tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Cahit Zarifoğlu Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/12203-cahit-zarifoglu-siirleri.html)

Josephine 17.08.08 00:56

Reca
 
Reca

Bohçam boş
Öteberim eksik
Azığım kuru
Canım aç

Yüzüm sana çevrili
Adımım sana
Irmaklarına
Bir lokma suya geldim
Su denmez
Kabul ola affola...

Cahit Zarifoğlu

Josephine 17.08.08 00:56

Sen Kuş Olur Gidersin Bir Trenle
 
Sen Kuş Olur Gidersin Bir Trenle

Uzun bir geçmişimiz var
Hiç yorulmadan
En azından bir kere
eğlenceli beşik
ha biz varız
ha biz maskeli balo
Saygıya durup üstün bir gecede
Bir sır payı katlayıp
sade bir kahveden
Keyifsiz bir detayın hükmüyle
ha biz yokuz
ha biz seferde
Ya bu kez ölenleri görmeliysek
Ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle
Parka dolalım
Park bizi alır önce
Seyrimizden bir sabah kazanır
Eğri fakat daha çok eğrilmez bir şöförle
Sayısız rampaya katlanır
ya güneşten daha zengin
sofraya diz çökeriz
ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle
Oysa sergimize kuşlar gelir uzanır...

Cahit Zarifoğlu

Josephine 17.08.08 00:57

Sultan
 
Sultan

Seçkin
Bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa yanmaya razıyım
Kolaysa affı esirgeme
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum...

Cahit Zarifoğlu

Josephine 17.08.08 00:59

Tablolar
 
Tablolar

-A-

Temizlikle parıldayan burnu
Ve alnı geniş. Hazır. Karşı Koyan ve Razı
Eli boş verişli
Alabildiğine derin
Çocuk kalplerine uzanır nefesi

-B-

Hadde Evlerinde haddeler
Zulüm yok şiddet de yok hizmetim kabulümde
Zillet yok illet de yok hizmetim verişimde
İncelip derinleştikçe uzayıp gider caddeler seccadeler
(Seccadeler)

-C-

İnsan yığılmaları uzuv karmaşası
Bir bir kenetlenmiş eller uyruklar
Dilden dudakdan önde
Bir ağız edinmişler kendilerine
Nutuk dinlettiriyordum da
Düşünmüyordum
Geçiyordu günlerimin genci gençliği
Alın alıyordum yabancılıkları zırhsız
İçinde rüzgarlar beriliyor mintanlarımın
Askılarda karyola başlarında çıkarıp...
Bıraktığım..?

Cahit Zarifoğlu

Josephine 17.08.08 01:00

Taş Gemi
 
Taş Gemi

I

biraz yukardan
taş et
ot mu yoksa
taşetot
alır şaşmadan
gündüzden geceye geceden gündüze
ve bütün geleceklere
çağırır şimdiden ve el koyar
ne varsa
ne dökülse küreden
güneşi çıkarırken toprak
bir de süsler koşturur insanoğlunun
bir günlük atını
sıcak el üfler güneşi karnında köpükleriyle
bir göl huzurundan tutuşup
başlar yanmaya
ve seslenir yüce dağ
serin
toplar kartalı yılanıyla
atlasın omuzlarından gencecik kayalar
eğildiler bir mermerin önüne
koşunuz ak saçlı bulutlar
denize yakın
bir çakılın kızgın yapısında
güneşle ilk kez selama durmuş
narin gövdeli soylu karınca

II

baş köşede
bak nasıl
denizin tanrıça köpüklerinden
bir de mermer balık
bir karanlık şehre
üstün nöbetçilerle giriyor
bunu gelecek çocukta olmak için
beklemek daha sonra
önce sipsivri bir başın
balçıkla Afrodite
merdiven dayayıp çıktığı
ağaçların huzurunda
onlar ne diye çocuklarını
balçıklara

III

rüzgar da koşar
nasıl sever misiniz
ya kim bilir hangi sevincin
hangi gerçeğin çiçeği
göz nuru
hangi hangi geleceğin
ağacı gelir dize
çılgınlık gibi mutlaka
ışıklı imkan içinde
Sol burna mıknatıslı demir halka
acıklı hapşırır diye belkemiğinin
durmadan mutlu geçmişini
Ananız ve babanız
balalan ağızlarıyla
onurları durmadan azalır. Döllenirler
ve başımızın içi cenaze
bir cama bin çekiç
başınız cenaze
canlı tabutlarınızla
kutupsuz kıblesiz
hangi putun önünden geçmektesiniz

IV

Can akıldan geçerken üstün gemi
gelir yaslanır bir direğe
kızkardeşini kanıyla diz kapağını
göbeğine bir haç getirip gölgesine
aleksandirina usulü ağlayıp
nereden nereye ün saldı
Su demek ki taşın çakıl cinsinden
zamanla toprak
incecik zar kesmekte
çok 'mahirdi'
Ona
İlyada nasıl kendine benzetip
bakmışsa bugüne
gün ışığında bütün limanların
nasipsiz gemiye
sanki başka liman duruşu gibi
tanrıya yabanlaşamış
canların güneşi

V

Ne demek şu beyaz göğüslü
ince yapılı dansöz atlarla
iki lata uzanmak
kutsamak için
sevinç getiren
büyük yorgunlukla sevinç getiren
durmadan değişen ve yeniden gelen
kambur
o lezzetinde iştahlar getiren
köpükten kör balığı
... kutlanmaz göl ve toprak
temiz bir bilgiyle geçilir ellerine
su ekmek ama bir çift böcek
bir biri alnından
biraz tepeye
gerçekten biraz da tepeye
ne diye 'gidiyorlardı'
Düştür bağırır şimdi şarkıya
onlar eğilip geçiyorlar
gelir okyanus ayaklarına
En derin anlamlı tepenin
elleri şarap ağzında gülünce
Başları bir baş dönme anaforunda
yaşamakla erkekçe kaybediyorlar
ölüme ''mahcup'' bir rölans
damarlarında koşan toprakla süslenip
ışığa pas diyorlar
intiharla gizlenip
hatırlarken çocukların sevinçle
ve babalarıyla ilk boy resimlerini

VI

biz işte hep soylu yapılar
ıslak taş gemide huysuz
uzakta ilk gülün akrebiyle sevişmekten
bi tek sarı ve sarsılmaz sesine güvendiğimiz
kanaryayı katlettik...

Cahit Zarifoğlu

Josephine 17.08.08 01:01

Uyarılan Şair
 
Uyarılan Şair

Bakımlı parkların görgülü ağaçları
Eli yüzü düzgün kibar dalları
Sarı yaprakları günışığını sarınmış bırakmamış
Banklardan her birinde gündüzden kalma bir koku
Bir kedi miyavlar yalnızlık hakkında
Elinde bir belgeyle geçer
Yakın denizde bir derinlik kokusu
Ve kımıldayan bir ölüm duygusu
Ve deniz
Onun sularda olmayan bir sesle
Mendireğin iri kayalarına yalvarışı
Işıklarını takınmış zillerini kapamış son ada vapuru
Haydi ay da sulara kaysın denize yaysın gümüş dantelasını

Bir şair olarak geç karşılarına
Bir de sevgili yavrula kalbinin minicik seslerinden
Yavaş yavaş boğulan
Hafif bir de sarhoşluk özlemiyle kendini
Parktan anladığın dostluğa ver

Bir miktar da elbette ağlamak istersin
Saçın kararmış yakından neşeli insanlar geçmiştir
Haydi toprağa çök de ağla
Ve bre
Başının üstüne uykular çağıran adam

Kendi yamanevinden habersiz dam özleyen adam
Bu şehrin gecesinde bulduğun safiyet şeytandan
Deniz ve vapurlar ay ve ağaçlar ne de kedi
Ne de elin ayakların duydukların gerçek yerlerinden değil

Şimdi geç bunları geç parkları geç
Hepimizin yırtılır gibi olan ağzına bak

Yazdıkların şiir değilse kalsın
Cennetse sevdan çık dışarı
Solgun ışıklar
Sessiz ağaçlar parklarla
O cümbüş gecesini de tak peşine
Yazdığın şiir değilse bırak bunları kalsın...

Cahit Zarifoğlu

Josephine 17.08.08 01:02

Zamana Yay Gerip Ok Atmak
 
Zamana Yay Gerip Ok Atmak

Şarkı ve oyma dudak
Sağlam gözleri
Ve yandan bakılınca
Uzun yüzünde kabartma bir deniz
Bütün kuşlarla gidilir yanına
Sıhhat'i bir hava seçilir dolaptan
Bakılır en arkaya durmuş evin
Acısız aynasına
Bu yaşamak sezonu çok memnun
Yay gerip ok atan
...

Cahit Zarifoğlu

Josephine 17.08.08 01:03

Zarif Çoban
 
Zarif Çoban

O güzeli bana verseler
Tombul kuzuların aşkına
Yaylalara atlas kilim serseler
Tombul kuzuların aşkına

Yayılsın topraklar, aşıklar gezecek
Feryat, taşları sızlatıp inletecek
Boşa gülü sümbül örseler
Tombul kuzuların aşkına

Ayrı kaldım ağlar inlerim
Dağ kavi, iklim sarp, çarıklar delerim.
Bağrım yosun tuttu bir görseler
Tombul kuzuların aşkına

Geçiyor bulut geçen ömürdür
Gece mi, saç mı, hayır kömürdür
Zarif çoban oldu görseler
Tombul kuzuların aşkına...

Cahit Zarifoğlu


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:41 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2