dolayı kenara çekilirlerdi. Bir şey emredince derhal yerine getirilirdi.

Dünyâya düşkün olmaktan ve lüzumsuz işlerden çok uzak dururdu. Duâsı makbul bir zâttı. Duâsı ile hastâlar şifâ bulurdu.

Vâlilere ve devlet adamlarına mektuplar yazıp, muhtaçlara yardım etmelerini isterdi. Kendisine bir muhtaç gelse, bir mektup yazıp vâliye gönderirdi. Bir gün vâlilerden biri ona; “Sen bize, yardım etmek istemediğimiz kişileri de gönderiyorsun, fakat senin mektubunu geri çevirmek istemediğimizden yardım ediyoruz.” deyince, vâliye; “Biz, bize gelen hiçkimseyi geri çevirmiyoruz. Siz gönderdiğim mektubu ya kabûl edersiniz veya hiç göndermem.” Bunun üzerine vâli; “Sizin gönderdiğiniz hiçbir mektubu aslâ geri çevirmeyeceğiz” dedi.

Bir zât şöyle anlatmıştır: “Bir defâsında İbn-i Kudâme hazretlerinin huzûruna gittik. Üç kişi idik ve çok acıkmıştık, yiyecek bir şeyler istedik. Bize, içi süt dolu küçük bir tabak getirdi. İçine ekmek doğranmıştı. Ondan yedik ve doyduk. Yerken bakıyordum, tabaktakiler hiç eksilmiyordu.”

Muhammed bin Ebî Bekr bin Amr şöyle anlatmıştır: “Bir defâsında beni yanına çağırdı. Rahatsızlığımdan perhiz yapıyordum. Beni yemeğe başlattı ve bir kimse yemekten önce; “Şehidallahü ennehü lâ ilâhe illâhü” (Âl-i İmrân: 18) âyet-i kerîmesini ve “Kureyş” sûresini okursa ve sonra yerse, o yemek ona zarar vermez.” buyurdu.

Ebû Bekr Abdullah bin Hasan bin Nühhâs şöyle anlatmıştır: “Babam onu çok severdi. Bir Cumâ günü bana, Cumâ namazını onun arkasında kılacağım dedi. Ben de berâber aynı câmiye gittim. Benim mezhebimde Fâtiha'dan önce Besmele çekilir. Onun tâbi olduğu mezhebde çekilmez. Acabâ bundannamazıma bir zarar gelir mi diye düşünmüştüm. Mescide vardık. Muhammed bin Ahmed hazretleri orada idi. Babama selâm verip, sarıldı. Sonra; "Kardeşim namazını kıl, kalbini hoş tut. Çünkü ben, insanlara imâm olduğum günden beri her namazda Fâtiha’dan önce Besmele çekiyorum. Babam bana dönüp, bunu unutma!" dedi.”

Kabir ziyâreti için veya başka bir sebeple bulunduğu dağlık bölgeden indiği zaman, hurma toplayıp götürür, kimsesiz ve yetimlere dağıtırdı. Geceleri kim olduğu bilinip, tanınmayan kimseler ona para ve un getirirdi. Kimseyi azarlamaz geri çevirmez ve hiç kimsenin kalbini kırıp, incitmezdi. Haramlardan son derece sakınırdı.

Sultan Selâhaddîn Kudüs’e geldiğinde, onu ziyâret için yanına gitmişti. O sırada namazda idi. Namazını ve duâsını tamamlamadıkça sultan ile ilgilenmedi. Sultan Selâhaddîn ile savaşlara katıldı, cihâd etti.

Muhammed bin Ahmed hazretlerinin Cebel denilen yerde bir medresesi vardı. Bu medreseyi Kur’ân-ı kerîmin ve fıkıh ilminin öğretilmesi için vakfetmişti. Pekçok talebe o medresede ilim öğrenip, Kur’ân-ı kerîmi ezberlemişti. Vefâtından önce günlerce hasta yattı. Hastalığı sırasında, önceki gibi namazlarını kıldı, nâfile ibâdetlerini, Kur’ân-ı kerîm okumayı, zikir ve duâları terk etmedi.

Vefât edeceği sırada yakınlarını yanına topladı. Kıbleye döndü. Onlara takvâyı, Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasakladıklarından sakınmalarını, Allahü teâlânın kendilerini herân gördüğünü ve yaptıklarını bildiğini, ona göre hareket etmelerini, dosdoğru olmalarını tavsiye etti. Sonra başında Yâsîn-i şerîfi okumalarını söyledi. Son nefesinde; “Şüphe yok ki Allah, râzı olduğu İslâm dînini sizin için seçti. O hâlde ancak müslüman olarak can verin.” meâlindeki Bekara sûresi 132. âyet-i kerîmeden bir kısmını okurken vefât etti. Vefâtında hiç malı ve parası yoktu. Şam'da Kasyun dağında Sefh denilen yere defnedildi.

Abdülmevlâ bin Muhammed’den şöyle nakledilmiştir: “Muhammed bin Ahmed hazretleri kabre konulunca, kabri başında Kur’ân-ı kerîm okuyordum. Bir yerinde yanlış okumuşum. Kabirden seslenip, yanlışımı düzeltti. Sesini duyunca korkup, titremeye başladım.”

Yine şöyle anlatılmıştır: “Kabri başında Kehf sûresi okunuyor, o da kabirden: “Lâ ilâhe illallah” diye sesleniyordu.”

İbn-i Kudâme hazretlerinin bir şiirinin tercümesi şöyledir:

“Ne zaman oyalanmaktan ve boş şeylerden vaz geçeceksin? Saçın ağardı, zayıflık, ihtiyarlık ve elem geldi, ölüm yaklaştı. Başa gelen bu işten ve gafletten dolayı hayâtım boyunca ağlasam ve göz yaşım bitseydi, bundan dolayı kınanmazdım!”

KEÇİ BOYNUZU

Ebû Muzaffer şöyle anlatmıştır: “Bir defâsında kulunç hastalığına yakalanmıştım. Ağrıların şiddetinden çok sıkıntı çektim. Bir gün yanıma Ebû Amr Muhammed bin Ahmed hazretleri geldi. Elinde küçük parçalar hâline getirilmiş harnûb (keçi boynuzu) vardı. Banabundan ye dedi. Yanımda bulunanlar, o kulunca zararlıdır, arttırır dediler. Ben onların sözüne aldırmayıp, alıp yedim ve hastalıktan kurtuldum.”

1) Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile; c.2, s.52
2) Zeyl-i Ravdateyn; s.71
3) El-Bidâye ven-Nihâye; c.13, s.58
4) Şezerât-üz-Zeheb; c.5, s.27
5) El-A’lâm; c.5, s.319
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.9, s.139
--------------Tualimforum İmzam--------------
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

Hoşgörülülükte deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.

MEVLANA CELALEDDİN RUMİ

Tuna
Tuna isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
hayati, kimdir, kudâme, muhammed, muhammed kudâme, muhammed kudame hakkında genel bilgi, muhammed kudame hayatı, muhammed kudame kimdir, muhammed kudame yaşamı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Muhammed Çetin Biyografisi - Muhammed Çetin Kimdir - Muhammed Çetin Hayatı - Muhammed Kartal Siyasetçilerin Hayatı ( Biyografisi ) 0 31.01.14 18:50
Muhammed Bâkır - Muhammed Bakır Hayatı - Muhammed Bakır Kimdir - Muhammed Bakır Yaşam Tuna Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri 0 14.08.11 19:08
Muhammed Cevâd - Muhammed Cevad Hayatı - Muhammed Cevad Kimdir - Muhammed Cevad Yaşam Tuna Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri 0 14.08.11 18:49
Muhammed Cisr - Muhammed Cisr Hayatı - Muhammed Cisr Kimdir - Muhammed Cisr Yaşamı Tuna Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri 0 14.08.11 18:39
Muhammed Sâdık - Muhammed Sadık Hayatı - Muhammed Sadık Kimdir - Muhammed Sadık Yaşam Tuna Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri 0 14.08.11 01:03


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:42 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2